Türkiye'de 91 bin 213 binada riskli yapı tespiti yapıldı!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, "Kentsel dönüşüm hamlesiyle bugüne kadar 265 bin 684 konut ve 41 bin 652 iş yeri olmak üzere toplam 307 bin 336 bağımsız bölüm içeren 91 bin 213 binada riskli yapı tespiti yapılmıştır." dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, "Afete Hazır Türkiye" düşüncesiyle başlayan kentsel dönüşüm hamlesiyle bugüne kadar 47 ilde 178 riskli alan, 467 hektar Kentsel Yenileme Alanı, 8 bin 171 hektar Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı ilan edildiğini belirtti.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Boğaziçi Üniversitesi'nin iş birliğiyle düzenlenen "Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi, Acil Yıkımlar ve Alınacak Tedbirler Projesi Çalıştayı", üniversitenin rektörlük binasındaki Konferans Salonu'nda gerçekleşti.
Açılışta konuşan Sarı, çevre ve şehircilik alanında geniş görev ve sorumluluk üstlenen bakanlığın şehirlerin, kültürün renklerini yansıtan ve yaşanan zamanın çizgilerini barındıran, alt yapısı sağlam, afetlere dayanıklı ve çevreye duyarlı bir biçimde gelişmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
Son 13 yılda olduğu gibi aynı kararlılıkla vatandaşların yaşam kalitesini artıracak şekilde çalışmalarına hız vereceklerini, insan ve çevre dostu, estetik, katılımcı ve kendi potansiyellerini ortaya çıkartacak şehirlerin gelişmesine rehberlik ederek, katkı sağlayacaklarını anlatan Sarı, Türkiye'nin, 2023 çevre ve şehirleşme vizyonu için doğal, tarihi ve kültürel kaynaklarını koruyan ve sürdürülebilir kılan, yenilik ve teknoloji ile bütünleştiren, rekabet gücüne sahip, yaşam kalitesini yükselten bir ülke olarak tasarlamakta olduklarını söyledi.
Bakanlık olarak bu idealleri gerçekleştirmek üzere kamu-üniversite iş birliğini önemsediklerini vurgulayan Sarı, bu çerçevede birçok projede çeşitli üniversitelerle birlikte çalıştıklarını hatırlattı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sarı, çalıştayın, imar ve yapım sektörüne yönelik gelecekte yapılacak çalışmalara ışık tutacağını dile getirerek, bakanlığın, Boğaziçi Üniversitesi ile imzaladığı ortak çalışma protokolüyle ülkede herhangi bir nedenle ağır hasara maruz kalan yüksek katlı binaların hasar tespitlerinin günümüz teknolojisi ile doğru ve hızlı şekilde yapılabilmesinin hedeflendiğini söyledi. Sarı, akabinde yüksek katlı yapıların can ve mal güvenliği tehdidine mahal verilmeden güvenli bir şekilde yıkılmasına yönelik yol ve yöntemlerin belirlenmesinin amaçlandığını kaydetti.
Bu hedefe ulaşımdaki en büyük katkıyı, bakanlığın yapılaşma alanındaki referans kurum olma özelliği ile kentsel dönüşüm konusundaki bilgi ve tecrübelerinin verdiğini dile getiren Sarı, konuşmasında şu bilgileri verdi:
"Yapılaşmaya yönelik faaliyetler, sağlıksız yapı stoğunun bertarafı ile kentsel dönüşüm çalışmaları büyük özveriyle devam ediyor. 'Afete Hazır Türkiye' düşüncesiyle başlayan kentsel dönüşüm hamlesiyle bugüne kadar 47 ilimizde 178 riskli alan, 467 hektarlık Kentsel Yenileme Alanı ve 8 bin 171 hektarlık Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı ilan edilmiştir. Buna ek olarak 21 ilimizde 37 bin 782 hektarlık 52 Rezerv Yapı Alanı belirlenmiştir. Ayrıca 265 bin 684 konut ve 41 bin 652 iş yeri olmak üzere toplam 307 bin 336 bağımsız bölüm içeren 91 bin 213 binada riskli yapı tespiti yapılmıştır. Bu tespitler dahilinde de iş makineleri ile yapılan mekanik, yeni tekniklerin kullanıldığı teknolojik ve patlayıcılar ile yapılan patlatmalı yıkım konusunda ayrı bir uzmanlığa sahip bakanlığımızca 33 bin 412 riskli yapının yıkımı sağlanmıştır."
