Ahu Aysal: Maslak'ta golf sahası açmak istiyorum
'Otelimin bu kadar tanınmasının sebebi benim' diyen Aysal, 'Türkler para verdim diye coşmak ve istediklerini yaptırmak istiyorlar. Yabancılar öyle değil; rahatlar. çok daha görgülüler'
Ünlü butik otel Les Ottomans'ın sahibi Ahu Aysal çok renkli, cıvıl cıvıl ve samimi bir kadın. Geçirdiği meme kanserini de, boşanmayı da olgunlukla karşılayan Aysal, 10 yıldır hiçbir şeye üzülmemeyi öğrenmiş. 'Otelimin bu kadar tanınmasının sebebi benim' diyen Aysal, 'Türkler para verdim diye coşmak ve istediklerini yaptırmak istiyorlar. Yabancılar öyle değil; rahatlar. çok daha görgülüler' diyor.
â Sahibi olduğunuz Les Ottomans Otel aynı zamanda eviniz değil mi, burada yaşıyorsunuz
Evet, otel açıldığından beri yani 2006'dan beri burada yaşıyorum.
â Otelde yasamak nasıl bir his
Geçenlerde 'Dünyanın en iyi süite ve Spa Oteli' ödülünü kazanan bir otelden bahsediyoruz bu arada. Aslında ben burada yaşamak için bu oteli yaptım. Bir ev yaparsan orada yemek yapacak, temizlik yapacak adamlara ihtiyacın var. Oysa o zaman evde hiçbir zaman özelin olmuyor. Halbuki otel odasını ev gibi yaparsan evine çıktığın andan itibaren herşey senin; içeride adam yok ama herkes telefonun ucunda. Oysa böyle bir evde yaşasan her dakika adamlar etrafında olur; evinde özelin kalmaz... Mükemmeliyetçi bir insan olduğum için burada her şeye maydanoz oluyorum; bu da çok hoşuma gidiyor. çünkü her kadının yaratıcı olmasını seviyorum. Kimse evde oturup, tüketici olmasın. çünkü tüketici kadın yorucu kadındır. Huzur vermez kimseye, akşama kadar yapacak birşeyi olmadığından sıkılır. Halbuki çalışan kadından zarar gelmez; hayatta sana yardımcıdır.
Ev kutanının kafası daha az çalışır
â Ev kadınının kafası daha mı az çalışır
Tabii, kafası hep uyduruk şeylere çalışır. O yüzden herkese çalışmasını tavsiye ederim.
â Başka oteliniz ya da eviniz var mı
Güney'de üç ayrı otelim daha var ama şimdi kiradalar, New York'ta, Brüksel'de ve çeşme'de de evlerim var.
â Yılın ne kadarı İstanbul'da bulunuyorsunuz
Her ay bir hafta muhakkak gidiyorum. Dün gece İtalya'dan geldim. Önceki hafta ise Dubai'deydim.
â Dün yolculuktan dönmüş birisi olarak hiç de yorgun görünmüyorsunuz.
Hiç yorulmam ben. Öyle bir enerjim var ki... Ama bu enerjimi de kendi kendime yapıyorum; 'Ben yorgunum' demiyorum hiç. Bu hep jimnastik; ruhun ve beynin jimnastiği. çünkü herşeyi beyin yapıyor; eğer beyninle güzel dost olursan yapamayacağın hiçbir şey yok.
â İç enerjimle herşeyi hallediyorum dediniz ya; bu bakış açısı ne zamandır gelişti
10 yıl önce kendime üzülmemeye başladım.
â Siz meme kanserini atlatanız. Acaba ondan sonra mı böyle olumlu oldunuz
Yok, rahatsızlığımı 8 yıl önce yaşadım. Tanrı beni ona hazırladı. Kanser olduktan sonra; 'Allah'ım bana çok güzel birşey gösteriyorsun' deyip kabul ettim... Pazar günüydü ve Kaz Dağları'ndaydık; orada kendi kendime buldum. Pazartesi kimseye söylemeden tüm işlemlerimi yapıp Amerika'ya uçtum. çarşamba günü de ameliyat oldum. O sırada kızım Ala hamileydi ve bana telefonda kızıyordu. Ben de: 'Son iki tiyatromu da izleyeyim gelirim' diyordum. İki kızımın da doğumlarına girdim biliyor musun... Taa dokuz ay sonra bir sohbet esnasında anlattım onlara.
