23 / 11 / 2024
fuzul

AKM'nin geleceği bir kez daha tartışıldı

AKM'nin geleceği bir kez daha tartışıldı

13 ay önce 'yıkılabilir' kaygısıyla kapatılan AKM'nin geleceğini tartışan uzmanlar, yenileme projesinin başlamaması nedeniyle 'sanat da, mimarlık da küçülüyor,' uyarısı yapıyor




Mimar Hayati Tabanlıoğlu'nun yapımı için 30 yılını harcadığı, İstanbul Taksim Meydanı'ndaki 'simge' modern mimarlık yapısı Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) geleceği, önceki akşam Tepebaşı Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nde, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın (AKBA) öncülüğünde (bir kez daha) tartışıldı. AKM Nasıl Kimin İçin ve Hangi Yöntemle Korunmalı?' konulu toplantıya mimarlar Doğan Tekeli ve İhsan Bilgin ile, Tabanlıoğlu'nun oğlu, mimar Murat Tabanlıoğlu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Programı Direktörü Doç, Dr. Serhan Ada, mimarlık tarihçisi Tansel Korkmaz ve alanında 20 yılı aşan tecrübeye sahip 2 No'lu İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mete Tapan katıldı.

AKM BİR KÜLTÜR VARLIĞI
Uzmanlar, 63 milyon dolarlık yenileme projesinin bir türlü hayata geçirilememesi nedeniyle 'sanat da, mimarlık da küçülüyor' uyarısında bulundu. AKM'nin geleceğindeki belirsizliğin son halkası, yapının Murat Tabanlıoğlu imzalı yenileme projesinin, ihale sonucu Özsoy İnşaat'a ait 63 milyon 400 bin dolar tutarındaki 211 günlük yenileme çalışması ile ilgili olarak, Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası tarafından açılan yürütmeyi durdurma davasının karara bağlanmış bulunuyor olmasından ileri geliyor. İşte, toplantıdan ilginç satırbaşları:

 Sadece boya badana isteyenler var:
Prof. Dr. Mete Tapan, 'belli kesimler'in AKM'nin yenileme projesine karşı itirazları olduğunu ve onların sadece boya-badana işlerinin yapılmasını istediklerini belirterek, "Ama koruma açısından yapılan iş bilimseldir, doğrudur'' dedi. Tapan şunları ekledi: "AKM yenileme ihalesinin yürütmesi, mahkemede bilirkişinin öngörülen değişikliklerin koruma kurallarına uymadığı yönünde rapor vermesi üzerine durduruldu. Daha sonra da, yürütmenin durdurulmasının yürütmesi durduruldu. Kelime kelime her şeyi değerlendirirseniz, badana- boyadan başka hiçbir şey yapamazsınız!'' Tapan, AKM'nin sekiz yıl önce Kültür Varlığı olarak tescil edildiğine dikkat çekti.

 Para yok vakit yok ama güzel olsun!:
Prof. Dr. Tekeli ise, "Türkiye bir mimari dram ülkesidir," dese de Murat Tabanlıoğlu'nun hazırladığı projeyi övdü ve projesi hakkında, yapının ön cephesine ayrıca 'ikinci bir ön yüzey öğesi' daha katılması arzusunu dile getirdi. Toplantının odak noktası, yine devletin kültüre ayırdığı bütçeye odaklandı. Tekeli, konuşmasında devletin 63 milyon dolarlık projeyi durdurmayı başardığını, bunun da üzerine "paramız yok, vaktimiz yok, ama çok güzel olsun" diye beklentiye girildiğini acı bir gülümseyişle ifade etti. AKM için düşünülen restorasyon bütçesini ABD'nin Washington kenti Lincoln Center Kültür Sanat yapısı ile mukayese eden Tekeli, bu yapının restorasyon projesinin 1 milyar 300 milyon dolar olduğunu söyledi.

 Açık ve kapalı kalma süresi aynı:
Yar. Doç. Dr.Serhan Ada ise, yapı açıldığında özellikle çocukları, eğitimi ve gençleri gözetir bir işletme ve mimarlık modeli taşıması gerektiğinin önemini vurguladı. Yapının tarihi boyunca sekiz hükümet ve altı bakanlık gördüğünü hatırlatan Ada, AKM tarihinde yapının açık ve kapalı kalış sürelerinin aynı olduğuna dikkat çekerken, bina kullanımındaki yüzde 60'lık kapasitenin yüzde 100'e çıkmasından yana olduğunu açıkladı.

