18 / 07 / 2024

Türk"ün 1250 yıl önce yakılmış ocağı tütüyor!

Türk

Sabahın erken saatlerinde Bilge Kağan ve Kül Tigin Anıtları"nı görmek üzere yola çıkıyoruz. İlk defa olarak görecek kişilerin içinde, büyük bir heyecan, merak var




 

Daha önce görenler ise tekrar görebilecek olmanın verdiği mutluluğu yaşıyor...

Bizi Orhun Müzesi"ne götürecek olan Türkiye"nin yaptırdığı œBilge Kağan Yolu"nun başlangıcına geliyoruz, bayrağımızı ve ülkemizin adını görünce memleketimize gelmişiz hissi uyanıyor. Araçlardan iniyor ve bu heyecan anını yaşıyoruz hep birlikte...  

Orhun Nehri yakınlarındaki Ordu-Balık şehri Uygurların başkentidir. Daha sonraki adı ile Karabalasagun kalesi buraya inşa edilmiştir. Hüseyin Namık Orkun"un Eski Türk Yazıtları çalışmasında verdiği bilgiye göre: œAy Tengri"de kut bulmuş Alp Bilge Kağan yazıtı, Uygur Hanedanlığı kağanının ölümünden sonra Alp İnancı Bağa Tarkan tarafından yazılmıştır. Yazıt esas olarak Göktürk harfleri ile yazılmıştır, abidenin bir tarafında ise silinmiş vaziyette olarak metnin Soğd alfabesi ile yazımı vardır.  

Kalenin yakınında durarak ilk olarak Karabalasagun yazıtının olduğu alana gidiyoruz. Oldukça geniş bir alana kurulu olan kalenin kazı çalışmaları Alman arkeologlar tarafından devam ediyor. Karabalasagun yazıtı ne yazık ki parçalanmış ve fazlasıyla zedelenmiş durumda, bu sebeple bugün neredeyse Göktürk harfli yazıtları görmek, okumak zor... Parçalanmış taşları tek tek inceliyoruz. Servet Somuncuoğlu 2006 yılında yaptığı çalışmada kalenin önünde resmini çektiği iki yazıtlı taşın olmadığını fark ediyor. Bu taşın burada olmamasının iki sebebi olabilirdi ya görevliler tarafından müzeye taşındı ya da tarih yağmacıları tarafından çalındı!!! İlerleyen günlerde, Karakurum Müzesi"ndeki görevliden de öğreniyoruz ki ne yazık ki yazıtın bir parçası çalınmış...

 

Orhun Müzesi

Türk Tarihinin en önemli belgeleri arasında yer alan Kül Tigin ve Bilge Kağan anıtları,  

Türkiye tarafından yaptırılan Orhun Müzesi"nde koruma altına alınmış durumda.

KARABALASAGUN KALESİ

Kalenin çevresini de boydan boya dolaşıyoruz. Yapılan kazı şu an yarım kalmış durumda, toprağın altından kaleye ait daha pek çok parça gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Umarız ki Moğol-Türk işbirliği ile Karabalasagun Kalesi ve çevresi koruma altına alınır. çünkü yazıtın diğer parçalarının ve daha birçok tarihimize ait kalıntının ne olacağını düşünmekten kendimizi alamıyoruz.  

Anar Kampı"na geri dönerken Orhun Nehri"nin kıyısından geçiyoruz, tarihe tanıklık etmiş olan ulu nehrin akışında ruhumuzu kandırıyoruz, geçmiş çağların kahramanlarını bir bir yad ediyoruz. Orhun nehrinde gün batımını seyredenin, yüreğinin tunç olacağını, demir olacağını hissederek yaşıyoruz sanki hepimiz birden...  

