Sektörel

Sadun Coşkuntürk: Üç büyük şirketten biri olacağız!

Portföy büyüklüğü 850 milyon TL’ye ulaşan Özak GYO, geçen yıl halka arz edildi. Şirketin genel müdürü Sadun Coşkuntürk, hedeflerinin GYO’lar arasında üç büyük şirketten biri olmak olduğunu söylüyor....

Portföy büyüklüğü 850 milyon TL’ye ulaşan Özak GYO, geçen yıl halka arz edildi. Şirketin genel müdürü Sadun Coşkuntürk, hedeflerinin GYO’lar arasında üç büyük şirketten biri olmak olduğunu söylüyor.


Yeni yatırımlar içinse şehir merkezlerini hedef aldıklarını anlatıyor. Kentsel dönüşüm projelerine büyük önem verdiklerini belirten Coşkuntürk, “Şehrin içindeki o eski, büyük alanlar da dönüşüme gidecek. Şehrin dışına taşınması gereken alanlar var. Tüm bunların dönüştürülmesi ya da yer değiştirilmesiyle birlikte şehir içinde yeni araziler ortaya çıkaracak” diyor. Kendilerinin de bu arazilerin takipçisi

olacağını açıklıyor.



Geçen yıl halka arzını gerçekleştiren Özak GYO, Türkiye’nin en büyük gayrimenkul şirketlerinden biri olmayı hedefliyor. Stratejilerini, “Şehir merkezinde ve merkeze yakın nitelikli alanlarda var olmak” diyerek tanımlayan Özak GYO Genel Müdürü Sadun Coşkuntürk, bu anlamda kentsel dönüşüm projelerinin ve ihaleleri yakından takip ettiklerini söylüyor. Yapımı devam eden Bayrampaşa’daki konut projesi Hayat Tepe ve Ataşehir’deki Bulvar 216 adlı perakende ve ofis alanlarından oluşan proje için şu ana kadar 250 milyon dolarlık bir yatırım yaptıklarını belirten Coşkuntürk, turizm alanında da var olmayı sürdüreceklerinin altını çiziyor. Özak Holding bünyesinde bulunan Ela Quality Resort gibi birçok turizm tesisi yapmayı planladıklarını anlatan Coşkuntürk, önümüzdeki yıllarda Didim ve Demre’de bulunan arazileri de bu alanda değerlendireceklerini belirtiyor. İstanbul içinde proje geliştirmeyi planladıkları araziler bulunduğunu söyleyen Coşkuntürk, “İhaleleri de çok yakından takip ediyoruz ve bu ihalelerde otel amaçlı düşündüğümüz yerler var.  Özak GYO Genel Müdürü Sadun Coşkuntürk ile projelerini ve planlarını konuştuk:


2012 yılını ve 2013’ün ilk 8 ayını nasıl geçirdiniz?

2012 yılında şirketimizin miladı diye tanımladığımız halka arzımızı gerçekleştirdik. Bunun ardından Bayrampaşa arsasını ve Ataşehir’de Emlak GYO’dan hasılat paylaşımı karşılığı arsalar alarak bunların üzerindeki projelerimizi hazırladık. Büyüme hedeflerimiz, hem organizasyonel hem yeni projelerin gerçekleşmesi hem de piyasa araştırmalarının tamamlanması üzerine kurguluydu zaten. Bu planımızı gerçekleştirdik.


