23 / 11 / 2024
fuzul

Türkiyenin erozyon risk haritası çıkarılıyor!

Türkiyenin erozyon risk haritası çıkarılıyor!

Topraklarının büyük bölümü erozyon tehdidi altında bulunan Türkiyede çölleşme ve erozyonu izlemek için havza bazlı erozyon risk haritası hazırlanıyor




Topraklarının büyük bölümü erozyon tehdidi altında bulunan Türkiyede çölleşme ve erozyonu izlemek için havza bazlı erozyon risk haritası hazırlanıyor.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve arazi testleri süren erozyonu izleme sisteminin sonuçları, 17 Haziran 2012 Çölleşme ile Mücadele Gününde açıklanacak.

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Hanifi Avcı, yaptığı açıklamada, küresel ısınma, iklim değişikliği ve çölleşmenin, günümüzün en ciddi küresel problemlerinden birisi olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre, çölleşme ve kuraklığın yerküredeki 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede yaşanan 1,2 milyar nüfusun hayatını doğrudan tehdit ettiğini belirten Avcı, çölleşme ve kuraklığın, toprağın verimliliğini azalttığını, vejetasyon bozulmasına yol açtığını, gıda üretimini azaltarak, kıtlığa sebep olduğunu, göçlere, ihtilaf ve savaşlara ortam hazırladığını, iklim değişikliğine karşı arazinin dayanıklılığını düşürdüğünü, ekonomik kaynakları eksilttiğini ve daha bir çok olumsuzluklarla insanlığı yüz yüze bıraktığını kaydetti.

Avcı, her yıl dünyada çölleşme ve kuraklık nedeniyle 20 milyon ton tahılın yetişebileceği 12 milyon hektar alanda verimli toprağın kaybedildiğini dile getirdi.

Hanifi Avcı, dünya çölleşme tehlikesi haritasında başta Orta Anadolu olmak üzere Türkiyenin önemli bir bölümünün "çölleşmeye hassas" olarak gösterildiğini vurguladı.

Türkiyede çölleşmenin ana sebebinin toprak erozyonu olduğuna işaret eden Avcı, şöyle konuştu:

"Bunun yanında tabii kaynakların tahribi, meralarda aşırı ve düzensiz otlatma, dağınık yerleşim ve arazilerin, tarım tekniklerinin ve sulama tekniklerinin yanlış kullanımı, yetersiz su kaynakları, aşırı gübre ve tarımsal ilaç kullanımı, kırsal fakirlik, tabii kaynakların kullanımı ile alakalı ve eksik eğitim çölleşmenin diğer sebepleridir. Ülkemizde tarım alanlarının yüzde 59unda, meraların yüzde 64ünde ve orman arazilerinin yüzde 54ünde erozyon devam etmektedir."

EROZYONLA MÜCADELE EYLEM PLANI

Bakanlıkları tarafından son yıllarda erozyon kontrolü çalışmalarına hız verildiğini belirten Avcı, 1946-2003 yılına kadar Türkiyede 512 bin 285 hektar erozyon kontrolü çalışması yapılmışken, 2003-2010 yılları arasında 355 bin 543 hektar alanda erozyon kontrolü çalışması gerçekleştirildiğine dikkati çekti.

Avcı, 2011 yılında 70 bin hektar alanda çalışma yapılmasının hedeflendiğini belirterek, "Bugüne kadar yapılan ağaçlandırma, erozyon kontrolü, ormanlık alanlarda rehabilitasyon ve mera ıslahı çalışmalarıyla erozyon kontrolünde önemli bir seviyede iyileşme sağlanırken, tarım ve mera alanlarında aynı ölçüde iyileştirme sağlanamamıştır. Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünün kurulması ile birlikte ülkemizde erozyona maruz bütün alanları kapsayacak şekilde bakanlığın koordinatörlüğünde ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte hazırlık çalışmalarına başlanılan Erozyonla Mücadele Eylem Planı 2012 yılında tamamlanarak, uygulamaya konulacaktır" diye konuştu.

ÇÖLLEŞEME VE EROZYON SİSTEMİ

Çölleşme ve erozyonla mücadelenin en önemli unsunlarından birisinin, ülke genelinde çölleşme ve erozyonu izleyerek, öncelikli ve hassas alanları tespit etmek olduğunu dile getiren Avcı, ülkede bulunan 25 adet havza ile bunların kapsadığı alanlarda, alt havza ve mikro havza sınırları ile drenaj ağları tespit edilerek, bu havzaların yıllık ortalama sediment değerlerinin hesap edilmesi ve erozyon risk haritalarının üretilmesi gayesiyle Ulusal Havza Veri Tabanı kurma çalışmalarına 2010 yılında başlandığını bildirdi.

Avcı, Avrupa Birliği (AB) Su Çerçeve Direktifi dikkate alınarak, mikro havzaların kendi içlerinde sınıflandırıldığını belirterek, bütün havzalara ait havza sınırı, alt havza ve mikro havza sınırları ve drenaj ağlarına ait sayısal haritalar üretildiğini dile getirdi.

Türkiyede ilk defa uluslararası normlara göre mikro havza sınırlaması çalışması yapıldığını vurgulayan Avcı, bu çalışmanın bütün kurum ve kuruluşların ihtiyacına cevap verecek nitelikte olduğunu söyledi.

Avcı, bu çalışmanın sel risk alanlarının belirlenmesi ve erken uyarı sisteminin kurulmasına altlık teşkil edeceğini dile getirerek, şunları söyledi:

"Hazırlanan sayısal havza veritabanı üzerine toprak, eğim, bitki örtüsü, arazi kullanımı, iklim haritaları çakıştırılarak ülkemiz coğrafi şartlarına uygun bir erozyon tahmin modeli gerçekleştirildi. Türkiyedeki erozyonun durumu nedir, hassas bölgelerdeki durum nedir, nerede erozyon var, nerede tedbir alınması gerekir  bunları bilmeniz lazım. Konuyla ilgili olarak 2 yıldır çalışıyoruz. Üniversitelerin ilgili bölümlerindeki bilim adamlarından destek aldık. Dünyadaki son hesaplama modelleri inceleyerek ülkemize özel bir model kurduk. Erozyonla taşınan taş ve toprak miktarının hesabını çıkartıyoruz. Buradan en acil mikro havzalar tespit edilecek. En çok hangi havzalardan malmeze taşınıyor, nerelere acilen müdahale edilmesi gerekiyor bakacağız. Oralar öncelikle ele alacağız. Erozyonun çok olduğu havzalar aynı zamanda sel havzalarıdır. Bu veri tabanı sel önleme projelerinde de kullanılacak. Çalışmalar son noktasına geldi ve sistemin arazi testleri devam ediyor. Sistemi 17 Haziran 2012 Çölleşme ile Mücadele Gününde açıklayacağız. Erozyon riskiyle ilgili 32 seneden beri aynı rakamlar konuşuluyordu. Bu çalışmamızla gerçek daha doğru rakamlar ortaya çıkacak. Erozyon risk haritasını açıkladıktan sonra önümüzdeki 5 yıl için eylem planı oluşturacağız."

AA


Geri Dön