Yeni pazarlar inşaat sektörünü canlandıracak!
Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Durbakayım “İran’a ambargonun kalkmasının bize çok yararı olacağı açık. Acemler iyi tüccardır. Bu nedenle oraya gidecek arkadaşlarımız hesabını kitabını iyi yapsın” dedi.
Konut ve inşaat sektörü tüm dünya ekonomilerinin lokomotifi durumda. 2016’da bu sektörde neler bekleniyor? İran pazarının da açılmasıyla sektörde neler beklenebilir? Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım ile konuştuk. Durbakayım, yeni pazarların açılması ile sektörün daha da hareketleneceğini ve 2 milyon konut satış rakamının yakalanabileceğini söyledi.
- 2015 nasıl geçti?
Sektörde 2015’i rekorla kapattık. Şimdi 2016’ın başındayız seçim yok, temennimiz önümüzdeki günlerde de terör olaylarının daha enforme edilebilir seviyelere inmesi, sıfırlanması. Böyle olduğu takdirde 2016’da hem kentsel dönüşüm hem yabancıya olan satışların artması suretiyle konut sektöründe 2015’in rekorunun kırılmasını bekliyoruz.
- 1.5 milyon gibi bir satış rakamından bahsediyoruz...
1.5 milyon gibi bir rakam gerçekçi bir rakam, ulaşılmaz bir rakam değil. 2015 yılı 1 milyon 250 bin civarında kapatıldı. 1.5 milyon satış rakamı da yüzde 20 gibi bir rakama tekabül ediyor. Bu rakama ulaşmaması için hiçbir neden yok. Çünkü yabancıya olan satışta hedeflerin çok altındayız. Bunun nedeni yabancının tercih edeceği projeler satışta değildi. Yabancının tercihleri tespit edildi onlara göre projeler dizayn edildi. Yabancının beklediği bir takım avantajlar; oturma izni, vatandaşlık gibi hükümetin atacağı adımlar ve yabancıya satılan malın ihracat sayılması...
1. SINIF İHRACAT
- Bu konuda nasıl bir formül izlenebilir?
Dışarıya bir satış yapıldığında ihracat deniliyor buna. Yerli ürünler yurdumuzdan dışarı çıkıyor. Bunları imal etmek ithalat ile beraber oluşuyor ayrıca gayrimenkulde enteresan bir durum var, mal ülkemizde, ülke sınırlarında kalıyor. Para sınırlarımız içine geliyor. Bunu alan da yılda hiç değilse bir kere gelip malını kontrol ediyor ve yine para harcıyor. Dolayısıyla bu ihracatın 1. sınıfı desek doğrudur.
- Bunu formüle eden ülkeler var mı?
Tabii İspanya bunu böyle teşvik etti. Bildiğim kadarıyla Brezilya’da, Fransa’da da örneği var. Mal burada sınırlarımız içinde. Burada da bu mal kullanıldıkça tekrar katma değer yaratacak bir unsur. Kiraya verecek olan insanlar, burada yaşayacak olan insanlar emek harcayacak, su harcayacak. Dolayısıyla bunu Türkiye’de ileriki günlerde göreceğimizi umut ediyoruz.
- İran’a ambargoların kalkması sektörü heyecanlandırmıştır...
İran çok yakın ve Müslüman bir ülke. Tarihten beri zaman zaman savaşlar olmuş ama belli bir yakınlığımız var. Kız alınılmış verilmiş, belli akrabalıklar var. Dolayısıyla bize çok büyük bir katkıda bulunacağı açık. İran zengin bir ülke, İran’ın ekonomisi çok sağlam. Bazı ülkelerde bilhassa Afrika ülkelerinde inşai faaliyetlere girmek istiyorlar, bir takım projeler yapmak istiyorlar fakat kaynakları yeterli değil. İran kendi kendine kaynağı yeten bir ülke. Dışarıdan bir finansman bulup da bu projeleri yapmak değil, kendi kaynaklarıyla bunları yapacak güçte. Bunların hepsi bizim için pozitif ama şunu unutmamak lazım; iyi tüccardırlar bizim giden arkadaşlarımızın hesaplarını kitaplarını iyi yapmaları lazım. Acemler, iyi tüccardır. Şu anda bazı firmalar temsilcilerini hatta yönetim kurulu üyeleri dahi ya yoldadır ya İran’a gitmiştir. Biz konuşurken belki orada görüşmelere başlamıştır.
- Rusya’da iş yapan müteahhitlerimiz vardı. İran’da AVM, otel ihtiyacı, bina ihtiyacı, yenilenme, altyapı, yol ihtiyacı var. Dolayısıyla İran pazarı sektöre ekstra bir hareketlilik katar mı?
Türk insanı inşaatı seviyor. Türk müteahhitinin kutuplardan ekvatora kadar olmadıkları yer yok. Bu alanda çalışan firmalar muhakkak İran’a gidecektir, burada çalışacaktır. Dolayısıyla onların emekleri yadsınamaz çünkü dışarıda kazanılan bir para Türkiye için çok büyük katma değer. Dışarıda yaptığınız bir işte müşavirlik firmaları da etken olursa Türk üretiminin dışarıda yaptığımız inşaatlarda kullanılması sağlanırsa bu sefer birkaç kere bu karlılığı, faydayı katlamış oluruz.
- 2015’e seçim yılı dedik. 2016 ne yılı olabilir?
