Kentsel Dönüşüm

Vedad Gürgen: Kentsel dönüşümde dünyaya model olduk!

Dünyaya model olan "Kentsel Dönüşüm" Projesini araştırdı. Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Gürgen, "Bu çılgın proje ile tüm dünyaya model olduk. Kentsel Dönüşüm Projemiz'in dünyada ikinci bir örneği yok" dedi.

Dünyaya model olan "Kentsel Dönüşüm" Projesini araştırdı. Projenin dümenindeki isim Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Gürgen, "Bu çılgın proje ile tüm dünyaya model olduk. Kentsel Dönüşüm Projemiz'in dünyada ikinci bir örneği yok" diye konuştu. 


Dünyaya model olan Türkiye'nin "Kentsel Dönüşüm" projesi her geçen gün rekora koşuyor. Proje kapsamında bugüne kadar 71 bin binada 250 bine yakın konut ve işyerinin dönüşümü başlatıldı ve bu çalışmanın büyük bölümü tamamlandı. Hedef, vatandaşın gönüllü katılımı ile yürütülen projede, ülke genelinde dönüşümü tamamlamak.... 


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın koordinasyonunda yürütülen mega projenin dümenindeki isim Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedad Gürgen, dünyayı kıskandıran "Kentsel Dönüşüm" projesini ve projede gelinen noktayı AKŞAM'a anlattı.  


Vatandaşın aktif katılımı ile dönüşüm rakamlarının her geçen gün arttığına dikkat çeken Genel Müdür Gürgen, "Çılgın Proje" olarak tanımladığı Kentsel Dönüşüm'ün ikinci bir örneğinin bulunmadığını söyledi. Türkiye başarı üe hayata geçirdiği projenin, tüm dünyaya model olduğunu vurgulayan Gürgen, "Diğer ülkeler deprem gibi doğal afetlerin ardından dönüşüm gerçekleştiriyor. Bizde ise riskli binalar tespit edilerek felaket vurmadan dönüştürülüyor" dedi. 

İşte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedad Gürgen'in açıklamaları ve Türkiye'nin çılgın projesi Kentsel Dönüşüm'de gelinen nokta: 


2 KATLIYI YIKIP 12 KAT YAPMIYORUZ 


Kentsel dönüşümdeki başarının sırrının, vatandaşla işbirliğinden geçtiğini belirten Genel Müdürü Vedad Gürgen, "paramı verin gideyim" veya "2 katlı binayı yıkıp 12 katlı bina yapacaklar" algısının büyük ölçüde kırıldığını söyledi. Bu algının tamamen ortadan kalkması gerektiğine dikkat çeken Gürgen, şöyle konuştu: Başlangıçta bir çok kişi konuya böyle bakıyordu. Halbuki biz 2 katlı binaları yıkıp yerine 12 katlı bina yaptırmıyoruz. 


Riskli yapı olarak tespit ettiğimiz 70 binin üzerindeki binanın dönüşümünde, planlar neyi öngörüyorsa onu uyguluyoruz. Yeni binalar belediyelerin daha önceki yıllarda, hazırladık!an yeni planlara göre inşaa ediliyor. Belediye plan yenilemesinde kütle ve kat artışına gitmişse onu uyguluyoruz. 

Belediyelerin planlamaları ise yasalarla belirlenmiş. 5 bin ölçekli planlan büyükşehir belediyeleri, binlik planlan ise ilçe belediyeleri yapıyor. Vatandaş hakkını bilsin ama geriye dönük olarak baktığımızda bunlar yıllar öncesinden başlamış. 


'Demir yok' diyorlar


Gidiyorlar, binanın içerisinden örnekler alıyorlar, demirlerini sayıyorlar. Bazen bakıyorlar 'Demir yok' diyorlar. Eski sistemde yapılan binalarda yalıtım yok. Demir havayla, suyla buluştuğu zaman paslanır. Paslandıkça kendini kaybeder. Bu deniz kenarındaysa daha fazla olur. Sürekli deniz suyuna maruz kalan bir demir toz, duman oluyor. Bu ülkede böyle binalar var. Mühendislerin yaptıkları hesap sonucunda bunlar teknik hesap olarak çıkartılıyor. 'Burada olabilecek, muhtemel bir depremde bu bina dayanır mı, dayanmaz mı?' deniyor. Dayanamaz olduğu hesaplanmışsa 'Bu bina risklidir' deniyor.



