TEMA Vakfı'ndan 2-B arazileri yasa tasarısına itiraz geldi!
TEMA Vakfı, "Tasarı sorunu çözmemekte, sadece işgalciyi ödüllendirip yeni işgalleri teşvik etmektedir" iddiasında bulunduğu 2-B arazilerinin satışına ilişkin tasarıya itiraz etti
TEMA Vakfı Genel Müdürü Serdar Sarıgül, orman özelliğini yitirmiş ve 2-B arazisi olarak bilinen Hazine arazilerinin satışını öngören kanun tasarısını benimseyen TBMM İçişleri Komisyonuna, konuya ilişkin görüşlerini, yapılaşmaya açıldığını iddia ettiği ormanların fotoğraflarını da ekleyerek yazılı olarak sundu.
Yazıda, ormanların en büyük karasal ekosistem; oksijen ve su üretme, odun dışında gıda ve kimya sanayileri için hammadde (meşe palamudu, harnup, çam fıstığı, sığla yağı) kaynağı olduğu belirtildi. Ormanların bir çok mikroorganizmaya, çeşitli bitkilere ve hayvanlara yaşam alanı sağladığı kaydedilen yazıda, bu nedenlerden dolayı ormanların kaynak değil, ancak doğal bir varlık olabileceği bildirildi.
Anayasa’nın 169. maddesinde, "Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir" denildiği anımsatılan yazıda, maddede, orman arazilerinin satışının yapılabileceği yönünde bir düzenleme olmadığı ifade edildi. Anayasa Mahkemesi’nin, 2-B arazilerinin satışına ilişkin daha önce yapılan düzenlemeleri iptal ettiği hatırlatıldı.
"Gerçek 2B mağdurları işgalci değildir"
Yazıda, gerçek 2-B mağdurlarının kesinlikle orman işgalcileri olmadığı vurgulanarak, "Taşınmazları, tapu kaydına ve devlete güvenerek satın alıp, imar durumları inşaata elverişli olan yerlerde yapılarını oluşturup iskan ruhsatı aldığı halde, yıllar sonra burası orman veya 2-B denilerek tapuları iptal edilen, işgalci konumuna düşürülen vatandaşlarımız gerçek mağdurlardır. Bu durumda doğru çözüm; 2-B adına tapu iptali uygulaması yapılmaması, ormana dönüştürülecek alanlarda ise kamulaştırma yapılmasıdır. Tasarının tek olumlu yönü, sorunu ortadan kaldırmamakla birlikte mağdurlara bir çözüm getirmesidir" denildi.
2-B olarak adlandırılan yaklaşık 485 bin hektar orman arazisinin, devletçe orman dışına çıkartıldığı belirtilen yazıda, bu alanların yaklaşık 60 bin hektarının yerleşim alanına dönüştüğü kaydedildi. Kalanın yaklaşık 110 bin hektarının mera, 300 bin hektarının ise tarım arazisi olarak kullanıldığı ifade edildi.
"Çözüm için temel anlayış; işgali hukukileştirmek değil, ormanları korumak olmalıdır" denilen yazıda, Anayasa’nın, "ormanların korunması ve geliştirilmesine" ilişkin 169/son fıkrası, "orman köylüsünün korunması" hakkındaki 170. maddesi ve Orman Kanununun "orman sayılan yerlere" ilişkin maddesinin yürürlükten kaldırılması gerektiği vurgulandı. Yazıda, "Tasarı sorunu çözmemekte, sadece işgalciyi ödüllendirip yeni işgalleri teşvik etmektedir" görüşüne yer verildi.
"Mülkiyeti devlette kalmak koşuluyla..."
Yazıda, diğer çözüm önerileri şu şekilde sıralandı:
-İşgal alanlarından mutlaka ve ayırım gözetmeksizin ’ecrimisil/haksız işgal tazminatı’ alınmalı
-Orman kadastrosu tekrarlanmamak üzere tamamlanmalı, kriterleri önceden belirlenmiş toplu yerleşim alanları tespit edilmeli ve bu alanlar dışında kalan işgalci yapılaşmalar yıkılmalı
-Tekrar orman haline dönüşen 2A ve 2B alanları, yeniden orman sayılmalı
-Toplu yerleşim alanı olarak belirlenen yerde mülkiyeti olan kişiye, mülkiyeti devlette kalmak koşuluyla, 2B dışında bir yerde taşınmaz edinme hakkı verilmeli ya da aynı bölgede yeni tahsis edilecek taşınmazda 90 yılı aşmamak şartıyla irtifak hakkı tesis edilmeli, ya da süreli mülkiyet gibi bir kavram oluşturulmalı
-Böylece 2B arazilerinin hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olmaması ve bu konudaki beklentinin yok edilmesi temin edilmeli.
AA