Genel

Rixos rakı festivaline ev sahipliği yaptı!

Belek sahilleri anason koktu... Rixos oteller zincirinin Antalya-Belekteki Premium Rixosu bir hafta süren rakı festivaline sahne oldu. 7 gün, 7 yöre, 7 rakı temalı haftanın ardından rakı barları ve rakı clubları da geliyor...

Her akşam yemeğinde bir litre votkayı içen İgor, o gün özel servis arabalarında sakilerin gezdirdiği rakıların kışkırtıcı görünümüne dayanamadı ve kadehine rakı koydurdu. Fakat bir hatası vardı; rakıyı su bile katmadan votka gibi lıkır lıkır içti... Üçüncü kadehten sonraki hali, görülmeye değerdi. Az ötedeki masada çatal ucu mezeleriyle demlene demlene sulu rakısını yudumlayan Ahmet bey, Rusların masasını gözucuyla gülümseyerek izliyordu. Arkadaşına Eeee, onlar da içmesini öğrenecekler, üstadım diye takıldı.
20-27 Eylül günleri arasında, Antalyadaki Belek Premium Rixosta bu tür sahnelere çokça rastlandı. Zira 2 bin kişilik dev otelde Kültür Sanat ve Gastronomi Festivali düzenleniyordu ve festivalin en önemli etkinliği, yedi gün boyunca yedi farklı yöremizin mutfağıyla yedi rakının eşleştirildiği gecelerdi...

Daha çok zengin Rus turistleri ağırlayan Rixoslarda çok alışıldık olmayan bu uygulama, yıllardır grupta olan aşçı kökenli genel müdür Erol Sezerin projesiydi. Sezer bir grup yeme-içme yazarının ağırlandığı Antalyadaki yemekte böyle bir işe neden giriştiklerini şöyle anlattı:

Rakı bizim hazinemiz değil mi
24 senedir otelciyim. Yıllarca yabancıların kurdukları sistem ve konseptleri uyguladık. Turizm geliştikçe gördüm ki, artık biz Türklerin zamanı geldi. Başkalarından bir şey almak yerine kendi ürünlerimizi misafire yansıtmamız gerek. Oysa yabancı konuklar buraya bizi tanımaya, bizim adetlerimizi görmeye, bizim hazinelerimizi keşfetmeye geliyor. Yöresel mutfaklarımız, kültürü asırlar öncesine uzanan rakımız bunlardan değil mi Biz de bunlara yönelmeye karar verdik. Şalvarımızdan, çayımızdan, mimarimizden, sanatımızdan utanmamıza neden olan korkak tavrımız artık değişmeli...

 Rakı festivali havai fişeklerle kutlandı

Sezer ve ekibi, merkeze rakıyı koyup etrafını da renkli unsurlarla bezemiş. Mutfak Dostları Derneği eski Başkanı Semih Somerden rakı sunumu ve mezelerle ilgili katkılar almışlar, ünlü modacı Ferruh Karakaşlıya Osmanlıyı stilize ederek günümüze taşıyan kıyafetler ısmarlamışlar, eski içki ve eğlence ritüellerini araştırmışlar ve kapsamlı bir senaryo ortaya koymuşlar.
Nitekim 20 Eylül akşamı yapılan gala yemeğinde yedi ayrı restoranda yedi bölgenin mutfağı eşliğinde yedi rakı sunuldu ama sunum sadece yemek ve içkiyle sınırlı kalmadı. Bürümcüklü kumaşlar giyinmiş, çarık biçimi terlikli ve belleri kuşaklı ateş oğlanları, ayakçılar ve sakiler; rakıyı teatral jestlerle sundular. Osmanlıda sakiliği sadece erkekler yaparken, bu kez genç kızlar da saki oldu. Bir yandan Hijazz grubu, caz formlarına aktardığı Türk müziği örneklerini çaldı. Rakılar da farklı bardaklarda sunuldu, aralarında çay bardağı bile vardı. Finalinde, aşçı ve garsonlar bir de defile düzenledi... Protokol masasında Aydın Boysan, Ara Güler, Turgut ve Günay Kut gibi isimlerin de olduğu gece, havai fişeklerle rakı bayramına dönüştü.

Dubaideki yeni Rixosta rakı barı açacağız

Geceyi ve ön hazırlıklarını 25 dakikalık bir filme aldıran ve Kültür Bakanlığına da sunmayı düşünen Erol Sezer, Yurtiçinde ve dışında yedi otelimizde günde 10 bin kişiyi ağırlıyoruz. 40 ülkeden gelen konuklara kültürümüzü ne kadar yaşatıp yansıtabilirsek o kadar değerli bir iş yapmış olacağız. Hatta yeni projemiz Dubai Jumeirah Beachteki Rixosta restoranların tamamen Türk mutfağı konseptli olmasına çalışıyoruz diyor. Sezerin yedi gün süren rakılı festivali her yıl yapmanın ve diğer otellere de taşımanın yanı sıra, bir projesi de her tesiste bir rakı barı açmak. Evet, belki rakıyı şaraba rakip olacak şekilde yemek sofrasına sokmamız biraz zor. Ama bir akşamüstü barı olarak az ama öz meze ve rakıyla keyif yapılabilecek akşamüstü barları niye olmasın Rakı kokteyllerinin de hazırlanacağı, canlı müzikli Rakı Clublar niye düşünülmesin diyor.

Millî içkimiz diye yeri göğü inlettiğimiz, ama nedense turizmde bir silah olarak kullanmayı hiç akıl etmediğimiz rakımızın turizmin hizmetine girmeye başladığını görmek güzel. Rakı üreticilerimiz de turizmcilerin kendilerine doğru attıkları bu pası zamanında yakalar iseler, gole çevirmeleri işten bile değil... Etiketlerinde tarihî değerlerin, şişelerinde geleneksel formların bulunduğu bir tek rakımızın bile olmadığı, havalimanlarında bile hediyelik bir rakı setinin olmadığı düşünülürse, rakıcılara da epey iş düşüyor doğrusu...
Milliyet/Mehmet Yalçın