Tolga Karel: İç huzurumu yeni evimde buldum
'Yaprak Dökümü' dizisindeki Oğuz karakteriyle üne kavuşan Tolga Karel, Beykoz sırtlarında aldığı tripleks villasında yeni bir hayata başladı
'Yaprak Dökümü' dizisinde canlandırdığı Oğuz karakteriyle büyük beğeni toplayan Tolga Karel, üzerine yapışan 'huysuz ve yaramaz çocuk' imajından bıktı! Bu imajdan çok sıkıldığını belirten Karel, hayatında yeni bir sayfa açtı. Beykoz sırtlarında aldığı tripleks villasında yeni bir hayata başlayan Karel'le yeni evinde konuştuk.
TOLGA KAREL FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...
Yıllar öncesine dönersek, nasıl bir çocuktu Tolga Karel? Okul yıllarında başarılı bir öğrenci miydiniz?
İnanılmaz yaramaz bir çocuktum. İki kardeşiz, bir de ablam var. Annem komşu ziyaretlerine giderken onların mutfaklarını toparlamak zorunda kalırmış benim yüzümden. Yeditepe Üniversitesi Fransız Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde iki sene okuduktan sonra, okulu bırakıp konservatuarda okumaya karar verdim.
KIZ PEŞİNDE KOŞMAM
Neden okulu bırakmaya karar verdiniz?
Aslında diplomat olmaya kadar yolu vardı ama istemedim. Beni heyecanlandırmadı. Babam emniyet amiriydi ama ben böyle bir iş istemedim. Ama babam hep benim istikrarlı bir iş yapmamı istedi çünkü bizim işlerimiz biraz bilinmeyene doğru gidilen yol gibi.
Disiplinli bir babayı bu işi yapmaya nasıl ikna ettiniz?
Yıllarca bunun bir meslek olduğunu ispatlamaya calıştım. Bu işlerden de para kazanıldığını göstermeye calıştım. Evimi aldım; belli yatırımlarımı yaptım, onlar da artık ikna oldular. Kendi başımın çaresine bakabileceğimden emin oldular.
Bu kadar yakışıklı bir adamın okul dönemleri, çapkınlık hikayeleriyle doludur...
Aksine ben 18-19 yaşına kadar sevgilisi olmamış ender adamlardan birisiyim. Lise bittikten sonra da olmadı. Ben kızların peşinde koşan bir adam olmadım. Benim ilişkilerim hep uzun solukludur. Dışardan böyle bir imajım var ama aşk adamıyımdır.
Dışardan bakıldığında feminen bir görüntünüz var, bu sizi rahatsız ediyor mu?
Bu durum benim ruhumun naifliğinden kaynaklanıyor. Ben sert bir adam olamadım. Duygusal bir tarafım var. Profesyonel şizofrendirler sanatkârlar; bizler duygusal adamlarız. Bu yüzden nasıl göründüğüm umrumda değil açıkcası!
TANRI BENİM DE SESİMİ DUYDU
Oyunculuk kariyerinizde çok iyi isimlerle birarada çalışıyorsunuz. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet, kesinlikle kendimi şanslı hissediyorum. Hatta bu konuda bir hikayem var. Benim eski oturduğum evin bahçesinde bir dut ağacı vardı. Her yaz o ağaç inanılmaz derecede dut verirdi ama ev sahibim asla o dutlara dokunmama izin vermezdi. Ben de 'Bir kap versen ne olur? Bu meyveler ağaçta yiyelim diye durmuyor mu?' derdim. Ve 'İnşallah benim de bahçesinde dut ağacı olan bir evim olur' derdim. Nitekim de öyle bir evim oldu, Tanrı sesimi duydu. Bahçemde kocaman bir dut ağaçım var ve meyvelerini tüm komşulara dağıtıp onlarla paylaşıyorum. Yani kalpten istemek lazım bazı şeyleri.
'Yaprak Dökümü'nün senaryosu size ilk geldiğinde kötü adam karakterini oynamak konusunda endişeleriniz oldu mu?
Ben dizinin bu kadar tutacağından açıkcası çok umutlu değildim. Beş bölüm için anlaştım ve para kazanayım diye kabul ettim ama sonrasında bir baktım; dört yıldır en fazla reyting alan dizi ve birinci kapatıyoruz. Dünyada en iyi aktörler, kötü karakter oynayarak kariyer yapmışlar, örneğin Al Pacino ve Robert De Niro... Oğuz karakteri hem nefret hem de sevgiyi yani iki duyguyu da birarada barındırıyor.
Bu arada yeni eviniz çok şirin. Bu evi ne zaman aldınız?
Bir sene önce aldım. Uzun zamandır dekorasyonuyla ilgileniyorum. Köprüden indikten hemen sonra buraya iniyorsunuz. Şehrin yakınında. Çok ev aradım ama uzaklığa tahammül edemiyorum. Bu evi bahçesinden ötürü satın almak istedim. Burada ahşabından sazlıklara kadar her şeyi bizzat özel getirttirdim ve mimara yaptırdım. Şehir hayatı beni çok yoruyor.
