Şanlıurfa'nın ilk marketçisi Abdurrezak Taşdönderen: 3 ayda 3 mağaza açtık
Abdurrezak Taşdönderen, uluslararası devlerin üreticiyi yok etme çabasına karşı uyardı
Şanlıurfa'yı organize perakende ile tanıştıran ve `şehrin ilk marketinin sahibi' ünvanını taşıyan Abdurrezak Taşdönderen, asıl mesleği olan inşaat mühendisliğini bir kenara bırakıp uluslararası yabancı market zincirlerine ve üreticilere karşı savaş açtı. 850 marketin bir araya gelerek kurduğu `Fayda' oluşumunun içinde de yer alan Taşdönderen "Büyük zincirlerin ciddi baskısı var. Biz de İstanbul merkezli bir satın alma şirketi kurduk. Ortak satın alma, ortak reklam konularında tek marka olmayı hedefledik. Yerli üreticiyi destekliyoruz. Aksi taktirde büyük gıda ve temizlik devleri yerli üreticiyi yok ederek ciddi işsizlik yaratacak" dedi. Demokratik açılımın ardından bugüne kadar hayata geçiremediği yatırımlarını da başlatacağını kaydeden Taşdönderen, artık komşu illere de yatırım yapacağını söyledi.
o Şanlıurfa'ya market kültürünü getiren bir ailenin temsilcisi olarak önce hikayenizi anlatır mısınız?
1950'li yıllardan itibaren gelen bir aile geçmişi var. Toptancılık, distribütörlük derken 10 yıldır da perakende sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Başlangıç noktası bakkaldı. 70'li yıllarda toptancılık gelmiş. 90'lı yıllara gelindiğinde bölge distribütörlükleri ile devam etmiş. İşyerine giderdik küçükken. Ama hafta arası değil. Cumartesi günü kesinlikle gideceğimiz yer iş yeri olurdu. Bu konuda babam taviz vermezdi. Bugünlere gelmemizde o zamanki birikim çok önemli. Küçük küçük sorumluluk verildi, müşteriyle muhatap olurduk. Kendimize göre esnaflık yapardık. Ben inşaat mühendisiyim ama ticareti babamdan öğrendim. Liseye kadar Diyarbakır'da eğitim aldım. Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği'nden mezun olduktan sonra yüksek lisans maceram oldu. Ama bir taraftan da iş vardı, yarım kaldı. Marketçilik işine amcamla birlikte devam ettim.
o Tek işiniz perakende mi?
Geleceğe yönelik inşaat projelerimiz var. Projeler için arsa alımı yapıyoruz. Konut ve iş merkezi yatırımlarımız olacak, daha önce ailenin inşaat işinde olduk küçük yatırımlarımız oldu.
o Pazar nasıl?
Şanlıurfa'da organize perakendenin yüzde 40'ı bizim. Tansaş, İsmar ve birkaç şubeli mağazalar var. Konseptimiz olmasa da BİM var. BİM daha çok bakkaların rakibi. Yeni açacağımız mağazalarla daha da büyüyeceğiz. 15 mağazaya ulaşmayı hedefliyoruz. Siverek, Ceylanpınar gibi büyük ilçelerde yer alacağız. Ulusalların ciddi baskısı var, Türkiye genelinde. PERDER adı altında bir perakendeciler derneğimiz var. Biz de İstanbul merkezli bir satın alma şirketi kurduk. Ortak satın alma, ortak reklam konularında tek marka olmayı hedefledik. 6 aylık bir geçmişi var 850 mağaza birleştik, tek bir logo kullanıyoruz. Bir güç oluşturduk. Bazı bağlantılar yapmaya başladık bile. Satın almalarımızı tek elden yapıyoruz. Maliyetleri düşürüyoruz.
o Bu ihtiyaç nereden doğdu?