- Japonya'nın birlikte çalışma önerisi
Şehirlerin yaşanabilir çevreye sahip, mekan ve yaşam kalitesi yüksek şekilde yapılaşmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini aktaran Sarı, mevcut yüksek yapıların da olası afetler sonrası hasar tespitlerinin en doğru ve hızlı şekilde yapılmasının temin edilerek, can ve mal kaybına mahal verilmemesine yönelik çalışmalara büyük bir gayret ve özveriyle devam edildiğini söyledi.
Sarı, bakanlığın merkez teşkilatı ve 81 il müdürlüğü ile 18 itiraz komisyonu marifetiyle yürüttüğü çalışmalardan elde ettiği verilerin, üniversite ile ortak çalışmalarda girdi teşkil edilmesini sağladığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yurtiçinde yapılan yüksek yapılara ilişkin çalışmalarla eş zamanlı yurtdışında da konuya yönelik incelemelerde bulunulmuştur. Bu kapsamda, konu ile ilgili teknik personellerimizin Japonya'da ve akademisyenlerle ABD'de, araştırma ve inceleme faaliyetlerinde bulunması sağlanmıştır. Özellikle bir deprem ülkesi olan Japonya'daki temaslarımız sırasında, projemiz Japon hükümetince takdirle karşılanmış olup, bakanlığımıza birlikte çalışma önerisi getirilmiştir. Proje kapsamında bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda yüksek yapıların hasar tespit belirleme yöntemleri ile acil yıkımlarına yönelik metotlar belirlenmiştir. Ayrıca belirlenen yöntem ve metotların kentsel dönüşüm verileriyle değerlendirilerek mevcut yapılaşmanın afetler sonrası oluşabilecek hasar oranlarını tahminine yönelik modellemenin de yapılabileceği görülmüştür. Bununla birlikte süreç içerisinde yürütülen çalışmaların çıktılarının yüksek yapıların tasarım kriterleri ile proje sürecinin denetim yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayacağı görülmüş olup, afete duyarlı şehir planlamalarına da girdi teşkil edeceği düşünülmektedir."
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, konuşmasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı'ya bakır işlemeli tabak hediye etti. Bakan Sarı da Barbarosoğlu'na plaket sundu.
Açılış konuşmasının ardından başlayan oturumlarda, "Türkiye kapsamında mevcut yüksek binalarının envanterinin hazırlanması", "Deprem tehlike düzeyleri, bina modelleme teknikleri ve analiz metodolojisi", "Bina envanterinin istatiksel değerlendirilmesi ve bina tipolojilerinin belirlenmesi" konularında sunumlar gerçekleştirildi.
AA
Haber PR ajansı tarafından şu şekilde ele alındı;
Çalıştayda Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı tarafından yürütülen Türkiye’deki yüksek yapılar envanteri çalışmasından önemli başlıklar sunuldu.
Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen ‘’Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi, Acil Yıkımlar ve Alınacak Tedbirler Projesi Çalıştayı’’nın açılış konuşmalarını Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ve Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu gerçekleştirdi.
Çalıştayda, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mustafa Erdik, Prof. Dr. Sinan Akkar ve Doç. Dr. Ümit Dikmen liderliğindeki ekip tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile işbirliği kapsamında gerçekleştirilen Türkiye’deki Yüksek Katlı Binaların Dağılımları ve Yapısal Özellikleri konusunda hazırlanan envanter çalışmasından önemli başlıklar sunuldu.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, topraklarının ve nüfusunun büyük bölümünün deprem gibi doğal afetler riskiyle yaşadığı Türkiye’de 2023 hedeflerinin yakalanması, sürdürülebilir gelişme ve insani kalkınma hamlelerinin başarıyla gerçekleştirilebilmesi için depreme hazırlıklı olunması gerektiğinin altını önemle çizdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ise konuşmasında yaşam kalitesi yüksek, insan ve çevre dostu, estetik ve katılımcı şehirlerin gelişmesi hedefiyle, 2023 Şehirleşme vizyonu kapsamında kamu ve üniversite işbirliklerinin önemine vurgu yaptı. Bakan Sarı, Boğaziçi Üniversitesi ile Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi, Acil Yıkımlar ve Alınacak Tedbirler Projesi kapsamında bir ortak çalışma protokolü imzalandığını sözlerine ekledi.
