Türkiye Hazır Beton Birliği'nden Van deprem raporu!
Türkiye Hazır Beton Birliğince hazırlanan Van deprem raporunda, Van ve Ercişte incelenen bazı eski yapıların, C6 gibi çok düşük beton sınıflarına sahip oldukları ve ağır hasar gördüklerinin tespit edildiği belirtildi
Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güleryüz, birliğin yönetim kurulu üyeleri ve İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hulusi Özkul ile birlikte The Marmara Otelinde düzenlediği basın toplantısında, birlik olarak hazırladıkları Van deprem raporunu açıklayarak, Türkiyedeki yapıların beton kalitesine ilişkin bilgi verdi.
Depremle yaşamaya her zaman hazır olunması gerektiğini ifade eden Güleryüz, sağlıklı, fenni şartlara uygun bir yapılaşmayla depreme hazırlanmanın önemine işaret etti.
Vanda meydana gelen 7.2 ve 5.6 şiddetindeki depremlerin ölümlere ve yıkımlara sebebiyet verdiğini anımsatan Güleryüz, "Ülkemiz deprem kuşağında. Son 100 senede 150 tane hasarlı deprem meydana gelmiş, 570 bin bina yıkılmış, 97 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. En önemli şey, deprem olmadan canları kurtarabilmek. Geçmişten ders çıkarabilmemiz lazım" dedi.
23 yıllık bir birlik olarak deprem konusuna beton yönünden baktıklarını dile getiren Güleryüz, hazır betonun da Türkiyedeki geçmişinin 23 yıllık olduğunu anlattı.
Türkiyede 1988 yılından önceki tüm yapılaşmanın, elle beton dökülerek gerçekleştirildiğini belirten Güleryüz, şu bilgileri verdi:
"1988 senesinde yılda 1.5 milyon metreküp hazır beton üreten hazır beton firmaları, şu an 80 milyon metreküp beton üretmektedir. Üretim hacimleri bakımından son üç senenin Avrupa birincisidir. Ama bu ivmede biz 80 milyon metreküp hazır betonun, 50 milyon metreküpünü denetleyebiliyoruz. Vanda 7, Ercişte 3 tane hazır beton firması var, maalesef hiç biri birliğimize üye değil. Bizlerin önerisi, Türkiye Hazır Beton Birliğine üye olmaları. Biz bu firmaları denetlemek istiyoruz çünkü insan canı bizim için çok kıymetli."
"Ülkedeki 8 milyon konut yeniden yapılmalı"
Güleryüz, yapılarda kaliteli malzeme kullanılması, doğru zemin incelemesi, doğru projelendirme, doğru uygulama ve denetim yapılması gerektiğini belirtti.
Binaların yapımında, santimetrekarede 300 kilogram yük taşıyan beton kullanılması gerektiğini vurgulayan Güleryüz, şunları söyledi:
"Gölcük depreminden sonra yapılan İstanbul taramalarında binaların beton sınıflarının C8-C9 olduğu ortaya çıkmıştır. 2004te Konyada Zümrüt Apartmanı yıkıldı, 93 vatandaşımız öldü. Bu apartmanın beton sınıfının kalitesi C10du. Depreme gerek kalmadan kendiliğinden yıkıldı. 2007 yılında Zeytinburnunda Huzur Apartmanı yıkıldı, 3 vatandaşımız öldü. Onun da beton sınıfının kalitesi C10du. Kaliteli beton yapmadığımız sürece bu yıkımlarla karşılaşabiliriz. Türkiyede 19 milyon bina bulunuyor. 1988 yılından önce inşa edilen konutların 8 milyonunun yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Kentsel dönüşüm denilen olayın, yılda 30
milyar dolar harcanarak 10 senelik hedefle gerçekleştirilmesi lazım. Çünkü 24 milyon vatandaşımızın hayatı deprem riskindedir. Kentsel dönüşümde yeni bir yapılanma gerçekleştirirken, geniş yollar, otoparkların binaların altına alındığı, trafiğin de rahatlayacağı çözümler üretmeliyiz."
Güleryüz, İstanbulda yapılan her marka projenin, eğer hazır beton kullanıldıysa can filikası gibi hayat kurtardığını dile getirdi.
Binaların yüksek katlı olmaması gerektiğine yönelik yanlış bir algının olduğunu ifade eden Güleryüz, "5 katlı bina yaptığınız zaman, bina ağır olduğu için deprem frekansında sert tepki gösteriyor. 5 katlı binalarda kolon ve kirişlerde kesme yapıyor. Aslında o bina ya 5 katın altında olacak ya da 10-15 katlı olacak. Deprem olduğu zaman bina, deprem enerjisini atabilir olmalı. Kentsel dönüşüm adı altında yükselmemiz lazım, yükseldiğimiz oranda toprağın altına da inmemiz lazım. Alt katta otoparkları, sinemaları, sosyal yaşam alanlarını da kapsayan komplekslerle uydu kentler inşa edilmesi gerekir" diye konuştu.
Avrupada beton kalitesinin C35ten başladığını belirten Güleryüz, "Birlik olarak kalitesi C30un altında olan betonların kullanılmaması gerekir. C30 kullanımında denetim mekanizmasının netleşmesi lazım. Türkiyede denetim sahipsiz. Biz birlik olarak ancak yüzde 60ını denetleyebiliyoruz" dedi.
Yapıların ömrünün 50 yıl olduğunu bu nedenle ömrünü dolduran yapıların yeniden yapılması gerektiğini ifade eden Güleryüz, "Ülkemiz için en ideal çözüm hazır beton. Beton milli bir malzeme. Çimento fabrikaları ve beton üreticileri tamamen yerli. Cari açığa da katkısı olan bir üretim" diye konuştu.
