03 / 05 / 2024

Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun Teklifi!

Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun Teklifi!

7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi TBMM Başkanlığına sunuldu…



Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Teklifi!

 

7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi TBMM Başkanlığına sunuldu.

Kanun teklifi kapsamında doğal afetlere uğramış veya uğrayabilir alanlar üzerine herhangi bir yapı inşa edilmesi önlenmelidir. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle ya da kanun yoluyla afete maruz alan olarak ilan edilmiş bölgelerin 6306 Sayılı Kanun kapsamına öncelikle alınarak dönüşüme tabi tutulması gerekmektedir. Doğal afetlere maruz kalınabileceği ilan edilmiş alanlarda can ve mal kayıplarının yaşanmaması için 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2 nci maddesindeki değişiklikle; başta deprem üreten faylar olmak üzere heyelan, kaya düşmesi, su baskını ve çığ düşmesi muhtemel alanlar üzerine bina yapılması önlenerek, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması amaçlanıyor.


GENEL GEREKÇE

Ülkemiz, jeolojik yapısı nedeniyle her zaman yıkıcı depremlerle karşı karşıya bulunmakta, yakın zamanda Elazığ ili Sivrice ilçesi, Malatya, Denizli, Manisa, Van ili Başkale ilçesi ve Bingöl'deki depremlerde olduğu gibi önemli can ve/veya mal kayıplarına neden olmaktadır.

Başta deprem olmak üzere doğa olaylarının geniş çaplı kayıplara dönüşmemesi için, afet zararlarını azaltıcı veya önleyici yasal düzenlemelerin bilimsel, teknik normlara ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılması gerekmektedir.

Gerek ülkemizde, gerekse dünyada deprem etkisi altındaki mevcut binalar dört ana nedenle hasar görmektedir. Bunlar; kentleşme için yanlış yer seçimi, bina taşıyıcı sistem yapısının yetersizliği veya düzensizliği, yapıda kullanılan malzeme ve işçiliğin niteliği ile yapının oturduğu zeminlerin jeoteknik özellikleri ve aktif fay hatları üzerine inşa edilmesi olarak sıralanabilmektedir.

MTA Genel Müdürlüğü'nün çalışmalarıyla güncellenen Türkiye Diri Fay Haritası'na göre; büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 486 diri fay veya fay segmenti olduğu belirlenmiştir. Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, Izmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl'den oluşan 18 ilimizin merkez yerleşim birimleri ile 80'i aşkın ilçe merkezinin, Elazığ ili Sivrice ilçesi merkezli depremi yaşadığımız köylerin de aralarında bulunduğu 502 köyümüzün deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğu görülmüştür. Elazığ ve Malatya depremleri de göstermiştir ki, depreme kaynaklık eden Doğu Anadolu Fay Zonu üzerine oturan binaların depreme karşı ayakta kalması mümkün olmamış, can ve mal kayıpları ortaya çıkmıştır. 23/02/2020 tarihinde İran (Hoy) merkezli gerçekleşen, Van ili Başkale ilçesinde can ve mal kaybına yol açan depremde en çok hasar gören Özpınar Mahallesi de doğrudan bu fay hattı üzerinde yer almaktadır. Fay zonları üzerindeki binaların depreme karşı koyarak ayakta kalması mümkün olmamakta, can ve mal kayıpları ortaya çıkmaktadır.

Yukarıda sayılan 18 ilin haricinde, birçok ilimiz farklı fay hatları üzerinde yer almakta olup, buralardaki belli yerleşim alanları tehlike barındırmaktadır. Binlerce binanın fay hatları veya zonları üzerinde yer aldığı ve yüzbinlerce vatandaşımızın can ve mal güvenliğinin bulunmadığı yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. Çok sayıda il merkezimizin ve ilçelerimizin de benzer durumda olduğu göz önüne alındığında, başta aktif fay hatları veya zonları olmak üzere, doğal afetlere uğramış veya uğrayabilir alanlar üzerine herhangi bir yeni yapı inşa edilmesinin engellenmesi ve bu zonlardaki mevcut binalar için ise acilen önlem geliştirilmesine yönelik yasal düzenlemelerin yapılması, 7269 sayılı Kanun kapsamına bu konunun da alınması büyük önem arz etmektedir.

Doğa kaynaklı bir olayı geniş çaplı afete dönüştüren en önemli etmenlerden arasında, o yapının üzerine oturduğu zeminlerin jeolojik ve jeoteknik, yani zemin birimlerinin özellikleri gelmektedir. Yapıların depremlerde ayakta kalmasının sağlanmasında son derece önemli olan zemin etütlerinin arazide ve raporlar üzerinde denetimi halen yasal bir hüküm altına alınmamıştır. Yapi denetimi süreçlerinin, mimari, statik, elektrik, makine projelerinin denetiminde olduğu gibi jeolojik-jeoteknik (zemin ve temel), paleosismolojik etüdünü de kapsayacak şekilde genişletilmesi ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamına alınması afet zararlarının azaltılmasında önemli bir eksikliği gidermiş olacaktır.

