02 / 05 / 2024

Şaman Durek: Prenses Martha ile Türkiye’ye yerleşmek istiyorum!

Şaman Durek: Prenses Martha ile Türkiye’ye yerleşmek istiyorum!

Verdiği özel röportajda çalışmalarını anlatan Gwyneth Paltrow ve Nina Dobrev gibi Hollywood yıldızlarına spiritüel danışmanlık hizmeti veren dünyaca ünlü Şaman Durek Verrett, en büyük hayallerinden birinin Türkiye'den ev almak olduğunu söyledi.



Gwyneth Paltrow ve Nina Dobrev gibi Hollywood yıldızlarına spiritüel danışmanlık hizmeti veren dünyaca ünlü Şaman Durek Verrett’in yeni kitabı Türkçe olarak “Ruhunun Şifrelerini Çöz” ismiyle raflarda yerini aldı. Hürriyet'ten Nazan Ortaç'ın haberine göre; 6. nesil şaman ve günümüzün vizyoner fikir liderlerinden olan Durek, odak noktasına insanlığın evrimini alarak kitabındaki şamanik bilgiler ve ritüeller ile hayatı şifalandırıyor.

Verdiği özel röportajda çalışmalarını anlatan Şaman Durek hem Türkiye ile olan bağını hem de büyük ilgi çeken ilişkisiyla ilgili açıklamalarda bulundu. İki yıl boyunca Norveç tahtının 4. sıradaki varisi, Prenses Martha Louise ile birlikte olan Durek, onunla kurdukları gelecek hayallerini de anlattı. Durek'in hayallerinden biri de Türkiye'de ev sahibi olmak.

Şaman Durek: Prenses Martha ile Türkiye’ye yerleşmek istiyorum!

1- Henüz çocukken “Şaman” olduğunuzu keşfetmişsiniz… Bu bilgiler sizin çocukluğunuzu nasıl geçirmenize sebep oldu?
Erken yaşta şaman olduğumu keşfetmemin çocukluğumu etkilediğini düşünüyorum çünkü beni insanlığın doğasına, tabiata, aileye ve çevremdeki insanlara karşı çok duyarlı kılan farklı yeteneklerim vardı. Acılarını, incinmelerini, üzüntülerini derinden hissediyordum veya onlara yardım edebileceğim yolları bulmak ve sevgiye geri döndürmek için zaman harcıyordum. Toplum tarafından normal kabul edilen şekilde davranmadığım için toplumun yapısına ait olmadığımı hissettim. Ve bu yüzden tek başıma çok zaman geçirdim. Sessizlikle Allah’ı dinleyerek, insanları nasıl destekleyebileceğimi düşünerek zaman geçirdim. Ve bunu sadece dinleyerek ve gözlemleyerek yapabileceğimi hissettim.

“HANDE YENER’İN KLİBİNDE OYNADIM”

2- Şamanik yolculuğunuz esnasında yolunuz Türkiye’ye de düştü… Hatta bu konuda bir kitap da yazdınız. Türkiye’de yolculuğunuzla ilgili olarak bize neler anlatmak istersiniz? Burada nasıl bir Şamanik atmosfer var?

Türkiye'ye gelişim gerçekten sıra dışı gelişti. İsrail'de yaşıyordum ve Türkiye'ye gitmek gerektiğine dair hisler içindeydim. Özellikle bir gün sahile giderken caddede yürüyordum ve bir otobüs neredeyse bana çarpıyordu. Musevi bir adam beni tuttu ve kurtarmak için bir pencereye doğru fırlattı. Bir kadın çıktı ve çığlık attı, "Neler oluyor? İyi misin? Cam neredeyse kırıldı" dedi. Oldukça hızlı ve oldukça sert bir şekilde cama çarptım ama bunun için minnettarım çünkü aksi takdirde otobüs bana çarpacaktı. Pencereden içeri baktım, bir seyahat acentasıydı ve pencerede "Türkiye'ye İstanbul’a git" yazıyordu. Genelde mesajlara ve işaretlere dikkat ederek hayatımı bu şekilde yönlendiririm. Sonra bir arkadaşım Türkiye'de biriyle konuştuğunu, bir koreograf aradıklarını söyledi. Hayatımda bir dönem New York’ta Broadway’de dans ettiğim ancak yapmak istediğim şeyin dans etmek olmadığını fark ettiğim bir nokta vardı. Bunun yerine müzik videoları ve farklı projeler için koreografi ve benzeri işler yaptım. İstanbul'da bir müzik şirketi ise yeni bir pop şarkıcısıyla çalışacak birini arıyordu. “Ben gidiyorum” dedim ve Türkiye'ye gelip müzik şirketiyle tanıştım.

3- Kimdi o isim, merak ettim?

Kariyerine yeni başlayan Hande Yener’di! Onunla müzik videosu için çalışmaya başladım. Hande harika bir kadındı aynı zamanda müzik ve sanat konusunda gerçekten tutkuluydu. Bu yüzden, elimden gelenin en iyisiyle onu desteklediğimden emin olmak istedim. Ve sonunda müzik videosunu bitirdik ve listelerde bir numara oldu. Onunla birçok talk şov’a çıktık, "Yalanın Batsın" şarkısı eşliğinde özel bir koreografi ile seyirciyi şaşırttık. Hala videoyu internette izleyebilirsiniz. Çok güzel bir şarkı. Bir gün Hande ile birlikte öğle yemeği yiyorduk, hayattan ve dünyadan bahsediyorduk, ona “Hande, Ruh bana Türkiye'nin Madonna'sı olacağını söyledi. Büyük bir yıldız olacaksın" ve gerçekten de öyle oldu. Uzun lafın kısası, Türkiye'ye aşık oldum çünkü Türkiye çok büyülü.