BAKANLIK YENİ BİR ŞEY GETİRMEDİ 


Örneğin; bir yerde buradaki emsaller 1,6 olsun denmiş, sonra plan tadilatı gelmiş 1,8 olsun demişler, sonra aradan biraz daha zaman geçmiş 2,07 yaptık demişler. Bunlar yapılırken ileriye yönelik olarak bir strateji belirlenmemiş. Şimdi yeni yeni binalar yapıldığı zaman o belirlenmemiş stratejinin faturasını bize yazıyorlar. Biz kimsenin planlına müdahale etmiyoruz. Mevcut planlarda adam hakkına göre yapıyor ve hakkına göre de yapacak. Siz orada planlan onaylamışsanız, zamanında 1,66 emsalle yapılmışken 4 daire çıkıyor, şimdi 2,07 ile yapıyorsunuz 10 daire çıkıyor. Hakkı mı? 

Hakkı. Bakanlık yeni bir şey getirmedi.

 

TEKTEK İNCELENİYOR 


Binaların risk tespitleri bizim lisanslandırdığımız kuruluşlar tarafından yapılıyor. Bunların elemanlarını eğitime alıyoruz ve ciddi bir sınav uyguluyoruz. Sınavı geçebilenler, mühendislik kuruluşlarının içerisinde istihdam ediliyorlar ve bu kişiler binaları tek tek yerinde inceleyerek, testler uygulayarak raporlar hazırlıyor. Bu bina sağlam mı, değil mi? 

Muhtemel bir afet senaryosunda bu bina ayakta kalır mı kalmaz mı? Bu durumlara bakıyorlar. Bunlar gerçekten de objektif olarak yapılan hesaplar.


Fay hatlarındaki bölgeleri rehabilite ediyoruz 


Türkiye'de yapılan riskli alan uygulamalarına da değinen Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdür Gürgen, şöyle konuştu: "Bir alanı belirtiyorsunuz ve 'Buradaki yapı stoku bir bütün olarak sıkıntılı' diyorsunuz. Türkiye'de bazı yerlerde binaları heyelanlı yerlerin ya da fay hattının üzerine yapmışız. Nehir yataklarına, kuru nehir gözüküp ancak sel geldiğinde insani an suların altında bıraktığı yerler de var. Kimse bunu inkar edemez. Bu yerleşilen yerlerin rehabilite edilmesi lazım. 

Rehabilite edemeyeceklerimiz için farklı bir strateji geliştirmemiz pjg l lazım. Koca dere yatağının içerisine bir ilçeyi oturttuysanız, 'O ilçeyi tekrar dere yatağının içine oturtacağım' diyemezsiniz ya da bunun için Devlet Su İşlerine 'Sen yukarıdan kapan yap, seli oradan tutalım, biz de alttan alalım ve dere yatağım değiştirelim' diyeceksiniz. Ya da bir rezerv alan bulacaksınız, o rezerv alana taşıyacaksınız. Bunların hepsini biz uygulamaya çalışıyoruz" dedi. 


FISILTI GAZETESİ GÜÇLÜ 


KAHRAMANMARAŞ'TA bir bölgede evlerin hem fay hattının hem de heyelanlı bölge üzerine yapıldığını belirten Gürgen, "Biz orada 600'e yakın bina yıktık. İçerisinde kaç kişi yaşıyorsa kendimizi onları kurtarmış sayıyoruz. Biz buraları yıktık, kamulaştırdık ama 'Çevre ve Şehircilik Bakanlığı burayı kamulaştırdı. AVM, rezidans yapacak' dendi. Şu anda buraların planları otoparklara, parklara yönelik oldu. Ama fısıltı gazetesiyle mücadele ediyorsunuz. Hiçbir şey fısıltı gazetesi kadar güçlü değil. Hem heyelan var hem fay var. Ben vatandaşa 'Yerine tekrar yap' diyemem. Orası artık yapılaşmaya kapatıldı. Vatandaşa da kredi çekmek istiyorsa çek ve bir konut al. Kredisine de faiz desteği verelim' diyoruz. Ama riskli evini yıkarak, yerinde bekleten ve başka bir daire almak isteyene destek vermiyoruz" diye konuştu. 


