Saltuk Yüceer: İstanbul için riskli alan projesi var!
Kadıköy Mimarlar Odası Başkanı ve Kadıköy Kent Konseyi Başkanı Saltuk Yüceer, 2012 yılında yapılan bir çalışmayla İstanbul'da riskli alanların belirlendiğini belirterek, ''Bugün dönüşüm yapılan yerlerin haritayla uyuşmadığını görüyoruz'' dedi.
Kadıköy Mimarlar Odası Başkanı ve Kadıköy Kent Konseyi Başkanı Saltuk Yüceer, ilçenin sorunları ve devam eden kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili konuştu. Mimarlar Odası ve Kent Konseyi olarak ilçedeki inşaat çalışmalarını takip ettiklerini söyleyen Yüceer, yapılanların kentsel dönüşüm projeleri olmadığını parsel bazında yenileşme çalışması olduğunu söyledi. Yüceer, “Kadıköy’de kentsel dönüşüm alanı yok. Yapılan çalışmalar sadece kentsel dönüşüm yasası içinde bir yenileme olarak, parsel bazında binaların inşaatıdır” dedi.
Dönüşümler para getiren yerler
Yapılanların kentsel dönüşümün asıl amacından uzak olduğunu belirten Yüceer, Kadıköy’de ranta dayalı bir çalışmanın olduğunu iddia etti. Yüceer, “Kentsel dönüşümün asıl amacı risk altındaki alanların dönüştürülmesidir. Ama İstanbul’da yapılan 1999 yılında bir deprem master planı var. Ayrıca 2012’de yapılan İstanbul için bir riskli alan projesi var. Yani kentsel dönüşüm alanlarının projesi var. Bu iki haritayı dikkate aldığınızda deprem riski altındaki alanlarla kentsel dönüşümün yapıldığı alanlarla çakışması lazım. Biz bu iki haritaya baktık ve gördük ki en ufak bir çakışma yok. Deprem riski altındaki bölgelerin yeri belli, hepsi kırmızıyla işaretli ama kentsel dönüşüm alanlarına geldiğiniz zaman bunlar tamamen rant getirici bölgelerde. Yani para eden yerler. Onun için kesinlikle çakışmıyor. Yani kentsel dönüşüm şu anda amacından uzak. Burada şunu fark ediyoruz, risk altındaki alan dönüşmesi yapılmıyor” diye konuştu.
Fikirtepe başarılı olamadı
Kadıköy’de yapılan çalışmaların kentsel dönüşüm olmadığını belirten Yüceer, yapılan çalışmaların parsel bazında yenileme çalışması olduğunu söyledi. Yüceer, “Yasadaki maddelerden faydalanıyor. Bu çalışmalar aslında ada bazında olabilir. Yani bir adada 20 ile 30 bina birleştirirsin belirli yüksekliklerde bina yaparsınız. Ama şöyle bir gerçeklik var, bir binanın içinde oturan insanlar dahi birbirleriyle anlaşamazken bir ada bazında bu insanların anlaştığını söylemek çok zor. İşte bunu Fikirtepe’de denediler. Fikirtepe’de 60 tane ada meydana getirdiler. Bu 60 tane adayı müteahitler alıyor. Bu adanın büyüklüğüne göre bir cazibe de getirdiler. Metrekare büyüdükçe emsal büyüyor. Yani 600 metrekare bir adanız varsa, bunun emsali 1.2 iken, 1000 metrekare olursa daha fazla, 5000 metrekareyi geçince 4 emsal veriyorlar. Emsalde büyüyor. Bu emsallerin parsellerin birleşmesini teşvik eden bir yaklaşım. Ama bunu kent içinde uygulaması çok zor. İnsanlar müstakil bir binada otururken bir ada içinde oturmayı pek tercih etmiyor. Hisselere giriyor bir sürü problemleri var. Planlamada buna göre değil. Yani yasa dese ki tek başına yapamazsın, bu da insan haklarına aykırı. Bu yasa insan haklarını tanımıyor ama bir kişi gidiyor müracaat ediyor. Binanız yok oluyor. Şehir içinde ada bazında uygulamak gerçekten zor” ifadelerini kullandı.