Sabahın erken saatlerinde Bilge Kağan ve Kül Tigin Anıtları"nı görmek üzere yola çıkıyoruz, ilk defa olarak görecek kişilerin içinde, büyük bir heyecan, merak var. Daha önce görenler ise tekrar görebilecek olmanın verdiği mutluluğu yaşıyor. Bizi Orhun Müzesi"ne götürecek olan Türkiye"nin yaptırdığı œBilge Kağan Yolu"nun başlangıcına geliyoruz, bayrağımızı ve ülkemizin adını görünce memleketimize gelmişiz hissi uyanıyor. Araçlardan iniyor ve bu heyecan anını yaşıyoruz hep birlikte. Yolun girişindeki tabelada şu bilgiler yer alıyor: œBilge Kağan Yolu Türkiye Cumhuriyeti"nin Moğolistan halkına armağanıdır. Bu yol Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Moğolistan Başkanı Bayar Sanjaa tarafından 5 Ekim 2008 tarihinde hizmete açılmıştır. Bilge Kağan yolu sizi 46 km mesafede bulunan Göktürk Anıtları"na ve Orhun Müzesi"ne ulaştırır. Türkiye"nin Moğolistan"a böyle bir katkıda bulunması ve Göktürk Anıtları"na, yani tarihimize giden yolu düzenlemesi bizde güzel hisler uyandırıyor. Bu çalışma diplomatik açıdan da Türkiye"nin Orta Asya coğrafyasında attığı büyük bir adım. Bir hususu daha belirtmekte yarar var, bu yolun protokolünü dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel imzalamıştı, devlette devamlılık ilkesinin işlemesi, Türkiye Cumhuriyeti adına gurur verici bir olay...

Yaklaşık 40 km. yol aldıktan sonra ileriden Bilge Kağan, Kül Tigin anıtlarını ve Orhun Müzesi"ni görüyoruz, içinde Türklük ateşi olan biri için bu anları anlatmak mümkün değil, yaşamak lazım. Orada, Türk kültürünün 1250 yıl önce yakılmış ocağı tütmeye devam ediyor ve Türk kültürü adına hala dünyaya meydan okuyor. Abidelerde geçtiği gibi Orhun Vadisi halen verimli bir bölge, otlaklar sık ve yemyeşil, hayvanların hepsi semiz ve sürülerin sayısı oldukça fazla... Bu bereketi görünce belleğime Kül Tigin yazıtlarındaki şu sözler geliyor:

 œTürklerin hakanı Ötüken dağlarında oturur ise ülkede hiçbir sıkıntı çekmez... Ötüken dağlarından daha iyi bir yer asla yok imiş!... Türk halkının yurt edineceği ve yönetileceği yer Ötüken dağları imiş... Ötüken dağlarında oturursan, sonsuza kadar devlet sahibi olup hükmedeceksin. Bu sözler Orhun abidelerinde yer yer tekrar eder, vurgulanır. Orhun Vadisi"nin ve Ötüken ormanının ne kadar kıymetli olduğunu bu sözlerden sonra yerinde görerek daha da iyi anlıyoruz.

Bilge Kağan ve Kül Tigin Abideleri açık alandan TİKA"nın desteği ile 2008 yılında açılan müzeye yani kapalı alana alındılar. Müzenin girişinde, bölgede yapılan çalışmaları belgeleyen fotoğraflar sergileniyor. İnceleyerek ilerliyoruz, içeri girdiğimizde ise Bilge Kağan ve Kül Tigin abidelerinin huzurunda buluyoruz kendimizi. Türk tarihini sonsuzluğa taşıyan Bengü Taşlar karşımızda duruyor, œTanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözlerimi baştan sona iyice işitin, önce siz erkek kardeşlerim ve oğullarım, birleşik boyum... (Bilge Kağan Yazıtı, Kuzey yüzü 1)

œ...Ey Türk, Oğuz Beyleri ve halkı, işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ey Türk halkı, senin devletini ve yasalarını kim yıkıp bozabilir... (Kül Tigin Yazıtı, Doğu yüzü 22) sözleri sanki bu koca müzede yankılanıyor ve bu yazıtlar halen Türk milletine öğüt vermeye çalışıyor gibi. Abidelerin yakınına gidiyoruz, yüzyıllar önce tamamen Türk entelektüel zekasının ürünü olan alfabe ile yazılan satırlara ruhumuzla dokunuyoruz, Bilge Kağan ve Kül Tigin Anıtı"nı çevrelerinde döne döne, her bir satırı yazan, söyleyen ruha dokunmak istercesine defalarca inceliyoruz.