Türkiye yüksek binalarda dünyada 16.sırada
Toplantıda Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi, Acil Yıkımlar ve Alınacak Tedbirler Projesi’ne dair çarpıcı başlıklar sunan Prof. Dr. Sinan Akkar, bu çalışma kapsamında İstanbul, Ankara ve İzmir’deki yüksek katlı (20 kat ve üzerindeki) yapıları incelediklerini belirtti. Son 10 yılda İstanbul’da 100 metre üzerindeki yüksek bina sayısının 60’ı geçtiğini belirten Akkar, Türkiye’nin +100 metre binalar sıralamasında dünyada 16. olduğunu belirtti. Yapılan araştırmaya göre İstanbul, yüksek katlı binalar açısından dünyada 25. sırada geliyor. Ankara’da ise geçen 10 yılda yaklaşık 20 binanın 100 metre ve üzerinde inşa edildiğini belirten Akkar, çok katlı binalar dünya sıralamasında Ankara’nın 60. Sırada olduğunu ifade etti. İzmir’de ise son beş yıl içinde yüksek bina sayısının arttığına dikkat çeken Akkar, Türkiye genelinde 38 ilde, 565’i inşa halinde olan toplam 1593 adet 20 kat üzeri yüksek bina olduğunu ekledi.
Türkiye ekonomisi büyüdükçe, nüfusun arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Akkar yüksek yapıların sayısının hızla yükseldiğine ancak bu alanda önemli yönetmelik eksiklikleri bulunduğuna dikkat çekti. Bakanlık ile ortak yürütülen bu çalışmada Türkiye’deki yüksek binaların deprem etkileri altında performansını ve bu yapıların hasar tespit mevzuatına dair dünyadaki diğer modellerle kıyaslamalı incelemeler yaptıklarını ifade eden Akkar, bu çalışma kapsamında aynı zamanda mobil bir uygulama geliştirdiklerini ekledi.
Bu çalışmayla Türkiye’de yüksek binaların yapısal özelliklerini inceleyerek, inşaat mühendisliği açısından parametreleri kaydettiklerini ifade eden Prof. Dr. Akkar, Türkiye’de bu alanda ilk defa teknik ve bürokratik mevzuata katkıda bulunabilecek bir envanter çalışması başlatmış olduklarını sözlerine ekledi. Akkar, bu tip yapılarda yaşayan veya çalışan insan yoğunluğu ve yapıların ekonomik değerleri, onarım /yıkım maliyetleri dikkate alındığında özel yönetmelik çalışmalarına öncelik verilmesi gerektiğini ifade etti.
Haber Zaman Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı...
‘Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi, Acil Yıkımlar ve Alınacak Tedbirler' çalıştayı Boğaziçi Üniversitesi'nde yapıldı. Çalıştayda konuşan Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Akkar, Türkiye genelinde 38 ilde 20 kat ve civarında 1500'den fazla yüksek yapının olduğunu, bu rakama 10 ila 20 katlı bina sayısının eklenmesi halinde rakamın 3-4 kat artabileceğini ifade etti.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Boğaziçi Üniversitesi tarafından düzenlenen Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi, Acil Yıkımlar ve Alınacak Tedbirler Projesi çalıştayı Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlendi. Çalıştayda Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı tarafından yürütülen Türkiye'deki yüksek yapılar envanteri çalışmasından önemli başlıklar sunuldu. Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen 'Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi, Acil Yıkımlar ve Alınacak Tedbirler Projesi Çalıştayı'nın açılış konuşmalarını Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ve Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu gerçekleştirdi.