'İÇİNE KAPALI FİLDİŞİ BİR KULE'
AKM aylaklığın da mekanı olsun: Etkinlikte konuşan mimarlık tarihçisi ve akademisyen Tansel Korkmaz ise, filozof Hannah Arendt'e atıfla 'Kamusal mekân toplumların harcıdır' diye başladığı konuşmasında, AKM'nin kamusal alandaki varlığının önemini ortaya koydu. Korkmaz, "AKM Taksim Meydanı'nın kıyısında kalmış kendi içine kapalı bir fildişi kule. Proje, AKM'yi sadece sanat için gelenlerin değil oradan geçenlerin de uğradığı, aylaklığın da mekânı olarak dönüştürmeyi hedefliyor," dedi.

Muhatap bulamıyorum, bırakabilirim: Projenin kendisi için özellikle babasından devraldığı mirastan ötürü taşıdığı sorumluluktan kaynaklı öneminin altını çizen mimar Murat Tabanlıoğlu ise, İstanbul 2010 ve kendi ofisiyle çıktığı bu yolda 'muhatap bulamamaktan' da yakındı ve "Karşımda müşteri yok, yalnızca İstanbul 2010 ajansı ve bazı bakanlıklar var" gibi, bir şikâyette bulundu ve ekledi: Zaten bundan sonraki süreç de şu andaki gibi olacaksa, ben bu işi yapmayacağım."

AKM bir meydan okumadır: Toplantının ev sahibi olan, ancak mekândan erkenden ayrılan İstanbul 2010 AKB Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç ise, amaçlarının, "İnsanlar İstiklal'de bir mağazaya nasıl rahatça girebiliyorlarsa AKM'ye de öyle rahatlıkla girebilmelerini sağlamak'' olduğunu söyledi. Avdagiç, ''Bu proje, sanatın özelleşmesine, ticarileşmesine, seçkincilleşmesine, kamu hayatından sökülüp atılmasına karşı bir yerde bir meydan okuma olacaktır. Karşımızda engeller olsa da, biz bu projeyi tamamlayacağız." diye konuştu.
Evrim Altuğ/Sabah

Konuyla ilgili basında yer alan diğer haberler

AKM'ye Topkapı Sarayı muamelesi yapılır mı?

13 aydır kapalı olan ve Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Ayasofya gibi `birinci grup anıtsal yapı' kapsamına girdiği için koruma altına alınan AKM'nin tadilatı şimdi de bu özelliği nedeniyle çıkmazda

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri kapsamında tadilat yapılması planlanan ve 13 aydır kapalı olan Atatürk Kültür Merkezi (AKM) üzerindeki tartışmalar devam ediyor. Konu önceki gün Pera Müzesi'nde yapılan panelle bir kez daha masaya yatırıldı. 1 Haziran 2008'de boşaltılan binada tadilatın başlamaması, üstelik, Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından hazırlanan avan proje için Kültür Sanat-Sen tarafından açılan dava sonunda, İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nce yürütmeyi durdurma kararının alınması, AKM'nin akıbetinin ne olacağı sorusunu yeniden gündeme taşıdı. Mahkeme, hazırlanan avan proje tadilatında hukuka ve mevzuata uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı aldı.
AKM, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından `birinci grup anıtsal yapı' olarak tescillenen ve koruma altına alınan bir yapı. Bu gruptaki diğer yapılar arasında Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Ayasofya ve Süleymaniye de bulunuyor.

Bizi muhatap almadılar
Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Yavuz Demirkaya, AKM'nin tamamıyla yasa ve mevzuatlar çerçevesinde, tarihi, sosyolojik dokusu bozulmadan onarılması gerektiğini düşündükleri için dava açtıklarını belirterek, "Daha önce de girişimlerde bulunduk ama kimse bizi muhatap almadı. Son çare olarak bu davayı açtık. Bu yürütmeyi durdurma kararı aldırarak AKM'nin tamamlanma sürecini uzattığımız için suçlanıyoruz. Oysa bu bina Haziran 2008'de boşaltıldı ve Temmuz 2009'a kadar hiçbir şey yapmadılar" dedi. Demirkaya, avan projede karşı çıktıkları noktalardan bazılarını da şöyle sıraladı: "Dış ve iç cephelerde oynamalar var. Boyahanenin, terzihanenin dışarı çıkarılması büyük sorun. Çünkü şu anda dekorlar boyahaneden kolaylıkla sahneye iniyordu.

