27 / 11 / 2024

Romanlar TOKİ evlerine geçiyor

Romanlar TOKİ evlerine geçiyor

Hükümetin Alevi Açılımı'nı sürdüren Devlet Bakanı Faruk Çelik, çalışmalarını Vatan'a anlattı




Alevi Çalıştayı'nın son aşamasına gelindiğini söyleyen Devlet Bakanı Çelik, Alevilik düzenlemesinin 2011-2012 öğretim yılında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarına gireceğini açıkladı. Adalet Bakanlığı ise cem evlerinin hukuki düzenlemesi için çalışma başlattı.

 Hükümetin Alevi Açılımı'nı sürdüren Devlet Bakanı Faruk Çelik, çalışmalarını VATAN'a anlattı.

Diyanet Teşkilat yasası TBMM'den geçiyor. Düzenlenirken Alevilerle ilgili bir bölüm eklenemez miydi?

O konu farklı ve Alevilerin bu yapıdaki Diyanet bünyesinde yer alma gibi bir talepleri söz konusu değil. Ama Alevi çalıştaylarıyla ilgili ana başlıkların sonuna gelmiş bulunuyoruz. 2 komisyon kuruldu. Çalıştaylarda konuşulanlar kitap haline getirildi.

Hangi komisyonlar?

İlk komisyon Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatının ne şekilde olacağıyla ilgili. Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışmaya başladı. İkinci komisyon Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı başkanlığında toplanıyor. Cem evlerinin statüsünün hukuk mevzuatı çerçevesinde çalışacak.

Alevilik ne zaman müfredata girecek?

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi içinde, müfredatta bu konuların nasıl yer alacağını tartışıyor zaten. Bu dönemin kitapları basıldı. Komisyondan çıkan müfredat kamuoyuna açıklanacak ve 2011-2012 kitaplarında nasıl yer alacağı duyurulacak.

Daha önce din derslerinin cem evlerinde verilebileceğini söylemiştiniz?

Din eğitimi ve öğretimi ayrı. Din kültürü çerçevesinde İslam, Yahudilik, Hıristiyanlık anlatılıyor. Bunlar gibi İslam çerçevesinde Aleviliğin bakışı kültür olarak çocuklara verilecek.

İbadet uygulaması olacak mı?

Eğitim farklı ve olmayacak. Hukuken yok zaten. Eğitim konusu komisyon tarafından biraz daha orta vadede ele alınacak. Gündeminde var ama eğitim nasıl, nerede olacak, kim tarafından verilecek? Bunun çok teknik olarak çalışılması gerekiyor. Siyasi ifadelere konu edilmesi doğru değil. İşin uzmanları tarafından Anayasa'nın 24. maddesindeki o imkan nasıl kullanılacak, teknik heyetin dizayn etmesinde büyük yarar var.

Adalet Bakanlığı çalışmasında neler masaya yatırılacak?

Türkiye'de 1500'ün üzerinde cemevi var ancak statüleri yok. Alevi vatandaşlarımız burada buluşuyorlar, kendi ritüellerini, yorumlarını orada yaşıyorlar. Komisyon nasıl bir statü verilebiliri tartışıyor. Mali imkanlar ne olabilir, bütçeden kaynak aktarabilir mi, yerel düzeyde bir bakış olabilir mi?

Statü en çok tartışılacak konulardan biri...

Bazıları "kamu yararına dernek" diyor, bazıları "hayır, inanç merkezi olarak ele alınmalıdır" diyor. Çok farklı görüşler var. Bu çalışmayı yapmak bizim işimizdi, sonuçlandırmak teknik heyetin işidir.

Aleviler var mı komisyonda?

Elbette. Bakanlık yetkilileri, 3 hukukçuyla birlikte mevzuata nasıl uygulanabileceği konusunda çalışacaklar. Hüseyin Hatemi de komisyonda.

Bu aşamadan sonra yeni açılım ve adımlar olabilir mi?

Önümüzdeki yıllarda Diyanet hizmetlerinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili ciddi bir araştırma yapılmalı. Ne şekilde olmalı, mevcut hizmetler yeterli midir, Diyanet teşkilatı nasıl özerk hale getirebilir, tartışılmalı. Kamuoyunda yine araştırmalarla, sempozyumlarla tartışacağız. Türkiye'nin artık ciddi bir olgunluk düzeyi var. Bunun neticesinde Diyanet'in özerkliği, Başkan'ın seçimle işbaşına gelmesi gündeme gelir. Yalnız Aleviler değil İslam şemsiyesinin alt unsurlarını da unutmamak gerek. Nusayriler, Caferiler... Bunların ne şekilde yer alacağı o süreçte biraz orta vadede ele alınması gereken unsurlardır.