Didim ve Demre’de turizm tesisleri yapmak üzere tahsislerimizi aldık. Ayrıca Güneşli’deki ofis ve perakende alanlarından oluşan 22 bin metrekarelik İş İstanbul binamızın yüzde 80’lere varan kiralamasını gerçekleştirdik. İkitelli’deki 34 Portall binamız, endüstriyel bir iş merkezi, yaklaşık 80 bin metrekare kapalı alan var. Burada da doluluğumuzu yüzde 100 ulaştırarak Türkiye’nin önde gelen kargo taşıma, üretim şirketlerine kiralama gerçekleştirdik. Bayrampaşa arazimizin yatırımını bizim yaptığımız 20 bin metrekare perakende alanını 30 yıllığına Metro Gross Market’e kiraladık. Böylece duran varlıklarımızın aktif değerini yükselttik, nakit akışını artırdık. Arazi alma, proje geliştirme, halka arz derken 2012 yılını kapattık. Şu ana kadar Ataşehir ve Bayrampaşa pro­jelerimiz için 250 milyon dolarlık bir yatırım bütçesi ayırdık. Portföy büyüklüğümüz ise 850 milyon TL. 2013 yılının ilk 8 ayında hedefleri­miz doğrultusunda hızla ilerlemeye devam ediyoruz. Bu yıl sonuna kadar yeni projelerimizden birini açıklamayı planlıyoruz.


Konut sektöründeki stratejiniz nedir? Hedef kitleniz kimler?


Grup olarak şehir içi ve nitelikli alanlar diye adlandırdığımız alanları tercih ediyoruz. Yaşam alanlarında var olmak istiyoruz. Ar­tık insanlar yaşam kalitesinin artığı mekanlarda yaşamak istiyor. Bu mekanlar, şehir merkezine, sosyal ve kültürel alanlara, okula, işyerine yakın olsun ve insanlar yolda harcayacakları zamanı kendi özel yaşamına kullansın istiyoruz. Nitelikli dediğimiz alanlar için şehrin merkezi olmazsa olmaz değil ama bu alan bahsettiğimiz yaşamı sağla­yabilecek fonksiyonlardan oluşmalı. Stratejimiz, bu alanlarda olmak üzerine kurulu. Hedef kitlemiz B+ ve üstü. Ancak değişen yaşama ayak uydurmak ve farklı tip konutlarda yer almak isteyen herkes, hedef kitlemiz içinde...



Şehir içinde arazi bulma kotlusunda sıkıntı yaşıyor musunuz?

Evet, yaşıyoruz. Ancak önümüzdeki döneme şöyle bakmak lazım: Yaşam standartlarının değişmesiyle insanların konuta bakışı da değişti. insanlar daha dışa dönük yaşamaya başladı, evlerde kullanılmayan büyük alanlar daha minimal ve fonksiyonel hale geldi. Ko­nutta metrekare bazında beklentiler düşünce şehrin içindeki o eski, büyük alanlar da dönüşüme gidecek. Bu alanlardan daha fazla kullanılabilir metrekareler çıkacak. Şehir içinde atıl kalmış çok alan bulunuyor. Sanayi alanları gibi artık şehir içinde kullanılmayacak, mutlaka şehrin dışına taşınması gereken alanlar var. Ayrıca konut ya da ofis olarak yanlış yapılmış projeleri de es geçmemek gerekiyor. Tüm bunların dönüştürülmesi ya da yer değiştirilmesiyle birlikte şehir içinde yeni araziler ortaya çıka­racak. Biz de bunları yakından ta­kip edeceğiz.


Bu anlamda kentsel dönüşüm projelerine yönelik nasıl bir strateji izliyorsunuz?


Kentsel dönüşüm inandığımız, desteklediğimiz ama aynı zamanda enine boyuna tartışılması gereken bir olgu. Takip ettiğimiz 3-4 dönü­şüm projesi de var. Burada yönetim kurulu başkanımız Ahmet Akbalık’m vurguladığı gibi bir algı karmaşasının tekrar altını çizmek istiyorum. Bugün dönüşüme aday yerlerde, kat maliklerine veya arsa sahiplerine olmadık vaatler sunan spekülatörler nedeniyle insanların kafası karışıyor.