Fayda'nın yurtdışı projeleri de var. Özellikle Ortadoğu ülkelerinde mağazalaşmak üzere çalışmalar yapılıyor. Bu işler için de desteğe ihtiyaç var. Ulusal ve uluslararası marketler reklam konusunda ciddi güç kullanıyorlar. Biz de gazetelere reklam veriyoruz. Yüzde 100 yerli sermayeyiz ve tanıtımlarımızda bunu ön plana çıkarıyoruz. İsot biberini temsil eden bir logo de simgemiz oldu. 75 ortaklı, 60 şehirde organize bir yapı bu. Yerelleri desteklemek ve özel markalı ürünlerde satın alma gücü oluşturulmak üzere kuruldu. Büyüklerin yerelleri satın alalım stratejisi Türk perakendesinin geleceği açısından çok ciddi tehlike yaratıyor.
o Nasıl bir tehlike bu?
Yerli üreticiyi saf dışına çıkarma gibi bir tutumları olacak ileride. Her sektör birkaç büyük markanın elinde olacak. Mağaza istedikten sonra 2 yıl içerisinden yüzde 70 olan varlık oranını yüzde 20'lere kadar düşürebilir. Ürün gizelenebiliyor, ürünün rafa yüksek kâr marjıyla konulması bunlar tüketiciyi direkt etkileyen faktörler. Ünlü market zinciri, dünya devi birkaç üretici var onlarla anlaşmaları var. Taban fiyat uygulayarak, stratejilerle markaları siliyorlar. Bunların bir kısmı battı, bir kısmı el değiştirdi.
Bu markaların binlerce çalışanı var. İşten çıkarmalar başlandığında tehlikeli tablolar ortaya çıkacak.
o Demokratik açılım...
İnsanlar için huzur çok önemli. Altın sarayda otursanız bile genel gerginlikten her şekilde etkileniyorsunuz. Çünkü hayatın dışına çıkamazsınız. Genele bakmak lazım. Bir takım sıkıntılar var. İnsanların sorunları görmezden gelmesi çözüm olmaz. Mesela biz bazı pazarlara adım atmak istedik ama olmadı. Uzlaşma sağlanırsa seve seve gideriz çevre illere. Altyapı oluştuktan sonra buradaki ya da Diyarbakır'daki mağaza arasında bir fark yok. Biz bir Batman, bir Diyarbakır kadar içinde olmasak da bir Gaziantep gibi de dışında değiliz.
Riskli görülen bölgelere de yatırıma giderim. Biz de bu yatırımları yapıp, komşu şehir ve ilçelerimizde yapılanmak istiyoruz.
Perakendede kural yok en kötüsü bu
Perakende yasası bir türlü çıkarılmıyor. Bu yasa ile perakendecilerin korunması gerekiyor. PERDER bu yasa ciddi baskı oluşturuyor. Kanunsuzluk en kötü kanundan daha kötü. Perakende sektörünün hiçbir standardı yok, bu da belirsizliği beraberinde getiriyor.
Her ay bir mağaza açtık
Krizde cirolarımızı koruduk. Hızlı tüketilen ürünlerden daha az kar ettik. Krizlerde avantajlı sözleşmeler yapabiliyoruz. 3 ayda 3 mağaza açtık, 7 mağazaya ulaştık.
Destek paketi ile krizi atlattık
Son bir yıldır hem ekonomik açıdan ham siyasi açıdan hareketli bir süreç geçirdik. Dövizin dalgalanması, ekonomik istikrarsızlık bizi çok etkiliyor. Özellikle temizlikte dışa endeksliyiz, gıdada bazı ürünlerde de öyle. Çok ciddi zararlar oluşturabiliyor bu bünyemizde. Son yaşadığımız kriz de genel bir krizdi, yapacak çok da birşey yok. Destek paketlerinin açıklanması, teşvikler krizi sakin atlatmamıza neden oldu. Aksi taktirde daha ağır faturalar öderdik.
Fulya ERDEM/Star