Çok da uzun zamana yaymayı planlamıyorsunuz sanıyorum...

Türkiye'nin bunları geldiğimiz nokta itibariyle önümüzdeki süreçte tartışması gerekiyor.

Buna da Diyanet açılımı mı diyeceğiz?

Öyle demek pek doğru olmaz. Diyanet 1924'ten bugüne kadar anayasal bir kurum olarak geliyor. Bu kurumun konumunun, statüsünün ne olması gerektiği konusunun tekrar sil baştan değerlendirilmesinde ciddi yarar var.

`Eksen kaymadı yerine oturdu'

Araplara ayrımcılık yapıyor muyuz?

Geçmiş yıllarda maalesef Türkiye'de bunlar oldu. Biz sırtımızı bir yerlere geçmiş yıllarda döndük. O sırt dönme neticesinde Türkiye'nin bir şeyler kaybettiğine inanıyorum.

'Eksen asıl o zaman kaydı mı' diyorsunuz?

Her ülkeden ne istifade edelim diye düşünüp ona göre çalışma yaparken petrol bakımından dünyanın bağımlı olduğu bir coğrafyaya uzun yıllar sırtımız dönük kaldı. Bunun talihsiz bir dönem olduğu inancındayım.

'Eksen Doğu'ya kaydı" eleştirilerine ne diyorsunuz?

Bu seslerin yükselmesinin başka nedenleri de olabilir. İktidarın ilk gününden itibaren Bakanlar Kurulu'nun ilk maddesi 'AB süreciyle ilgili bu hafta ne yaptık'tır.

Her hafta mı?

Evet. Hiç değişmez. Bu derece gündemi işgal eden önemli bir konunun hükümetin ekseni kayması şeklinde itham edilmesi kabul edilemez.

Eksen kaymadı diyorsunuz...

Yıllardır sırtımızı döndüğümüz ve büyük kayıplara neden olan duruşumuzun yanlışlığının bugün ortaya çıkması, tüm ülkelerle eşit mesafede bir dış politikaya geçmemiz, ekonomik ilişkileri bu seviyeye taşımamız eksen kayması değil eksenin tam olarak Türk dış politikası açısından yerine oturması şeklinde değerlendirilmeli.

Kılıçdaroğlu çalıştaya gelmedi

Alevi açılımına AKP'nin muhafazakar tabanının tepkisi oldu mu?

Öyle bir problem yaşamadık. Tabanımız insan haklarına aykırı bir durum varsa çözülmesinden yanadır. Bizim de Alevi seçmenlerimiz, vekillerimiz var.

CHP lideri Kılıçdaroğlu da Alevi...

Olabilir tabii. Ama ben Sayın Kılıçdaroğlu'nu çalıştaya davet ettim katılmadı. Hatta telefonla görüştüm. Şu, bu olmak değil sorunların çözümü önemlidir. Sloganlar çok atıldı, işin edebiyatları çok yapıldı ama kronik sorunlar hep bize kaldı. Biz çözümünden yanayız.

Bu aşamadan sonra destek verir mi?

Çözüme kimsenin direnç göstereceğine ihtimal vermiyorum. TBMM'deki konuşmalara, tekliflere bakıyorum çok yüzeysel ve politik. Bu olayı politik ele alıyorsanız konunun yakınında bile değilsiniz. Arzu ederdik ki CHP'de Alevi olduğunu söyleyen arkadaşlar çalıştaylara katılsalar ve devletin hafızasında görüşleri olsaydı.

Yetimhaneyi vermekte sıkıntı yok

AİHM kararı çıktı. Rum Yetimhanesi artık Patrikhane'ye verilecek.

Hatırlarsınız Sayın Başbakanımız'la tüm azınlık cemaati önderleriyle Büyükada'da buluştuk. Yetimhaneyi de gezdik. Çok muazzam bir eser ama 1960'tan beri kullanılmıyor. Çökme tehlikesi olan dev gibi bir bina. Başbakan orada ve Yunanistan'da açıklamalar yaptı zaten. Bu karar bizim için sürpriz değil. Türkiye'nin bir çekincesi yoktu. Patrikhaneye verme konusunda açıklama yapmıştık ve sıkıntı yaşanmayacak.

Ne olacak peki?

Ne olacağı konusuna yerin verildiği kişinin karar vermesi gerekir. İnanıyorum ki o çevreler de bu diyalog ve birlikte yaşama sürecine katkı sağlayacak bir karar verirler.

Yine yetimhane veya kilise yapılabilir mi?

Çevre enstitüsü yapılması ifade edilmiş. Ama bilemiyorum. Patrikhane'nin olumlu sürece katkı sağlayacak bir yaklaşım içinde olacağı inancı içindeyim. Süreci güçlendirici şekilde devreye gireceklerine inanıyorum.

