Sektörel

Ömer Faruk Çelik: Mütekabiliyet yasasında bürokrasi azaltılmalı!

Bugünlerde sektörün Meclis'ten geçmesini beklediği en önemli yasa, mütekabiliyet, yani karşılık yasası...

Yasanın sektöre büyük bir hareket getireceği kuşku götürmez bir gerçek. Ancak sanılanın aksine, bu yasa çıktığında bütün yabancıların Türkiye'ye akın edeceği ve bir talep patlaması yaşanacağı beklentisi gerçekle pek bağdaşmıyor. Yabancı yatırımcı dünyanın her yerinde her türlü yatırım enstrümanını rahatlıkla kullanıyor. Eğer ülkemizde yatırım yapmalarını istiyorsak, yatırım yapılacak alanları iyi anlatmak, risklerini yönetebilecekleri minimum seviyelere çekmek için çalışmak ve ciddi PR çalışması yapmak zorundayız. Türkiye'nin geleceği için yeni bir vizyon ve hikâye oluşturmak gerekiyor. Ancak ondan sonra yabancıya konut, işyeri satışından bahsedebiliriz.

Marka proje üreten firmaların yasayla birlikte büyüyeceği, belgeleri olmayıp kayıt dışı çalışan, küçük ölçekli firma sayılarının azalacağı ve Mütekabiliyet Yasası'nın da bunu teşvik edeceği bir yapılanmada, yurtdışında pazar üretebilen firmalar Türkiye'ye yabancıyı çekecek ve satış yapacaktır. Yurtdışında pazar oluşturamayan firmalar da içerideki müşterilere hizmet vermeye devam edeceklerdir.

OTURMA VE ÇALIŞMA İZNİ OLMADAN EV SATMAK ZOR
Ancak bu beklenti sanıldığı gibi birkaç yıl içinde olmayacaktır. Yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren önümüzdeki beş yıl içinde artan bir ivmeyle satışların yapılabileceğini, ihracatın ülke dışına çıkmadan, kendi topraklarımızda yapılacağını ve ciddi bir gelir getireceğini sektörün oyuncuları olarak şimdiden görebiliyoruz.

Örneğin, benzer bir yasayı, 20 yıl kadar önce yürürlüğe koyan İspanya, süreç içerisinde bu işten 300 - 400 milyar Euro'luk gayrimenkul geliri elde etmiş. Bunu yıl ortalamasına böldüğünüzde 15-20 milyar Euro civarına denk geliyor ki, bu da Türkiye'nin toplam ihracatının (TÜİK 2010 verilerine göre toplam ihracatımız 133.88 milyar dolar) ortalama yüzde 17'si demek. Bunun hiç de azımsanmayacak bir rakam olduğunu siz de takdir edersiniz.

Bizim de bu ivmeyi yakalamamamız için hiçbir neden yok. Bunu zamana yayarak başarabiliriz. Oyunun kurallarını baştan netleştirmemiz, günün konjonktürüne uygun hale getirmemiz lazım. İmar kanununda yatırımcıya müktesep hak vermeyen, eski hakları yok eden mevzuatın düzeltilmesi ve Mütekabiliyet Yasası'ndaki sınırlamalarla birlikte, yabancı yatırımcıların önündeki diğer engelleri de kaldırmamız lazım. Örneğin, yabancı bir yatırımcı Türkiye'den ev aldığında bu kişinin oturma izni, işyeri aldığında çalışma izni için de tüm kolaylıkların sağlanması gerekiyor. Veya Türkiye'de ofis alıp çalışan kişinin, çalışma izninin kolaylaştırılması lazım.

YASANIN İŞLEYİŞİNDE BÜROKRASİ AZALTILMALI
Yatırımcıyı sıkıntıya sokan bir başka konu da, yasa taslağındaki "Askeri bölgelere 5 kilometre uzaklıktaki alanların satışının Genelkurmay'a sorulması" maddesi. İstanbul'da adım başında askeriye olduğu düşünülürse, bu durumda hem ekonomik hem de yaşam alanı bakımından bir cazibe merkezi olan İstanbul'da satılacak alan yok demektir. Kısaca Mütekabiliyet Yasası'nı yapmakla iş bitmiyor, tamamlayıcı mevzuatların da çıkarılması büyük önem taşıyor.

Habertürk