21 / 12 / 2024

Yapı sektörü EKODesign 2010'da buluştu

Yapı sektörü EKODesign 2010'da buluştu

Yapı sektörünün ve mimarlık alanının  karar vericileri "yapılaşmanın ekolojik gerekliliği" odağında EKODesign Konferansı'nda buluştu



Yapı-Endüstri Merkezi tarafından bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirilen EKODesign Konferansı, "yapılaşmanın ekolojik gerekliliği" odağında, konusunda uzman dünyaca ünlü konuşmacıları, kentsel planlama, mimarlık, tasarım, yapı malzemesi, gayrimenkul sektörü, ilgili sivil toplum kuruluşları ve kamu/yerel yönetimlerin yerli - yabancı liderleri ile bir araya getirdi.

BASF, Siemens Ev Aletleri Ana Sponsorluğu'nda ve VitrA-Artema İnovasyon Sponsorluğu'nda Yapı-Endüstri Merkezi'nde gerçekleştirilen konferans sektör profesyonellerinden büyük ilgi gördü. 

Yapı-Endüstri Merkezi mimarlık ve yapı sektöründe ekoloji, sürdürülebilirlik, çevre dostu binalar ve uygulamalar konularında başarıyla sürdürdüğü EKODesign Konferansı'nın üçüncüsünü 14 Nisan 2010'da Yapı-Endüstri Merkezi'nde gerçekleştirildi. Yeşil binaların; geliştirme, tasarım, inovasyon, mühendislik ve planlama boyutlarıyla ele alındığı konferansın odağını "yapılaşmanın ekolojik gerekliliği" oluşturdu. 

Konferans başladığı yıldan bu yana, ÇEDBİK, GYODER ve ULI Türkiye'nin katkılarıyla düzenliyor. EKODesign 2010 Konferansı; enerji verimliliği ve kaynakların korunmasıyla ilgili yürüttüğü AR-GE çalışmaları ile binalarda enerji verimliliğine yönelik yenilikçi çözümler sunan BASF ve doğal kaynakların korunması, artan çevre kirliliğinin önlenmesi ve yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik inovatif teknolojiler konusunda lider Siemens Ev Aletleri ana sponsor olarak; akılcı, estetik ve çevreye duyarlı yaklaşımıyla seramik banyo ürünlerinden armatürlere, karolardan küvetlere ve bunları tamamlayan aksesuarlara kadar her alanda ürün geliştiren VitrA-Artema inovasyon sponsoru olarak; sürdürülebilirlik ve ekolojik mimarlığa verdiği destek çerçevesinde Fibrobeton ve Türk Ytong firmaları sponsor olarak destekledi. 

EKODesign Konferansı konuşmacıları ve konu başlıklarından önemli notlar...

Dünyanın karşı karşıya olduğu "ekolojik kriz", gözlerin mimarlık alanındaki ekolojik uygulamalara çevrilmesine neden olurken, çalışmalarını son yıllarda özellikle "mimaride sürdürülebilirlik" ve "ekoloji" temalarının üzerine yoğunlaştıran Yapı-Endüstri Merkezi'nin, bu alandaki en önemli etkinliklerinden biri olan EKODesign 2010 Konferansı bu yıl da dikkatleri yapılaşmanın ekolojik gerekliliğine çekti.

Doğan Hasol

Açılış konuşmasını yapan Yapı-Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol, bin yıllardır kabul gören Vitruvius'un sağlamlık, yararlılık ve estetik formülünün artık yeterli olmadığını dile getirerek "Ekoloji çağımızın vazgeçilmezidir" dedi. Hasol, işe enerjinin büyük kısmını tüketen binalardan başlanması gerektiğini dile getirerek, buradan hareketle EKODesign Konferansları'nı her yıl düzenlemek konusunda kararlı olduklarını bildirdi.

Berkan Toros

Birleşmiş Milletler Çevre ve Sürdürülebilirlik Kalkınma Türkiye Programı Destek Sorumlusu Berkan Toros, sürdürülebilirliğin ekonomik, sosyolojik ve politik olmak üzere üç ayak üzerine oturduğunu söyleyerek "Biraz kültürel, biraz ekonomik ve biraz da ekonomik değişim ile karşılaşılan sorunların üstesinden gelinebilir" diye konuştu.