Esnek olmalıyız
Bale salonunu kaldırıyor ve restoran yapıyorlar. Bu restorana da dışarıdan bir asansörle ulaşılacak. Bu dış cepheye müdahaledir. Döşemelerinden tutun seramiğine, salonun balkonlarının yapılıp yapılmamasına kadar müdahalede bulunuyorlar."
2 No'lu İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mete Tapan ise şunları vurguluyor: "Birinci grupta Dolmabahçe, Topkapı gibi yapılar vardır. Ama siz AKM'ye bir Süleymaniye Camii, Topkapı Sarayı gibi yaklaşamazsınız. AKM bir simge yapı. Dolmabahçe, Süleymaniye zaten mimari bakımdan değerleri çok yüksek yapılar.
Halbuki AKM'nin esasında dünya mimarlık literatüründe çok yeri yok. Kurullar, güncelleşmesi gereken binalar varsa ona izin vermeliler. Eğer bu yürütmeyi durdurma kararını değerlendirirsek AKM'de sadece boya badana yapılabilir. Başka bir şey yapılamaz demektir o. Birinci grupta yer almasına rağmen biraz daha esnek davranmamız gerekiyor AKM'nin tadilatına."

Uzmanlar ne diyor?
Orhan Kurtuldu (Tiyatro Meslek Birliği İstanbul Temsilcisi) Bu dava, AKM'de tadilat gerekçesiyle yapılmak istenen kanun dışı müdahaleyi önlemek için açıldı. Koruma ilkeleriyle tescilli bir bina olan AKM'de yapılmak istenen tadilat binanın simgesel değerini ortadan kaldıracak. Böyle bir müdahale yapamazsınız diyor koruma kurulu. AKM'nin ana girişinde büyük bir yıkım gerçekleştiriliyor, orada yeni bir alan yaratılıyor. Bunun amacı ne? Sanata hizmet ediyor mu? Hayır. Orada ticari bir alan oluşturulacak. Böylesine büyük bir müdahale korumaya alınmış bir binaya yapılamaz.

Doğan Tekeli (Mimar) Bence buradaki yürütmeyi durdurma kararı çok sert bir karar. Anıtlar Kurulu'nun AKM'yi birinci derece diye sınıflandırması da belki eksik olmuş. Çünkü AKM müdahale edilebilir bir yapı. Mesela Süleymaniye'nin dokunulmazlığı başkadır. O, 400-500 yıldır gelmiş bir miras, anıt. AKM ise çağdaş bir kullanım yapısı. Teknolojisinin yenilenmesi için birtakım müdahalelerde bulunulması kaçınılmaz.

Korhan Gümüş (İstanbul 2010 Kentsel Uygulamalar Direktörü) Bu yapının simgesel değerinin yaşaması gerek; ama dönüşümü dikkate alarak... Yoksa işlevsiz kalır ve fosil kalıntıya dönüşür. Bu tip simgesel yapıların hepsinde değişiklikler olabilir. AKM'nin değişen teknolojilere ve zamana ayak uydurması gerekiyor. Kentin en kapsamlı kültür yapısı. Boya badanayla bu kadar ileri teknoloji içeren bir yapının ayakta durması mümkün değil. 30 yıl önceki müzik setini kullanıyor musunuz? Söz konusu proje bence dünya standartlarında bir iştir.
Milliyet

