Türkiye Hazır Beton Birliği, İzmir Depremi İnceleme Raporu’nu yayınladı!
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), İzmir'de 30 Ekim'de meydana gelen depreme yönelik rapor yayınladı.
30 Ekim'de İzmir'de meydana gelen depreme yönelik Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) tarafından inceleme raporu yayınlandı. Türkiye Hazır Beton Birliği tarafından İzmir’de hasar görmüş yapıları incelemek üzere, arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasından sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün daveti ile uzmanlardan oluşan bir ekip gönderildi. Ağır hasarlı bazı yapılarda testler yapan ekip, diğer yandan da yapı denetim hizmeti görmüş bazı hafif hasarlı olarak raporlanan binalarda bakanlık heyetiyle birlikte incelemelerde bulundu.
İzmir’in Bayraklı, Karşıyaka, Buca, Çiğli, Karabağlar ve Gaziemir ilçelerinde ağır hasarlı binalar incelenmiş ve bu binaların bazılarının betonlarından karot örnekleri alınmış, ayrıca tahribatsız yöntemlerle de incelemeler yapıldı. Alınan beton karot numuneleri üzerinde, basınç dayanım deneyi yapılarak beton kalitesi belirlendi.
Çalışmalar sonrasında raporda yer alan genel ve görüş ve yorumlar şu şekilde:
"Betonarme yapılarda zemin etüdüne dayanan doğru bir temel seçimi, deprem hesabını da içeren bir statik projenin bulunması, projenin doğru olarak özenle uygulanması ve projedeki dayanımları sağlayan malzemelerin (beton ve çelik donatılar) projede belirtildiği boyutlarda ve konumlarda kullanılması ve tüm bunların etkin bir sistemle denetlenmesi esastır. Hasar gören binalarda bu kurallara kısmen veya tamamen uyulmadan binaların inşa edildiği belirlenmiştir.
Depremde yıkılan 17 adet yapının 1999 öncesinde yapıldığı tespit edilmiştir.
Özellikle Bayraklı bölgesinde zeminin yapısı deprem dalgalarında büyütme etkisi yapmış, deprem bu bölgedeki yapılar üzerinde daha etkili olmuştur.
Bazı binalarda planda asimetri sonucu burulma, bazılarında kısa kolon etkisi ile kolonda kesme gibi tasarım hatalarından kaynaklanan hasarlar görülmüştür.
İncelenen ağır hasarlı binalarda yapı denetim ve mühendislik hizmeti alınmadığı görülmüştür.
İncelenen yapı denetim hizmeti görmüş binalarda ise yapısal hasar görülmemiştir.
İncelenen ağır hasarlı yapıların tümü 1999 yılı öncesi yapımıdır. Hasar nedenleri incelendiğinde düşük dayanımlı beton kullanılmasının nedenlerden biri olduğu görülmüştür. Bu betonlar, bileşiminde kirli dere malzemesi bulunan ve muhtemelen döküm sırasında ilave su katılmış, denetimsiz, düşük kaliteli betonlardır. Bunlardan biri 5 MPa gibi çok düşük karot basınç dayanımına sahiptir. Bir yapıda karot alınırken çamurlu su gelmesi betonda çok kirli ince malzemenin kullanıldığını göstermektedir. Bazı yapılarda karot numunesi çıkartılmasında, numunenin parçalanmasından dolayı zorluk yaşanmıştır.
Depremde ağır hasar gören yapılar incelendiğinde düşük beton kalitesinin yanı sıra hasara neden olan önemli başka unsurlar da tespit edilmiştir. Bunlardan biri kullanılan çelik donatılar ile ilgilidir. Hasar gören binaların neredeyse tamamında donatılar nervürsüz düz çeliktir, çapları ve miktarları yetersizdir. Deprem performansı açısından çok kritik olan ve boyuna donatıları saran etriyelerin miktarı ve aralıkları yetersizdir, etriye sıklaştırmaları yapılmamış, uçları doğru kıvrılmamıştır. Etriye aralıkları 20 cm ve üzerindedir. Sadece yetersiz sıklaştırma ve düşük beton kalitesi yüzünden ağır hasar alan binalara rastlanmıştır.