178 ADET RİSKLİ ALAN İLAN EDİLDİ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Boğaziçi Üniversitesi ile ortak bir çalışma protokolü imzaladığının altını çizen Fatma Güldemet Sarı konuşmasında şu verileri paylaştı: "Afete hazır Türkiye düşüncesiyle başlayan kentsel dönüşüm hamlesiyle bugüne kadar 47 ilimizde 178 adet riskli alan ile 467 hektarlık Kentsel Yenileme Alanı ve 8.171 hektarlık Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı ilan edilmiştir. Buna ek olarak 21 ilimizde 37.782 hektarlık 52 adet Rezerv Yapı Alanı belirlenmiştir. Ayrıca 265.684 konut ve 41.652 işyeri olmak üzere toplam 307.336 adet bağımsız bölüm içeren 91.213 adet binada riskli yapı tespiti yapılmıştır. Bu tespitler dahilinde de iş makinaları ile yapılan mekanik, yeni tekniklerin kullanıldığı teknolojik ve patlayıcılar ile yapılan patlatmalı yıkım konusunda ayrı bir uzmanlığa sahip Bakanlığımızca 33.412 adet riskli yapının yıkımı sağlanmıştır". Olası bir afet sonrası hasar tespitlerinin doğru ve hızlı bir şekilde yapılmasını amaçladıklarını belirten Güldemet Sarı, konu ile ilgili teknik personelin Japonya ve ABD'de, araştırma ve inceleme faaliyetlerinde bulunduğunu ifade etti.
1 MİLYONUN ÜZERİNDE İNSAN YÜKSEK YAPILARDA YAŞIYOR
Çalıştayda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu ise, Türkiye genelinde bulunan bin 500 yüksek binada neredeyse 1 milyonun üzerinde insan yaşadığını tahmin ettiğini söyleyerek konunun önemine değindi. Barbarosoğlu konuşmasının ardından Bakan Fatmagül Sarı'ya plaket takdim etti.
TÜRKİYE GENELİNDE 38 İLDE 20 KAT VE CİVARINDA 1500'DEN FAZLA YAPI VAR
Çalıştayda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Akkar Türkiye genelinde 38 ilde 20 kat ve civarında 1500'den fazla yüksek yapının olduğu tespitinde bulundu. Bu sayının yaklaşık 3'te 1'nin halen inşaat halinde olduğunu hatırlatan Akkar, 10 ila 20 katlı bina sayısının eklenmesi halinde bu rakamın 3-4 kat yükselebileceğini ifade etti. Olası bir deprem durumunda kaç yüksek yapıda hasar oluşacağına dair kesin bir rakam vermeyen Akkar, "Beklenen en büyük deprem etkileri altında, yüksek yapılarda lokal alanlarda ciddi hasarların olma ihtimali artıyor" dedi. Yüksek yapılardan daire satın alacakları uyaran Akkar, "Müteahitten o projenin statik projelerini, kontrol mekanizmasıyla nasıl bir onay çabasından geçtiklerini araştırabilirler" dedi. Akkar, bu yapıların proje aşamasındayken, henüz piyasaya çıkmadan tamamıyla bağımsız bir denetim kurumu ile kontrol edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
TÜRKİYE YÜKSEK BİNALARDA 16'INCI SIRADA
Türkiye'de bu alanda ilk defa envanter çalışması başlatmış olduklarını belirten Akkar, bu çalışma kapsamında İstanbul, Ankara ve İzmir'deki yüksek katlı (20 kat ve üzerindeki) yapıları incelediklerini belirtti. Son 10 yılda İstanbul'da 100 metre üzerindeki yüksek bina sayısının 60'ı geçtiğini belirten Akkar, Türkiye'nin +100 metre binalar sıralamasında dünyada 16. olduğunu belirtti. Yapılan araştırmaya göre İstanbul, yüksek katlı binalar açısından dünyada 25. sırada geliyor. Ankara'da ise geçen 10 yılda yaklaşık 20 binanın 100 metre ve üzerinde inşa edildiğini belirten Akkar, çok katlı binalar dünya sıralamasında Ankara'nın 60. Sırada olduğunu ifade etti. İzmir'de ise son beş yıl içinde yüksek bina sayısının arttığına dikkat çeken Akkar, Türkiye genelinde 38 ilde, 565'i inşa halinde olan toplam 1593 adet 20 kat üzeri yüksek bina olduğunu ekledi.