AKM, bu gidişle ikinci Tabanlıoğlu'nun da ömrünü yiyecek

Darüşşafaka'da okurken, neredeyse her ay bir defa hazırlık sınıfından, lise sona tüm okul öğrencileri olarak bizleri AKM'ye opera-bale izlemeye götürürlerdi. Çocuk aklıyla klasik eserleri izlemekten ne kadar hoşnuttuk, tahmin edebilirsiniz. Ama şu oldu, klasik sanat terbiyem gelişti, erişkin olduktan sonra her birini tekrar tekrar izlemeye gittim.
O çocukluk günlerinde hatırladıklarımın başında AKM'nin balkon bölümü var. Ya soğuktan donardık, ya da atletlerimize kadar soyunup, terden erimediğimize şükrederdik.
AKM-Atatürk Kültür Merkezi'nin yıkılması tartışmalarını, sanata karşı yapılan taarruz bir yana, kendi çocukluk tarihime saldırı olarak da algılamıştım.
Önceki gün Pera Müzesi'ndeki AKM ile ilgili süreci değerlendiren usta mimarları dinlemeye de, biraz kendi hayat hikâyeme sahip çıkma adına koşturarak, gittim.
Malum, AKM'nin yıkılması `tehdidi' bertaraf edildikten sonra günümüz teknolojisiyle yenilenmesi, güncellenmesi için tüm hazırlıklar tamamlanmış, `kazma' vurulacakken, Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası'nın açtığı `yürütmeyi durdurma' davası karara bağlandı. Yürütme yani süreç durduruldu.
Şimdilerde Kültür ve Turizm Bakanlığı `yürütmenin durdurulmasının iptali' talebi için dosya hazırlıyor.
Ortaya çıkan vahim bir sonuç var:
Mayıs 2008'de AKM'nin kapısına kilit vuruldu.
Mayıs 2008'den bu yana İstanbullular, 1.5 yıldır opera gösterimlerinden mahrum.
Eğer yargı yürütmeyi durdurma kararı almasaydı, Mart 2010'da AKM kapılarını yeniden açabilecekti.
Şimdi hukuk sürecinin, işleri ne kadar uzatacağı belli değil.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yürütmeyi durdurma kararı alındığında şöyle isyan ediyordu:
"Onarma konusunda fevkalade kapsamlı çalışma yapıldı.
Bina yıkılmıyor ama bütünüyle ısıtması, aydınlatması, soğutması,
salon düzeni, giriş-çıkışı modern, çağdaş konsept içersinde yenilenecekti.
Tam bu eşikte, `gişelerin yeri orada olmasın, merdivenler buradan olmasın' diye bir itiraz yaptı, bazı kültür-sanat mensubu arkadaşlarım. Yargı durdurdu. AKM'nin göreceği en kapsamlı, tamamen bilim sanat insanlarının elinden çıkmış bir proje uygulanacaktı. Yargı katiyen derinliğe inmeyen bir bilirkişi raporuyla durdurdu. Bunu anlamak mümkün değil."
Pera Müzesi'ndeki toplantıda AKM'nin mimarı Hayati Tabanlıoğlu'ndan sonra bu sefer güncellenmesi için baş koyan oğlu Murat Tabanlıoğlu kürsüdeydi.
Murat Tabanlıoğlu, diğer konuşmacılar Mete Tapan, İhsan Bilgin ve Doğan Tekeli'nin, Hayati Tabanlıoğlu'nun "AKM ömrünün kaç senesini yedi" sözlerini anlamlı bir gülümsemeyle dinlendi. Ne yapabilirdi ki başka?


Adı yapıldığında geçmedi, yandığında ilk sanık oldu
Hayati Tabanlıoğlu'ndan bir sınıf küçük, mimarların duayenlerinden Doğan Tekeli, "Hayati Tabanlıoğlu için AKM, önce 20 yıllık bir ömür törpüsü oldu, hizmete açıldı, bir yıl sonra yanınca Hayati Tabanlıoğlu bir yıl yargılandı, beraat etti sonra yeniden yapımı için ömründen bir yedi yıl daha verdi" diye anlatıyordu, bir de şunları:
"1969'da açılış töreninde ben de radyonun başına geçtim dinliyorum. Herkes konuşuyor, bir tek mimarının adı geçmiyor. Dayanamadım TRT Radyo'yu aradım. Çok merak ettim, kimmiş mimarı diye. Dediler ki, biz de bilmiyoruz, Öğrenirsek yayın içinde söyleriz. Yayın boyunca Hayati beyin adı hiç geçmedi. AKM yandığında ise ilk sanık oydu."
Murat Tabanlıoğlu bu sözleri acı acı gülümseyerek, dinliyordu.
Mimar, öğretim üyesi, 22 yıldır koruma kurul üyeliği yapan, halen 2 numaralı Koruma Kurulu Başkanı Mete Tapan da son yargı kararına isyan ederken, söylediği söz bizleri de acı güldürdü:
"AKM sayesinde Türk demokrasisi gelişti."
Yanlış mı? Hangi eser için bugüne kadar bu kadar çok sivil toplum örgütü tartışmalara dahil oldu?
Toplantı arasında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç ile bir başka toplantıya katılmak üzere ayrıldık.
Şekib Avdagiç anlattı: "AKM'nin güncellenmesi projesinde Murat Tabanlıoğlu mimari projeyi hiçbir bedel almaksızın yaptı. En az 2 milyon dolarlık bir jestti bize. Dahası diğer teknik projelerin hazırlanmasında da gözetmenlik yaptı."
İstanbul'un en önemli meydanı Taksim'i, Taksim yapan en önemli simgelerden biri olan AKM'nin yeniden bizlerle buluşması için şimdilerde oğul Murat Tabanlıoğlu savaş veriyor.