Bazı yapılarda beton örtüsü (pas payı) kalınlığının yeterince kalın olmamasından ve beton yüzeyinin karbonatlaşmasından dolayı, donatıların bir kısmının korozyona uğramaya başladığı tespit edilmiştir. Karot numunelerinde fenolftalein çözeltisiyle karbonatlaşma derinlikleri saptanmıştır. Bulunan karbonatlaşma derinlikleri 1,5 cm – 5,5 cm arasındadır.
Resim 3.a’daki numunenin basınç dayanımı 11 MPa’dır. Numunede renkli bölgelerde henüz karbonatlaşma başlamamış olup, renksiz dış kabukta ise karbonatlaşma mevcuttur. Yapının kolonlarında bu bölgede yer alan donatıların paslanması, resim 3.b’de yapıya ait kolonda görüldüğü gibi kaçınılmazdır. Geçirimsiz ve yüksek kaliteli betonun öneminin sadece dayanım olarak değil, yapıların dayanıklılıkları (dürabilite) açısından da son derece önemli olduğu, bu görüntülerden de anlaşılmaktadır."
Rapor sonrasında da Türkiye Hazır Beton Birliği şu önerileri sıraladı:
"Yapı stokumuz acilen gözden geçirilmeli ve depreme dayanıklı hâle getirilmeli
Türkiye’de 20 milyonun üzerinde konut bulunmaktadır. Bunların yüzde 35’i (yaklaşık 6,7 milyon konut) maalesef depreme dayanıksızdır. Bu doğrultuda, ülkemizin mevcut yapı stoku envanterinin detaylı bir şekilde çıkartılması ve bütün yapıların risk potansiyelinin ortaya konulması kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda, ilk etapta hızlı tarama ile tespit edilen yüksek riskli yapılar acilen yenilenmelidir. Diğer riskli yapıların performansı daha detaylı analizlerle değerlendirilerek alınacak tedbirler belirlenmelidir.
İnşaat sürecindeki bütün kurallara eksiksiz uyulmalı
Yapıların depreme dayanıklı olması için inşaatların tasarım ve yapım zincirinde bulunan aşağıdaki kuralların hepsine eksiksiz uyulması gerekmektedir:
Zemin incelemesi,
Doğru projelendirme,
Kaliteli malzeme,
Doğru uygulama,
Denetim
İnşaatlarda daha yüksek dayanım sınıfında betonlar kullanılmalı
2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği binalarda en az C25 dayanım sınıfı betonun kullanılmasını öngörmektedir. Yönetmeliğe göre yapılarda kullanılacak beton dayanım sınıfının bir sınıf yükseltilmesi sevindiricidir ancak yeterli değildir. Özellikle betonarme yapıların uzun yıllar boyunca depreme karşı dayanıklı olabilmesi için dış çevre etkilerine dayanıklı şekilde boşluksuz olması gerekir. Bunun için de Yönetmelik’te dürabilitenin yani dayanıklılığın sağlanması için beton dayanım sınıflarının daha da yükseltilmesi çok önemlidir. Yüksek dayanım sınıflarında ve kalite belgeli betonlarla inşa edilen binaların depremde alacağı hasarın daha az olacağını öngörebiliyoruz.
Betonda KGS’nin yaptığı etkin denetim sektörün tamamına uygulanmalı
Beton dünyada en çok kullanılan yapı malzemesidir. Bugün dünyanın en yüksek binaları betonarme ile yapılmakta ve en güvenli yapı malzemesi olarak dünyanın dört bir yanında kullanılmaktadır. Ancak, diğer yapı malzemelerinde de olduğu gibi doğru uygulanması ve üretilmesi gerekmektedir. Denetimin sağlanamadığı yapı, hangi malzeme ile yapılırsa yapılsın depreme karşı yeterli dayanıma sahip olmaz. Ülkemizde beton üretiminde en etkin denetim T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış kuruluş olarak atanan Kalite Güvence Sistemi (KGS) tarafından yapılmaktadır. Bu denetimlerde, beton üretim tesislerinin yerinde denetiminin yanı sıra habersiz ürün denetimleri de yapılmaktadır. Hazır betonda kaliteli üretim için KGS’nin uyguladığı denetim sistemi esas alınarak bütün tesisler ciddi bir şekilde denetlenmelidir."