Dönüşüm nüfusu da değiştiriyor
Kentsel dönüşüm projelerinin aynı zamanda yapıldığı alanda nüfus değişimini de beraber getirdiğini dile getiren Yüceer, kentsel dönüşümün sadece bina olarak değil insan değişimine de neden olduğunu belirtti. Yüceer, “Burada bir de binaların dönüştürülmesinden öte nüfus değiştiriliyor. Yeni bir yaşam tarzı geliyor. Yeni insanlar geliyor. Bu şimdi Fikirtepe’de uygulanıyor. Fikirtepe’nin nüfusu 30 bin 40 bin civarındaydı. Yapılacak projelerle beraber Fikirtepe nüfusu 180 bin ile 200 bin olacak. Eski Fikirtepelilerin hiçbiri orada oturabilecek mi? Oturamayacak. Fikirtepe’ye yeni bir nüfus gelecek. Kentsel dönüşüm’de ki amaç orada ki nüfusu yok edip, yeni bir nüfus yerleştirmek olmamalı. Oradaki insanların yaşantılarına göre bir planlama yapılmalıydı” diye konuştu.
Kadıköy’e yapılan eziyettir
Kadıköy’de yaşanan ve yaklaşık 3 senedir çalışmaları devam eden Kurbağalıdere ıslah çalışmalarıyla ilgili konuşan Yüceer, “Kurbağalıdere 68 kilometre boyunda bir deredir.
Ümraniye’den başlayıp Üsküdar’a ve en son Kadıköy'de Marmara Denizi’ne bağlanıyor. Burada şunu söylemek lazım bu Kadıköy Belediyesi’nin yapabileceği bir iş değildir. Bunu ya merkezi idare ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapabilir. Başka türlü bu sorun çözülemez. Çünkü Kadıköy’ü yaparsınız Ümraniye’yi yapmazsanız o pislik buraya gelir. Benim düşüncem bu dere Kadıköy’den kaynaklanıp Ümraniye’den denize dökülseydi bu kadar uzun süre sürmezdi. Ben böyle bir şey düşünmek istemiyorum. Ama bu durum Kadıköy’e ve Kadıköy halkına yapılan bir eziyettir. Aynı zamanda da bir insanlık suçudur. Çünkü Marmara Denizi’ni yok ediyorsunuz” şeklinde konuştu. Kurbağalıdere’nin Kadıköy halkına ve Kadıköy çevresine zarar verdiğini belirten Yüceer, aynı zamanda Marmara Denizi’nin tarihinde ki en büyük kirliliği yaşatıldığını sözlerine ekledi. Kurbağalıdere’de yapılan çalışmaların yanlış olduğunu ifade eden Yüceer, Biz hep Kadıköy ayağından bahsediyoruz. Bu çalışmaların Üsküdar ve Ümraniye ayağı ne oldu? Oradaki o bağlantılar bitti mi? Burada ki proje Medeniyet Üniversitesi’nden, denize döküldüğü yere kadar. Bu çalışmalar bu kadar uzun sürüyorsa diğerleri ne kadar sürecek?” dedi
En büyük tehlike asbest
Kentsel dönüşüm projelerinin aynı zamanda insan sağlığına ve çevreye verdiği sorunlarla ilgili de konuşan Yüceer asbest sorununa dikkat çekti. Yüceer, “Burada en büyük tehlike asbest konusu. Şimdi başka belediyelerde olmadı ama Kadıköy Belediyesi bunu uyguluyor. Bina yıkılmadan önce binada gerekli araştırmalar yapılıp o binada asbest ihtimalinin olup olmadığı kontrol ediliyor. Bu araştırmanın yapılmasından sonra binanın yıkılmasına müsaade ediyor. Sorun bunun ne kadar uygulanıyor olmasında. Asbest, eski binaların hepsinde var. Nerede olursa olsun havaya yayıldığı zaman bütün kent halkı bundan etkileniyor, zarar görebiliyor” ifadelerini kullandı.
Burak ERDAL/Gazetemistanbul