Prof. Dr. Özkul deprem raporunu değerlendirdi
İTÜ İnşaat Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hulusi Özkul da, Türkiye Hazır Beton Birliği Genel Sekreteri Tümer Apakın ile KGS Müdürü Selçuk Uçar tarafından, Van ve Ercişteki 52 ağır hasarlı ve az hasarlı binada yapılan inceleme ve alınan karot numuneleri üzerinde Türkiye Hazır Beton Birliği Yapı Malzemeleri Laboratuvarında yapılan "basınç dayanım deneyi" sonuçlarını açıkladı.
Özkul, değişik türde 6 ayrı yapı grubu üzerinde deneyin yapıldığını anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Birinci yapı Vanda bulunan bir kamu binası. Bu binadan alınan karot sonuçlarına göre en düşük dayanım 12 megapaskal, en yüksek 2.5 megapaskal dolayında. 20 yıldan daha eski bu yapının beton sınıfının C12-C14 olduğu söylenebilir. Dolayısıyla hazır betonun gelişiminden önceki bir döneme rastlıyor. Bu nedenle daha ilkel yöntemlerle yapıldığını söyleyebiliriz. Yine de bu yapıdaki bir beton sınıfı, o kadar kötü değil. Hazır betondan önceki bir döneme rastlamasına rağmen, yeterli bir beton sınıfına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu yapı çok az hasar görmüş.
İkinci yapı da bir kamu binası. Beton sınıfı C20 olarak hesaplanmış ancak 2-3 yıllık bir yapı. Yapımında hazır beton kullanılmış. Üçüncü yapı, yurt binası olarak kullanılan bir yapı. Hazır betonla yapılmış. İki elemanı incelenebilmiş. Elemanlardan bir tanesi C14 düzeyinde, diğeri C25 düzeyinde. Yapı sahibi bu yapının C25 olarak projelendirildiğini belirtmiş. Bu yapı, giriş katının bir tarafındaki kolonların kırılması nedeniyle, o kırılan kolonlar tarafına yatmış bir yapı. O bölgede oturan güvenlik görevlisi de deprem sırasında hayatını kaybetmiş. Burada kalan öğrenciler sağ olarak tahliye edilebilmiş. Çünkü kolonları kırılmasına rağmen, diğer bölgeleri bütünlüğünü korumuş. Bunu, beton sınıfının yüksek olmasına bağlayabiliriz.
Dördüncü örnek, Vanın merkezinde yer alan 4 katlı ticari bir bina. 7.7 megapaskal gibi oldukça düşük dayanıma sahip bölgelere de sahip. Bu sonuçları değerlendirdiğimizde beton sınıfının C6 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Bu yapı 20 yıldan eski bir yapı, elle yapılmış, beton sınıfı oldukça düşük. İzin verilenden daha düşük bir dayanıma sahip.
Beşinci örnek değişik bloklardan oluşan 20 yıldan eski bir siteye ait. Bu sitenin betonu hazır beton öncesine rastlıyor. 7.6 gibi çok düşük dayanıma sahip. Bu yapıda kullanılan betonun da C6 düzeyinde olduğu görülüyor. Çünkü oldukça ağır hasarlı bir yapı.
Son örnek ise Van merkezde yer alan 7 katlı binalardan ulaşan bir site. Bu sitenin karotları alınırken ufalanıyor. Sağlıklı bir şekilde silindirik numuneler çıkarılamamış. Bu binanında genel olarak düşük dayanımlı betonla yapıldığını söyleyebiliriz. Bu sitenin yapımına 2003 yılında başlanmış, 7 yılda tamamlanmış. Yeni bir döneme rastlanmasına rağmen hazır beton kullanılmamış, elle
yapılmış."
Van deprem raporu
Hazırlanan Van deprem raporuna göre, betonarme yapılarda zemin etüdüne dayanan doğru bir temel seçimi, deprem hesabını da içeren bir statik projenin bulunması, projenin doğru olarak özenle uygulanması ve projedeki dayanımları sağlayan malzemelerin (beton ve çelik donatılar) projede belirtildiği boyutlarda ve konumlarda kullanılmasının esas olduğu ancak Van ve Ercişte hasar gören binalarda bu kurallara kısmen veya tamamen uyulmadan binaların inşa edildiği belirlendi.
Düşük dayanımlı beton kullanılmasının binaların yıkım nedenleri arasında yer aldığı tespit edilen raporda, şunlar yer aldı:
"Van ve Ercişte incelenen bazı eski yapıların C6 gibi çok düşük beton sınıflarına sahip oldukları ve ağır hasar gördükleri anlaşılmıştır. Bu yapılar hazır betonun yaygınlaşmasından önce elle karılan betonlarla yapılmıştır. Binalar en düşük dayanım sınıfında projelendirilmiş olsa bile (şu an C20, daha önce C14) tespit edilen dayanımların olması gerekenin yarısından da az değere sahip olduğu söylenebilir. Diğer bir yapıda da karotların alırken dağılması, beton dayanımının çok düşük olduğunu göstermektedir.
Kamuya ait bir binanın 20 yıl önce yapılmasına rağmen standardına uygun minimum değerleri sağladığı ve depremi az hasarla atlattığı görülmüştür. İncelenen yapılardan hazır betonla yapılmış iki binadan birisinde çok az hasar olduğu gözlemlenmiştir. Diğer binada ise beton dayanımlarının minimum değerleri sağlamakla birlikte çok farklılık gösterdiği (C14den, C25e kadar farklı) görülmüştür. Bu durum hazır betonun denetlenerek kullanılması gerçeğini bir kez daha ortaya koymaktadır."
AA