2010 daha çok kavga çıkaracakİstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçildiğinde bayram yapmıştım. Geri sayıma geçmemizle "Seçilmeseydi daha mı iyi olurdu acaba" diyenlerdenim. Avrupalı'ya rezil olacak halimiz yok ama İstanbul'u tanıtmak için yeterince hazırlık yapılmadığını düşünüyorum.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç'i dinlerken ortaya çıktı ki hazırlık yapmak için yeterli para da yok.
Proje alımının durdurulduğu Mayıs 2009'a kadar 1990 proje başvuruda bulunmuş.
Talep edilen 2.9 milyar TL.
İstanbul 2010'un, 2009 bütçesi ise 200 milyon TL.
Şekib Avdagiç, 1990 projenin 1282'sinin incelendiğini ve 304'ünün kabul edildiğini söyledi. Önümüzdeki günlerde kabul edilmeyenlere mektupla bildirilecekmiş.
Funda Özkan/Radikal

AKM, bir kez daha tartışıldı 
 
Cumhuriyet tarihinin en çok tartışılan yapısı olan Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önceki gün bir kez daha tartışıldı. Geçtiğimiz haftalarda gelen yenileme projesinin yürütmesinin durdurulması kararı sonrasında konunun daha iyi anlaşılması amacıyla AKM Proje Çalışma Grubu öncülüğünde Pera Müzesi'nde "AKM nasıl, kimin için ve hangi yöntemlerle korunmalı?" başlıklı bir panel gerçekleştirildi.  
 
İhsan Bilgin'in moderatörlüğünde düzenlenen panele Mete Tapan, Doğan Tekeli, Tansel Korkmaz, Serhan Ada, renovasyon projesini hazırlayan mimar Murat Tabanlıoğlu ve İstanbul 2010 AKB Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç katıldı. Bu projeyle bir kamu yapısının 20. yüzyıldan 21. yüzyıla nasıl taşınacağını göstermek istediklerini belirten Avdagiç, "30 yılda tamamlanan bir yapının bir yıl içinde günümüzün sanatsal ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirilmesi yeni bir yapı yapmaktan zor bir süreç. Karşımızda engeller olabilir. Ama bu bizi yıldırmayacak. Sonunda İstanbul'un kazanacağından eminiz." dedi.

İhsan Bilgin'in AKM'nin tarihiyle ilgili yaptığı kısa bir konuşmanın ardından mimar Murat Tabanlıoğlu, yapılacak değişiklikler hakkında bilgi verdi. Bu projenin, yaptığı en zor iş olduğunu anlatan Tabanlıoğlu, "Maalesef karşımda bir müşterim yok. Eğer bu bina mevcut yönetim anlayışı ile yönetilecekse bu proje hiç yapılmasın." ifadelerini kullandı. 2 No'lu Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mete Tapan, hiçbir yapının bu kadar tartışılmadığının altını çizerek, bu durumun Türk demokrasisi için önemli bir adım olduğunu belirtti. Tapan, "Yalnızca boya badana yapılmasını istiyorlar. Yapılan iş bilimseldir ve doğrudur." dedi.

Mevcut görüntüyü bozmadan binaya ikinci bir ön yüzey eklenmesi tavsiyesinde bulunan Prof. Dr. Doğan Tekeli, binanın gece gündüz kullanılan ve yaşayan bir kültür merkezi olması gerektiğini vurguladı. Tansel Korkmaz, AKM'nin çok canlı bir bölgede olduğu halde adeta fildişi bir kule gibi kaldığını savunarak "Bu bina Taksim'deki enerjiyi içine almalı." şeklinde konuştu. Serhan Ada, AKM'de eğitime, gençlere ve çocuklara daha çok mekanların ayrılmasını isterken İhsan Bilgin, mimari projeler için mahkemeye gidilmemesi çağrısında bulundu. Bilgin, Avrupa'da benzer çalışmalarda mahkeme süreci yaşanmadığını söyleyerek hukukun mimarinin sınırlarını takip edemeyeceğini dile getirdi.
Ali Pektaş/Zaman

 


Geri Dön