Türkiye’de şehirler sürdürülebilir dönüşüme hazır!
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, "AB olarak dünya çapında kentlerde yeni bir yaşam tarzını ve zihniyet değişikliğini destekliyoruz. Bu dönüşümün kentlerde başlaması gerekmektedir" dedi. Meyer-Landrut, yaşanabilir şehirler yaratmayı anlattı...
Koronavirüs salgını sebebiyle kentsel hareketlilik önemli ölçüde azaldı. Bu dönem bittiğinde, areketlilik başta olmak üzere her açından daha sürdürülebilir şehirlere olan ihtiyaç daha da önemli hale gelecek. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, yaşanabilir şehirler yaratmak için atılması gereken adımları atımları anlattı..
Dünya Gazetesi köşe yazarı Didem Eryar Ünlü, bugünkü köşesinde Türkiye'de sürdürülebilir dönüşümü kaleme aldı.
İşte Didem Eryar Ünlü'nün 'Türkiye’de kentler sürdürülebilir dönüşüme hazır' başlıklı yazısı...
Avrupa Hareketlilik Haftası, sürdürülebilir kentsel hareketlilik için Avrupa çapında düzenlenen en önemli farkındalık kampanyalarından biri. Dünya çapında 53 ülkeden 2 bin 900’ü aşkın kent ve kasabayı ortak bir mesajı paylaşmak için bir araya getiren Avrupa Hareketlilik Haftası’na bu sene 550’yi aşkın Türk belediyesi katıldı.
COVID-19 salgını nedeniyle kentsel hareketliliğin önemli ölçüde azaldığı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönem sona erdiğinde, hareketlilik başta olmak üzere her açından daha sürdürülebilir şehirlere olan ihtiyaç daha da yaşamsal bir önem kazanacak. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ile daha yaşanabilir şehirler yaratmak için atılması gereken adımları konuştuk:
“Hareketlilik, şehirlerimizi daha az yaşanabilir kılmak zorunda değil”
“Mesaj basit” diyen Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, şöyle devam ediyor: “Hareketli olabiliriz ancak bu, şehirlerimizi daha az yaşanabilir kılmak zorunda değil. Çocuklarımız ve çocuklarımızın çocukları bu şehirlerde yaşayacak. Vatandaşlar olarak, günlük hareketlilik ihtiyaçlarımız konusunda, daha iyisini istemeli ve daha iyisini yapmalıyız. Trafik kazalarının çocuk ölümlerinin bir numaralı nedeni olduğunu biliyor muydunuz? Bu nedenle, AB olarak dünya çapında kentlerde yeni bir yaşam tarzını ve zihniyet değişikliğini destekliyoruz. Bu dönüşümün kentlerde başlaması gerekmektedir.”
Meyer-Landrut, Avrupa’da ve Avrupa dışında ilk arabasız gün etkinliklerinin 2000 yılında düzenlendiğini ve 22 Eylül’ün Dünya Arabasız Günü ilan edildiğini söylüyor. Bu gün o kadar başarılı olmuş ki, bundan iki yıl sonra Avrupa Komisyonu, Arabasız Günü bir haftalık etkinliklere dönüştürme karar almış.
Bu etkinliklere Türkiye de katılıyor. Meyer-Landrut, Türkiye’nin katılımı hakkında şunları söylüyor: “Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), mesajı ulusal bir kampanyayla yayarak harika bir iş çıkardı. Sahiplenme gerçekten büyük bir fark yaratıyor. Türk belediyeleri de etkinlikleri kabul ettiler. Ankara’da, TBB ve AB Delegasyonu’nun ortaklaşa düzenlediği bisiklet ödül törenine katıldım. Belediyelerin bu bisiklet projesi yarışmasına katılım için gösterdikleri büyük ilgiden çok etkilendim. 140’tan fazla proje teklifi vardı. Bu bize Türkiye’deki kasaba ve kentlerin şimdiden değişime hazır olduğunu, bunun sadece bir zaman meselesi olduğunu ve nasıl yapılacağını bildiklerini gösterdi.”
Önce sorunların farkında varmak gerekiyor
Nikolaus Meyer-Landrut, “sürdürülebilir kent” tanımını şöyle yapıyor: “Bence sürdürülebilir bir kent, sorunlarının farkında olan ve bu sorunlara çözüm bulmak için bir vizyonu ve yol haritası olan bir kenttir. Sorunlar tespit edilip kabul edilmediği sürece, çözüm yolunda ilerlemek çok zor. Günümüzde kentler mevcut ekonomik, çevresel ve toplumsal sorunların hem kaynağı hem de çözümü konumunda. Avrupa’nın kentsel alanları AB nüfusunun üçte ikisinden fazlasına ev sahipliği yapıyor, enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 80’ine tekabül ediyor ve Avrupa GSYH’sinin yüzde 85’ine varan bir oranını oluşturuyor. Avrupa ekonomisinin motoru olan bu kentsel alanlar, Birlik genelinde yaratıcılık ve inovasyon için katalizör görevi görüyor. Ancak bu alanlar aynı zamanda trafik sıkışıklığı, trafik kazalarına bağlı ölümler, hava kirliliği, ayrışma ve yoksulluk gibi süregelen sorunların en şiddetli olduğu yerler. Şunu biliyoruz ki insanlar güvenli, güvenilir ve uygun fiyatlı olmak koşuluyla tercihlerini daha temiz ulaşım alternatiflerine doğru kaydırmak istiyor. Elbette halk, politikacı ve karar alıcıların yaptığı seçimlerde önemli bir rol oynamakta. İnsanların sürdürülebilirlikle ilgili sorunlarının farkında olması gerekiyor. Ancak bu sayede daha sürdürülebilir uygulamalar talep etmeye başlayabilirler. Bu noktada halk katılımının anahtarı, emniyet ve bütçeye uygunluk olarak ön plana çıkıyor. Daha iyi bisiklet ve yaya altyapısı, tüm kente fayda sağlar. Ancak bunun için öncelikle, kent halkının bisiklete binmenin veya yürümenin sağlıklı, ucuz ve her şeyden önce de güvenli olduğunu görmesi gerekir.”
AB’de trafik sıkışıklığının maliyeti 100 milyar Euro
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Bizler AB’de bir seçim yaptık. Bu seçimimize göre bizlere trafik sıkışıklığında zaman ve para kaybettiren - ki bu kaybın 100 milyar Euro civarında olduğu tahmin ediliyor- kentlerde yaşamak istemiyoruz. Yani, burada yaşayan nesillerin ağır kirlilikten mustarip kentlerin havasını soluyarak sağlığını yitirmesini istemiyoruz. Çocuklarımızın trafik kazalarında ölmesini kabul edemeyiz” derken, “Sanıyorum ki aynı şey Türkiye için de geçerli... Sürdürülebilir kent hareketliliğinin beraberinde getirdiği pek çok fayda bulunuyor. Sürdürülebilir kent hareketliliği, yurttaşların sıkışık trafikte zaman kaybetmek zorunda kalmadığı, daha yaşanılabilir kentlerin yaratılmasını amaçlıyor” diye ekliyor.