Finansman sıkıntısı yok


Kentsel Dönüşüm Projesi'nin finansmanına ilişkin her hangi bir kısıtlamanın söz konusu olmadığını belirten Genel Müdür Vedat Gürgen, şu bilgileri verdi: "Bu sınırsız bir proje. Projenin kendi kendine değer katacak hale de gelmesi lazım. Biz bu projelerin içerisine hazine taşınmazlarından değer üretmeye çalışıyoruz. Bir taraftan da gayrimenkul yatırımları yaparak, projelerden değer üretip, bunları da vatandaşa yardım olarak geri yansıtıyoruz. Şu anda biz kendi döner sermayemizden elde ettiğimiz gelirlerle, 2B gelirleriyle, bütçeden gelen paralarla ödüyoruz bunlan. Ama belirli bir dönem geçtikten sonra bizim yaptığımız projelerden gelir elde etmeye başlayınca o gelirlerle birlikte bunların dönüşümü de sağlanacak. Bu projenin başında finansmana elbette ki ihtiyaç var ama şu anda finansmanla ilgili bir kısıtımız yok. Devlet belirli zamanlarda, belirli işleri teşvik eder. îlk başta riskli binalar için vatandaşta bilinirlik olsun. Herkes binasını tespit edebileceğini ve bunun karşılığında yenileyebileceğini düşünsün diye riskli binaları teşvik ettik. Şimdi riskli alanlar belirliyoruz, buralarda projeler gerçekleştiriyoruz. 

O projelerin içerisinden yatırım programlan çıkanyoruz. O yatırımlara göre artık konut, iş yeri yapma aşamasına geldik.. 

Bir alanın belirlenmesi, oralarda proje yapılması süreci var."  


İSTANBUL, ANKARA VE İZMİR'İN DURUMU 


Kentsel dönüşümün en yoğun olarak yapıldığı illere bakıldığında ilk sırada şüphesiz kentleşmenin ve nüfusun en yoğun olduğu il İstanbul yer alıyor. İstanbul'un bu projede ilk sırada yer almasının bir diğer sebebi de deprem riski olması. İstanbul'da bugüne kadar 32 bin 256 binanın risk tespiti yapılmış. Bu binaların içerisinde 152 bin 954 konut ye iş yeri bulunuyor. 

İstanbul'u kentsel dönüşüm kapsamında takip eden ikinci il ise İzmir. İzmir'de 6 bin 130 binanın hasar tespiti yapılmış. 

Bu evlerin içerisinde 14 bin 314 konut ve iş yeri var. Ankara ise üçüncü sırada yer alan il. Ankara'da bugüne kadar 6 bin 92 bina için hasar tespiti yapılmış. Bu binaların içerisinde 11 bin 181 konut ya da iş yeri bulunuyor. 


YAP-SAT DEĞİL YIK-YAP 


İnsanların aklındaki bina yapma mantığının kat karşılığı olduğunu vurgulayan Genel Müdür Gürgen, şunları kaydetti: "Bu sene bunun kurgusunu değiştirmeye çalışıyoruz. Yap-satçılık olmasın da yık-yapçılık olsun. Müteahhit aynı devletle olduğu gibi vatandaşla anlaşsın, binasını yıksın, yeni bina yapsın ama bunun parasım alsın. Mesela, biz okul yaptırdığımız zaman 3 derslik müteahhite vermiyoruz. Müteahhit karım kendi alacak. Bu seneki teşviğimiz bunun üzerine olacak. 'Müteahhit rantı alıyor' deniyor. Bütün rantı müteahhit almasın. 'Sen binam yık-yapçıya yaptır' karşılığında para öde. Bu ödeme nasıl yapılacak? 