Diğer taraftan, yapı inşa sürecinde her türlü etüt ve projenin uluslararası norm ve standartlara uygunluğunun yapılmasının sağlanması ve denetiminin çok yönlü bir şekilde gerçekleştirilmesi, afetlere karşı güvenli yapı üretimine önemli katkı sağlayacaktır.

Ülkemizde yapı üretim ve denetim süreçlerindeki harita, etüt, plan ve projelerin kalitesi ve niteliğinin geliştirilmesi, bunlarla ilgili mesleki denetimin ilgili kuruluşlar yanında anayasal kuruluşlar olan meslek odaları tarafından da denetlenmesinin ardından uygulamaya sokulması ile mümkün olacak ve afetlere karşı sağlıklı, güvenli yapı üretimini mümkün kılacaktır.

MADDE GEREKÇELERİ

MADDE 1- Başta deprem olmak üzere doğal afetler sonucunda sık sık can ve mal kayıplarının yaşandığı ülkemizde, öncelikle afet zararlarını azaltıcı ve/veya önleyici yasal düzenlemelerin bilimsel, teknik normlara ve uluslararası standartlara uygunluğunun sağlanması gerekmektedir. Günümüzde yüz binin üzerinde binanın fay hatları veya zonları üzerinde yer aldığı ve yüz binlerce vatandaşımızın can ve mal güvenliğinin bulunmadığı yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2 nci maddesi, başta deprem üreten fay hatları olmak üzere heyelan, kaya düşmesi, çığ, su baskını gibi doğal afetlere uğramış veya uğrayabilir alanlar üzerine herhangi bir yapı inşa edilemeyeceğine ya da inşa edilmesi durumunda ne yaptırım uygulanacağına dair düzenleme içermemektedir.

Doğal afetlere uğramış veya uğrayabilir alanlar üzerine herhangi bir yapı inşa edilmesi önlenmelidir. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle ya da kanun yoluyla afete maruz alan olarak ilan edilmiş bölgelerin 6306 Sayılı Kanun kapsamına öncelikle alınarak dönüşüme tabi tutulması gerekmektedir. Doğal afetlere maruz kalınabileceği ilan edilmiş alanlarda can ve mal kayıplarının yaşanmaması için 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2 nci maddesindeki değişiklikle; başta deprem üreten faylar olmak üzere heyelan, kaya düşmesi, su baskını ve çığ düşmesi muhtemel alanlar üzerine bina yapılması önlenerek, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.

MADDE 2- Yakın zamanda, 24/01/2020 tarihinde meydana gelen Elazığ-Sivrice ve Malatya depremindeki, 23/02/2020 tarihli Van-Başkale depremindeki, Manisa (Akhisar ve Kırkağaç), Denizli ve birçok ilimizde farklı tarihlerde yaşanan depremlerdeki can ve mal kayıplarının en önemli nedenlerinden birinin de binanın üzerinde oturduğu zemin birimlerinin özellikleri ile binaların etüt ve projelendirmesi aşamasında yapılan zemin ve temel araştırmalarının denetimsizliği olduğu ortaya çıkmıştır. 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu ve ilgili kanunun uygulama yönetmeliğine göre; yapı denetim kuruluşları sadece "zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre incelemek” görevi ile yükümlendirilmiş olup, zemin ve temel etüdü hizmetlerinin yerinde, yani arazide denetimi sistemin dışında tutularak projeler ekinde sunulan belgeler haline dönüştürülmüştür.

Başarılı dünya örneklerinde görüldüğü gibi, etkin ve bütünlüklü bir yapı denetimi modeli, arsanın imar parseline dönüştüğü aşamadan başlayarak “etüt-projelendirme süreçleri ile etüt-projeye uygun yapı üretim süreçlerini etkin denetleyecek sistematiğin oluşturulmasıyla mümkündür. Ne var ki, ülkemizde bu modelin yasal altyapısı ve uygulaması yoktur. Yapı Denetim Sistemi, mevcut durumda "bina inşasının denetimine” indirgenmekte, "etüt-proje" kapsamında yapılan "jeolojik, jeoteknik, paleosismolojik araştırmalar" denetim süreçlerinin dışında bırakılmaktadır. Oysa yapılan bilimsel ve teknik araştırmalar, yapıların dört nedenden dolayı depremlerde yıkıldığını göstermektedir. Bu nedenler; zemin araştırmalarının amacına uygun yapılmaması ve yerinde denetlenmemesi; bina taşıyıcı sistem yapısı ve geometrisinin günün standart ve normlarına göre hazırlanmaması; yapı inşasında kullanılan malzeme ve işçiliğin günün standart, norm ve yasal düzenlemelerine göre yapılması ve kontrol edilmemesi; zemin araştırmalarından başlayarak, yapıların etüt ve projeleri ile yapı üretim süreçlerinin fenni mesul yapı denetim kuruluşları ile ruhsat veren kurumlar yani belediye ve valilikler tarafından denetlenmemesi olarak sıralanabilir.

