2005 yılında prensten satılık Sevda Tepesi!
2005 yılında Kral Abdullah Bin Abdülaziz, 1984 yılında 27 milyon dolara satın aldığı Anadoluhisarı'ndaki Sevda Tepesi'ni satışa çıkarmış. Gazetelere verilen ilanla satılacak koruya emlak eksperleri 20 milyon dolar değer biçmiş.
Sevda Tepesi satılık
Suudi Prens Bin Abdülaziz, 1984'te satın aldı. Ama 21 yıldır yapı izni alamayınca zararına satışa çıkardı.
BOĞAZ'IN en güzel yerlerinden biri olan Sevda Tepesi, yine satılık. Tepeyi, 1984'te bizzat dönemin başbakanı Özal'ın devreye girmesiyle, 27 milyon dolara alan Prens Abdullah Bin Abdülaziz'in yakınları, gazetelere verdiği ilanında aracı kabul edilmeyeceğini belirtiyorlar. Tepeye 20 milyon dolar değer biçen emlak eksperleri ise, ''İmar izni çıksaydı, en az 50 milyon dolar ederdi'' diyorlar.
TEBERNÜŞ KİREÇCİ'nin haberi
Hürriyet 8 Temmuz 2005
Prens'ten zararına satılık Sevda Tepesi
Suudi Prens Abdullah Bin Abdülaziz, 1984'te 'imar çıkacak' diye 27 milyon dolara aldığı Sevda Tepesi'ne müşteri arıyor. 21 yıldır yapı izni verilmeyen tepeye emlak eksperleri bugün 20 milyon dolar değer biçiyor
Anadoluhisarı'ndaki Sevda Tepesi'nin bulunduğu koru Suudi Prens Abdullah Bin Abdülaziz tarafından satışa çıkarıldı. Abdülaziz'in yakınları tarafından Türkiye'deki gazetelere verilen ilanla koruya müşteri aranıyor. İlanda kesinlikle aracı kabul edilmeyeceği, doğrudan yeni sahibine satılacağı vurgulanıyor.
Boğaziçi'nde Kıbrıslı Yalısı'nın arka bahçesi olan koruda, 50'den fazla ağaç bulunuyor. Korunun bulunduğu tepe, Boğaziçi'nin bir zamanlar önemli mesire yerlerinden olan Göksu'yu tepeden görüyor.
İmar izni verilmedi
Yalının ve korunun sahibi olan aile Dirvana Ailesi, uzun yıllar, koruyu satmaya yanaşmamıştı. 1947 ile 1995 yılları arasında restoran ve çay bahçesi olarak kullanılan korunun 2 bin metrekarelik kısmı ise aile tarafından Kandilli Mezarlığı'na bağışlanmıştı.
1984 yılında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah Bin Abdülaziz, koruyu almak üzere girişimlerde bulundu. 'Karşılıklılık ilkesi' gereği Suudi Arabistan ile Türkiye Cumhuriyeti arasında alım-satım imkanı yoktu. Dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın girişimi ve Bakanlar Kurulu kararıyla Boğaz'ın bu güzel tepesine 21 Aralık 1984'te sahip olmuştu.
Suudi Prens'in teklifi üzerine 57 bin 470 metrekarelik tepeyi Kıbrıslı Mehmet Paşa'nın torunları Emine Nazlı Başar, Ahmet Nahit Dirvana, Mehmet Emin Dirvana, Mustafa Selim Dirvana, Süleyman Sadrettin Dirvana, Yusuf Cemil Şensoy, Sakibe Akyol, Osman Gündüz Delitaş, Necla Koskosoğlu, Necdet Semizoğlu, Rüştan Balkar, Ercan Balkar, Kemal Galip Balkar ve Hüseyin Balkar 27 milyon dolar gibi astronomik bir rakama tepeyi sattı. Satışta vaat edilen imar izni 21 yıldır verilmeyince Suudi Prens, Sevda Tepesi'ni satışa çıkardı. Koruya 20 milyon dolar fiyat biçen uzmanlar iznin çıkması halinde değerin 50 milyon dolara ulaşacağını belirtiyorlar.