Toros, "Eğer bir ülkenin suyunu içip havasını koklayamıyorsanız, o ülke gelişmiş bir ülkedir. Eğer suyunu içip havasını koklayabiliyorsanız, o ülke gelişmemiş bir ülkedir" sözünü hatırlatarak ekoloji ve ekonomi arasındaki çelişkiye ve gelişmiş ülkelerde eskiden elit bir yaklaşım olarak algılanan sürdürülebilirliğin artık her vatandaşın hakkı olarak benimsenmeye başladığına dikkat çekti.
 
Çevre ve çevresel sorunların üzerinden sadece ekonomik yöntemlerle gelinemeyeceğini ve dolayısıyla da değişimin kolay olmadığını vurgulayan Toros, "gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere devrettikleri eski teknolojiler, düşük kapasite, finans, davranış değişikliklerindeki değişiklikleri yönetme, etiketleme ve standardizasyon" olarak sıraladığı sorunların çözümü için şunları söyledi: "Ana hedefimiz çevresel etkinin minimum biçimde üretime ve tüketime entegre edilmesi. Bu konuda akademik ilerleme ve kurum alışkanlıklarının değişmesi bize çok yardımcı olacaktır. Ayrıca ekonominin motoru olan özel sektör de bizim işimizi büyük ölçüde kolaylaştırabilir."
 
Ayşe Özkaya

"İyi Fikirler, Büyük Tasarruflar" projesi hakkında bilgi veren Siemens Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya Siemens'in vizyonunu "Fonksiyonel teknoloji, kolay kullanım ve estetiğin akıllıca harmanlanması" olarak tanımladı. Siemens'in çevreci yaklaşımını anlatan Özkaya, Siemens ürünlerinin teknoloji, yenilikçilik ve tasarım ayakları üzerine kurulduğuna dikkat çekti.
 
Michael U. Hensel

 "Sürdürülebilirlik" konusunun oldukça karmaşık olduğunu dile getirerek sözlerine başlayan Tasarım Araştırmaları Profesörü Michael Hensel, sık sık derin düşünmenin ve yakından bakmanın önemine vurgu yaptığı konuşmasında "Sürdürülebilirlik sadece orta ve üst sınıf için değildir. Olaya tek bir noktadan bakmamalıyız. Her şey birbirini etkilediği için konuya bütünsel bir biçimde yaklaşmalıyız" diye konuştu. Hensel sürdürülebilirliği, hemen çözülmeyecek uzun zamana yayılmış önemli bir sorun" diye tanımlayarak, konuyu çeşitli fotoğraflar ve projeler üzerinden anlattı.
 
Elif Padar

Vitra-Artema adına söz alan Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Pazarlama Müdürü Elif Padar, genel olarak sürdürülebilir kalkınmaya yönelik düşüncelerini paylaştığı konuşmasında "Sürdürülebilir kalkınma iş dünyasının ve insan yaşamının gereksinmeleriyle doğal kaynakların sürdürülebilirliği arasında denge kurar" dedi. Padar, dünya nüfusunun yüzde 20'sinin gezegenin kaynaklarının yüzde 80'ini kullandığını hatırlatarak, bu kaynakların adil ve verimli kullanılması için Vitra-Artema'nın çalışmalarını aktardı.  

Horst Fabian

"Sürdürülebilir ve Ekolojik Yapılar için İnovatif Ürünler" başlığı altında konuşan BASF MASDAR Proje Müdürü ve İnşaat Mühendisi Horst Fabian ise "yapı kimyasalları alanında lider" olarak tanımladığı BASF'ı ve BASF'ın sürdürülebilir yenilikçi ürünlerini anlattı.

Barış Onay, Erdinç Varlıbaş, İlker Aydın, Berkay Somalı

Yapı-Endüstri Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Barış Onay'ın başkanlığında gerçekleştirilen "Yatırım ve Geliştirme Açısından Yeşil Binalar" isimli oturumda ise yeşil binalar Türkiye'de yapılan projeler üzerinden tartışıldı.

Yatırımcı  gözüyle yeşil alışveriş merkezi projeleri ve BREAM sertifikasından söz eden Redevco Ticari Departman Müdürü İlker Aydın, Redevco tarafından gerçekleştirilen Türkiye'nin "ilk yeşil alışveriş merkezi" ve "uluslararası BREEAM Sertifikası'na sahip ilk binası" sıfatlarını taşıyan Erzurum Alışveriş Merkezi ve "Türkiye'nin BREEAM Sertifikası'na sahip en büyük yapısı" ve "Ankara'nın ilk yeşil alışveriş merkezi" olma özelliklerini taşıyan Gordion Alışveriş Merkezi'ni anlattı.
 
