22 / 12 / 2024

Adnan Polat, Gül Baba'nın Macaristan'daki türbesi için 30 yıl uğraştı!

Adnan Polat, Gül Baba'nın Macaristan'daki türbesi için 30 yıl uğraştı!

Adnan Polat, eski adıyla Mekteb-i Sultani ve Galatasaray'ın manevi kurucusu kabul edilen Gül Baba'nın Macaristan'daki türbesinin restorasyonu için neredeyse 30 yıl uğraştı, iki ülke arasında yaşananlara bakılırsa da bu çaba işe yaradı.




Budapeşte'de bir Bektaşi Dedesi dervişin türbesinin yer alması ve 500 yıla dayanan geçmişinde bu denli korunabilmesi pek normal bir şey değil. Fakat tesadüfe inananlar heyecana kapılmasın. Forbes’ten Atilla Serdar Hamzaoğlu, bunun sebebini de yerinde gidip gördüğü türbede Adnan Polat'tan dinledi... Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, 1990'lı yılların başında Ege Seramik Yöneticisi Suat Karakuşla Avrupa'nın tam ortasına lojistik merkezi kurup ihracatını Avrupa'ya yaymayı amaçlayarak geldiği Budapeşte'de, Macaristan'ın Türkiye ile ilişkilerinin bugünkü seviyeye gelmesinde ve bu iyileşmede Gül Baba Türbesi'nin büyük bir payı olacağını bilmiyordu. O dönemde kötü durumda olan türbeyi ziyaret eden Polat, türbeye bir miktar emek ve para harcayarak Türkiye'ye döner dönmez dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e gider ve durumu izah eder. Demirel de Kültür Bakanlığı'na talimat verir ve burada bir restorasyon yapılır. Dönemin Macaristan Devlet Başkanı Göncz Arpad'ın davetiyle 1997'de Budapeşte'ye giden Demirel, türbenin açılışını yapar. Polat, türbede ziyaret defterlerine bakarken müslümanlar kadar hristiyanların da deftere yazdığını fark ederek Gül Babayı "Her ırktan, dilden, renkten ve dinden insanın kabul ettiği, saygı duyduğu bir gönül insanı" olarak tanımlıyor bugün:

Gül Baba Merzifon'da doğup 2. Beyazıt döneminde Budin'e gönderilen ve saray tarafından çok sevilen bir Bektaşi dedesi. Beyazıt, Galata tepelerinden saraya yaklaşırken çok düzenli bir bahçe dikkatini çeker ve bahçenin sahibi olan Gül Baba ile tanışmak ister. Sonrasında Beyazıt, Gül Baba'yı ödüllendirmek isteyince o da bu ödül karşılığında bahçesinde devlet adamları, şehzadeler, prensler ve prensesler yetiştirilmesi için bir mektep kurulmasını talep eder. Burada kurulan mektep daha sonra Mekteb-i Sultaniye, oradan Galatasaray Lisesi'ne dönüşür. Galatasaray Kulübü de lisenin içinden çıktığından Gül Baba, Galatasaray'ın manevi kurucusu olarak da kabul ediliyor. Kulübün sarı kırmızı renkleri ise Gül Baba'nın bahçesinde yetiştirdiği güllerin renginden geliyor. Budin Kalesi fethinde bizzat savaşan Gül Baba, 2 Eylül 1541'de Budin Kalesi bölgesinde hayatını kaybeder ve 1543-1548 yılları arasında da türbesi yapılır. 19'uncu yüzyıla kadar unutulan Gül Baba Türbesi, bugün özellikle Macar Yazar Bela Töth'un bir öyküsüne dayandırılarak onunla ilgili özel bir hikaye oluşturulmasıyla müzisyen ve sanatçıların da ilgisini çekiyor. 1905'te Macar müzisyen Jeno Huszka "Gül Baba" isimli operetini yazar. Gül Babanın vefatı da ünlü ressam Ferenc Eisenhut tarafından büyük bir resim tablosu olarak boyanır. Türbenin bulunduğu tepe ise 19'uncu yüzyıldan bu yana Gül Tepesi (Rözsadomb) olarak adlandırılıyor.