Özal aracı olmuştu
Sevda Tepesi'nin satışı için dönemin Başbakanı Turgut Özal, arsanın Abdullah Bin Abdülaziz'e satılabilmesi için Bakanlar Kurulu kararı çıkarttırmıştı. Arsaya 21 yıldır imar izni verilmeyince Prens Abdülaziz gazete ilanıyla koruyu satışa çıkardı.
İki aşığa mezar olunca 'Sevda Tepesi' dediler
Halk arasında Sevda Tepesi olarak bilinen mekanın ilginç bir hikayesi var. 2 Temmuz 1931'de Bursa'da görev yapan yedek subay Vahit, flört ettiği sevgilisini bu tepede, beylik tabancasıyla öldürdü. Ardından kendisi de intihar etti.
O tarihteki gazetelerde yayınlanan haberlerden yaptığımız derlemeye göre; Mabeynci Remzi Bey'in torunu, Kaymakam Sefer Bey'in kızı olan, Felemenk Bahrisefit Bankası'nın İstanbul Şubesi'nde muhasebe bölümünde çalışan Belkıs, Amerikan Koleji'nde öğrenciyken Harbiye öğrencisi Vahit ile tanışır. Bu genç, dönemin ünlü aktörü Rudolf Valentino'ya çok benzetildiğinden muhitte "Valentino Vahit" adıyla bilinmektedir.
Umutsuz aşk hikayesi
Belkıs'ın güzelliği de Boğaz'ın Anadolu yakasında dilden dile dolaşmaktadır. İki aşığa mezar olunca 'Sevda Tepesi' dediler Belkıs'ın babası Kaymakam Sefer Bey, Belkıs çok küçük yaştayken vefat eder. Annesi Nafia Hanım da çok güzel olmasına rağmen evlenmez. Belkıs ile kardeşi Orhan'ı büyütür. Aileden de gelen maddi varlık sayesinde çocuklarının çok iyi bir eğitim almalarını sağlar.
Okul biter Belkıs bankaya girer. Vahit de Bursa'ya yedek subay olarak atanır. Bu sırada evlilik gündeme gelir. Belkıs'ın annesi, kızının Vahit ile evlenmesini istemez. Çünkü Vahit'in ailesinin maddi durumu çok iyi değildir. Vahit'in babası Eminönü Belediye Zabıta Komiseri Emin Bey de oğlunun Belkıs ile evlenmesini istemiyordur. Çünkü Belkıs çok iyi eğitim aldığı için oğlunu mutlu edemez düşüncesindedir. Bu aşk, bu şekilde olumsuzluklarla sürerken iki genç aşık ruhsal bunalıma girer.
Birlikte öldüler
Vahit çok kıskançtır. Galatasaray Kulübü'nde 35 yaşlarında bir adamın, sevgilisiyle ilgilendiğini duyar. Alelacele görev yaptığı Bursa'dan İstanbul'a gelir. Gece yarısı Kıbrıslı Yalısı'nın korusunda buluşmak üzere randevulaşırlar. Buluşmada cinnet getiren genç subay beylik tabancası ile sevgilisinin kalbine iki el ateş eder. Sonra da kendisini vurur. Bu olaydan sonra, İstanbullular arasında bu tepenin adı ''Sevda Tepesi'' olarak anılmaya başlanır. Buradaki ağaçlardan en büyüğüne zaten daha önceden ''Sevda Ağacı'' denilirdi. Bu iki sevgilinin mezarı halen Sevda Tepesi'nin yanındaki Kandilli Mezarlığı'ndadır. Birlikte yattıkları mezarın kayıp taşında, ''2 Temmuz 1931'de öldüler'' yazdığı söylenir.
(2005 yılında 1 dolar 1.34 liraya, Reşat Altın ise 153 liraya satılıyormuş.)
Milliyet 10 Temmuz 2005
Abdullah Kutalmış MIZRAK/Emlakkulisi.com