24 / 11 / 2024

Yurtdışı inşaat işleri cazibe sergiliyor!

Yurtdışı inşaat işleri cazibe sergiliyor!

Para Dergisi yazarlarından Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, bu haftaki yazısında yurtdışı inşaat işlerinin cazibe sergilemesine değiniyor




Önümüzdeki 3 yılda Türk inşaat ve mühendislik firmalarının yurtdışı iş hacminin 50 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Ancak bu hedefe ulaşmak ve ötesine geçebilmek için, yurtdışı taahhüt işlerinin önündeki engellerin kaldırılması şart.

2 Temmuz 2009 Perşembe günü Ankara'da bir toplantı vardı. İNTES (İnşaat Sanayicileri Sendikası) ile Dünya Gazetesi tarafından düzenlenen toplantının konusu "Dünyayı İnşa Edenler"di. Toplantıya Devlet Bakanları Cevdet Yılmaz ve Zafer Çağlayan, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve sektörün önde gelen büyük firmalarının en üst düzey temsilcileri katılmışlardı.

İNTES Başkanı Şükrü Koçoğlu, açılış konuşmasında, rakamlar ortaya koydu ve tartışmanın genel çerçevesini belirledi. Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, eski planlamacı kimliğiyle makro ekonomik dengeler açısından değerlendirme yaptı. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da bütün heyecanıyla sektörün öncü ve potansiyel rolünü ortaya koyarak, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda bu yönde bir yeniden yapılanmanın sinyallerini verdi. Ardından da tüm müteahhitleri yurtdışı seferlere çıkmaya davet etti.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, 1920'li yıllardan ele aldığı Türkiye'nin kalkınma hamlesindeki mühendislerin ve teknik adamların rolünü ortaya koydu. Muhteşem bir panoramik tur yaparak yurtdışında iş yapanlara ve yapacak olanlara önemli tavsiyelerde bulundu. Panelistler de siyaset yapmadan, tribüne oynamadan, yaşadıkları sorunları sıraladılar ve önerilerini ortaya koydular...

RAKAMLARLA YURTDIŞI İNŞAAT İŞLERİ
Türk müteahhitlik ve mühendislik firmalarının 70 ülkede 4 bin 600 projesi olmuş. Bu firmaların 2000'li yılların başında 1.5 milyar dolar civarında olan yıllık iş hacmi, 2008 yılı sonunda 23.6 milyar dolara ulaşmış. İnşaat işlerinin hacmi 6 yılda 16 kat artmış. Yurtdışında iş yapan müteahhitlerimiz Türkiye'ye döviz girdisi sağlamış, binlerce Türk mühendis ve işçisini yurtdışında istihdam etmiş, Türkiye'den önemli tutarlarda makine ve ekipman ihracatı yapmış.

Dünyanın 225 büyük inşaat firması arasına 23 Türk firması girmeyi başarmış. Bugün itibariyle Türkiye, Çin ve ABD'den sonra dünyanın üç büyük yurtdışı inşaat işi yapan ülkesi olmuşuz... Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türk inşaat ve mühendislik firmalarının yurtdışı işlerinin önümüzdeki 3 yılda 50 milyar dolara ulaşacağına inanıyor. Dünyanın hemen her ülkesinde ve her köşesinde bir Türk müteşebbisini görme ve bulma ihtimali, müteşebbislerimizin bu konudaki cesaretlerini sergiliyor. Değişen koşullara uyum hızı ve yenilikleri yakalama becerisi bakımından firmalarımız adeta başarı hikayeleri yazıyor.

Öyle ki tek kelime lisan bilmeden bu başarılara imza atanların olduğunu insanlar çevrelerinden biliyor. Ancak yurtdışı inşaat işi yapanların ciddi sorunları var! Sorunların en başında ise bu işi yapanların bir seçime ve sertifikasyona sahip olmamaları geliyor. En küçük bir mesleği yapandan bile eğitim ve sertifika aranırken, yurtdışı inşaat işi yapanlardan böyle bir standart veya normların aranmaması çok ciddi sorunlar yaratabiliyor. Sermayesi, tecrübesi, kadrosu ve ekipmanı olsun olmasın, teorik olarak herkes yurtdışı inşaat işine soyunabiliyor. Cesur olmak güzel ama cehaletten kaynaklı cesur olmak kötü.

Günümüzde Orta Asya, Balkanlar ve Kuzey Afrika bölgelerinde sefere çıkmış çılgın Don Kişot'lar çok. Bunlar hem kendilerine zarar veriyor, hem de bu işi ciddi yapanlara karşı rekabeti bozuyor. Artık yurtdışındaki bazı ihalelerde Türk firmaları kendi aralarında acımasız ve yıkıcı rekabete giriyor. Demirel'in de betimlediği gibi "kurtlar sofrası"nda bizim cengaverler birbirlerini yiyor. Sonuçta ülkenin imajı da olumsuz etkileniyor.

KREDİ VE TEMİNAT MEKTUBU SORUNU
Bir başka sorun da finansman ve teminat. Kredi ve teminat mektubu bulmak çok zor. Bankalarımız bu sektörü fonlamada oldukça isteksiz davranıyor. Yurtdışı inşaat ve altyapı işleriyle ilgilenen bankalarımızın sayısı birkaçı geçmiyor. Kredi ve teminat mektubu bulunsa bu kez de yüksek maliyetler öne çıkıyor. Özellikle teminat mektubu masrafları çok yüksek. Neredeyse ihale bedelinin veya iş tutarının yüzde 1-1.5'ini oluşturuyor.

Özellikle inşaat ve altyapı işlerinin yapıldığı az gelişmiş veya gelişme yolundaki ülkelerin ülke riskleri, Türkiye riski bu maliyetleri artırıyor. Yurtdışı müteahhitlik firmalarımızın bir diğer sorunu da iki kez ödenen sosyal güvenlik primi ödemeleri. Özellikle ikili sosyal güvenlik anlaşması olmayan ülkelerde bu sorun daha da önem taşıyor. Devlet, yurtdışı inşaat, taahhüt, onarım, mühendislik işi yapan firmalarımızın öncüsü ve rehberi olmak zorunda. Böylesine cazibe sergileyen ve fırsat yaratan bir sektöre devlet öncülük etmeli.

Bazı ciddi teşvikler sağlanmalı. Bu firmaların önündeki engeller, her kademedeki devlet yetkilileri tarafından ortadan kaldırılmalı. Asıl görevse bu işi yapanlara düşüyor. Yurtdışı müteahhitlerimiz proje inceleme ve değerlendirmeleri çok iyi yapmalı; iddi mali, fiziki ve beşeri imkanlara sahip olmalı; iş yaptıkları ülkelerin vergi, gümrük, kambiyo gibi mevzuatlarını çok iyi öğrenmeli; tekliflerini konjonktürü dikkate alarak oluşturmalı; iş mukavelelerini çok iyi oluşturmalı ve takip etmeli...

Nevzat Saygılıoğlu/Para Dergisi


 


Geri Dön