Selçuk Yöntem'in evi sade ve doğal
Selçuk Yöntem'in evini Vatan Gazetesi'ne açtı
Aşk-ı Memnu dizisinin Adnan Bey'i Selçuk Yöntem, dizinin uyarlama olduğunu, bu nedenle "Romandan uzaklaşıldı, artık bitsin" gibi eleştirileri yersiz bulduğunu belirtiyor. Yöntem, karakterler arasındaki uzun bakışmaların nedeninin ise vakit doldurmak olduğunu açıkça söylüyor. Çekim dışındaki zamanlarını evinde geçirdiğini belirten oyuncu, evin de bir ruhu olması gerektiğine inanıyor; iddialı olmayı ise dekorasyonda bile sevmiyor.
Kaç yıldır bu evde oturuyorsunuz?
Bir yıldır. İstanbul'daki ikinci evimiz bu. Bu evi almamız tamamen rastlantı oldu. Bina yapılmadan yani görmeden aldık evi.
Bir evde en önemli şey nedir; yüksek tavanlar mı büyük pencereler mi?
Her şeyi olması gerektiği gibi yaparsınız ama evin ruhu, enerjisi yoktur. Onun için önemli olan evin enerjisidir. Enerjiyi hissettiğiniz zaman ev sizin olur.
Dekorasyon kime ait?
Eşim Cihan'la beraber dekore ettik. Bar kısmını Ethem Özbora yaptı. Evde böyle bir efekt çok hoşuma gidiyor, bir espri dünyası yaratıyor. Kullanımı kolay, yaşayan bir ev. Çok evci bir insanım ama haftanın 6 günü çalışıyorum. Ne kadar zamanım kalıyorsa artık, onu da evde geçiriyorum.
Yaşadığınız yer sizi yansıtır, demişsiniz. Yani burası nasıl bir ev?
Sade ve doğal. İddialı olmaya gerek yok. Zaten sade bir şeyi oturtturduğunuzda onu süslemesi daha kolay.
Fotoğraf makinesi koleksiyonunuz varmış.
5-6 makinem var. Konservatuvarda karanlık odam vardı, fotoğraf basardım. Taa o yıllardan yani, merak. Portre ve deniz çekmeyi çok seviyorum. Dijital değil, manuel çalışıyorum.
Bu dizide kendilerini görüyorlar
Aşk-ı Memnu'da yaşananlar yeryüzünde hep yaşanmış, yaşanıyor, yaşanacak... Engelleyemezsiniz, her yerde yaşanıyor. Bazı insanlar kendilerini gördükleri için mi rahatsız oluyor dizimizden, bilmiyorum. Bunlar yaşanası şeyler, gönül bu, tutku bu. Onlar da onun sıkıntısı çekiyor zaten, lay lay lom yapmıyorlar, perişan vaziyetteler böyle bir şey yaşadıkları için.
Seyrediliyorsa, niye bitsin ki? Aşk-ı Memnu'yla ilgili, dizi artık romandan uzaklaştı tarzı eleştiriler var.
Bu romanın uyarlaması. Ona göre değerlendirilip izlenmesi lazım. Yani yazıldığı dönemi değil, 2010 dünyasını anlatan bir Aşk-ı Memnu uyarlaması bu. 1974 yılında TRT birebir romanı çekti zaten. Bizimkini beğenmiyorlarsa uzaktan kumandaları var, zaplayıp başkasını seyrederler.
İyi de seyredildiği sürece uzatılmalı mı?
Avrupa'da 25- 35 yıldır giden diziler var. Bizde her şey çok çabuk tüketildiği için "Tadında bırakalım, aman bitsin" deniyor. İyiyse, iyi de gidiyorsa, seyrediliyorsa niye bitsin? Gidebildiği kadar gitsin. Bu bir sektör. Orada da çalışan insanlar, emekçiler var.
Aşk-ı Memnu'da uzun bakışma sahneleri çok fazla. Bu bakışmalarla zaman mı dolduruluyor?
Yani, tabii ki oluyor. Her şey değerlendiriliyor maalesef. Müzikle, müzik altıyla. Kolay değil çünkü 90 dakikayı doldurmak. Dünyanın hiçbir yerinde 5 günde bir buçuk saatlik dizi çekilmez. Normal süre, 25-45 dakikadır. Çok çılgın bir iş, herkes perişan olmuş durumda.
Gözlerle mi konuşuyorsunuz dizide?
Tabii... Anlar var, değerlendirmeler var. Vurdu kırdı yok, silahlar patlamıyor burada. İnsanların yaşadıkları sıkıntıların, çelişkilerin, üzüntülerin, çapraşıklığın durumları var. Onları da gözlerden başka ne ifade edecek ki?
İlişkilerde yaş farkının önemi yok
Canlandırdığınız Adnan Bey'le ortak hiçbir yanımız, benzerliğimiz yok. Kıyafet tarzımız bile benzemiyor. O bir iş adamı. Ben ise kendimi bildim bileli spor ve salaş giyinirim.
Yaş farkı ilişkilerde önemli değil. Bence ilişkiler ruhsaldır. O ruhsal dokuyu tutturmak önemli.
Erkeklerin özellikle belli bir yaştan sonra genç kadınlara ilgi duyduğu doğru değil. Beyin değişmez ki, eskiden neyi beğeniyorsa yine onu beğenir. Yaşlanıyor diye yaşlıyı beğenmesi gerekmiyor. Bu bir ruh, bir duygu, bir yürek. 70 yaşındaki bir insanı da beğenebilirsiniz. Böyle bir formülasyon yok dünyada. 50 yaşında bir adam gidip de 70 yaşında bir kadına aşık olabilir. Niye olmasın? Toplumsal baskıyı kırmak kolay değil. Sevgi dolu, içtenlikle, doğal olarak yaklaşalım hayata, her türlü şeyi yaşayabilirsiniz yani... Çok kadın var, adam çirkindir ama parası vardır. Onun örneklerini de çok görüyoruz.
Her çarşamba Kıvanç'la balık yeriz
Kıvanç Tatlıtuğ'la her çarşamba bir balıkçıda yemek yeme ritüeliniz varmış, doğru mu?
Doğru, evet. Kıvanç'ı da diğer arkadaşlarımı da tanıdığıma çok memnunum.
Hayran kitleniz kim?
Bu oynadığınız role göre değişiyor. Adnan gibi varlıklı, gösterişli yaşayan bir adama hanımlar daha çok hayranlık duyuyor. Kurtlar Vadisi'nde daha çok erkek hayranım vardı, şimdi kadın.
Nasıl yaklaşıyor size kadınlar, gelip ne diyorlar?
Daha çok gelip, "Siz çok haklısınız. Ben olsam sizi tercih ederim, Behlül'ü değil" diyorlar.
Adnan zengin diye beni de zengin sanıyorlar
Canlandırdığınız zengin Adnan Bey karakteri nedeniyle sizi de zengin sanıyorlar mı?
Evet, sanıyorlar. Ne oynarsak bizi öyle zannediyorlar. Ya bizimle dalga geçiyorlar ya da halkımızın mizah duygusu çok geniş.
İnanılmaz güzel ve etkileyici ses tonunuzu ilk ne zaman keşfettiniz?
Ben hâlâ o keşfi yapmış değilim. Öyle diyorlar, bu da hoşuma gidiyor elbette. Bunu düşünerek yaşamıyorum ya da konuşmuyorum. Bazı konuşmalarımda belki işe yarıyordur sesim ama ben bunları unutup yaşıyorum.
Banu Duran/Vatan