Müzede, abidelerin dışında Bilge Kağan ve Kül Tigin"in mezar külliyelerinde bulunan balballar, heykeller, mezar taşlar, koç başlı heykeller, altın, gümüş mücevherler ve Bilge Kağan"ın eşine ait olduğu düşünülen altın taç sergileniyor. Abidelerin çevresinin ziyaretçiler tarafından incelenmesinin ardından yazıtlar her açıdan yeni çalışmalarda kullanılmak üzere tekrar tekrar belgeleniyor. Müzenin dışına çıktığımızda, mezar külliyesinin olduğu alanda Bilge Kağan ve Kül Tigin Anıtlarının yerinde aynı boyutlarda yapılmış kopyalarını görüyoruz.  

YOĞUN DUYGULAR

Müzede uzun bir çalışmanın ardından öğle yemeği yemek üzere, Ogi Gölü"ne gidiyoruz. Göl kenarında dinlendikten sonra Karakurum"a doğru dönüşe geçiyoruz. Dönüş yolunda tekrar Göktürk Abidelerinin yanından geçiyoruz, œKim bilir belki bir daha ne zaman geliriz diyerek duygulanıyoruz, atalarımıza okuduğumuz dualarla abidelere son defa bakarak yolumuza devam ediyoruz...

Karakurum"un girişinde yer alan Erdenezu Müzesi"ne geliyoruz, burası büyük bir Budist mabedi. 16. yüzyıl ve sonrasına ait mabetlerden oluşan Erdenezu, Budizm"e inanan Moğolların ibadet ettikleri önemli kutsal yerlerden. Mabetleri gezerken pek çok ibadet eden insana rastlıyoruz. Böylece Budistlerin dini törenlerini ve ibadet ediş şekillerini de görmüş oluyoruz. Müzenin bahçe kısmında Türk mitolojisinde sonsuzluğu ve ebedi hayatı temsil eden oldukça büyük kaplumbağa heykelleri yer alıyor. İlk dikildikleri zaman Bilge Kağan, Kül Tigin anıtlarının da kaplumbağa kaide üzerinde durduklarını bir kere daha belirtmekte yarar var.

Kongre katılımcıları ile beraber Anar kampında son defa birlikte yemek yiyoruz, kendileri ertesi gün Ulan Batur"a dönecekler, biz ise Kuzey"e doğru çıkarak Hovs Göle kadar gitmek niyetindeyiz. Son akşam, yol haritamızı gözden geçiriyoruz, Arhangay, Övörhangay, Hövsgöl, Bulgan eyaletlerinde yer alan kaya resmi ve yazıtların olduğu yerleri tek tek listeleyip, 12 gün boyunca gidebileceğimiz yerleri belirliyoruz. Moğolistan"daki kaya resimleri alanları ve anıt alanlar üzerinde çalışmalar yapan Koreli akademisyen Prof. Dr. Jaehun Jeong ve arkadaşı Prof. Dr. Yong-Song Li bize haritalar vererek yardımcı oluyorlar, fikir alışverişinde bulunarak bilgi ediniyoruz.  

Orhun Vadisi

Orhun Nehri"nin beslediği Orhun Vadisi Moğolistan"ın önemli yaşam alanlarından biri...

Uygarlığın izleri...

Karabalasagun Kalesi"nin çevresinde yer alan arkeolojik eserlerden döneme dair bilgiler edinmek mümkün olabiliyor. Bir zamanlar burada dönemine göre ileri bir şehrin var olduğunu görebiliyoruz.

Yeniçağ/Selda Serin

 


Geri Dön