Tahir Nalbantçılar: Konutta riskler en aza indirilmeli!
KTÜN Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube eski Başkanı Prof. Dr. Tahir Nalbantçılar, Konut projeleri yapılırken, jeolojik ve jeoteknik haritaların göz önünde tutulup risklerin en aza indirilmesi gerektiğini ifade etti.
Konut projeleri yapılırken, jeolojik ve jeoteknik haritaların göz önünde tutulup risklerin en aza indirilmesi gerektiğini ifade eden Tahir Nalbantçılar, “ Yerleşime uygunluk noktasında olumlu çıkan yerlerin arsa olarak üretilmesi, uygun çıkmayan alanların ise ikincil veya yeşil alan olarak tasnif etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Yeni Haberden Yiğit Berkay Çopur'un haberine göre; Konya’nın deprem riski en düşük iller arasında olduğunu ancak konut yapılaşmasının uygun zeminde sağlanmamasıyla çeşitli risklerin ortaya çıkabileceğini ifade eden Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube eski Başkanı Prof. Dr. Tahir Nalbantçılar, “Bu noktada Konya Büyükşehir Belediyesi kentin yapılaşmaya uygunluk, jeolojik ve jeoteknik çalışmasını ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Şehrin neresinde fay ve dere yatağı geçiyor gibi konular veri olarak elimizde mevcut. Yerleşime uygunluk noktasında olumlu çıkan yerlerin arsa olarak üretilmesi, uygun çıkmayan alanların ise ikincil veya yeşil alan olarak tasnif etmemiz gerekiyor. Tabi bu ilke çerçevesinde hareket edilmekle beraber zaman zaman eskiden imar veya inşaata izin verilmiş yerlerde sorunlarla karşı karşıya kalınıyor. Bugün batıdaki bir ilimizde, birinci derece deprem bölgesi olarak ilan edilen bir bölgede 12-14 katlı binaların olduğu tespit edildi. Bu çalışmalar, yapılaşmalar oluşmadan önce yapılsa, daha sonradan medyana gelecek doğal afet olaylarına karşı can ve mal kaybı ile karşı karşıya kalınmaz. Bu özelde Konya’da eski yerleşim yerleri sorunlu kısımlar içerisinde yer alıyorsa bu yerlerin zaman içerisinde imar planlamasıyla daha güvenli kesimlere çekilmesi uygun düşecektir. Bu noktada inşaat sektörümüzün de bir sorumluluğu söz konusu” dedi.
“YERALTI SULARI ZEMİN KİMYASINI BOZABİLİYOR”
Karatay gibi yer altı su seviyesinin çok yüksek olduğu ve bazı bölgelerde yer altı su kimyasının betonu bozacak nitelikte olmasının atılacak betonun kalitesinden, kullanılacak donatıya varıncaya kadar birçok şeyin bu gözlemle yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tahir Nalbantçılar, “Belki son dönemlerde yapılan inşaatlarda bu hususa dikkat ediliyor olsa bile önceki yapılarda, binaların bu tür sorunlar bilinmeden inşa edildiğini düşünüyoruz. Başımıza gelen bir Zümrüt Apartmanı faciası ile birlikte Konya’da inşaatlarda kullanılan kumların, deniz kumu olduğunu ve bunların herhangi bir iyileştirme çalışması yapılmadan inşaatlarda kullanıldığını da mal ve can kayıpları yaşayarak öğrenmiş olduk. Yıkama ve eleme tesisleri ile birlikte bu kumların, yıkandıktan sonra betonlarda harç olarak kullanılması gerektiğini öğrendik. Yani bu denli önemli olduğunun sonradan farkına vardık. Ancak bilim insanları bunu biliyordu. Fakat uygulamada herkesin bir kanat sahibi olması için böyle bir ikaz edici bir durum oluşması gerekiyordu” ifadelerini kullandı.
“KENT TAŞLIK ARAZİLERE KAYDIRILMALI”
Konya’nın düzlük olması nedeniyle insanların daha rahat ve konforlu yaşamı için elverişli bir kent olduğunun altını çizen Nalbantçılar, “Ancak kentin büyümesinin mesire arazilerine doğru değil de verimi olmayan taşlık arazilere doğru kaydırılması gerekmektedir. Örneğin Meram dokusunu değişik senaryolarla kaybetmek durumundayız. Bizim çocukluk ve gençlik dönemlerimizdeki Meram artık yok. Minik minik evlerle arsalar büyütülerek yeşil doku kaybedilmek üzere. Böyle bir şey yapılacaksa kentin havasıyla ve suyuyla güzel olan ama taşlık alanlara doğru büyütülmesi lazım. Yakın bölgelerimizdeki hassas alanların korunması gerekiyor” dedi.