Günümüzde Yapı Denetim Sistemi sadece "bina inşasının denetimi” ile sınırlı kalmakta, gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi binaların üzerine oturacağı zeminlerin jeolojik, jeoteknik, paleosismolojik etütlerinin arazide yerinde denetimini de sağlayacak şekilde etüt ve projelerinin yeterince denetlenmediği bilinmektedir. Ayrıca bu konuda Danıştay 6 ncı Dairesinin kararı idareler tarafından uygulanmamaktadır (Esas No: 2017/4837 Karar No: 2019/6454).

Teklifle; yapıların etüt ve projelerinin gelişmiş ülke örneklerinde olduğu fenni mesul yapı denetim kuruluşlarının bünyelerine alacakları jeoloji mühendisleri vasıtasıyla denetlenmesinin sağlanması ve Anayasanın 138/4 üncü maddesinde belirtilen “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmünün yerine getirilmesi suretiyle Danıştayın ilgili dairesinin yukarıda belirtilen kararına işlerlik kazandırılması amaçlanmaktadır.

MADDE 3- Ülkemizde sadece 2020 yılının ilk iki ayında yaşanan Van, Malatya, Elazığ, Denizli, Manisa depremleri, ayrıca İstanbul'daki bina yıkılmaları ile Van'da meydana gelen çığ felaketi sonucunda 150'yi aşkın vatandaşımız yaşamını yitirmiştir. Yaşanan facialarda yüzlerce bina yıkılmış, binlerce bina ise ağır hasar görmüştür. Tüm dünyada, daha nitelikli mühendislik projelerinin ortaya çıkarılması amacıyla, yapılan binaların harita, etüt ve projeleri kamu kurum ve kuruluşlarının yanında meslektaşlarının mesleki sicillerini tutmakla görevli olan mühendis, mimar ve şehir planlama meslek örgütleri tarafından da bilimsel ve teknik normlar çerçevesinde incelenmekte, uygun olanlar onaylanarak ilgili meslek erbabının mesleki sicillerine kaydedilmektedir.

Teklifle; harita, etüt, plan ve projelerin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yanında meslek örgütlerinin de mesleki denetimi altına alınarak nitelikli, çağın gereklerine uygun, ulusal ve uluslararası norm ve standartlara uygun harita, etüt, plan ve projelerin ortaya çıkarılması hedeflenmekte; toplumun can ve mal güvenliğinin sağlanması ile kamu yararı çerçevesinde kurulan ve anayasal kuruluşlar olan meslek örgütlerinin harita, plan, etüt ve projeleri hazırlayan meslektaşlarını denetleyerek niteliksiz harita, plan etüt ve projelerin ortaya çıkmasını engellemeleri ve gerekli tedbirleri almaları amaçlanmaktadır.

MADDE 4- Yürürlük maddesidir.

MADDE 5- Yürütme maddesidir.

7269 SAYILI UMUMİ HAYATA MÜESSİR AFETLER DOLAYİSİYLE ALINACAK TEDBİRLERLE YAPILACAK YARDIMLARA DAİR KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ


MADDE 1- 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.


“Yapılacak jeolojik, jeoteknik ve paleosismolojik araştırmalar sonucunda aktif olduğu tespit edilen fay hattı veya zonları ile heyelan, kaya düşmesi, çığ, su baskını gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir alanlar üzerine herhangi bir yapı inşa edilemez. Tespit edilen bu alanlar 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu çerçevesinde imar planlarına işlenir. Imar planı bulunmayan belde, mahalle ve köylerde, harita ve krokilere işlenmek suretiyle afete maruz olabilecek alan olarak ilan edilir. Afete maruz alanlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi ile Cumhurbaşkanınca kararlaştırılır. Bu suretle tespit olunan alan sınırları, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının isteği üzerine ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."


MADDE 2- 29/01/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.


“a) Proje müelliflerince hazırlanan, yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama projelerinin yerinde denetimini de esas alacak şekilde ilgili mevzuata, standartlara ve şartnamelere göre inceleyerek denetlemek, uygun olan etüt ve projeler hakkında ilgili idareye uygunluk görüşünü bildirmek.”


MADDE 3- 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.


"1) Harita, plan, etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar ve meslek odaları dışında başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz. Meslek odalarının, harita, plan, etüt ve projelerin mesleki denetimi için alacakları vize veya onay ücretleri üyelerinin aylık aidat miktarının üç katından fazla olamaz."

MADDE 4- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
 


Geri Dön