Yatırımcı gözüyle konut perspektifi üzerinden LEED sertifikasını değerlendiren, VARYAP CEO'su Erdinç Varlıbaş ise konuşmasında "Türkiye'nin ilk çevreci konut projesi" olarak adlandırılan Meridian'a odaklandı. Varlıbaş, Türkiye'deki "yeşil bina" algısının sadece peyzaj alanlarından ve binanın küçük bir kısmında bulunan yeşilden ibaret olduğuna vurgu yaparak, "Yeşil binalar bir pazarlama tekniği olmaktan çıkarak bir ihtiyaç haline geldi" dedi. Türkiye'ye yeni bir vizyon getirmek amacıyla Meridian projesine başladıklarını ifade eden Varlıbaş, bu süreçte karşılaştıkları sıkıntıları da aktardı. Varlıbaş, "Biz bu işi sevdik. Dolayısıyla bundan sonra yapacağımız her binanın yeşil olmasına özen göstereceğiz diye konuştu."

Oturumun son konuşmacısı  olan Atlensis Kurucu Ortağı ve Yeşil Bina Danışmanı Berkay Somalı ise yeşil ofisler ve sanayi yapıları üzerine eğildi. "Yeşil bina konseptine sadece bina gözüyle bakmak meseleye at gözlüğüyle bakmak anlamına geliyor. Çünkü yeşil bina konseptinin amacı zaten genel olarak endüstriyi değiştirmek!" diyen Somalı, kısa vadeli bir dönüşümün özellikle Türkiye'de mümkün olmadığını ifade ederek, yeşil bina potansiyelinin yeni yapılacak olan binalarda değil de aslında var olan binaların dönüşümünde gizli olduğunu söyledi. Somalı, merak edilen yeşil binaların maliyetleri konusuna da aydınlık getirerek, "Yeşil bina yapmanın maliyeti yatırımcının amacına, motivasyonuna ve beklentilerine göre değişir. Dolayısıyla bir takım fiyat araştırmaları olsa da maliyet her yeşil binaya göre farklılık gösterir" diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Peter Clegg

İngiltere'de yeşil bina kriterlerinin oluşturulması konusunda öncülük eden Feilden Clegg Bradley Mimarlık Kurucu Ortağı ve mimar Peter Clegg, "İklim Değişikliği ile Yüzleşmek için Yaratıcılık ve İşbirliği" üzerine konuştu. Konuşmasını, karbondioksit salımlarının dünyadaki ayak izleri üzerine kuran Clegg, konuyu projeleri üzerinden anlattı. Clegg, dünyada her ülkenin eşit oranda karbondioksit salmadığına dikkat çekerek 5 yıl önce dünya ortalamasında olan Türkiye'nin, son 5 yılda karbon salımını yüzde 30 oranında büyüttüğünü ve bu oranında dünya genelinde yüzdesel olarak en büyük artış olduğunu ifade etti.

Ekoloji konusunda mimarların ve mühendislerin işbirliğine vurgu yapan Clegg, işbirliğinden doğan 3'ü ofis binası 3'ü konut olmak üzere 6 projesini anlattı.

Selçuk Avcı

Mimarların ve mühendislerin bir arada çalışmasının çevre açısından taşıdığı öneme her fırsatta dikkat çeken AVCIARCHITECTS Kurucu Ortağı mimar Selçuk Avcı ise Clegg'in söz ettiği karbon ayak izlerine atıf yaparak, kendisinin bu izlerin nasıl değiştirileceği ile ilgilendiğini dile getirerek sözlerine başladı.

Avcı, konuşmasının ilk bölümünde, kendisinin hayli ilginç bulduğunu söylediği, içinde yaşadığı koşullara adapte olmak konusunda önemli bir örnek olan "deve" hayvanını anlattı. Türkiye'deki mevcut yapıların kötü olduğunu dile getiren Avcı, buradaki mimarların ancak yüzde 5'inin iyi olduğunu ve sadece yüzde 1'inin ise "deve"den ilham alarak bütünsel tasarım yapma yeteneğine sahip olduğunu dile getirdi.

Önemli olanın, yurtdışından gelen mimarlar ile çalışmak değil Türkiye'de yetkin mühendisler yetiştirmek olduğunu söyleyen Avcı, sözlerine şöyle devam etti: "Mimarlar evrensel olmak isterler, her şeyi tasarlamak isterler, buradan ilham alırlar. Kendilerini yaradan yerine koyarlar. Fakat artık öğrenmemiz gereken şeylerin sayısı o kadar arttı ki tek kişinin yapabilmesi mümkün değil. Ekolojik tasarım kavramı da öyle. Bir kişinin ekolojik tasarım yapması mümkün değil, mutlaka işbirliğine gidilmeli."