Bölgeye yakın ilgi gösteren Polat, Macaristan Başbakanı Viktor Orhan'la uzun yıllar burada bir vakıf kurulması için görüşür. Buradaki kanunlar müsait olmasa da sonunda ilgili değişiklikler yapılmış ve “Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı" adı altındaki vakıf Macaristan Hükümeti tarafından kurulmuş. Vakfın başkanı Adnan Polat, yardımcısı da Suat Karakuş olmuş. 2013'te dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Budapeşte ziyaretinde Viktor Orhan'la görüşmesiyle Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ve Macaristan Gayrimenkul Yatırım A.Ş. arasında ortak fon ayrılıp türbeyi restore etmeleri konusunda anlaşmaya varılmış. 2016'da imzalanan protokolle Gül Baba Türbesi ve çevresinde kapsamlı restorasyon ve arkeolojik kazılarının yanı sıra Orhan'ın da vakfa verdiği ek görev ile Macaristan'da bulunan Osmanlı eserlerini 'Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı' çatısı altında toplama çalışmaları başlamış. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Victor Orhan'ın da katılımıyla iki yıl süren çalışmaların ardından türbe geçtiğimiz ekim ayında açıldı.

Eskiden yılda 3 bin ziyaretçinin geldiği türbeye son bir ayda 10 bin ziyaretçi gelmiş. "Daha yeni organizasyon ve sistemimiz yerleşiyor ve yapacağımız çok şey var" diyen Polat, Gül Baba Vakfı'nın amacını da şöyle özetliyor: "Macaristan'da 600'e yakın olan Osmanlı eserini devletimizin ve Macar devletinin katkılarıyla restore edip vakfın çatısı altında hem Macaristan'a hem de ülkemize kazandıracağız."

Polat aynı zamanda Türk Macar iş Konseyi Başkanı olarak Türkiye ile Macaristan ilişkilerini hem ticari alanda hem de kültürel, sportif ve turizm alanlarında geliştirmeyi amaçlıyor. Dört yıl önce İstanbul'dan Budapeşte'ye haftada üç uçak seferi varken şu anda günde beş uçak kalkıyor. Hatta Erdoğan'ın türbe açılışına geldiğinde aldığı kararla THY'nin, Budapeşte'ye birkaç uçağını koyup devamlı buradan uzak mesafelere sefer yaptırılması hedefleniyor, iki ülkenin dış ticaret hacmi dört sene önce 2 milyar dolarken şu anda 3 milyar doları geçiyor. Ve yine dört yıl önce Macaristan'daki Türk yatırımları 80 milyon euro civarındayken 20 kat artarak 1,5 milyar euro seviyesine çıkmış. Belli ki Gül Baba Türbesi, iki ülke ilişkileri arasında adeta bir köprü rolü görerek sembol haline gelmiş durumda.

Türkiye'nin ve İslam ülkelerinin yanı sıra Macar halkı ve Avrupa'nın diğer ülkelerinden de türbeye ziyaretçiler geliyor. Ziyaretedenlerin yarıdan fazlası Avrupa’nın Hristiyan vatandaşları. Bunun çok önemli bir şey olduğuna değinen Polat, "Ben daha önce Efes'in tepesinde Meryem Ananın Kilisesi'nde bunu gördüm. Orada da birçok Müslüman mum yakarak dua ediyordu. Gül Baba da Meryem Ana gibi her kesimden insanı bağlayan bir kişilik ve bu açıdan da çok önemli" diyor. Macarları, Avrupa'da Türkleri gerçekten seven ender ülkelerden biri olarak gören Polat, burayı Avrupa'da bir üs olarak iş adamlarına tavsiye ediyor.

Gül Baba ile ilgili çalışmalar bitmiyor. Gelecek sene tarihçilere Gül Baba'yla ilgili kitaplar yazdıracak vakıf, 2020'de de bir televizyon dizisi yapmayı düşünüyor. Amaç iki ülkeyi yakınlaştırıp daha çok farkındalık yaratmak. Bundan sonra birçok sosyal aktivitede Gül Baha'nın duyulacağını söyleyen Polat, sözünü şöyle tamamlıyor-, "Gül Baha'yı ve bizleri unutmayın." 


Geri Dön