Bankadan kredi çekeceksin. Bu krediyi banka müteahhit iş yaptıkça müteahhite verecek. Müteahhit işi bitirdiği zaman bütün parasını almış olacak. Sen de bankaya kredi borçlusu olmuş olacaksın. 

Geri ödemeye başladığın zaman da faizine ben destek vereceğim. Bu şekilde ilave kat çıkılıyorsa o da vatandaşın olsun, yeni daireleri büyültsün. Nasıl derse? 


MÜTEAHHİT DE BUNA RAZI 


Buna yönelik olarak da bir grup yapılaşma var. Müteahhitler de buna razı. 

Çünkü '10 daireli bir binamız var. Maddi durumumuz da iyi değil. Biz burayı yıktırıp yaptırırsak, 10 daire çıkıyor ve müteahhit buraya girmiyor' diyen vatandaş var. Bu da bizim üzerimizde bir baskı. Biz de 'İlave imar artışı isteme. 

100 bin lira kredi çektiğin zaman 10 daireli bir apartmanın içerisinde bir milyon lira para eder. Bu bankada bloke dursun. Müteahhitle anlaşın. Banka da incelesin. Müteahhit teminatım versin içeriye. Banka çözsün kredisini. Müteahhit parasını alsın karıyla. Bina da vatandaşın olsun' diyeceğiz. Müteahhit yapım maliyetini hesap ederek, üstüne karım koysun. İlave daire çıkacaksa da maliklerin olsun. Ona da kabul. Bunun çalışması bitirildi. Finans kuruluşları da müteahhitler de hazır." İstanbul'da en fazla dönüşüm geçiren ilçe Esenyurt İstanbul'un ilçelerine göre Kentsel Dönüşüm rakamlarına bakıldığında, en fazla dönüşüm geçiren ilçe Esenyurt. Esenyurt'ta 2 bin 462 bina için risk tespiti yapıldı. Bu binaların içerisinde 8 bin 385 konut ve iş yeri bulunuyor. Esenyurt'tan sonra Eyüp en fazla dönüşüm geçiren ilçe. Eyüp'de 2 bin 246 bina için risk tespiti yapıldı. Üçüncü sırada ise Küçükçekmece yer alıyor. Küçükçekmece'de 2 bin 202 bina için risk tespit talebiyle vatandaş başvuruda bulundu. Küçükçekmeceyi sırasıyla 2 bin 158 risk tespiti başvurusuyla Kadıköy, bin 893 riskli bina tespit başvurusuyla Kağıthane, bin 644 bina ile de Sancaktepe takip ediyor. 


Dünyada depremlere en alışkın ülke 


Bizdeki dönüşüm Japonların bile ağzını açık bıraktı Türkiye'de başlatılan Kentsel Dönüşüm Japonların da beğenisini kazanmış durumda. Depreme en alışkın millet olan Japonlar bile, Türkiye'deki dönüşüm projelerini dinlediklerinde şaşkınlıklarını gizleyemediler. 


En ufak sallantıda bina yıkılır gider İnternetten örneklere girdiğinizde İngiltere'de limanlar bölgesi yapıldı gibi şeyler çıkıyor. Ama buradaki kurgu bambaşka. Biz ne yazık ki mühendislik bilimini bir tarafa koyarak bina yapmışız ve bizim ülkemiz bütün afetlere maruz bir ülke. 

Bunun karşılığında biz bunları yenilemek zorundayız. Yoksa Erciş'teki, Van'daki deprem gibi 640 kişi öldü. 