Jacques Ferrier

Jacques Ferrier Architects Kurucu Ortağı Jacques Ferrier ise yaptığı "Duyusal Kent" başlıklı konuşmasında sürdürülebilirliği "mimarlık ile teknik arasındaki denge" olarak tanımladı. Ferrier, ekolojik yaklaşımını projeleri üzerinden anlattı.

And Akman

"Yerine Ait Ekonomik Yapı" üzerine konuşan mimar ve yapı biyoloğu And Akman ise "Ekolojik yapı, yapılmayan yapıdır" diyerek tamamen ekolojik bir yapının olamayacağını dile getirdi. Akman ne yapılırsa yapılsın az ya da çok ekolojik döngülere müdahale edildiğini vurgulayarak çevreye en az müdahale eden şu yöntemi önerdi: "Yapı, hafriyattan çıkan toprak ile yapılsın ve ömrünü tamamladığında da olduğu yerde çöksün."

Akman, "yerine ait yapı"dan kastının ise "yapının bulunduğu yerin malzemesinden, toprağından yapılmış, anıtsal olmayan ve şeklinden çok içeriği ile ilgilenilen"  yapılar olduğunu dile getirerek, konuşmasını yerine ait yapı  örneklerinden örnekler göstererek tamamladı.

Klaus Bode

 "Sürdürülebilir Tasarım - Mimarlık ve Mühendisliğin İşbirliği" başlıklı konuşmasında BDSP Çevre Mühendisliği Ortaklığı Klaus Bode, danışmanlık yaptığı dünyaca ünlü projeler üzerinden "Çevre Danışmanlığı" sürecinin, tasarımın hangi aşamasında başladığını, bunun geliştirme ve yatırım değeri üzerindeki etkilerini aktardı. Bode, odak noktasının sürdürülebilirlik ve bununla birlikte kaçınılmaz olarak çevre tasarımı üzerine kaymasının, mimarlık ve mühendislik arasındaki entegrasyonun ihtiyacını vurguladığını ifade ederek şöyle konuştu: "Mühendislik çözümleri mimarlığa oranla detaylara daha hakim olma eğilimindedir. Kritik bir bakışla mimarlık ve mühendislik teoride ve pratikte nasıl birlikte var olabilir? Nasıl paralel gelişim gösterebilir ve pazarın isteklerine cevap verebilir? Biz tek kelimeyle `sürdürülebilirlik' ya da belki `hayatta kalma' olarak açıklanabilecek bir çeşit devrim çağına giriyoruz."

Diğer konuşmacılar gibi konuşmasında mimarlık ve mühendislik arasındaki işbirliğinin önemine vurgu yapan Bode, mühendislik ve mimarlık arasındaki işbirliğinin ve buna paralel olarak sürdürülebilir mimarlık örneklerinin sınırlı kalması konusunda "finans, bilgi ve teknoloji eksikliği ve ego" bahanelerinin öne süldüğünü dile getirerek, gerçek sorunun hem mimarların hem de mühendislerin tutumlarında yattığını söyledi. Bode, konuşmasına projelerinden örnekler göstererek devam etti.

Yapı-Endüstri Merkezi EKODesign Konferansları'yla, ülkemizde az sayıda olan "Yeşil Bina" uygulamalarının artmasını; kentlerin, bölgelerin, binaların tasarımında ekolojik tasarım ölçütlerinin daha fazla uygulanır hale gelmesine katkıda bulunmayı hedefliyor. 

Yapı-Endüstri Merkezi ayrıca bu alandaki düzenlediği etkinlikleri, çıkarttığı yayınlarla da destekleyerek ülkemizde yeşil binalara ilişkin bir gündem yaratmayı hedefliyor... 1973'ten bu yana, 37 yıldır kesintisiz yayınlanan mimarlık kültürü dergisi YAPI, EKODesign 2010 Konferansı'na paralel olarak, konferansta ve derginin Nisan sayısıyla birlikte dağıtılmak üzere, üçüncü "Yapıda Ekoloji"ni yayımladı.

