23 / 12 / 2024

Alain de Botton binaların insanları nasıl etkilendiği yazıyor!

Alain de Botton binaların insanları nasıl etkilendiği yazıyor!

Alain de Botton Mutluluğun Mimarisi'nde, güzel bulduğumuz binaların, önemsediğimiz değerleri farklı yollarla yücelten yapılar olduğunu iddia eder



 MUTLULUĞUN MODERN MİMARİSİ

Ona göre, gerek malzemeleri, gerekse biçim ve renkleriyle, hemen herkesin olumlu nitelikler olarak kodladığı zeka, zarafet, güç, derinlik gibi kavramlara gönderme yapan binalardır gözümüze güzel gelenler. Bu nitelikleri "huzur, cömertlik, uyum, dürüstlük, içtenlik, bilgelik, neşe" diye saymayı sürdürür. Ve de görsel zevkimizle değerlerimiz arasındaki yakın ilişki üstüne en ince cümlelerden birini sarf etmiş olan Stendhal'e bağlar bizi: "Güzellik bir mutluluk vaadidir."

Gündelik hayatın doğasını keşfedip yorumlamayı misyon edinen popüler günümüz filozoflarından Alain de Botton, hayatın her alanına değen; okuyanın bakış açısını değiştirebilecek tespitler ve öneriler içeren kitaplarıyla tanınıyor. Kitaplarında aşk, edebiyat, felsefe, toplum gibi geniş kavramları ele alıp sorular soruyor ve bu soruları içtenlikle yanıtlamaya çalışıyor. Aşk Üzerine, Statü Endişesi, Seyahat Sanatı, Proust Hayatınızı Nasıl Değiştirebilir, Öp ve Anlat, Felsefenin Tesellisi, Havaalanında Bir Hafta... Her biri popüler kültür, sanat ve edebiyat dünyasından referanslarla beslenen ve felsefeyi eğlenceli kılan bu kitaplar arasında, 2006'da yayınlanan Mutluluğun Mimarisi, De Botton'un modern filozof ve yazar kimliğinin yanına girişimci sıfatının da eklenmesine yol açtı.

Mutluluğun Mimarisi'nde okur, yazarla birlikte bir dünya turuna çıkıyor, dünyanın önemli mimari yapılarını onunla birlikte geziyor, değerlendiriyor. Bu arada yazar mimariyle ilişkilendirilebilecek çok önemli temaları da ele almayı ihmal etmiyor. Düzen, denge, ideoloji, demokrasi, hafıza... Her binanın bizimle konuştuğunu, bize bir takım mesajlar verdiğini söylüyor: "Faşizmin ya da demokrasinin izlerini binalarda görmek mümkündür. Her bina bir anımsamadır!"

Kitabın estetikle olduğu kadar psikolojiyle de ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü binaların iç dünyamızı nasıl etkilediğini, bizi nasıl mutlu, sağlıklı ya da mutsuz kılabildiğini keşfediyoruz sayfalar ilerledikçe. De Botton, mimarinin neden bu kadar önemli olduğunu, mimarideki güzellik ve çirkinlik kıstaslarının ne olduğunu, ideal yuvanın nasıl olması gerektiğini soruyor ve cevaplıyor. Cevaplar bazen yeni sorulara, bazen de belirsizliğe yönlendiriyor, hem yazarı hem de okuru...

De Botton, modern mimariyle uzun zamandır ilgileniyordu. Bu konuda bir kitap yazıp, kitabın satış rekorları kırdığını görünce, düşüncelerini hayata geçirme özgüvenini kendinde buldu ve "Living Architecture" www.living-architecture.co.uk) girişimini başlattı. Proje temel olarak dünya çapında yükselişte olan mimarlara ingiltere'de dönemsel olarak kiralanacak tatil evleri tasarlatmak üzerine idi.

Bu proje, sıradan bir insanın dünyaca ünlü bir mimarın elinden çıkma bir mekânda yaşamayı, yemeyi, uyumayı deneyimlemesi fikrinden yola çıkıyordu, ingiltere'de büyük mimarların yapıları vardı ancak bunlar ulaşılması güç pahalılıktaki konut projeleri, müzeler, ofisler ve havaalanları ile sınırlıydı. De Botton, "Herkes için modern mimari!" yaklaşımını bu projeyle hayata geçirebilecekti. Bu tatil evi kiralama girişimi, içinde bir parça da ingiliz halkının modern mimariye temkinli yaklaşımını "tedavi etme" düşüncesi barındırıyor. De Botton, fikir ve isim babası olduğu Living Architecture tatil evlerinin niyetini şöyle ifade ediyor: "insanların zihninde hâlâ 'modern mimari'ye karşı bir korku gizli. Modern mimari, ingiliz toplumunu travmatize eden bir olgu. Bu tatil evlerinde sadece uyumanız söz konusu değil, etrafınıza baktığınızda bir yandan modern mimari hakkında da bilgi sahibi olacaksınız."