Hayale kapılarak olmadık vaat­lere inanıyor, hem kendi zamanları harcıyor hem ciddi deprem riski olan binalarda yaşamaya devam ediyorlar. Bu durum kentsel dönü­şümün önünü tıkıyor. Biz diyoruz ki deprem riski taşıyan yapılar yenilenerek nitelikli konut haline gelecek, sosyal donatıları ve yeni ya­şam alanları olacak. Bütün bunlar olduğu zaman eviniz, arsanız, binanız değer kazanacak. Aslında hedeflenmesi gereken bu değerdir. Yani kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmamalıdır.


Devlet son birkaç yıldır kentsel dönüşümün önünü açmak adına ciddi adımlar attı. Örneğin çoğunluk sağlama konusunu değiştirerek yüzlerce kişinin geleceğini birkaç kişinin kararına bırakmadı. Çoğulcu, demokratik bir yaklaşımla çözüm yoluna gittiler. Ancak bahsettiğim bu algı problemini yaratan kişilerin de ayıklanması gerekiyor. Nitelikli, ön elemeden geçmiş, fınansal yapısı denetlenebilir şirketlerin kentsel dönüşümde rol alabilmesi konusunda bir mekanizma sağlanırsa hem biz geliştiriciler hem dönüşüme ihtiyacı olan kat maliklerinin süratle konunun çözümüne gideceğine inanıyorum.


Mütekabiliyet Yasası’nı nasıl değerlendiriyorsunuz ? Yabancılann talebinin fiyatları etkileyeceğini düşünüyor musunuz?

Artık global dünyada hiçbir ülkenin, başka bir ülkenin vatandaşı­na “Buradan mülk satın alma” deme lüksü olduğuna inanmıyorum.



Bu nedenle mütekabiliyet, son zamanlarda çıkmış en doğru yasalardan biri. Mütekabiliyet Yasası’ndaki son değişiklikler, özellikle Körfez ülkelerindeki vatandaşların alımına yönelik. Ancak dikkat edilmesi gereken birkaç nokta var. Özellikle Körfez ülkelerinden gelen kişilerin oturma ve çalışma müsaadelerinin alınma prosedürleri çok uzuyor, kısa dönemde alınamıyor. Satışların banka kredilendirme altyapısı da hazır değil. Ayrıca yabancı ülkelerden konut almaya gelen kişi ya da şirketlerin aracılarının da lisanslı, tanınan aracılar olması gerekiyor. Orada da birtakım spekülatif gelişmeler, mağduriyetler duyuyoruz, bunun önlenmesi şart. Yabancı alıcılar talebin artmasına bir katkıda bulunacak, bu bakımdan fiyatları etkileyecektir. Ancak spekülatif satışların olmaması lazım. Çünkü böyle bir durum kısa sürer ama daha sonra fiyatları aşağı çekebilir, o yüzden kontrollü olmak lazım.


Bundan sonrası için hedefleriniz neler?


Hedefimiz, GYO’lar arasında üç büyük şirketten biri olmak. Bunun için İstanbul’da veya dışında proje­ler geliştirilebiliriz. Biz sadece konut, ofis ve perakende de yokuz. Lojistik anlamında da iddialıyız. Mer­kezimizin bulunduğu Portall 34, A sınıfı lojistik ve ofis merkezi. Turizm alanında da varız ama şehir içi otellerde de olmak istiyoruz. Şu an­da hizmet veren Ela Quality Resort dışında Didim ve Demre’de arazilerimiz var. Bu arazilerimize de önümüzdeki yıllar içinde turizm kom­pleksleri yapmayı planlıyoruz. İstan­bul içinde geliştirmeyi planladığı­mız arsalarımızı olacak, bunlarla il­gili açıklamayı yakında yapacağız. İhaleleri de çok yakından takip edi­yoruz ve bu ihalelerde otel amaçlı düşündüğümüz yerler var. Ela Quality Resort’teki 10 yıllık know how’umuzu şehrin içine kılcal damarlar gibi yaymak istiyoruz. Karma bir segmentimiz var ve bu segmente uygun arazi ve projelerin tümünü değerlendiriyoruz.




CAPİTAL MORTGAGE