Bütün hazırlıkların yapılmış olduğu bir yıl. Mütekabiliyet kanunu çıktı, çıkalı 2 seneden fazla oldu. Beklediğimiz yönetmeliklerle iyileştirmeleri var. Afet yasası malum o devreye girdi onda bir takım ilerlemeler olacak. Çünkü kentsel dönüşüm tam manasıyla çalışıyor diyemeyiz. Bunları tabii hükümetin çözmesi suretiyle burada da büyük bir hareketlenme yaşanacak. Bu iki konu istediğimize yakın bir noktaya geldiği takdirde 1.5 milyon satış hedefini tutturmamız hatta geçmemiz işten bile değil. Normal olan ihtiyaçta da. Türkiye’nin nüfusu 80 milyonlara gidiyor. Genç bir nüfus var yaşam alışkanlıkları değişti. İnsanlar küçük birimler halinde yaşıyorlar.
- Yani konut ihtiyacı artarak sürecek...
Bu artacak tabii. Ama artarken de alışkanlıklarımız da, metrekareler de belli makul ölçülere giriyor. Çünkü arsa pahalı. Büyükşehir tercihi azalmaya başladı. Dolayısıyla büyük şehirlerden sonra bazı şehirlerimize nüfus artışının ve konut yapımının kayması beklenebilir. Birkaç firma Anadolu’da proje üretmeye başladı. Çünkü buradaki insanlar İstanbul’dan daire alıyorlardı. Anadolu’nun işgücü ve parası buraya gelmeseydi İstanbul olmazdı. kendi yurdunda oturmayı onlar da istiyor. Biz de Teknik Yapı olarak onların ayağına gidiyoruz. Gayrimenkul en sağlam yatırım, çok seviyoruz millet olarak. Dolayısıyla sektörde finansman ayağı doğru konumlanırsa, hakiki mortgage kredileri olur ikinci piyasalar kurulursa, faizler de yüzde 0.75’lere gelirse 1.5 değil 2 milyon satış rakamını görebiliriz.
Faizlerin yüksek olması demek kazancın artması demek değildir
- FED’den bekliyoruz? Önümüzdeki süreçte faizler anlamında bir risk görüyor musunuz?
Faizler artık belli bir yerde seyrediyor. Biraz iniyor, biraz çıkıyor. Bizim o enflasyonla yaşadığımız yılları hiçbir zaman çağrıştırmıyor. İndiği ve çıktığı sınırlarda bugün artık firmaların enforme edebileceği rakamların dışına çıkmaması için hem hükümet hem merkez bankası gayret ediyor. Herkesi ilgilendiren bir sorun risk değildir. Ama belli bir kesimin menfaatine diğer kesiminde aleyhine olan bir durum varsa bu risk olur.
TEHLİKELİ OYUN
Geçtiğimiz enflasyonist yılların tekrar gelmesinin faydası hiç kimseye yok. Dolayısıyla herkes bunun bilincinde, masanın iki tarafında olanlar da bunun bilincinde. Faizlerin çok yukarı çıkması demek insanların kazancının artması demek değil, yolunda gitmeyen bir takım şeylerin başlaması demek. Bugün herkes hasta olsun ben olmayayım diye bir mantığı sürdüremezsiniz. Çünkü bir yerden sonra size de bulaşacak bu hastalık. Onun için bu tehlikeli bir oyun. Bunlar yaşandı, dünya yaşadı bunları. Ve herkes bunun bilincinde. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde bizi şok edecek bir durum değil, daha iyi olacağını düşündüğümüz bir döneme gireceğiz. Çünkü şu anda en gayri müsait günleri, kış günlerini yaşıyoruz. Geçen sene seçimlerle geçti. Artık baharla beraber beklediğimiz hedeflere ulaşmak için bütün sektörler harekete geçecek, şu anda da bütün hazırlıklar o şekilde gidiyor.
Master planlara ihtiyaç var
Petrol fiyatları düşüyor. İnşaat sektörüne bakıldığında, üretimde petrole dayalı ürünler de var. İran, Rusya vs diyoruz bunlar petrol üretici ülkeler. Petrol fiyatlarının ve doların ne kadar etkisi var sektöre?
İnşaat maliyetlerimiz artıyor bu ürünler anında reaksiyon gösteriyor. Ancak fiyatlar düşünce aynı hızla aşağı inmiyor. Beklenti şudur eğer bir mal bir rakama çıkmışsa ne yapıp edip o rakama tekrar getirmektir. Petroldeki inen rakam bizleri belki sevindiriyor. Okuduğumuz zaman magazinsel olarak seviniyoruz ama cebimizde hiçbir zaman etkisini görmüyoruz. Bizim sektörde de petrolle üretilen ürünlerde belli bir düşüşü görebilmemiz için belli bir zaman geçmesi lazım çünkü şu anda kullandığımız petrolde böyle bir iniş yok ki üretilen malzemelerde olsun. Bu bakımdan o zamana kadar zaten bunu petrol üreten ülkeler bir şekilde, üretimlerini azaltmak, ticari maharetlerini kullanmak suretiyle bize bunu ucuza mal etmeyecekler. İnşaattaki maliyetlerin düşebilmesi için farklı şeyler lazım. Yani burada sizin kullandığınız malzemelerin değişmesi lazım. Daha basit malzemeler, daha uygun ve yeşile duyarlı, karbon salımı az olan malzemelerin kullanılması lazım. İş arsa girdisine geliyor. Siz kullandığınız malzemeyi sıfır maliyetle temin etseniz de arsa arzı önemli bir kalem. Arsa üretilmesi lazım. Şehirlerin yerlerinin tespiti, master planların yapılması lazım. Bizde yanlış olan sanayi, kültür veikamet yerlerinin birbirinden uzak olması son derece gayri ekonomik olarak yaşamamızı mecbur ediyor.
Star/ Zeliha Saraç