Hayal ettiğiniz eve sahip oldunuz mu?
Kafamda bir şekil vardı ama tam istediğim şekilde sahip oldum. Ben ailemle yaşamıyorum ama sürekli bana gidip gelirler. Onlarla birarada olduktan sonra kendimi daha güvende ve iyi hissetim açıkcası. Huzur çok önemli. Kaçabiliyorsak ne mutlu bize. Burada kendimi köyde hissediyorum. Beni nedense insanlar Cihangir'e yakıştırıyor. İmajımı böyle sanıyorlar ama asla orada oturamam. Orada evler çok bitişik ve fazlasıyla dejenerasyon var. Ben iç huzurumu yeni evimde buldum.
AİLEDEN UZAKTAYKEN YALNIZIM
Geçtiğimiz aylarda 'Param var ama huzurum yok' dediniz. Neden böyle hissettiniz?
Bir yere ait olamadığımı hissediyordum. Bu yüzden oradan oraya sürekli gidip geliyordum. Hayal ettiğin şeyin karşılığını aldığında ailen sana inanıyor. Bu da benim hoşuma gidiyor. Onların gurur duyduğu bir evlat olmak, kıymetli bir duygu. Rezidansların tepesinde oturan arkadaşlarım var ama evlerinde bir tane çiçek bulamazsınız. Ben o kadar betonarme bir yerde yaşayamam. Bu yeni ev bana çok iyi geldi. Zor ve kirli bir dünyadan para kazanıyorum; dedikodu, hırs ve çirkefliğin içinde kazanmaya çalışıyorum. Sevenlerimin ve ailemin enerjilerini alıyorum. Aileden uzaklaşınca yalnızlık başlıyor; daha fazla hata yapıyorsun.
Sizi izleyen insanlar sizi hep hırçın, bar çıkışlarında olay yaratan adam olarak tanıyor. Neden böyle görüntüler verdiniz?
İnsan özel hayatında sorun yaşarken, bu iş hayatına da yansıyor. Bir dönem hiç hak etmediğim şeyler yaşadım. Herkes çok fazla üzerime geldi. Kameralar kapımın önünde bekliyordu; psikolojim bozulmuştu. Haftada bir kez dışarı çıkıyorum. Orada da özgürüm; yiyip içip geziyorum ama oradaki özgürlüğüm ekrana yanlış aksettirildi ve farklı bir adam olarak görüldüm. Ben kriz masasını yönetemedim. Burası gerçekten kirli ve bulanık bir dünya. Samimiyetsizlik ve hırslar almış başını gidiyor. Ancak ne kadar şikayet edersek edelim, kopamıyoruz. Bu dünyanın içinde debelenip duruyoruz. Ben başkaları gibi entelektüel görüntü vermek istemedim. Olduğum gibi davrandım. Ama bunu aştığımızı düşünüyorum. Artık insanlar gerçek beni görüyor.
TAM BİR OSMANLI ERKEĞİYİM!
Nasıl bir aşk adamısınız?
Çok stresli bir ilişkiden çıktım; bu yüzden yoğurdu üfleyerek yiyorum. Benim için ilişkide ten uyumu çok önemli. Ama bu sevişmek anlamında değil; dokunmak, el ele tutuşmak, gözlerine bakmak anlamında. Sadakat önemlidir. İlişkilerimde korumacı bir adamımdır.
KISKANÇ BİR ERKEĞİM
Sevgilisini günde üç kez arayan adamlardan mısınız?
Gerektiği kadar aramaktan yanayım, ortada bırakmam. Bana ait olan şey benimdir. Kıskancımdır ama asla belli etmem. Ben Osmanlı erkekliği kıvamında bir adamım. Bir kadının giyinmesini, yerine göre hareket etmesini bilmesi lazım.
Şu anda Sevil Uyar'la yeni bir ilişkiniz var. Nasıl gidiyor aşk hayatı?
Sakin ve huzurlu; şimdilik bir sorun yok ama ileride ne olur bilemem (gülüyor). Eski ilişkim volume'u yüksek bir ilişkiydi. Yorucuydu yani. Onun hakkında konuşmak istemiyorum çünkü yeniden gündeme getirmiş oluyorum.
Eski sevgiliniz Öykü Çelik'le arkadaş oldunuz mu?
Hayır olamadık ama ben istedim. Arkadaş olabilirdik ama o istemedi.
ESKİ EVİ BAŞINA DERT OLMUŞTU
Daha önce Beykoz'da bu bahçe katında kiracı olarak oturan Tolga Karel, ev sahibi ile sorunlar yaşamıştı. Ev sahibi, Karel'in üç aylık kirasını ödemediğini, evde çok gürültü yaptığını ve yatak odasında bile perde kullanmadığını iddia etmişti. İddialar sonrasında ev sahibi, Karel'e dava açmıştı.
Başak Çokan/Sabah