Akfen Holding servetini yatırıma dönüştürecek!
Forbes Dergisi yazarlarından Nilgün Balcı Çavdar, Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın ile röportaj gerçekleştirdi. Hamdi Akın, piyasa değerlerinin 130 milyon dolar civarında olduğunu belirtti...
Forbes Dergisi yazarlarından Nilgün Balcı Çavdar bu ayki yazısında Hamdi Akın ile röportajını kaleme aldı. İşte o röportaj…
2017’den bu yana 1,2 milyar dolarlık varlık satışı yapan Akfen Holding’in patronu Hamdi Akın son çıkışını bu kez bizzat yaptı. Akfen Holding'deki hisselerinin tamamını iki çocuğuna devreden Akın artık FORBES dolar milyarderlerinden değil. Ancak hala hatırı sayılır bir servete sahip ve bunu da yatırıma dönüştürmek niyetinde.
Hamdi Akın'ın keyfi son derece yerinde... Bir yandan meditasyon uygulamalarını seslendirebilecek kadar dingin bir ses tonuyla sakin sakin konuşurken bir yandan da bol bol gülüyor. İyi görünüyor ve saflığına dikkat ediyor. O günkü menüsünde tabanı hamur yerine karnabaharla yapılmış sebzeli pizza ve ayran var. Akşam yemeklerini geçiştirmeyi öğrenmiş. Senede iki kez Avrupa’daki detoks otellerinde kalıyor. 65 yaşında... Ama öyle görünmüyor. Bundan sonrası için en önemli şeyin itibar olduğundan söz ederken vurguluyor yaşını: “70’lerin sonunda üniversite öğrencisiydim. O dönem Türkiye çok zor günler yaşadı. Artık bana ne olacak, 65 yaşındayım. Yeni iş, yeni alanlar... Bunları insanların çalışabilmesi için yapmamız gerek. İşadamları için ‘ne kadar paran varsa o kadar itibar görürsün’ derler ama bana göre ne kadar çok istihdam sağlıyorsan o kadar çok itibarlısın.”
Akfen Holding her yıl yeni yatırım planlarıyla birlikte, sağlayacağı ilave istihdam rakamlarını da açıklıyor. Buna göre 2017’den 2019 sonuna kadar toplamda 6 milyar 791 milyon lira yatırım gerçekleştirdiler ve 5 bin 523 kişiye ek istihdam sağladılar. İtibarları 2020 için planladıkları 4 milyar 852 milyon liralık yatırım ve sağlayacakları 3 bin 380 kişilik ilave istihdamla daha da artacak.
Ancak Hamdi Akın -gülerek söylediği gibi- artık sadece “maaşlı bir adam” ve “patron artık onlar”. “Onlar” diyerek işaret ettiği çocukları Selim Akın ile Pelin Akın Özalp. Halen Akfen Holding’in “Yönetim Kurulu Başkam” unvanıyla işlerin dümeninde ama hisselerinin tamamını çocuklarına devretti. Birkaç ay önce CEO’luk koltuğuna oturan oğlu ve kızı artık Akfen Holding’in yüzde 50’şer hissedarı konumunda. Akın, “neden kendinize hiç hisse bırakmadınız?” sorusunu yine kahkaha atarak yanıtlıyor: “Ne yapacağım hisseyi falan? Keyfime bakacağım.” Tabii şaka yapıyor. Ciddiyete dönerek verdiği yanıta göre sağlığında, “eli ayağı tutar ve aklı hala iyi işlerken yönetimi devredip işlerin ikinci jenerasyona geçiş sürecini” tamamlamak istemiş. “En sağlıklısı, geçişin bir önceki ölmeden sağlanması... iş hayatında bunun örneklerini gördüm. En güzel örneği de Koç Holding’dir. Ben de öyle yapmak istedim” diyor.
Akın İstanbul, Levent’te holdinge ait Loftı’deki çalışma ofisinde bunları anlatırken çoğunlukla Akfen’in Ankara’daki işlerini yürüten orada yaşayan oğlu Akfen Holding CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Selim Akın da başka bir odada telefonla konuşuyor. Fotoğraf çekimi sırasında kızı Pelin Akın Özalp de geliyor yanma. Hisse devri, günlük iş yürütme biçiminde ve Hamdi Akın’ın liderliğinde farklılık yaratmış değil. Ama kendisi için yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Böyle söylenmesi onu yine güldürüyor: “Orta yaşlı olduğumu düşünüyorsunuz herhalde. Bırakmıyoruz maalesef. 'Bir çıkış yaptı ve ikinci bir yatırım dönemine başlıyor’ demek doğru olur.” Bu son zamanlarda yaptığı en büyük çıkış -Temmuz 2017’de Mersin Uluslararası Limanı’ndaki yüzde 40 hissesini 869 milyon dolara satmasından sonra ikinci en büyük aslında...