Yapı-Endüstri Merkezi

Yapı-Endüstri Merkezi, yapı malzemesi ve teknolojisi alanında çalışan bir bilgi merkezidir. 1968'den beri yapı sektöründe mal ve hizmet üreten kuruluşlar ile yine bu sektörde çalışan profesyonel yöneticiler, mimarlar, mühendisler, müteahhitler ve yapı malzemesi kullanıcısı tüm kesimlere hizmet vermektedir. Yapı Bilgi Merkezi, YEM Yayın ile yayınladığı sektörel yayınları, YEM Kitabevi, yapı malzemeleri ve teknolojilerinin sergilendiği YAPI Fuarları, yıl bütününe yayılan çeşitli organizasyonları,  2001' den bu yana hizmet veren kapsamlı ve uzmanlaşmış portalı yapi.com.tr, mimarlık ve tasarım yayın platformu mimarizm.com, sanal ortamdaki mimarlık müzesi mimarlikmuzesi.org ile sektörün temel taşlarından birini oluşturmaktadır.

Dünyanın lider kimya şirketi BASF'in portföyünde kimyasallar, petrol ve gaz, performans ürünleri ve tarımsal ürünler ile ince kimyasallar ve plastikler yer alıyor. Hemen hemen her sektöre güvenilir ürünler sunan BASF müşterilerinin başarılarına katkıda bulunuyor. BASF yüksek kaliteli ve akıllı çözümleriyle iklim koruma, enerji verimliliği, beslenme ve ulaşım gibi küresel sorunlara cevaplar bulmak konusunda önemli bir rol oynuyor.

BASF'in 2009 yılında tüm dünyada çalışan sayısı  yaklaşık 105.000'i aştı ve dönem satışları  50.7 milyar Avro olarak gerçekleşti. BASF hisseleri Frankfurt (BAS), Londra (BFA), New York (BF) ve Zürih (AN) borsalarında işlem görüyor. BASF, yaklaşık 130 yıldır etkin olduğu ve 39 yıldan bu yana üretim yaptığı Türkiye pazarında, 4 şirket ve 5 üretim tesisiyle faaliyet gösteriyor. BASF'in Türkiye'de, ana temsilcisi BASF Türk Kimya'nın yanı sıra Elastogran, BASF Yapı Kimyasalları, BASF Coatings ve BASF Ciba gibi önemli iştirakleri bulunuyor.

Siemens Ev Aletleri

1992 yılında Türkiye'de beyaz eşya olarak kullanıcılarla buluşan Siemens, solo ve ankastre pazarlarında buzdolabından mikrodalga fırına, çamaşır makinesinden elektrikli süpürgeye, küçük ev aletlerinden televizyona kadar geniş bir ürün yelpazesiyle tüketicilerin her türlü ihtiyacına cevap veriyor. Özellikle ankastre cihazlar konusunda dünyada, Avrupa'da ve Almanya'da olduğu gibi Türkiye'de de lider olan Siemens, solo ürünlerde de sürekli büyüyen bir marka olma özelliğine sahip. Akılcı doğal kaynak kullanımının sağlanmasını amaçlayan Siemens Ev Aletleri, çevre alarmı niteliğindeki olumsuz gelişmelere dur demeyi ve Eğirdir Gölü'nün gelecekte de var olabilmesi için farkındalık yaratmakta ve gölün korunmasında önemli katkılarda bulunmaya devam ederken, sponsorlukları ve sektördeki platformlara verdiği destekle de pazarın gelişimine liderlik ve önderlik yapmayı sürdürüyor.

444 66 88

VitrA ve Artema

Türkiye'deki yapı ürünleri pazarında en geniş ürün yelpazesine, üretim ve satış ağına sahip Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu, VitrA ve Artema'nın yanı sıra, Engers, Villeroy&Boch, Burgbad, VitraFix ve İntema Mutfak markalarıyla hizmet veriyor. 8'i Almanya ve Fransa'da, 9'u Türkiye'de olmak üzere toplam 17 üretim tesisi bulunan Grubun yıllık üretim kapasitesi; 5 milyon adet seramik sağlık gereci, 35 milyon m2 seramik kaplama malzemesi, 373 bin modül banyo mobilyası, 3 milyon adet armatür, 350 bin adet banyo küveti, 2.5 milyon adet banyo aksesuvarı, 150 bin adet gömme rezervuar, 550 bin adet klozet kapağı ve 100 bin ton yapı kimyasalından oluşuyor. Üretirken ve tasarlarken kaynakları koruma ilkesiyle hareket eden VitrA ve Artema, hammaddeden su ve enerjiye kadar üretimde kullanılan tüm kaynakların daha az tüketilmesini hedefleyen projeler yürütüyor. Geliştirdiği yeni teknolojiler ve tasarladığı ürünlerle, gelecek kuşaklara yaşanabilir ve temiz bir dünya bırakmak için çalışıyor.

 0800 211 70 00


Geri Dön