Genel

Pahalı köprü geçiş parasını kim ödeyecek

Yap-İşlet-Devret (YİD) sistemi, hükümetlerin bütçe kaynağını harcamadan büyük yatırımları gerçekleştirebileceği önemli bir alternatif kaynak modelidir

Türkiye bu sistem üzerinde uzun süredir konuşuyor. Ancak bugün hâlâ mevzuat eksikliği giderilebilmiş değil. YİD'in mevzuat açığı şimdi de, içerisine her türden yasa değişikliğinin sıkıştırıldığı torba tasarıyla giderilmeye çalışılıyor. Üstelik tasarının ilk halindeki düzenleme maddesi yetersiz bulundu, alt komisyonda yeni eklemeler bile yapıldı.

YİD modelinin işleyişini hatırlatmakta yarar var. Örneğin bir bölgede havaalanı ihtiyacı ortaya çıktığında bunu devletin bütçeden kaynak ayırıp gerçekleştirmesi gerekiyor. Ancak ülkenin ihtiyacı sadece havaalanı değil. Liman, otoyol, köprü, gümrük kapısı, hastane gibi ihtiyaçlar da var. Bu yatırımlar gerçekleştirilebilse, devlet bu yatırımlarından para da kazanmaya başlayacak. Ancak, bu kadar çok yatırıma kaynak bulmak imkansız. Devlet bunun yerine, o yatırımların tamamlanıp işletilmesiyle başlayacak geliri belirli bir süreyle bugünden ihaleye çıkarıyor. O gelir karşılığında da özel sektörden yatırımı kendi parasıyla yapması isteniyor. Getirinin cazip olacağını düşünen özel sektör, bugün örneğin 5 milyar dolar harcayıp yatırımı tamamlıyor. 10-15 yıllık işletme geliriyle yatırdığı parayı kurtarıp geri kalan yıllarda kârını elde ediyor. Süre bitiminde de yatırımı devlete teslim ediyor.

Talep garantisi

Mevcut sisteme özel sektör fazla ilgi göstermemiş olacak ki bugün değişiklik yapılıyor. Eklenen madde şöyle:

"Görevli şirketçe üretilen mal ve hizmetler için idare tarafından talep garantisi verilebilir. Ancak, talep garantisi verilmesi öngörülen sözleşmelerde, garanti edilen mal ve hizmet düzeyinin üzerinde talep gerçekleşmesi durumunda hasılat paylaşımının ne şekilde yapılacağı hususu düzenlenir."

Yapılan değişiklik, YİD projesini üstlenecek şirketlerin zarara uğrama riskini azaltıyor, hatta yok ediyor. Buna göre örneğin bir otoyol yapacak şirkete devlet, "Yılda şu kadar aracın geçişini ben garanti ediyorum. Geçmezse parasını ben ödeyeceğim" diyor. Aynı zamanda öngörülenin üzerinde araç geçerse de hasılatın paylaşılmasını sağlamaya çalışıyor.

Düzenlemeyi Meclis'te savunan Babacan, bu değişiklik sayesinde YİD projelerine daha fazla şirketin ilgi göstereceğini, bu talep garantisi sayesinde şirketlerin daha kolay finansman bulabileceğini, dolayısıyla ihalelerde rekabetin artacağını söyledi.

Babacan'ın tespitleri son derece yerinde. Bu düzenlemeden sonra YİD'lerin cazip hale geleceğine kuşku yok. Ancak bu değişiklik, aynı zamanda ülke bütçesinin geleceğine ciddi bir yükümlülük de yüklüyor. Özel sektörün risk diye girmediği projelerin riskini devlet üstlenmiş oluyor. Diyelim ki İstanbul-İzmir otoyolu tamamlandıktan sonra sürücüler Körfez geçişini veya otobanın tamamını çok pahalı bulup alternatif yollara yöneldi. Haliyle işletme hedeflediği talebe, yani araç sayısına ulaşamadı. Bu durumda ne olacak Geçmeyen araçların parasını tek tek devlet ödeyecek.

Daha da vahimi, işletme daha fazla kâr etmek ya da hantal işletme maliyetini karşılayabilmek için otoban geçiş ücretlerine zam yaptı. Zammı gören vatandaş da karayoluna yöneldi. Bu zammın faturasını kim ödeyecek Yine devlet. Devlet her yıl bütçesine YİD şirketlerine aktarmak üzere ödenek ayırmak zorunda kalacak.

Özel sektörü yatırıma çekeceğiz derken evdeki bulgurdan olmayalım.
Erdoğan SÜZER/Bugün