Akfen’deki hisselerinin çocuklarına devri karşılığında 600 milyon dolar aldı. Önümüzdeki iki yıl 100’er milyon dolar daha ödeme yapacaklarını söyleyerek yine durumla eğleniyor:
“Tabii çok üzerlerine gitmiyorum. Bu yıl belki ödeme yapamayacaklar, bilmiyorum.” Bu yeni dönemin “Akfen International” olarak adlandırabileceğini söylüyor, “Merkezi Avrupa, ‘daha uluslararası’ bir Akfen’e geçeceğiz. Herkes birbirinden bağımsızlaşmış oluyor. Ben çocuklardan hesap sormuyorum onlar da benden...”
Detaylarını FORBES’ta gizli kalması koşuluyla açıkladığı bu yatırımlara başlamış aslında. “İngiltere’de yatırım yapmayı planlıyorum. Tabii Türkiye’de de” diyor. Yine bir yatırım ofisi gibi çalışıp büyütüp satabileceği projelerle ilgileniyor. Bir yandan Akfen Holding’in yatırımlarına da sermaye koymaya devam ediyor.
Geçen iki yıl birçok holding yeniden yapılandırdığı borçlarıyla gündemdeyken Akfen aynı dönemi nakde dönerek geçirdi. 2017 yılından bu yana toplamda 1,2 milyar dolarlık varlık satışı yaptılar. Mersin Uluslararası Limanı’nın satışından 869 milyon dolar,
TAV’dan kalan yüzde 8,1’lik hisselerinin Aeroports de Paris’e satışına karşılık 160 milyon dolar ve Akfen Yenilenebilir Enerji’nin yüzde 33 hissesine karşılık EBRD ve IFC’nin toplam 200’er milyon dolar aldılar -toplamda 1 milyar 229 milyon dolar... “Evet ama bir yandan da yatırıma devam ettik” diyor Hamdi Akın. 2017’den başlayarak 2019’un sonuna kadar iki yıllık dönemde 6 milyar 791 milyon lira yatırım yaptılar. 2020’de 4 milyar 852 ve 2021’de 3 milyar 180 milyon lira daha planlanmış yatırımları var.
Bu planlama içinde en büyük payı Akfen Yenilenebilir Enerji alacak. Son olarak Zorlu Enerjikten toplam kapasitesi 80 M W olan Sarıtepe ve Demirciler rüzgar enerjisi santrallerini satın alan Akfen’in toplam kapasitesi 712 MW’ye ulaştı. Hedefleri bu yılın sonunda toplam 1.000 MW kapasiteye ulaşmak. Bunun için satın almalara devam edecekler. Akın, “400 milyon dolar daha yatırım yapmamız gerek” diyor ve ekliyor: “Bunun için yine hisse satışı yapabiliriz.” İstedikleri kapasiteye ulaştıklarındaysa şirketin değerinin 1,5 milyar dolar seviyesinde olacağını hesaplıyor.
Akfen’in enerjiden sonra en çok FAVOK getiren işi, kalan hisselerinin oranı sadece yüzde 10 olsa da Mersin Uluslararası Limanı. “Çok büyük bir başarı hikayesi” diyor Hamdi Akın, TAV’dan da daha büyük... TAV’ın piyasa değeri en fazla 2,4 milyar dolara çıkmıştı. Mersin 3 milyar dolara gidiyor.” Hamdi Akın’ın, adıyla özdeşleşen ve iş hayatında önemli bir dönüm noktası olan TAV ile arasında artık hiçbir bağ bulmuyor. Sözü açıldığında iki elini kaldırıp “TAV ile bir ilgimiz kalmadı artık” diyor.
TAV’da ilk hisse satışını yaptıkları 2012’de “en büyük kızımızı evlendirdik” diyen Akın, bu satışta Akfen’in kasasına 414 milyon dolar koymuştu. Son olarak TAV İnşaat’ta kalan yüzde 21’lik hisselerini de TAV’ın Yönetim Kurulu Başkanı Sani Şener ile, Şener’in İDO’daki hisselerine karşılık mahsuplaştıklarımı söylüyor. “TAV İnşaat ile amacımız sadece işletmesini aldığımız havalimanlarının inşasını yapmaktı. Baktım ki artık öyle değil. Hak edişli işlerle uğraşmak istemedim. 2017’de sözleşme yaparak kalanları da sonradan bedelsiz devretmek üzere hisselerimi devrettim. Yönetim kurulundan da çıktım. Hiçbir krediye de imza atmadım” diyor.
