24 / 12 / 2024

Ressam Nur Gürel sergisinde şehirlerdeki betonlaşmayı ele aldı!

Ressam Nur Gürel sergisinde şehirlerdeki betonlaşmayı ele aldı!

Ressam Nur Gürel'in İstanbul'daki ilk kişisel sergisi 'kuşatma' sizleri bekliyor...



 

Reklam “Dev bir şantiye içinde yaşıyoruz” diyor Gürel, şehre yukarıdan bakmak bazı şeyleri onun için daha fazla görünür kılmış: “Şehirde ‘rantsal’ bir dönüşüm yaşanıyor ve hepimiz buna tanıklık ediyoruz.”   İstanbul’un silueti büyük bir hızla bozulup “rantsal” dönüşümler şehri soğuk, betonarme bir çöle çevirirken sanatın bundan etkilenmemesi düşünülemezdi elbette ki…   Ressam Nur Gürel, İstanbul’daki ilk kişisel sergisi “Kuşatma” ile İstanbul’u kuşatan yok edici gücü tuvallerine taşıyor. Artgalerim Nişantaşı Sanat Galerisi’nde açılan sergi, “Ben kentsel dönüşümü eleştirmek için bir sergi yapacağım diye yola çıkmadım” diyen Gürel’in daha çok kişisel hikâyesi.   Yeni mezun bir sanatçıyken resimlerini kendi odasını ve yatağını çizmekle sınırlandırdığını fark eden Gürel, sonrasında yaşadığı şehrin odasından farklı olmadığını düşünüp İstanbul’u resmetmeye başlamış. Ele aldığı temalara, mekânlara “yukarıdan” bakan Gürel, şehre de yukardan bakabilmek için bulabildiği tüm yüksek noktalara çıkmış; Galata Kulesi, Müftülük’ten izin alarak çıktığı Beşiktaş’taki Sinan Paşa Camii minaresi, The Marmara Oteli’nin ve Karaköy Postane Binası’nın çatısı...   “Dev bir şantiye içinde yaşıyoruz” diyor Gürel, şehre yukarıdan bakmak bazı şeyleri onun için daha fazla görünür kılmış, “Şehirde ‘rantsal’ bir dönüşüm yaşanıyor ve hepimiz buna tanıklık ediyoruz”.   Gürel resimlerine Manhattan ve Dubai’den bol gökdelenli görüntüleri İstanbul’a monte ederek belki de bir anlamda bize “nereye” ve “neye” doğru sürüklendiğimizi gösteriyor. Gürel, bu montajı yaparken de malzeme olarak duvar kâğıdı kullanıyor. Bu malzemenin resmine girmesi ise 1970’li yıllarda rağbet gören, doğa manzaralı ‘kitsch’ duvar kâğıtlarından yola çıkmasıyla olmuş. Gürel’in resimlerindeki bir diğer öğe ise dev figürler.    Bu figürlerin çoğunun yüzü kadrajın dışında kalıyor, kadraja sığan figürlerse Gürel’in kendisi. Bunun nedeni ise başkalarının değil, kendi hikâyesini tablolara sokma isteği.   Tablolarını “Fazla bağıran”, “sloganvari” olarak tanımlasa da vermek istediği mesajı dolaylı yoldan anlatmanın doğru olmayacağını, ancak bu şekilde kendi değerini bulabileceğini söylüyor.   Gürel, “Şimdiye kadar müteahhitlerce gözümüzün önünde katledilen şehir, şimdi de rant için daha da değiştiriliyor” diyor ve tepeden inme bu “fallik” ve betonarme yapıların aslında ne kadar çirkin olduğunun anlaşılabilmesi için insanlarda estetik kaygı olması gerektiğini söylüyor: “Sanatı hayatımıza ne kadar çok sokarsak estetik algımız o kadar gelişecektir.” (Sergi 4 Mart’a kadar Artgalerim Nişantaşı Sanat Galerisi’nde. 0212 265 10 34)   Cumhuriyet - SİBEL ÇORBACIOĞLU

Geri Dön