05 / 11 / 2024

Rum Yetimhanesi harabe haline geldi!

Rum Yetimhanesi harabe haline geldi!

Avrupa"nın en büyük ahşap yapısı olan Rum Yetimhanesi'nin çatısı bakımsızlık yüzünden tamamen yok olmuş, camları kırılmış, ahşap zeminleri ise aşağı katlara doğru göçmüş durumda




Büyükada"daki Rum Yetimhanesi, kapısına kilit vurulduğu 1964 yılından sonra kaderine terk edildi. Avrupa"nın en büyük ahşap yapısı olan binanın çatısı bakımsızlık yüzünden tamamen yok olmuş, camları kırılmış, ahşap zeminleri ise aşağı katlara doğru göçmüş durumda. Bina çaresizlik içinde çökeceği anı bekliyor. Tapusu yıllar sonra tekrar Patrikhane"ye devredilen yetimhanede tadilata başlandı.
49 yıl önce okulda ders veren öğretmenlerden Yani Kalamaris"le Yetimhane"yi ziyaret ettik.

İstanbul doğumlu olan Yani Kalamaris"in hayatında Büyükada Rum Yetimhanesi"nin yeri bambaşka. çünkü yetimhane, Kalamaris"in 1955 yılında 19 yaşındayken öğretmenliğe başladığı ilk yer. 75 yaşındaki eğitimci, yoğun ısrarlarımız sonucu okuluna veda ettikten yıllar sonra bizle birlikte Büyükada"daki yetimhaneye geri döndü. Yetimhanenin bulunduğu alan her an çökebilecek, œtehlike arz eden yapı statüsünde olduğu için binadan içeri girmek yasak. Bekçi can güvenliğimiz için rüzgarda hala yukarıdan tahta parçalarının aşağıya döküldüğü binaya yaklaşmamamız konusunda bizi uyarıyor. Gerçekten de rüzgar ve nemin 100 yıllık binayı nasıl viraneye çevirdiğini görmek bizi hayrete düşürüyor. Bir zamanlar bahçesinde çocuk kahkahalarının eksik olmadığı, eski güzelim binadan eser yok. Heyecanla okulunu gezen Yani Bey, bize eski odasını, çocukların yatak odasını, derslikleri, yemekhaneyi ve tabii ki okulun bir zamanlar en görkemli yeri olan tiyatro salonunu gösteriyor. Öğrencilerin yıllar önce duvarlara yazdığı yazıları gördüğünde ise gözleri doluyor. Tiyatro salonunu görmek için içeri gidiyoruz. Bugünkü okullarda bile bulunmayan, devasa bir tiyatro salonuyla karşılaşıyoruz.

6 yıl yetimhanede öğretmenlik yapan Kalamaris, yetimhaneden 1961 yılında ayrılmış. Yetimhanenin kapandığı yıl olan 1964"te Atina"ya giderek pedagoji ihtisası yapmış. Daha sonra ise İsviçre"de Dalton çocuklar üzerine master yaparak Türkiye"ye dönmüş. 47 yıl eğitim görevi yaptıktan sonra da 2003 yılında emekliye ayrılmış.

Bugün hala yetimhanedeki çocuklarımla görüşüyorum

Büyük bir tiyatro salonu vardı

œYetim okulunun eskiden çok büyük bir tiyatro salonu vardı. Temiz ve güvenli bir salondu. Bütün işlemeleri de el işiydi. Tarihi bir bina olduğu için gelenler de hem o binanın tarihinden faydalanıyor, hem de çocuklarıyla birlikte eğleniyordu.

˜Yetim kelimesini çocukların sırtından attık"

Kalamaris, yetimhanenin kapısından içeri adımını attığı ilk günü dün gibi hatırlıyor: œOkula ilk girdiğimde kız ve erkek çocuklarını birbirinden ayıramadım. Hepsinin saçları tek tip, kısacık kesilmişti. Kızlar ve erkekleri birbirlerinden ayıramıyordum. Giydikleri önlükler birbirleriyle aynı tipti. Bu kıyafetler içinde sanki harpten çıkmış, sefil bir topluluğa benziyorlardı. Bu durumları beni tedirgin etti. Müdür arkadaşıma ˜Ben bu durumda size yardımcı olamayacağım. çünkü çocuklara yapılan benim hiç hoşlanmadığım bir muamele" dedim. Müdür bana destek verdi, ˜Biz buraya bu çocuklara hizmet için geldik. Sen doğru bildiklerini yap˜ dedi. İlk yaptığım şey de kız çocuklarımın üzerinden o eski üniformaları atmak oldu. Alüminyumdan yapılan tabak ve bardakları da attık. Yemekhanedeki eski tip uzun masaları attık ve arkadaşlarla beraber çocukların kendilerini daha çok evlerinde hissedebilecekleri masaları kurduk.