TAV İnşaat, Ortadoğu’da yaptığı bazı projelerde alacaklarını tahsil edemeyip zor duruma düşmüştü. Sani Şener’in hisselerini devrettiği İDO da zarar ediyor. Akın’ın sesi İDO’dan söz ederken ciddileşiyor: “180 milyon dolar para kaybettik İDO’da. Osmangazi Köprüsü’nün geçiş ücreti ihaleye girdiğimiz zaman 42 dolar olarak açıklanan fiyattan aşağı çekildi. Zaten Hazine garantisi olmasına rağmen geçiş ücretleri düşürülünce İDO’ya balta vuruldu” diye serzenişte bulunuyor. Ancak bankalarla masaya oturarak ödemelerin vadesini uzatmış ve Akfen’in bilançosunda ÎDO’dan doğan zararları hafifletmişler.
Holdingin kar getiren yeni işlerinin başında yenilenebilir enerjiden sonraki en büyük yeni varlıkları bakır madenleri. İlbak Holding ile ortak oldukları Kastamonu’daki Gökova Bakır Madeni... Bu yıl 510, gelecek yıl 534 milyon lira daha yatırım yapacaklar. Geçen yıl üretime başlayan maden, 40 milyon dolar civarında bir FAVÖK üretti. “‘Madenciliğe neden yatırım yaptınız?’ diye sormayın, ‘neden bugüne kadar yatırım yapmadığımızı’ sormanız daha mantıklı” diyor daha sormadan... Yanıtı basit: “Param yoktu ondan. Maden diğer sektörler gibi değil. Yüksek bir yatırım maliyeti var.
An az yüzde 50 oranında özkaynak gerekiyor. Kalanı için de kredi almak kolay değil” diyor. Ancak bunu başarmışlar. Türkiye’de başka emsali olmadığını söylüyor bu finansman modelini anlatırken. Bakır madeni için bugüne kadar yatırdıkları 300 milyon doların yarısını üç yabancı bankadan (ING, Societe Generale ve BNP Paribas) hisse karşılığı proje finansmanı olarak almışlar. Akın, madencilik alanında proje finansmanı kredisi almanın çok zor olduğunu belirtiyor: “Bu kredi tipi şimdiye kadar hiçbir Türk firmasına verilmemiş. ilk defa biz alabildik. Yabancı bankalarda maden konusundan anlayan uzmanların sayısı daha fazla, bu alanda deneyimleri de daha çok.” Kastamonu’daki bakır madeninin dünyadaki ilk beş tesisten biri ve Türkiye’nin de en büyük açık ocaklı bakır madeni olduğunu söylüyor. Dünyanın en büyük bakır üreticisi olan ve dünya bakır fiyatlarını belirleyen Şili’de maden yeraltı ocaklarından daha pahalıya çıkartıldığı için, Gökova işletme maliyeti açısından avantajlı. Bu da maden yatırımlarının en büyük riski olan cevher fiyatının çıkarma maliyetinin altına kalması riskini onlar için ^rtadan kaldırıyor. Akın akından kaba bir hesap yapıyor: “300 milyon dolar yatırım yaptık. Faizleriyle birlikte yatırım maliyetleri 400-450 milyon dolar olur. 600 -700 milyon dolar civarında işletme maliyetini de düşersen demek ki 10 yıl sonra senede 50 -60 milyon dolar getirisi olur. Onun da yarısı bizim: 30 milyon dolar. Çok da bir şey değil.” Bu hesap, Akın’ın yatırım stratejisinin tek bir örnek üzerinde özetlenmiş hali. Akın’ın mottosu şu: “Şirketler satılarak, ortak alınarak büyütülüyor. Satmazsan, hisseler el değiştirmezse ölümsüzleşemez, sahipleriyle beraber ölüp giderler.” Şimdiye kadar satın aldığı hiçbir _ şirkete bağlanmadı. Büyütüp sattı ve gelen kaynaklarla yeni yatırımlara soyundu. Çocuklarına bölüştürmeden önce FORBES 100’deki 1,1 milyar dolarlık kişisel serveti (aile okrak servetlerinin toplamı bunun üzerinde) benzer bir stratejiyle yatırım yaptığı ve sonrasında değerini bulduğuna inandığı anda sattığı şirketlerle edindi. Daha da güzel koşullarda: Büyük ortaklarla birlikte, daha az rakip, daha az risk ve madenden farklı olarak özsermaye oranı yüzde 15-20 civarında olacak şekilde... “Evet öyle” diyor Akın, “Rakibi olmayan, tekel konumundaki işler... Şirket politikamız da öyleydi. Uygun ortam varsa öyle yaparsın. Değilse yapacak bir şey yok. ‘Tamam parayı aldım, ortam da çok istediğim gibi değil’ deyip ‘yatırım yapmıyorum’ diyemezsin. Hiç yatırım yapılmıyor. Birilerinin yapması gerek. Bizim başka ne görevimiz var ki? Görevimiz gelen parayla yeni yatırımlar yapmak ve çalışan sayımızı artırmak.” Şimdiye kadar olduğu gibi... 2005’ten bu yana 9,5 milyar dolar borçlandıklarını anlatıyor. TAV ile yaklaşık 3 milyar dolar. Sonra muayene istasyonları yani TÜV-TÜRK (2009’da bu şirketteki 33 hissesini 156 milyon dolara Bridge Point’e satmıştı). Ardından enerji yatırımları ve nihayetinde Mersin Limanı (2007’de PSA-Akfen Konsorsiyumu tarafından 755 milyon dolara 35 yıllığına alınmıştı)...