Romanlar  TOKİ  evlerine geçiyor

Romanlar için Sayın Başbakan TOKİ'ye talimat verdi. 16 haziran itibariyle 6 bin 546 konut programa girdi. 1708'i ihale aşamasında. Sayıyı artırmak istiyoruz. Belediye başkanları ve valilerimizin Roman vatandaşlarla ortaklaşa belirledikleri yerleri alt yapı çalışmaları için TOKİ'ye bildirmelerini istiyoruz. Ne kadar hızlanırsa o kadar iyi.

Çok önemli belgelere ulaşılacak

Çalıştaylarda 1 Mayıs 1977 araştırılsın, görüşü gündeme geldi...

Bu çalıştayların sonucunda Sivas, Çorum, Sivas ve 1 Mayıs 1977, Başbağlar olaylarının arkasındaki karanlık odakların aydınlatılmasıyla ilgili talepler vardı. TBMM'de kurulacak komisyon 4 ay boyunca araştırmalar yapacak.

Sonuç alınır mı?

İnanıyorum ki bugünkü özgür ortam içinde, demokrasinin geldiği nokta açısından çok önemli bilgilere belgelere ulaşılacak ve geçmişin karanlıkları da ortaya çıkmış olacak. Yüreklere bir su serpilmiş olacak.

1 Mayıs 1977'yi düzenleyenler bunca yıl sonra bulunabilir mi?

Bugün insanlarımızın çok daha özgüvene sahip olduklarını ve o günlerde olup bitenlerle ilgili ciddi bilgiler sunacaklarına inanıyorum. Nitekim bizim ilgi alanımızla ilgili 'Keşke komisyon kurulsa anlatacaklarımız var' diye Sivas'ta söyleyenler oldu.

Bu insanlar belgeleri verecek mi Sivas olaylarıyla ilgili?

Önemli bilgilerin akacağı inancı içindeyiz. Komisyon kurulur kurulmaz herkesin elinde ne bilgi belge varsa bunları paylaşmasında büyük yarar var. Biz ne çektiysek geçmişin bu karanlık odaklarından, karanlık ilişkilerinden çektik. Bunları aydınlığa kavuşturursanız gelecekte bunların oluşmamasını sağlarsınız.

Sivil inisiyatif İsrail'in başını ağrıtacak

İsrail'in Filistinlilere karşı tutumu bugünün olayı değil. Orada yaşanan gözyaşları ve acılar var. Dünyanın buna seyirci kalması aslında fanatizmi teşvik ediyor. Yanlış bulduğumuz ve karşı çıktığımız budur. Türkiye'deki Musevi vatandaşlarımızın bu konuyla hiçbir ilgisi yoktur. Konu Yahudi konusu değil, yönetim konusudur, İsrail yönetiminin anlayışı ve işlediği cinayetlerdir. İHH'nın gidişinin hükümetle bir bağı yok. Ama ben dünyadaki sivil insiyatifin önümüzdeki süreçte İsrail yönetiminin başını çok ağrıtacağı inancı içindeyim.

`Sulu gözlüyüm, oğullarımla güreşirim'

Eşi kıyafetlerine karışır mı?: Hayır ben seçerim. Alışverişimi kendim yaparım.

Marka takıntısı var mı?: Marka hiç sevmem, bedenime olursa giyerim.

En sevdiği yemek: Kuru fasulye

En iyi yaptığı yemek: Menemen. Bekarlıkta öğrendim.

Şarkı söyler mi?: Sanat müziği ve halk müziği söylerim.

Oğullarıyla futbol oynar mı?: Futbol da oynarım, güreşirim zaman zaman.

Nasıl bir baba?: Çocuklarımla abi-kardeş gibiyim. Baskıcı değilim. Her konuyu benimle konuşurlar.

Eşiniz eleştirir mi?: Olur olur (gülüyor). Kızma da olur eleştiri de olur.

İmajı neden sert?: Yapım öyle galiba. Oysa iç dünyamda çok yumuşağım. Sertlikten hoşlanmam, bağırmam, sesimi yükseltmem.

Ağlar mı?: Sulu gözlüyümdür.

En son ne zaman ağladı?: Duygusalım. Mesela şehit ailesinin evine gidiyorsunuz bir ana yüreği yanmış. Böyle hadiseler gözyaşımı çok kolayca akıtıyor. Ama mutlu olduğumda da öyleyim. En son Türkçe Olimpiyatları'nda dünyanın bir ucundan gelmiş bir kızın türkü söyleyişinde kendimi tutamadım.
Deniz Güçer/Vatan


Geri Dön