Türk hamamı mı, Roma hamamı mı?
İtalya 'da en kuzeyden güneye inerken her iki dil arasında ki birbirine benzer kelimeler dikkatimizi çekiyordu. Mesela Roma İmparatorluğunda " Hamam " ın önemini anlıyorduk.
Roma hamamları imparatorluk dönemlerinde de halk hamamı olarak kullanılıyormuş. Romalılar yıkanmak istediklerine bu hamamlara giderek temizleniyorlarmış. Romalılar halka açık bu temizlenme mekanlarını bir yerde de sosyalleşme olarak görüyorlarmış. Roma hamamlarında kullanılan su genellikle de su kemerleri yardımıyla su kaynağından hamamlara taşınıyormuş.
Zaman zaman yer verilen Antik Kent Pompei'yi anlatırken yağmur sularının su kemerleri ile evlere dahi nasıl taşındığını anlatmaya çalışmıştık.
Romalılar bu hamamlara günlük ya da belirli günlerde gider ve birkaç saat burada kalırlarmış.
Bunu da günlük hayatın bir parçası olarak görüyorlarmış. Tabii yüksek mevkilerde ki Romalılar hamama gelirken yanlarında kölelerini de getiriyorlarmış ve bu köleler hamamda sahiplerinin havlularını taşır yiyecek ikramında bulunurlarmış. Birde anlatıldığına göre bu hamamlara girilmeden önce spor yapılırmış.
Halkın kullandığı bu umumi hamamların dışında Roma hamamları saray veya kalelerinde içinde özel olarak yer alıyormuş..
İtalyanca da banyo kelimesinin yazımı "bagno". İtalyanlar Türk hamamlarına günümüzde hala "hamam" diyorlar. Venedik belgelerinde ki kaplıcalar için de hamam diyorlar. Hamam kelimesi bizde zaman içerisinde anlam kaymasına uğramış ve daha genel yıkanma yerleri olarak algılanır olmuş.
Evlerde yer alan yıkanma yerlerine bilindiği gibi banyo demeye başlamışız ve bugünlere gelmişiz.
İTALYANCADAN TÜRKÇEYE TÜRKÇEDEN İTALYANCAYA GEÇEN KELİMELER !
Venediklilerden öğrenip de yoğun olarak kullandığımız bazı kelimeler "meltem, fırtına, banyo ve balkon" . Meltem kelimesi İtalyanca "mal tempo" nun yani "kötü havanın" kulaktan duyup da değişmiş hali. Türkçede denizden gelen esinti anlamını kazanmış.
"Fırtına", "fortuna"dan geliyor ve şans anlamın taşıyor. Venedikli denizciler denizde hava bozduğunda "porta sfortuna" (Türkçede uğursuzluk olarak ifade edebiliriz) diyorlarmış. Muhtemelen Osmanlı gemicileri de rüzgarın şiddetini arttırmasına bu nedenle Venediklilerden duymuş oldukları bu sözcüğü yakıştırmışlar.
Elbette ticaret ile ilgili kelimelerde Osmanlı Devleti ile Venediklilerin ilişkileri neticesinde Türkçeye İtalyancadan geçmiş.
Müzik terimleri ise sadece Türkçeye değil dünyanın bütün dillerine İtalyancadan geçmiş.
Arya, opera, nota, tenor, bas, bariton, soprano, allegra, andante gibi. Türkçeden İtalyancaya ise bugüne kadar 146 kelimenin geçtiği belirlenmiş. Venedik ile Osmanlı Devlcti'nin yüzyıllara yayılmış olan karşılıklı ilişkileri de iki ülkenin kelime alışverişinde zengin ortaklıklarına sebep olmuş. Bunlardan birisi de mesela bizim "pan" kelimesi. Divan İtalyanca da "pano".
Divan demesini Osmanlılardan öğrenen İtalyanlar hala bu kelimeyi kullanırken, biz 19. Yüzyılda Fransızca akımının etkisiyle pan yerine "kanepe" demeye başlamışız. Fransız modası mobilyalar isimleriyle dilimize girerken ve "pan"ı da unutulmaya yüz tutmuş antika bir kelime haline getirmişler.
Pusula