Turizmde yatak kapasitesi 1,5 milyonu geçecek!
Türkiye, 2013 turizm hedeflerinin gerçekleşmesiyle yeni yatırımlara da hız verdi. Yıl sonuna kadar, yatırım aşamasındaki 274 bin yatakla birlikte ülkemizdeki toplam yatak kapasitesi de 1,5 milyonu aşacak
Turistlerin tercih ettiği en önemli turizm destinasyonlarından biri haline gelen Türkiye, 2013 turizm hedeflerinin gerçekleşmesiyle yeni yatırımlara da hız verdi. Yıl sonuna kadar, yatırım aşamasındaki 274 bin yatakla birlikte ülkemizdeki toplam yatak kapasitesi de 1,5 milyonu aşacak.
Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan 2014 Yılı Programı'na göre, Türkiye, yaz başında yaşadığı olumsuz olaylara rağmen turizmde beklenen rakamlarla yılı bitirecek. 2013 sonuna kadar Türkiye'ye gelecek turist sayısının 34,6 milyon olması ve 33 milyar dolara yakın gelir bırakması öngörülüyor.
Ayrıca bu yılın sonunda, dünyadaki turist sayısı yüzde 4,8'lik artışla 1 milyon 85 bin kişiye, turizm harcamaları ise yüzde 4,7'lik artışla 1 milyar 125 milyon dolara ulaşacak.
Yine 2013 sonuna kadar Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli yatak sayısı 725 bin, belediye belgeli yatak sayısı ise 515 bin olacak. Yatırım aşamasındaki 274 bin yatakla birlikte ülkemizdeki toplam yatak kapasitesi de 1,5 milyonu aşacak.
-Turist çok, harcama az
Sektördeki eksikliklerin de ele alındığı programa göre, artan turist sayısına karşın turist başına harcama istenilen düzeyde gerçekleşemiyor. Türkiye'de turizm sektöründe rekabet avantajı düşük fiyata dayalı olarak sürdürülmeye çalışılıyor.
Yatay ve dikey entegrasyonlarla aşırı ölçüde büyüyen bazı yabancı tur operatörlerinin fiyat ve koşulları tek taraflı belirlemelerine sektörde sıklıkla rastlanırken, bu sorun Türkiye'nin turizm gelirleri açısından olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Ülkemizde son yıllarda yatak kapasitesindeki hızlı artışa ve kaydedilen önemli gelişmelere rağmen teknik altyapı konusunda da bazı eksiklikler yaşanıyor.
Fiziksel çevrenin kirlenmesi ve turizm merkezlerinin kentleşmesi ülkemiz turizmini etkileyen sorunlar arasında. Yatırıma açılması uygun görülen turizm alanlarında öncelikle fiziksel planlama çalışmalarının tamamlanması ve yatırımların bu planlara uygun olarak gerçekleştirilmesi önem arz ediyor.
-Kıyılar alarm veriyor
Ayrıca kalkınma ajansları ve bölge kalkınma idareleri bölgesel kalkınma aracı olarak kültür ve turizm faaliyetlerine odaklanmış olmakla birlikte, turizme yönelik bütüncül bir bakış açısı getirilmesi henüz tam olarak sağlanamadı. Bununla birlikte yerel yönetimlerin, STK'ların ve halkın turizmle ilgili kararlara katılımının artırılması da gerekiyor.
İklimsel, coğrafi ve morfolojik özellikleri nedeniyle, turizm aktivitelerinin yoğunlaştığı alanlar olarak beliren kıyı alanlarında, insan kaynaklı kullanımların etkileri, küresel iklim değişikliğinin doğurduğu olumsuz koşullarla birleşerek sürekli bir baskı oluşturuyor.
İklim değişikliğinden olumsuz etkilenecek olan turizm sektörü ürünlerinde ve coğrafi mekan kullanımında değişikliklere gidilerek yeni bir "bütünleşik kıyı alanları yönetimi modeli" oluşturulması gerekiyor.
-Sağlık turizmi dönüşüm programı hazırlandı
Aynı zamanda, turizmin mevsimlik ve coğrafi dağılımını iyileştirmek ve dış pazarlarda değişen tüketici tercihleri dikkate alınarak yeni turizm gelişim alanları oluşturmak üzere, varış noktası yönetimine ağırlık verilerek golf, termal, kongre, kış, kruvaziyer, sağlık turizmi ve eko-turizmle ilgili yönlendirme faaliyetleri de sürdürülüyor.
Türkiye'nin dünyada yükselen pazar konumunda olduğu medikal turizm, termal turizm ve ileri yaş-engelli turizmi alanlarındaki hizmet kalitesinin yükseltilerek rekabet gücünün artırılması amacıyla Onuncu Kalkınma Planında Sağlık Turizminin Geliştirilmesine ilişkin dönüşüm programına yer verildi.
Bu çerçevede, sağlık turizmiyle ilgili olarak kurumsal ve hukuki altyapının geliştirilmesi, fiziki ve teknik altyapının iyileştirilmesi, sağlık turizmi hizmet kalitesinin artırılması ile etkin tanıtım ve pazarlamanın yapılması gerekiyor.
Turizm sektörü açısından özellikle çevreye duyarlı, sosyal uyumu sağlama, istihdam seviyesini yükseltme, kırsal kesimden büyük şehirlere göçü azaltma, yöresel kaynakları atıl durumdan kurtarma ve nihayetinde yöre halkının refah düzeyini arttırma yeteneğine sahip sürdürülebilir yeşil pazarlama ve KOBİ ölçeğindeki yatırımlara dair politikalar önemsenmeye başlandı.
AA