“TAŞIMA DEĞERİ YÜKSEK ZEMİNLER TERCİH EDİLMELİ”
İmar affının kaçak yapılaşmaya yol açmaması gerektiğini söyleyen Nalbantçılar, “İmar affının her türlü gayrimeşruluğa evet olmadığını bakanımız açıkladı. Bunu da tekrar gözden geçirerek alan artışı ve kurala uygun olmayan bir müdahale varsa, Nevşehir’de olduğu gibi bunların eski haline getirilmesi lazım. İnşaat sektörü kendisine en az maliyet çıkartacak zemin yapısını arzu eder. Çünkü daha az demir ve beton kullanmak suretiyle bir binanın yapımı maliyet açısından çok daha ucuza mal olacaktır. İnşaatın ve yapılacak olan zeminin uygunluğu ile alakalı bir parametredir bu. Aslında göze çarpmayan ve fakında olmadığımız, binanın maliyet fiyatlarına olumsuz yönde çok fazla katkı koyan bir ayrıntıdır bu. Jeolojik ve jeoteknik verileri iyi değerlendirecek olursak, inşaat maliyetlerini de olumlu etkileyecek bir hesaplamayla karşı karşıya kalırız. Maliyeti düşük inşaat istiyorsak zemini iyi seçmemiz lazım. Bu noktada kayalık veya taşıma değeri yüksek zeminler tercih edilmeli” şeklinde konuştu.
“JEOTEKNİK HARİTALAR İPUCU VERİYOR”
Konya’nın jeoteknik incelemesinin bulunduğunu haritanın zemin değerlerini yansıttığını sözlerine ekleyen Nalbantçılar, “Belediye, belirlenen alanlar içerisinde detaylı çalışma yaparak bu lokasyonları müteahhitlerin faydasına olabilecek şekilde detaylandırabilir. Değilse jeoloji haritaları ve onun üzerinde jeoteknik haritalar, bu noktada ipucu vermektedir. Burada da belediyenin yapmış olduğu çalışma, elimizdeki en sağlıklı veri. Bu haritalar daha çok kullanıma açık hale getirilerek, müteahhitlerin inşaata başlamadan önce ne tür bir zeminde faaliyet göstereceğini bilmesi açısından yarar sağlar” dedi.
“KONYA ZEMİNİ YER YER DEĞİŞİYOR”
Konya’nın zemin etüdü hakkında açıklamalarda bulunan Nalbantçılar, “Belediyenin yapmış olduğu sondaj jeoteknik çalışmalarını değerlendirdiğimiz takdirde, Konya’nın zeminin yer değiştiğini görebiliyoruz. Şehir merkezinin oturduğu alanın gevşek, az tutturulmuş zemin yapısına sahip olduğu ve dikkatli ve hassas olunması gerektiğini ortaya koyan bir durumda bu çalışma. Daha önceki yıllarda Konya’mızda apartman altı kuyular diye bir tabir vardı. Yaptığım çalışmalarla bu kuyuların apartmanların bizzat altındaki zemini yuttuğunu ve malzeme çektiğini tespit ettim. Belediyelerimiz bu konudaki uyarılarımıza dikkat etti ve halkımızı bilinçlendirerek bu kuyuların kullanılmaması gerektiğini anlatmış oldu. Sağlıklı kentler, sağlıklı yapılar ve sağlıklı imara doğru gitmemiz gerekiyor” diye konuştu.
“YER ALTI SU SEVİYESİ KARATAY’DA ÇOK YÜKSEK”
Konya’nın yerleşim alanı zemin yapısının farklılıklar gösterdiğini söyleyen Nalbantçılar, “Gözlemlerime göre Yazır Bölgesi, kayalık dediğimiz zemin yapısına sahipken ovalık kısımda ise daha gevşek zemin yapısına sahip. Karatay’da ise yapılaşmanın bitmeye yakın veya son noktaları olduğu kısımdan itibaren yer altı sularının çok ciddi bir yüksekliğe sahip olduğu ve bunun da yapılaşmaları etkilediğini biliyorum. Karatay’ın eski mahallelerini gezerseniz, su seviyelerindeki değişimleri eski tek katlı kerpiç yapılarda çatlamalara sebep olduğunu gözlemlersiniz. Dolayısıyla bu işaretleri dikkate alarak orada yapılacak olan binalarda bunlara dikkat ederek bir planlama içerisine girilmesi lazım. Mümkünse daha sağlıklı zeminlere doğru inşa alanlarını kaydırmamız lazım. Güçlü zemin iyi yapılmış bir bina ile bütünleştiğinde de daha güvenli bir yapı ile karşılaşırız” açıklamasında bulundu.