Akın, 1977 yılında iş hayatına atıldığında hala Gazi Üniversitesi’nde makine mühendisliği bölümünde öğrenciydi. Makine mühendisliğini babasının zorlamasıyla seçmiş. îlk işi Ankara’da babasının işyerinin de bulunduğu mahallenin camisine kalorifer kazanı imal etmek oldu. Ardından inşaat malzemeleri de satan bir dükkan açtı. İşlerini büyütmesi ise 1980’den sonrasına denk geliyor. Boru hatları ve kanalizasyon gibi altyapı yatırımları ve endüstriyel tesis inşatlarıyla geçen 1980’li yılların sonunda, 1989’da, Akfen havalimanı işine ilk adımını Antalya Havalimanı apron genişletme ve terminal binası yürüyen merpen yapım işini alarak adım attı. 1990’da yine Antalya Havalimam’nın terminal binası tadili ve ilave aks inşaatı, 1996’da İsparta Havalimanı, üç yıl sonra Samsun, Çarşamba ve 2000’de Moldova Kişinev Havalimanı modernizasyonu... 2001 Kayseri Erkilet Havalimanında bazı restorasyon işleri...
Özetle, 2005’te Tepe İnşaat ve Ve Yatırım konsorsiyumu ile (TAV’ın açılımı bu şirketlerin birleşiminden oluşuyor) altı saat süren Atatürk Havalimanının işletme ihalesini 2 milyar 950 milyon dolara kazandığında, havalimanı inşaatı konusunda tecrübesi vardı. Sermaye eksiğini de ortaklarıyla kapattı.
Bu büyüklükte olmasa da şehir hastaneleri, Akfen Holding’in son yıllarda tek başına yaptığı en büyük yatırım. Sadece Isparta, Eskişehir ve son olarak Tekirdağ’daki şehir hastaneleri için toplam yatırımları 1,1 milyar doları bulacak. Hamdi Akın daha 2004’te PPP projeleri üzerinde çalışmaya başladıklarını ve bu modeli gündeme getirdiklerini anlatıyor. Ancak sonra, o zamanki koşullarla finanse edilebileceğine inanmadıkları için yapılan ihalelere katılmamışlar.
Akın bu yatırımlarının kendisini 17 yılda çıkartmasını bekliyor. İşletme süreleri 25 yıl. Yani borçlar ödendikten sonraki 7-8 yıl gelir getirecek bir iş olacak. Mersin Liman’ının satışından gelen paralarla yapılan yatırım bu. Çok verimli gibi görünmüyor ama garantili. Yapımını üstlendikleri hastaneler diğer şehir hastanelerine göre biraz daha küçük. “Neredeyse hepsini toplasanız Ankara Bilkent Şehir Hastanesi kadar etmiyor” diyor Akın. Ankara Bilkent 3 bin 704 yataklı. Isparta’da yapımını tamamladıkları hastane 755, Eskişehir bin 81, son olarak yatırım devam eden Tekirdağ Şehir Hastanesi 480 yataklı olacak.
Akfen’in buna benzeyen bir diğer yatırımı da öğrenci yurtları... Isparta ve Kütahya’da öğrenci binlerce yataklı öğrenci yurtları var. Akın bunlardan söz etmiyor bile... Akfen Altyapı Holding’in işlerinden biri sadece. Akfen Altyapı Holding, Akfen Holding ve Akfen İnşaat’ın da sahibi olan tepe şirket. Çocuklarının yarı yarıya hisse sahibi olduğu şirket de işte bu tepe şirket. Bu yapı içinde yer almayan hala Akın’ın kişisel hissesi bulunan tek şirket artık Akfen GYO. “Evet orada hala biraz hissem var” diyor Akın, “Onu da bir ara hallederiz artık.”
Akın, Akfen Holding’de maaşlı yönetim kurulu başkanı ve kendi parasının da patronu olarak yatırımlarına devam ederken iş hayatının ilk döneminde olduğu kadar büyük yatırımlara soyunacak cesareti bulacak mı bunu zaman gösterecek. Akfen’i bu büyüklüğe ulaştırması 40 yılını aldı. Şimdi elindeki yüklü sermayeyle yeniden FORBES milyarderler ligine geri dönmesi muhtemelen çok uzun sürmeyecek.
Hamdi Akın: Yap-işlet-devret modeli finansman modelidir!