Şaman Durek: Prenses Martha ile Türkiye’ye yerleşmek istiyorum!

“TÜRKİYE BENİM KALBİM”

Sonrasında Türkiye için bir kitap yazdınız…

Türkiye'deki en iyi arkadaşlarımdan biri, adı Umut Eroğlu, benimle yıllarca çalıştı ve çok güçlü bir şaman oldu. Türkiye'ye ilk geldiğimde yanımdaydı ve yolculuğun her bölümünde benimleydi. Kitap yazmak 2 yılımızı aldı. Türkiye'de yeni kitabım "Ruhunun Şifrelerini Çöz" ile birlikte yeniden yayınlanan ilk kitabımın adı "Uyanış". O kitabı yayınlamak benim için çok büyük bir adımdı çünkü yazdığım ilk kitaptı. Ve ilginçti çünkü Amerika'daki herkes "Neden Amerika için değil de Türkiye için kitap yazıyorsun?” dedi. Türkiye'ye olan sevgim o kadar derin ki, her gün Türkiye'yi ne kadar sevdiğimi, insanları, kültürünüzü, yemekleri, müziği ve hamamları ne kadar sevdiğimi düşünerek uyanıyorum. Türkiye'de hayatıma harika şekillerde dokunan çok güzel insanlarla tanıştım. Sadece insanlarla ilişkim değil, aynı zamanda ülkenin kendisiyle olan ilişkim de çok özel. Türkiye’nin sahip olduğu sihir, gizem ve güç, Allah sevgisi, aile, gelenekler, antik tapınaklar ve tüm farklı yerler Türkiye'yi bu kadar şaşırtıcı ve özel kılıyor. Türkiye'de çok uzun süre yaşamayı seçtim. Önce İstanbul'da yaşıyordum sonra insanlara Şamanizm’i öğretmek, şamanik köklerininin ne kadar derin olduğunu hatırlatmak ve güçlerini tekrar keşfetmeleri için atölyeler ve etkinlikler yapmak için Bodrum ve Antalya’ya gittim. Gerçekten Türkiye benim kalbim ve ruhum. Kız arkadaşım Martha’ya "Seni kalbime götüreceğim" dedim. Bana "Kalbin nerede?" Dedi. Ona "Kalbim Türkiye’de, seni Türkiye'ye götürüyorum" dedim. Türkiye benim için böyle derin bir aşk. Bir gün Türkiye'de kendi evime sahip olmayı diliyorum çünkü Türkiye'de olmak beni mutlu ediyor. Sadece bunun hakkında konuşurken bile gözlerim doluyor. Kız arkadaşımı ve çocuklarını Türkiye'ye taşınmaları için birçok kez ikna etmeye çalıştım. Çok mutlu olurdum ama Los Angeles'a taşınmak istiyorlar. Tabii bu hayatımın ilerleyen dönemlerinde Türkiye'de bir evimiz olmayacağı anlamına gelmiyor.

Neler söylemek istersiniz bize, bu zor zamanlarda hepimizin biraz motivasyona ihtiyacımız var…

Türk kültürü aile üzerine inşa edilmiştir, bağlılık, sevgi ve birbirinin yanında olmak üzerine kurulmuştur. Ve bu gezegende bulunduğumuz süre zarfında, Türkiye'de herkesin aile olduğunu görmeye başlamanın zamanının her zamankinden daha fazla olduğunu gerçekten anlamalıyız. Bir ülke olarak güçlü olmak, ruhen güçlü olmak ve birbirimizle güçlü olmaktır. Birbirimizi güzel bir ışık ile görmektir, dedikodu yapmak değil, başka biri hakkında kötü konuşmak değil, onları güzel yapan, onları harika yapan şeyleri paylaşmaktır. Eğer bunları görmüyorsanız ve dilinizdeki sözler sevgi dolu bir yerden gelmiyorsa hiçbir şey söylemeyin. Şu anda yapabileceğimiz tek şey destekleyici olmak ve olabileceğimiz en güzel insanlar olmak. Türk kültüründe zaten bu var. Güzel bir kalbiniz, güzel bir ruhunuz ve güzel bir tarihiniz var. Kim olmanız gerektiğine ve nasıl olmanız gerektiğine dair kuralları ve fikirleri yaratan bu sistemlerden önce özünüzdeki Şamanizm’den gelen derin köklerinizi hatırlamanız önemli. Toprak ile bağlantıda olmak, aileniz ile bağlantıda olmak ve tabii Ruh ile bağlantıda olmak. Bu Türk halkının kalbi. Bu yüzden size mesajım güçlü olmak. Ne kadar güçlü olduğunuzu ne kadar zeki olduğunuzu, her şeyi yapabileceğinizi ve başarılı olmak için doğan dahiler olduğunuzu hatırlayın. Bu sizin köklerinizde ve mirasınızda. Bu sayede her zaman tüm zorlukların üstesinden geleceksiniz.

 


Geri Dön