Sidney Rasekh: İstanbul'da sorun plansız büyüme!
Vancouver'ı baştan yaratan ABD'li ünlü mimar ve şehir planlamacısı Sidney Rasekh, tam bir İstanbul hayranı. "İstanbul beni çok heyecanlandırıyor" diyen Rasekh, en çok Eminönü ve Süleymaniye'den etkilendiğini söylüyor...
İstanbul'un etkileyici bir konsepte ihtiyacı olduğunu belirten Rasekh'e göre şehrin en büyük sorunu plansız büyüme. Trafik sorunu için "İstanbul yürünebilir bir şehir olmalı" diyen Rasekh, şehir merkezinin konutların olduğu yaşanılabilir alanlara dönüştürülmesi gerektiğini söylüyor. En son trendin ise şehir içinde yaşamak olduğuna dikkat çekiyor.
Sidney Rasekh, dünyanın en büyük mimarlık şirketlerinden 'Urban Green'in kurucusu. Dünyanın en ünlü şehir planlamacılarından biri. Bugüne kadar aralarında 'Dünyanın en yaşanabilir kenti' seçilen Vancouver'dan Washington'a Şangay'dan Seattle'a kadar dünyanın en ünlü metropolleri tasarlayan Rasekh, aynı zamanda Harvard ve Kolombiya üniversitelerinde şehir planlamacılığı üzerine dersler veriyor.
Rasekh, şimdi de İstanbul'u da tasarlamak istediğini söylüyor. Birçok insanın emeklilik günlerini yaşayacağı yaşta İstanbul'u yeniden yaratmak isteyen Rasekh, son 5 yıldır Türkiye ve Osmanlı tarihiyle ilgili kitaplar okuyor. "Beni artık Washington ya da ABD'nin başka bir şehrindeki yeni bir planlama heyecanlandırmıyor" diyen Rasekh'in Türkiye ve İstanbul'a karşı merakı, ailesine dayanıyor. Büyük annesinin Türkiye'den ABD'ye gittiğini söyleyen Rasekh'in ailesinde İran ve Gürcistan kökenliler de bulunuyor.
"İstanbul, 2 bin yıldır zaten dünyanın en mükemmel kentlerinden biri. Ben sadece onu yaşanabilir ve ulaşılabilir hale getirmek istiyorum" diyen Rasekh, öncelikle İstanbul için bir konsept oluşturmak gerektiğine inanıyor. Washington ve Vancouver'da yaşayan Rasekh, İstanbul'un daha güzel ve yaşanabilir bir şehir olması için yapılması gerekenleri Capital Mortgage'a anlattı:
YAŞANABİLİR YAPMAK LAZIM
İstanbul, hem ekonomisi hem de tarihiyle Avrupa'nın en önemli şehirlerinden biri. Avrupa giderek yaşlanırken İstanbul genç nüfusuyla ön plana çıkıyor. İstanbul'un beni etkileyen en önemli özelliği, Doğu ve Batı uygarlıklarının ortasında kurulmuş olması. ABD ve Avrupa, Doğu ile nasıl anlaşacağını keşfetmeye çalışıyor. Bu durumda, İstanbul'un dünyanın sorunlarını çözmek için büyük bir fırsatı var.
İstanbul, şimdi de harika bir şehir ancak onu nasıl daha iyiye götürebileceğimizi düşünmek gerekiyor. Sonuçta İstanbul'un trafik, ulaşılabilirlik gibi pek çok sorunu var. Ayrıca kültür mirasının ve doğanın korunmasına yönelik planlamaların acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. Ekonomik gelişmeyi de iyi yönetmek lazım. Aynı Kanada' nm Vancouver kentinde yaptığım gibi İstanbul için de bir plan hazırlamak istiyorum. Düşünün, yaptığımız uygulamalar neticesinde Vancouver yıllardır dünyanın en yaşanabilir kenti seçiliyor. Vancouver'daki değişim 25 yıl sürdü. Sadece burayı dünyanın en planlı, yaşanabilir şehri yapmadık. Aynı zamanda bunu ekonomiyle destekledik.
MEGA KENTLER ARTACAK
2010 yılında yayınlanan araştırmalara göre dünyada insan nüfusunun yandan fazlası şehirlerde yaşıyor. Giderek mega kentler çoğalıyor. 2050 yılında ise dünya nüfusunun 4'te 3'ü şehirlerde yaşayacak. Buna göre gelecek 40 yılda 3,4 milyar insan yeni kurulacak kentlerde hayatını sürdürecek. Dünyadaki ülkelerin en büyük sorunu ise bu kentlerdeki hayatı ve insan varlığını sürdürülebilir kılmak olacak.
BÜYÜK TEHLİKE KAPIDA
Eğer kent yaşamı sürdürebilir kılınmaz ve konut sonunu çözülmezse insanlık kendi kendini yok eden canavara dönüşecek. Son dönemde Libya, Mısır ve Tunus'ta meydana gelen olaylar, bunun en güzel göstergesi. Buralarda halk yaşanabilir kentlerden yoksun bırakıldı. Şehir dışına, varoşlara itildi. Çarpık kentleşmeyle birlikte hem yaşam daha pahalı hale geldi hem yaşanabilir şehirlerden uzaklaşıldı. Bunun sonucunda da ülkeleri ve dünya için büyük bir güvenlik tehdidi oluşturdular.
KALİTELİ ÇEVRE
Her ne kadar dünyamızın gidişinin felaketlere yol açtığı yazılıp söyleniyorsa da önümüzdeki dönemde insanlığın sürdürülebilir gelişmeyi sağlayabileceğine inanıyorum. Dünya ülkelerindeki bilinç düzeyi yükseldikçe, sürdürülebilir gelişme kavramı anlaşıldıkça, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerde daha sağlıklı gelişmeler olacak. Daha kaliteli bir çevrede yaşam gerçekleşecek ve insanlığın ihtiyaçları daha iyi karşılanabilecek.
