Yenikapının batık gemileri, Amerikalıları cezbetti
Arkeolog Ufuk Kocabaşın başkanlığında Marmaray ve metro projeleri kapsamında Yenikapıda yapılan kazılarda ortaya çıkarılan "antik gemi mezarlığı", Amerikalılardan büyük ilgi görüyor
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Anabilim Dalı Başkanı ve İÜ Yenikapı Batıkları Projesi Başkanı Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, ABD’de yaklaşık 20 gün sürecek program kapsamında Yenikapı’da sürdürülen çalışmaları Amerikalılara anlatmaya ilk Washington’da başladı. Başkentte Türkiye Büyükelçiliğinde sunum yapan Kocabaş, salonda bulunan Amerikalıların gönlünü adeta "fethetti". Türkiye’nin Amerikalı Dostları (American Friends of Turkey-AFOT) adlı kuruluşun organizasyonuyla Kocabaş’ın Yenikapı’dan fotoğraflar ve görüntüler eşliğinde yaptığı 1 saati aşkın süren sunumu, çok sayıda elit Amerikalı konuğun doldurduğu salonda büyük ilgi uyandırdı. Amerikalıların Kocabaş’a kazı çalışmalarıyla ilgili arka arkaya sorular yönelttiği gözlenirken, bazıları Türkiye’ye geldiklerinde kazı alanını mutlaka ziyaret etmek istediklerini söyledi ve bunun için Kocabaş’tan yardım ricasında bulundu. -Amerikalılar çok meraklı..- Yenikapı’daki çalışmalarını ve ABD ziyaretini AA muhabirine değerlendiren Kocabaş, İstanbul’da Turkish Cultural Foundation’da verdiği bir konferans sonrasında, ABD’de Amerikalı dinleyici ve bilim çevrelerine Yenikapı’daki çalışmaları aktarması için teklif alması sonucu bu programın ortaya çıktığını söyledi. AFOT’un organizasyonu ve İÜ ve Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle ABD’ye geldiğini ve ilk konuşmasını Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğinde yaptığını anlatan Kocabaş, Büyükelçilikteki konuşmaya gösterilen ilginin kendisini çok memnun ettiğini söyledi. Kocabaş, şunları belirtti: "Ben gerçekten ilgiden çok memnun kaldım. Hakikaten çok elit bir izleyici kitlesi vardı. Sorulan sorulardan da ne kadar ilgilendiklerini anlayabiliyorsunuz. Eminim bu grup içinden İstanbul’a da çok gelen olacak. Herkes kartımızı istedi. Orada tekrar buluşup burada dinledikleri sunumda izledikleri kazı alanını orada gezmek de istiyorlar. Bundan sonra turumuz devam edecek. New York’ta, North Carolina’da, Teksas’ta ve Los Angeles’ta konuşmalar yapacağım. 23 günlük bir seyahat olacak bu. Dilimizin döndüğünce kendi üniversitemizi ve İstanbul arkeoloji müzelerinin büyük başarıyla sürdürdüğü kazıları ve bizim üniversitemizin batık gemi çalışmalarını Amerikalı dinleyicilere aktarmaya çalışacağız." ABD’deki programının müzeler ve üniversiteler olmak üzere ikiye bölündüğünü ifade eden Kocabaş, "Müzelerde kamuoyuyla buluşuyorsunuz. Üniversitelere gittiğiniz zaman bilim çevreleri ve öğrencilerle buluşuyorsunuz. Bu güzel olmuş, bizim çok tercih ettiğimiz bir şey. Hem arkeoloji müzeleri var, hem de üniversiteler var. Burada olduğu gibi çeşitli vakıflar var, onlar da çok önemli. Bunlar Türk ve Amerikan dernekleri. Belki de iki ülke arasındaki dostluğun pekişmesinde de bu yaptığımız konferansların bir katkısı olacak" diye konuştu. -"Çalışmalarımıza yoğun bir ilgi var"- Üniversite ve bir bilim kuruluşu olmaları itibariyle bu kazıları esasen bilimsel amaçlarla yürüttüklerini, ancak kamuoyunu bilgilendirmenin de üniversitenin bir görevi olduğunu kaydeden Kocabaş, son 7 yılda çoğu yurt dışında olmak üzere 100’ün üzerinde konferans verdiğini, sayıları 50’yi aşan, hem İngilizce hem de Türkçe makaleler yazdıklarını anlattı. Televizyon kanallarının da yapılan işin duyurulmasında çok önemli olduğuna değinen Kocabaş, şöyle devam etti: "Bunun için 2008 yılında National Geographic ile bir belgesel çalışması yaptık. Onun ardından Discovery iki kez Yenikapı’ya geldi. Hem işin mühendislik kısmını, hem de arkeolojiyle ilgili kısmını inceliyorlar. Son olarak da Alman Fransız ortak kanalı Arte ile bir belgesel gerçekleştirdik. Bu belgesel CBC televizyonunun da katkısıyla gerçekleşti. Kanada’da ve Almanya’da gösterildi, bundan sonra da değişik ülkelerde gösterileceğini tahmin ediyoruz. Onun dışında ulusal ve uluslararası pek çok röportaj verdik. Yani biz projenin tanıtılması için elimizden geleni yapıyoruz. Şunu da tabii takdir edersiniz ki burada bir operasyon devam ediyor. 