1955 yılında yetimhaneye ilk çıktığım yıl, 192 öğrencisi olduğunu belirten Kalamaris, o dönemde tuttuğu notları ve fotoğrafları büyük bir özenle saklamış. Yetim okulunda aldığı ilk maaşının 192 lira olduğunu hatırlayan Kalamaris, ilk günlerde müdürle birlikte tek başına yetimhanenin öğretmenliğini yapmış: œMüdür Aristo Mavrofridis"le beraber çocuklarımızı eğlendirmek için, onları ˜yetim" psikolojisinden kurtarmak için her şeyi yaptık. ˜Yetim" kelimesini bu çocuklarımızın sırtından atmak istedik. Onlara hep ˜Siz yetim değilsiniz, siz bu toplumun çocuklarısınız" derdik. O yüzden bu okulun adını biz ˜şefkat ve sevgi okulu" olarak değiştirdik. Yetimhaneden çıkıp da bir yerlere gelen çok öğrencim var. En tanınmışları bugün onkoloji profesörü olan Lidia Ioannidu Muzakas. Ama Hurmuz çimulakis adında pastacı öğrencimin yeri başka. Okumaya pek hevesli değildi. Onu Karaköy"deydeki Bayram Pastanesi"ne pastacı olsun diye yerleştirdim. O zamanlar Bayram Pastanesi İsviçre"den bir ustabaşı getirmişti. Ustabaşı pasta yaparken odayı kapatıyordu ve kimseye de işin sırrını öğretmiyordu. Öğrencim ertesi gün gelip ˜Hocam ben bu işe gitmeyeceğim. çünkü bana bir şey göstermiyor" dedi. Ben de gidip mal sahibi Bay Philip"le çocuğu içeri almaları için konuştum. Sonraki hafta bana sevinçle gelip ˜Hocam, pasta yapmayı öğrendim. İsterseniz size pasta yapayım" dedi. Daha çok küçüktü ama bugün çok iyi bir pastacı oldu. Ve Atina"daki Kalitea"da meşhur bir pastane açtı.

Lefter ve Kasapoğlu bile yetimhanede top koşturdu

œNasıl bir baba oğluna ilgi gösteriyor, ben de onlara aynı şekilde davranıyordum diyen Kalamaris, 19 yaşında öğretmenliğe başladığında 16 yaşında bile öğrencisi olduğunu gülerek anlatıyor: œBiz öğretmenleri anne ve baba yerine koyuyorlardı. Beni de ˜büyük ağabeyleri" yerine koyuyorlardı. Öğretmenliğe başladığımda 16 yaşında bile öğrencim vardı. Eskiden çocukları alırken yaşa bakılmıyordu. 6 yaşında da öğrencim vardı, 16 yaşında da... Maksat çocuğu topluma kazandırmaktı. 32 küçüğümüz de anasınıfındaydı. Bugün 69 yaşında olan eski bir öğrencim var ki, o da dede olmuş. Hayatta muvaffak olmuş ve aile kurmuş bu çocuklarımla hala görüşüyorum.
Yılda bir kez 15 günlük tatili olduğunu söyleyen Kalamaris, tatil günlerimi de onlarla beraber geçiriyordu: œBenim manevi babam beni bıraktı demesinler diye hep onlarla kaldım. Oyunlarım, gezilerim, banyom hep çocuklarla beraberdi. Kalamaris, en önemli icraatlarının okula güzel bir voleybol sahası, bir basketbol sahası ve futbol sahası yapmak olduğunu vurguluyor: œAşağıdaki gençler hafta sonları yukarı çıkıp bizim bahçemizde futbol ve basketbol maçları yapardı. Hatta milli futbolcular Lefter ve Koço Kasapoğlu dahi bizim futbol sahamızda top koşturdu. Kalburüstü kişiler bizi ziyarete gelir, yetimhanede büyük yemekler verilir, şenlikler yapılırdı. Sanatçılardan da gelenler olurdu. Ama aralarında en çok Pamukoğlu ailesinin oğlu ve torunları sevilirdi.

Sedef Adası"na kadar yüzerdik

œçocuklarla birlikte Aya Nikola plajına gidiyorduk. Plaj sahibi, çocuklardan giriş parası almıyordu. çocuklarla ufak çılgınlıklar yapardık. Mesela çocuklarla yüzerek Sedef Adası"na geçiyorduk. Ne olur ne olmaz diye de bizle birlikte bir sandal geliyordu. Yorulanlar sandalda dinleniyordu. Sedef Adası"nda bir yorgunluk molası verdikten sonra tekrar geri dönerdik.

Tamiratları çocuklarla yapardık

Okulun bazı yerlerindeki inşaatlara yetimhanedeki çocuklar da katkıda bulunmuş. Kalamaris çocuklarla okulda yaptıkları icraatı şöyle anlatıyor: œBu okul onların yaşadığı yerdi. Onların eviydi. Bu duyguyu ben çocuklarıma aşıladım. O zaman basket sahasının beton zeminini düzleştirmek için üzerinden bir silindirle geçilmesi gerekiyordu. Ama bu çocukların altından kalkacağı bir iş değildi. çünkü silindir makinesi çok ağırdı. Ama 7-8 çocuk bir araya geldiler ve ˜Efendim, biz bunu yapabiliriz" dediler. O an çok duygulandım. çocuklarla silindiri bile birlikte çektik.

Metruk bir şekilde iade edilmesi bile bizi sevindirdi

œ1964"te yetimhanene kapanınca çocuklarım çok etkilendi. çünkü yaşadıkları, büyüdükleri evden kovulmuş gibi oldular. Ben bunun olacağını hiçbir zaman beklemiyordum. En azından bugün iade edilirken de, daha iyi bir şekilde iade edilmesini beklerdim. Biz binayı bu durumda teslim etmedik. Fakat şimdi gördüğünüz bina, yaşanmayacak halde, metruk bir bina. Hiç olmazsa bir bakımı yapılması lazımdı ama aradan geçen 46 yılda hiç bakım yapılmadı. Buna rağmen, yine de sevindim. çünkü bizim binamız, yine bize iade edildi. O zaman öğrenci olan çocuklarım da bu kararı duyunca çok sevindiler. çünkü yaşadıkları, büyüdükleri ev onlara iade edildi.
Vatan/Tuğrul Tunalıgil


Geri Dön