2-B'deki 410 bin hektarlık araziden 316 bin 811'i dikkate alınacak!
Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye genelinde 2-B kapsamındaki yaklaşık 410 bin hektarlık araziden 316 bin 811 hektarının dikkate alınacağını bildirdi.
Bayraktar, dikkate alınacak 316 bin 811 hektarın bile Hong Kong’un 3, Singapur’un 4,5 ve Malta’nın 10 katı bir alan olduğunu kaydetti.
Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, 2-B arazilerinin, "Aralık 1981’den önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlarının hazine adına orman dışına çıkarılması uygulaması" olarak tanımlandığını hatırlattı.
Yıllardır Türkiye’nin orman varlığını artırmaya yönelik yasal düzenlemeler ve eylemler geliştiren devletin, bu düzenlemeleri yaparken, yıllar önce vatandaşa satılmış arazileri de orman kapsamına almasının, binlerce vatandaşı mağdur ettiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
"Türkiye genelinde 2-B arazilerinden bir kısmının sahipleri, zamanında parasını ödedikleri ya da mübadele nedeniyle devlet tarafından tapuları kendilerine verildiği halde, yıllardır vergisini ödedikleri arazilerinin yeniden bedelsiz olarak, orman kapsamına alınması nedeniyle hukuk mücadelesi başlattı.
Daha sonra orman içine alınmış bu tapulu araziler 2-B yasası ile orman sınırları dışına çıkarılmış ancak bu çıkarma işlemi tapu sahibi adına değil, Hazine adına olması bu mağduriyetin sürekli hale gelmesine yol açtı. Böylece tapu ile malik oldukları ve zilyet ettikleri araziler önce orman yapılmış, sonra 2-B olarak Hazine adına orman dışına çıkarılmış tapu sahipleri ise kendi tapulu arazilerinde işgalci olarak kalmıştır.
2-B arazilerinin bir kısmı orman keserek, yakarak oluşturulmuş arazi olmakla birlikte, çoğu bizzat Atatürk’ün döneminde çıkarılan yasalarla vatandaşa devredilmiş, tapuları verilmiş, özelleştirilmiş, üzerinde tarım yapılan arazilerdir."
2-B arazileriyle ilgili "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun Tasarısı"nın TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda 15 Şubat 2012 tarihinde görüşülerek alt komisyona havale edildiğini hatırlatan Bayraktar, şöyle devam etti:
"Alt komisyon ilk toplantısını dün yaptı. Hazırlanan tasarının amacı; 31 Ağustos 1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2’nci maddesi gereğince, hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köylerin sakinlerinin yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi öngörülmektedir.
Söz konusu kanun tasarısının ’Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış’ başlıklı 6’ncı maddesinin 8 numaralı fıkrasında ’Taksitle satışlarda ise, batış bedelinin yüzde 20’si yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç iki ay içinde, kalanı ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde en fazla üç yılda altı eşit taksitle, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise en fazla dört yılda sekiz eşit taksitte faizsiz olarak ödenir’ hükmü yer almaktadır."
"Arazilerin başka kişilere satılması huzursuzluk yaratabilir"
2-B arazilerinde tarımla uğraşan çiftçilerin çoğunun orman köylüsü olması, arazilerinin küçük olması dolayısıyla düşük gelirli, gelirleriyle ailesini zor geçindiren kişiler olduklarına işaret eden Bayraktar, devamlı surette desteklenmesi gereken bu kişilerin ödeme şartlarının ağırlığı nedeniyle tarım yaptıkları arazileri taksitle bile almalarının mümkün olmadığını kaydetti.
Bu nedenle tarımda kullanılan 2-B arazilerinde, emsal bedelde rayiç bedel yerine vergiye esas bedel alınmasının, taksit sayısının artırılmasının, peşinatın düşürülmesinin, yıllardan beri bu arazileri işleyen çiftçiler tarafından arazilerin satın alınabilmesini sağlayacağını belirten Bayraktar, bu arazileri işleyen çiftçilerin alamaması veya başka kişilerin satın alacak olmasının büyük huzursuzluklara neden olabileceğine dikkati çekti.
TZOB Genel Başkanı, orman arazileri hakkında yıllardan beri süregelen sorunların temelinde, kadastro çalışmalarının hantal bir zeminde ilerlemesinin ve orman rejimi içinde bulunan herhangi bir yerin bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybedip kaybetmediğinin belirlenememesinin yattığını ifade etti.
Orman sınırları dışına çıkarılan araziler mera olarak kullanılabilir
Orman sınırları dışına çıkarılan alanların ilgili yörenin orman köylüsüne ve kooperatiflerine bedelsiz bırakılarak bu tür arazilerin tarım için bir kazanç olarak değerlendirilmesi gerektiğini bildiren Bayraktar, bu arazileri, bitkisel üretim için kullanılmasa dahi, hayvancılığın geliştirilmesi için mera olarak kullanmanın mümkün olduğuna işaret etti. Bu nedenle bu alanların, tarım alanı veya mera alanı olarak kullandırılmasının tarıma kalıcı bir fayda sağlayacağının kuşkusuz olduğunu ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:
"Orman içi ve civarı köylerdeki çiftçilerin gelir düzeyleri düşmüş, buna karşılık alternatif gelir kaynakları geliştirilememiştir. Söz konusu orman alanlarının orman içi ve orman bitişiğinde yaşayan insanlara tahsis edilmemesi halinde, orman alanlarına yönelik tahribatların oluşacağı, kaçınılmaz bir durum olarak karşımıza çıkacaktır. Orman vasfını yitirmiş arazilerde yıllardan beri üretim yapan çiftçiler, hiçbir destekten yararlanmadan zor şartlarda üretim yapmaya devam etmektedirler. Dedelerinin dahi bu alanda üretim yaptıkları gerçeği unutulmamalıdır. Bu araziler rayiç bedel üzerinden değil, tarım arazisi olarak değerlendirilerek, uzun vadeli krediyle hak sahiplerine devredilmelidir.
Tarımsal amaçlar için orman sınırlarına çıkarılan ve çiftçilere bırakılacak bu tür araziler tarım için bir kazançtır; çiftçilerimize, tarımımıza kalıcı ve etkin bir fayda sağlayacaktır."
Bayraktar, ayrıca, bu yasayla devlet-millet kaynaşmasının, barışının da temin edileceğini kaydetti.
AA