Sektörel

Adaletin tecellisi için taşınmaz davaları adli yargıda görülmeli!

6487 sayılı yasa ile adli yargının görevsiz hale getirilmesinin imar planı sonucu mağdur olmuş binlerce insanı yine mağduriyetin eşiğine getireceğini belirten Avukat Emre Alcan, adaletin tecellisi için taşınmaz davalarının adli yargıda görülmesi gerektiği

Gayrimenkul Avukatı Emre Alcan, yeni çıkartılan yasa ile görevli mahkemelerin yerinin değiştirilmesinin imar planı mağdurlarını olumsuz etkileyeceğini söyledi. Yargıtay hukuk genel kurulunun kararıyla ümitlenen imar planı sonucu mağdur edilmiş binlerce arsa sahibinin, 6487 sayılı yasanın adli yargıyı görevsiz hale getirmesi ile yine mağduriyetin eşiğine getirildiğine dikkat çeken Alcan konuyla ilgili sert eleştirilerde bulundu. 


Mülkiyet hakkı keyfi ihlal ediliyor

Alcan, yargıtay hukuk genel kurulu kararına göre, taşınmazın aynına ilişkin davaların adli yargıda görülmesi gerektiğini ve 6487 sayılı yasanın 6. maddesinin ancak 09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasındaki uyuşmazlıklara uygulanabileceğini belirterek, şunları söyledi; “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) mülkiyet hakkını düzenleyen 1 nolu protokolünün 1. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye’yi defalarca sözleşmenin 41. maddesine göre tazminat ödemeye mahkum etmesine rağmen mülkiyet hakkı ihlalleri devam ediyor.  Malikin, arsası üzerindeki tasarruf hakkını kullanılamaz hale getiren, mülkiyet hakkının özüne dokunan imar uygulamalarının, mülkiyet hakkını keyfi olarak ihlal ettiği kuşkusuzdur.”


Yeni mülkiyet hakkı ihlallerini doğurur

Yeni düzenlemelerin mülkiyet hakkı ihlallerinin devamı sonucunu doğurduğuna dikkat çeken Avukat Alcan, “Kamusal alana (yeşil alan, yol, okul alanı vs.) tahsis edilmek suretiyle tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabileceği ve bu madde hükmünün henüz kararı kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanacağı 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile düzenlenmiştir. Fakat düzenlemede sözü edilen geçici yasa hükmü, sadece 09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atmaları kapsamaktadır. Daha sonraki kamulaştırmasız el atmalara uygulanamaz. Yeni düzenleme mülkiyet hakkı ihlallerinin devamı sonucunu doğuruyor” dedi. 


Hak sahibi iptalini isteyebilir

Yeni düzenlemeye göre, taşınmaz sahibinin 3194 sayılı imar kanununa göre idarenin yaptığı eylem ve işlemin iptali için yargıda dava açabileceğini hatırlatan Alcan, ancak 6487 sayılı yasa ile kamulaştırma kanununa eklenen geçici 6. maddenin 10. fıkrasına göre; taşınmaz bedelinin tahsili davalarının idari yargıda görüleceği şeklinde açıkça bir hüküm içermediğini söyledi. 



Mağduriyet açısından bir fark yok

Anayasa mahkemesinin 25.09.2013 gün ve 2013/93 esas, 2013/101 sayılı ilanı, anayasanın 153. maddesi kapsamında bir iptal kararı olmayıp kurumları bağlayıcı nitelikte değildir diyen Alcan; “Türk medeni kanununun 683. maddesi, malikin taşınmaz üzerindeki egemenliğini korumuş ve hukuka aykırı olarak yapılan müdahalenin önlenmesini isteme hakkını vermiştir. Malikin taşınmaz üzerindeki egemenliğinin kısıtlanması açısından, idarenin taşınmaza bizzat fiilen el atması ile imar planları sonucu malikin tasarrufunun kısıtlanması arasında mağduriyet açısından bir fark bulunmamaktadır. 16.05.1956 tarihli İçtihadı Birleştirme ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarihli kararlarına göre ve ayrıca en önemlisi adaletin tecellisi açısından, taşınmazın aynına ilişkin davaların adli yargıda görülmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu. 


Şengül KIRMIZITAŞ/Emlakkulisi.com