Vancouver, dünyaca ünlü bir marka haline geldikten sonra daha fazla turist çekmeye başladı. Dünyanın en önemli turizm şehirlerinden biri oldu. Bunun gibi bir çalışmayla İstanbul, dünyanın en önemli finans ve turizm merkezlerinden biri haline gelebilir. İstanbul'u finans merkezi yapmak için büyük bankaların merkezlerini buraya çekmek gerekiyor. İstanbul, rahatlıkla Londra, Frankfurt, Paris gibi önemli finans merkezlerin¬den biri haline gelebilir.
ARABA SAYISI AZALTILMALI
50 yılda İstanbul'un nüfusu 1,5 milyondan 16 milyona çıktı, 10 kattan fazla büyüdü. Bunun sonuncunda trafik, çarpık kentleşme gibi sorunlâr arttı. Bugün İstanbul'un en büyük sorunlarından biri trafik. İstanbul'da her yıl 200 bin yeni araç trafiğe çıkıyor ve bu sayı katlanarak çoğalıyor. Araştırmalara göre İstanbul'da 3,5 milyon araç var. insanların buraya girişini kontrol altına alamayız. Gelmeyin de diyemeyiz.
Ancak hızla artan nüfus, ulaşım ve konut sorunları için akılcı çözümler üretilebilir. Sorun nüfus artışı değil, şehrin plansız büyümesi. İstanbul'da bir yakadan diğerine geçmek en az 2-3 saat sürüyor. Washington'da bile trafikte kalma süresi en fazla bir saattir. Trafik problemi için alternatif motorlu taşıma seçenekleri geliştirilmeli. Ya da tramvay gibi şehir içi elektrikli araçların sayısı artırılmalı. Araçların yer altına indirilmesi de bir çözüm olabilir. Şehir içinde deprem ve diğer tehditler için boş geniş alanların yaratılması gerekiyor. Şehir trafiği insanların ulaşımını engellediği gibi ayrıca çok çirkin bir görüntü de oluşturuyor.
Baktığınızda insanlar, toplu taşıma araçlarının yetersizliğinden dolayı otomobil kullanıyor. Çok fazla seçenekleri bulunmuyor. Ayrıca halkın davranış biçimini de değiştirmesi gerekiyor. İnsanların İstanbul ve sürdürülebilir çevre için daha az özel arabalarıyla trafiğe çıkması gerekiyor. İstanbul'da kendi aracını kullanmak bir prestij, modernlik meselesi gibi görülüyor. Bu algıyı değiştirmek lazım. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin metrobüs projesi bana göre çok başarılı bir çalışma. Bunun gibi toplu taşıma araçlarının sayısının artırılması gerekiyor.
MERKEZLERE DÖNÜLECEK
İstanbul'un coğrafi konumu ve kültürel değerleri çok önemli bir miras. Kentin planlanmasında bu değerlerin korunması gerekiyor. İstanbul'un gelecek kuşaklar için kültürünü bozmadan korumak çok önemli. Eğer kültürünüzü korumazsanız geri kalanların anlamı olmaz. Hava kirliliğinden dolayı birçok tarihi eser yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Bir diğer önemli konu da Eminönü, Beyoğlu gibi tarihi ve kültürel yerleşim yerlerinin sadece iş merkezlerine dönüşmüş olması. Örneğin İstiklal Caddesi'nde çok güzel tarihi binalar var. Bunların altında dükkanlar, iş merkezleri olsa da üst katları boş. Halbuki bunların içinde insanların yaşaması, buraların değerlendirilmesi gerekiyor.
Şehir merkezi yeniden düzenlenip konut alanlarına dönüştürülmeli. Bu bölgelerdeki ev ve konutların sayısı artırılmalı. Eğer bunu yapmazsanız yaşanabilir ve sürdürülebilir şehircilikten uzaklaşırsınız.
İstanbul'un ulaşılabilir, yürünebilir bir şehir olması gerekiyor. İstanbul'da halkın önemli kesimi şehir merkezine uzak yaşıyor. İşte bu uzaklığı ortadan kaldırmak, en azından bu hissi yok etmek gerekiyor.
Dünyada da en son trend, şehrin dışında değil içinde yaşamak. Yürüyerek, toplu taşıma araçlarıyla işe gidip gelmek. Artık insanlar yaşadıkları yerle çalıştıkları yerin yakın olması istiyor. Çalıştığınız yere yakın yerlerde yaşamalısınız.
YILLIK KONUT AÇIĞI 14 MİLYON
Sadece Çin'de 2050 yılına kadar 200 milyon konuta ihtiyaç var.
Dünyada 1,1 milyar insan yetersiz barınma koşullarının olduğu kentsel alanlarda yaşıyor.
Gelişmekte olan ülkelerin şehirlerinde, 4 haneden 1'i yoksulluk içinde.
Dünyada 100 milyon evsiz insan var. 1,3 milyar insan temiz su kaynaklarına ulaşamıyor.
Gelişmekte olan ülkelerde 2020'ye kadar her yıl 14 milyon yeni konutun yapılması gerekiyor.
Gelişmekte olan ülkelerde, şehirlerin yüzde 29'u polis tarafından tehlikeli ve ulaşılmaz olarak nitelendiriliyor. Latin Amerika ve Karayipler'de bu şehirlerin oranı yüzde 48.
Capital Mortgage/Ayçe TARCAN AKSAKAL