Bana sorarsanız çok güçlü bir yer hareketi de değildi o. Ne yazık ki o kadar insan öldü. Rapor sonuçlarında da Van'ın merkezinde ölen kişi sayısı Erciş ve civarında ölenlerden daha azdır. Çünkü oradaki yapılar taştır. Üzerlerinde de toprak damlar vardır. En ufak bir sallantıda yıkılır gider." Ne yapmışlar diye bize bakacaklar Bu projenin benzeri bir projeyi görmediğini anlatan Gürgen, "Ben görmedim. Tüm ülke çapında girişilen böyle bir projeyi de görmedim. Bu ülkede hem insanların mülkiyet hakkını koruyorsunuz, burası demokratik bir ülke. 


İnsanlarla uzlaşarak dönüşüm yapıyorsunuz. Her şeyin tabanında uzlaşma ve anlaşma var burada. Buna rağmen de bütün Türkiye'yi dönüştüreceğiz diye yola çıkmışız. Ben böyle bir proje görmedim ve duymadım. Bana 'Var mı örneği' diyorlar. Ben de 'Biz örnek olacağız. Gelenler ne yapmışlar diye bize bakacaklar' diyorum." Türkiye'deki kentsel dönüşüm faaliyetleri yabancılar için adeta bir mucize. Çeşitli ülkelerdeki kentsel dönüşüm projelerini incelemek için seyahatler gerçekleştiren Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü yetkilileri zaman zaman ziyaret ettikleri ülkelerde şaşırtıcı olaylar da yaşıyor. 


Geçtiğimiz yıl Japonya'da yaşadığı ilginç bir anıyı da anlatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı Böyle 'çılgın'ı yok ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedad Gürgen "150 bin riskli konutun dönüşümünü gerçekleştiren ekibimle gerçekleştirdiğimiz ziyarette, Japon uzmanlar bir sunum yaptı. Altı sauna üstü ev olan bir yeri dönüştürmüşler, bunu anlattılar. Ardından söz sırası bize gelince 'ör"Bir de özel sektör yatırımcısının projesine götürdüler bizi. 30 sene sürmüş bir proje. İçerisinde de 2 rezidans, 1 işyeri, 1 otel bloğu yapılmış. Binalar toplanmış. 


Alttan da bir yol geçiyor. Türkiye'de bu projelerin 10'larcasını yürüten müteşebbisler var. Onun için böyle çılgın bir projenin yürütüldüğü bir yer yok diyorum." nek gösterdiğiniz projenin benzeri, 60 bin dönüşüm gerçekleştirdik' yanıtı verdik, çok şaşırdılar" diye konuştu.


ONDAN 60 BİN TANE VAR 


Gürgen şöyle devam etti: "Japonya'ya biz buradan arkadaşları götürdük. 150 bin riskli bina dönüştüren bir ekip götürdüm ben oraya. 

Orada bize sunum yaptılar. 

'Hamam dönüşümü gerçekleştirdik' dediler. Altı sauna, üstü ev olan bir yeri yeniden yapmışlar ve bize detaylı şekilde anlattılar. Biz de 'O projeden şu anda bizde 60 bin tane var' dedik. Gerçekten -f böyle bir şey yok. Bir yerde deprem olmuş. Onun ardından yapılan rehabilitasyondan bahsetmiyorum. Mevcut olanın riskini tespit edip de yıkıp yapmak anlamında söylüyorum. Yoksa örneğin Kobe depremin ardından baştan aşağıya yeni bir şehir olmuş ama ben bundan bahsetmiyorum.   


JAPONYA, dünyada depremlerle anılan bir ülke. Hemen hemen her yıl 6 şiddetinin üzerinde sarsıtılar yaşayan ülke, tarihinin en büyük depremini ise 2011 yılında gördü. 9 şiddetindeki deprem, dünyada da en büyük ilk beş depremin arasına girdi. Deprem sonrasında bölgede yüksekliği 379 metreye varan tsunami dalgaları meydana geldi. Tsunami ülkede çok büyük zarara yol açtı. Deprem ve tsunamide 20 bine yakın kişi hayatını kaybetti. Fukuşima Nükleer Elektrik Santralinde tsunami sonucu sızıntı meydana geldi. Deprem sonrasında doğan tsunamilerde, dalgalar saatte 500 km hızla Havvaii'ye ulaştı. 



Akşam EK