Zaman
Haber Milliyet Gazetesi'nde şöyle yer aldı;
“Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi Çalıştayı’nda konuşan Prof. Akkar, “Olası yüksek şiddetli bir depremde 20 kat üstü binalarda yıkıma kadar gidebilecek hasarların oluşacağı belli lokasyonlar var” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Boğaziçi Üniversitesi’nin ortak yürüttüğü “Yüksek Binalarda Deprem Hasarı Belirlenmesi, Acil Yıkımlar ve Alınacak Tedbirler” çalıştayında 20 kat üstü binalara dair dikkat çeken açıklamalar yapıldı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı’nın da katıldığı çalıştayda konuşan Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Akkar, Milliyet’in sorularını da yanıtladı.
Türkiye’de ‘yüksek bina’ tabir ettiğiniz kaç bina bulunuyor?
Türkiye 100 metre üzeri binalar sıralamasında dünyada 16’ncı. Şehirler bazında ise 150 metreden büyük binalar sıralamasında İstanbul dünyada 25’inci, Ankara 100 metre üstü binalar arasında dünyada 60’ıncı sırada. Toplam 38 ilde 565 adedi inşa halinde 1593 adet 20 kat üstü bina bulunuyor.
Yaptığınız çalışmada neyi mercek altına aldınız?
Türkiye’de son 10 yıl içerisinde çok hızlı bir şekilde yüksek yapı inşa edildi. Bakanlık yetkilileri şunu görmek istediler: Yüksek yapıların sismik tehlike altında acaba davranımları ne olacak? Siz böyle bir yapı hasara uğradığında, normal yıkım teknikleri ile bu binaları indiremezsiniz. Mesela Büyükdere Caddesi’ndeki ofis binalarını düşünün. Herhangi birinde yapısal hasar ciddi boyutta olduğunda, bina kullanılamaz hale geldiğinde orada iş makinelerini nasıl kullanabilirsiniz? Keşmekeşi düşünün... Bakanlık, yüksek binalar deprem etkisi altında nasıl bir davranım gösterecekler, neler yapılabilir bunu öğrenmek istedi. Biz de bunu derli toplu, envanterle modelleyerek Bakanlık yetkililerine sunmaya çalıştık.
Hızlı yüksek yapılaşma sıkıntılı binalar yarattı mı?
Yüksek yapılar son 10 yılda çok hızlı artınca haliyle kontrol mekanizması da tam olarak gelişmiş değildi. Bundan dolayı belli konularda istenen performanslar elde edilmemiş olabilir. Bizim de bunları belli bir yere kadar resmettiğimizi düşünüyorum. Buna dair verilerimizi açıklamadan önce bakanlık ve akademisyenlerle görüşmek istiyoruz. Fakat şunu söyleyebiliriz, alacakları hasarlarda yıkımlara kadar gidebilecek durumda olan yüksek binaların bulunduğu belli lokasyonlar var.
Peki risk bulunan binalarda güçlendirme yapılacak mı?
Şimdi 30 katlı bir binayı ve buranın her katında 100 kişinin çalıştığını düşünelim. 3 bin kişi eder. Bir de günlük sirkülasyonla birlikte belki 5 bin kişiyi buluyor. 5 bin kişiyi oradan alıp başka yere koyacaksınız, sonra binayı güçlendireceksiniz, bu çok çok zor. Biz böyle bir güçlendirme yerine riskin nerede olduğuna ve buna karşı nasıl önlem almamız gerektiğine bakıyoruz. Bu sigorta sektörünü de, bakanlığın şehirleşme politkalarını da ilgilendiriyor.
‘47 ilde 178 adet riskli alan var’
Çalıştayın açılışında konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, kentsel dönüşüm hamlesiyle bugüne kadar 47 ilide 178 adet riskli alan ile 467 hektarlık Kentsel Yenileme Alanı ve 8 bin 171 hektarlık Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı ilan edildiğini açıkladı. Sarı, “Buna ek olarak 265 bin 684 konut ve 41 bin 652 işyeri olmak üzere toplam 307 bin 336 adet bağımsız bölüm içeren 91 bin 213 adet binada risk tespiti yapılmıştır. 33 bin 412 riskli yapının yıkımı sağlanmıştır” dedi.
Milliyet
Haber Habertürk Gazetesi'nde şöyle yer aldı;