Bakana 'eşek' mi dedim, 'canım' dedim. Ne var ki
â Yabana personel çalıştırma izni için görüştüğünüz çalışma ve Sosyal Güv. Bakanı Ömer Dinçer'e 'Canım' demiş ve azarlanmışınız. Ne oldu aldınız mı bari izni
Yok, Bakan'a 'canım' dedim diye vermediler. Oysa ben insanlarla hep canım diye konuşurum. Kötü bir şey değil 1 ki. 'Eşek' demiyorum ki; 'canım' diyorum.
â Sonra Ömer Dinçer'le bir daha karşılaştınız mı
Yok; 10 gün sonra basın müşavirine arattırdı ve 'Lütfen bu mevzuyu artık konuşmayalım' dediler.
â Gelecek planlarınız neler
Maslak'ta golf sahası açmak istiyorum; hala arsa bulamadım. Arnavutluk'ta bir Les Ottomans daha açabilirim.
â Bu otele 55 milyon dolar gibi çok büyük bir para yatırdınız ve 4 yıldır çalıştırıyorsunuz. Hiç kar ediyor musunuz
Hayır, böyle bir otelin kara geçmesinin imkanı yok; ancak kendini döndürüyor.
â Otel sahipleri neden hep erkek
Burada kimse aç karnını doyurmak için ya da yatağı olmadığı için gelip yatmıyor. Herkes keyif yapmak için geliyor. Ben de o keyif yapan insanlara hizmet ediyorum. Herkes bunu kabul edemez. Bakın büyük kızım İsviçre'de otelcilik okudu, geldi ve 'Ben bu işi yapamam, sizin gibi kıvıramam' dedi. Ee icap ederse kıvırıyorsun tabii.
â Müşterilerinizden sizi şaşırtan bir istek oldu mu
Kevin Costner; 'Sana mutlaka birşey hediye etmek istiyorum. Gözlüklerimi vereyim mi' dedi. 'Senin gözlüğün bana yakışmaz' deyip almadım. Konuklarıma o kadar yakınım ki beni zorlamak istemiyorlar. Belki de bu otelin bu kadar tanınmasının sebebi benim. Paris Hilton geleceği zaman acentası, 'Onu da ister bunu da ister' dedi. Zavallıcık iki salatalık ve 1 yaprak marulla yaşadı burada. Yemiyor, içmiyorlar. Hepsi ayakları yerde insanlar.
â Türk konuklarla yabancı konukların ne farkı var
'Türkler para verdim' diye coşmak ve istediklerinin yapılmasını istiyorlar. Yabancılar öyle değil; rahatlar.
â Yabancılar daha mı görgülüler
Evet, çok daha görgülüler. Bunu da çekinmeden açık açık söylerim.
Bu oteli onca para verip niye yaptın diyorlar; para bankada duracak da üzerine mi oturacaktım
â Ayın bir haftasını seyahate ayıran biri olarak görmediğiniz neresi kaldı
Sadece Papua Yeni Gine ve Alaska kaldı. 20 Ocak'ta Papua'ya; Mayıs'ta da Alaska'ya gideceğim.
â Siz gittiğiniz yerlerde çok lüks yaşarmışsınız gibi geliyor, öyle mi gerçekten
Hiç de değil. Salaş yerlere bayılırım. Daha geçenlerde Galata Köprüsü'nün altında yemek yedim. Gittiğim ülkelerde de söylenen lüks yerlere değil, salaş mekanlara giderim. Oradaki insanları da çok severim; gösterişten uzak insanlar. Herşeyden, her yerden keyif alırım; deli miyim neyim (gülüyor)
â Lüks yerleri tercih etmemenizin nedeni öyle ortamların kasıntı olması mı
Evet, garsonuna kadar herkes kasıntı; herkes birşeyleri ispat etmeye çalışıyor. Ben öyle marka düşkünü de değilimdir; Bodrum pazarından da giderim etek alırım; Prada'dan da...
â Allah verdiği parayı hakkıyla harcamazsan geri alır demişsiniz. Harcıyor musunuz hakkıyla
Evet, elimdekini harcıyorum. Bana, 'Bu oteli bu kadar para harcayıp niye yaptın' diyorlar. Harcanmış bir para değil ki bu; bankada duracak da üzerine mi oturacaktım
Banu Duran/Vatan