7 seneden beri durmaksızın bir kazı çalışması sürüyor ve biz Yenikapı’dan kazı alanından çıktık, çamurlu botlarımı çıkarttım Amerika’ya geldim. Şu anda benim ekibim orada hala çalışıyor. Sürekli telefonla irtibat halindeyiz. Tanıtımlara da elimizden geldiği kadar katılmaya çalışıyoruz." -"Dünyanın en büyük batık gemi repertuvarı"...- Kocabaş, 2004 yılında başlayan Yenikapı’daki kurtarma kazılarında şu ana kadar ortaya çıkan 36 adet batık gemi kalıntısını, "dünyanın en büyük batık gemi repertuvarı" olarak değerlendirebileceklerini söyledi. Bunun yanında on binlerce arkeolojik objeye ulaşıldığını, özellikle normal kara kazılarında hiç görülemeyecek türden organik eserlerin ortaya çıkarıldığını ifade eden Kocabaş, "Bu da tabii Yenikapı kazılarının önemini ortaya koyuyor. Bunu değerlendirirken şunu unutmamak lazım; bu tür buluntu gruplarıyla çok fazla karşılaşma imkanımız yok. Bunlar 100 yılda bir olacak arkeoloji keşifleri" diye konuştu. Bir taraftan da burasının modern bir istasyon olacağına işaret ederek, arkeologlar ve mühendislerin bölgede ortak bir çalışma yürüttüğünü anlatan Kocabaş, şöyle konuştu: "Biz de İÜ olarak kazı alanında çıkmış olan yaklaşık 30 adet gemiden sorumluyuz. İstanbul arkeoloji müzeleriyle birlikte çalışıyoruz. Kazı alanında onların en büyük partnerlerinden biriyiz. Şu ana kadar toplam 26 gemiyi belgeleyerek araziden kaldırdık. Bu çok kolay bir şey değil. Dünyada baktığınız zaman gemilerin kazısı su altında çok uzun sürüyor. 6-7 yıl, 10 yıl süren kazılar var ve mesleki olarak düşündüğünüz zaman bir insan, hayatında en fazla birkaç gemiyi kazabilir. Ben ekibimle birlikte toplam 26 gemiyi araziden kaldırdım. Bunun da tabii mutluluğunu yaşıyoruz. Aynı zamanda bu, bizim üniversitemiz için büyük bir bilimsel getiri. Bizans dönemi gemilerini toplu olarak inceleme fırsatı buluyoruz. Yük gemileri ve savaş gemileri olmak üzere bunlar ikiye ayrılıyor ve savaş gemileri mesela hiç çıkmamış kazı alanında. Bunları tamamen inceleme fırsatı bulduk. Bunu da tabii büyük bir şans olarak nitelendiriyorum." -"Dünyanın en büyük su altı arkeoloji müzesi olacak"- Kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin sergileneceği müzenin hazırlıklarına dair bir soru üzerine Kocabaş, bu kadar çok arkeolojik eserin sergilenebileceği bir müzenin de olması gerektiğine dikkati çekerek, "Bu, dünyanın en büyük su altı arkeoloji müzesi olacak, bunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Çıkan gemilerin ve kazı alanında çıkmış olan bütün buluntuların sergileneceği bir müzeden bahsediyoruz" dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın burada kurulacak müzeyi ve Yenikapı istasyonunu arkeolojik park olarak düzenlemek istediğini ve bununla ilgili yarışmanın lansmanının, gerek Türkiye’den gerek yurt dışından dünyaca ünlü mimarların katılımıyla geçen yaz aylarında yapılarak, 10 grubun finale kaldığını hatırlatan Kocabaş, bu grupların şimdi kendi arasında yarıştığını ve sonucun gelecek aylarda açıklanacağını kaydetti. Bir soru üzerine Kocabaş, müzenin kazılardan sonra ortaya çıkacağını, ama bölgedeki arkeolojik kazının da 1,5-2 yıl daha sürecek gibi göründüğünü söyledi. Ancak konservasyon çalışmalarının daha uzun yıllar alacağını kaydeden Kocabaş, "Çünkü bir yıllık arkeoloji kazısı en az üç yıllık konservasyon demek. Suya doymuş olan ahşap konservasyonu çok uzun yıllar devam ediyor. Onun için kazı bittikten sonra biz laboratuvarımıza çekileceğiz. Bilimsel incelemeler devam edecek ve aynı zamanda da konservasyon devam edecek" diye konuştu. -"Bundan sonraki hedefimiz Karadeniz"- Kocabaş, bundan sonraki hedeflerine dair bir soru üzerine, İstanbul Üniversitesi olarak, tüm Türkiye dahilinde yüzey araştırması ve arkeolojik kazılar olmak üzere 40’ın üzerinde bilimsel araştırmalarının bulunduğunu belirtti. Şu anda zaten ellerinde uzun yıllar sürecek bir projelerinin olduğuna dikkati çeken Kocabaş, "Ama tabii yeni projelerden de kendimizi alamıyoruz. Yani dev bir proje devam ediyor, bir de artık oturmuş vaziyette. Ama bilim insanları olarak biz çok duramıyoruz, yeni şeyler geliyor. Karadeniz’de bir çapa bulundu, inanılmaz ahşap bir çapa bu, MÖ 5. yüzyıla tarihleniyor. Ben de aslında bir çapa uzmanıyım. Doktoramı Bizans dönemi çapaları üzerine yaptım. Onu görünce, bunu bir restoranda bulduk, bundan sonraki hedefimizi bu çapanın çıktığı gemi olarak belirledik. Yani bir araştırma yaparsak bu gemiyi keşfetmeyi düşünüyoruz" diye konuştu. AA