De Botton yatırımcı ve gayrimenkul firmalarıyla da bizzat iletişim kurarak projenin bir nevi belkemiği haline gelmiş. Peter Zumthor, MVRDV, NORD Architecture, Sir Michael Hopkins ve Jarmund/Vigsnaes Architects gibi dünyanın önde gelen mimarları ve mimari ofisleriyle birer konut projesi üzerine anlaşan organizasyon, "modernizm eşittir korkunç, eski eşittir muhteşem" önyargısını bertaraf etme çabası içerisinde. "Kasıtlı bir deneyselliğe" dayalı tasarımlardan oluşan Living Architecture tatil evleri, 21. yüzyıl ingiltere'sinde, bir tatil evinin nasıl olması gerektiğine dair önyargılarla mücadele ediyor, ingiliz kiralık gayrimenkul pazarına klasik ingiliz kır evleri dışında, çağdaş malzemeler ve teknolojilerle üretilmiş yeni bir mimari deneyim yaşama fırsatı sunan Living Architecture, hem yapıların lokasyonu hem de iç mekân konforu konusunda iddialı. Evlerde konaklayacak ziyaretçilere, her yapının tasarım süreci, mimarların bu yapı ile neyi amaçladığı, tasarımı etkileyen faktörler gibi bilgileri içeren bir de bilgi paketi sunuluyor. Alain de Botton'un kreatif direktör olarak görev aldığı organizasyonun başkanı, son on yılda prefabrik ucuz konut üretiminde önemli rol üstlenen Peabody Vakfı'nın eski geliştirme direktörü Dickon Robinson. Proje yöneticisi Mark Robinson ise Londra'daki Serpentine Gallery'nin dünyaca ünlü mimarlar tarafından tasarlanan yaz pavyonları programının yöneticilerinden. Living Architecture'ın danışmanlar listesi de oldukça sağlam. Eski CABE (Commission for Architecture and the Built Environment) başkanı Stuart Lipfon; ünlü mimarlık eleştirmeni ve Design Museum direktörü Deyan Sudjic; Architectural Association (AA) direktörü Brett Steele, göze çarpan isimlerden birkaçı.

Balancing Barn

Projenin ilk hayata geçen evi, Suffolk kıyısına, tarihi Walberswick ve Aldeburgh kasabalarına birkaç kilometre uzaklıkta sakin bir doğa rezervinin bittiği noktadaki Balancing Barn. Yerden yükseltilmiş ve zarif gümüş levhalarla kaplanmış dış yüzeyiyle ev, dramatik bir şekilde etrafındaki sakin yeşil doğaya hakimiyet kuruyor; pencerelerinden çevredeki ufak göllerin ve çayırlarındingin manzarasını sunuyor. Bu ev, 1950'lerin A.B.D. kökenli modernist çizgisine yakın duruşuyla tanınan ve projeleriyle onlarca ödül kazanmış Hollandalı tasarım ve mimarlık ofisi MVRDV'nin eseri. Ekim 2010'dan itibaren kiralanabilen Balancing Barn'da sekiz kişi konaklayabiliyor.

The Shingle House

ingiltere'nin güneydoğusunda belki de en beklenmedik ve şiirsel noktalardan biri: Kent ve East Sussex bölgelerinin ortasındaki Romney Marsh yakınlarında bulunan Dungeness sahili. Üzerinde sadece tek tük balıkçı barakaları ve bir iki denizfeneri bulunan bu devasa sahil, genç iskoç mimarlık firması NORD Architecture'ıntasarladığı sekiz kişilik The Shingle House ile şimdilerde farklı bir enerjiye sahip oldu. Son derece sade ve basit olan bina, tepesinde simsiyah padavralar (ince tahta), gövdesinde ise kereste ve beton barındırıyor.

The Düne House

Düne House, Suffolk'un suluboya tablo güzelliğindeki Thorpeness kasabasında, deniz kenarında inşa edildi. Adını, etrafını saran kum tepelerinden alan ev, üst katlarındaki odalar ve banyolardan nefes kesici bir deniz manzarasına bakıyor. Bu proje için Living Architecture, Norveç'in en tanınmış mimarlık firması Jarmund/Vigsnaes Architects'i davet etti. Modernist ile gelenekseli birleştiren konut projeleriyle ünlü JVA, Aralık 2010'dan itibaren kiralanmaya başlayacak dokuz kişilik The Düne House'u yarattı.

The Long House

Mayıs 2011'de tamamlanacak The Long House, bembeyaz kumlu plaj-larıyla ünlü kuzey Norfolk kıyısında, sessiz sakin Cockthorpe kasabasında. Living Architecture bu iddialı lokasyondaki projeyi ingiliz modernist mimarlar Sir Michael ve Lady Patty Hopkins'e emanet etti. Ev, çakmaktaşından geleneksel usullerle yapılmış masif duvarlarıyla göze çarpıyor. Bu malzeme ve üslup, çevrede bolca bulunan tarihi kiliseler ile çiftliklere de bir gönderme. 10 kişiyi ağırlayabilen The Long House, tam ortasında Ortaçağ yapılarını anımsatan müthiş bir koridor barındırıyor. Çatısı ise çelik kablolarla

desteklenmiş kiremitlerden oluşturulmuş. Bütün büyüklüğüne ve genişliğine rağmen, insanın içinde rahat edeceği sıcak bir tatil evi olarak tasarlanan The Long House, her köşesinde bu bölgede bulunan malzemeleri kullanıyor.

The Secular Retreat

Güney Devon'da, Salcombe ve Hallsands resortlarının arasında tepeler, nehir vadileri ve ufacık taş evlerle dolu eski köylerden oluşan bir bölge. Living Architecture, bu nazik bölge için dünyanın en iyi mimarlarından Peter Zumthor'a teklif götürmüş. The Secular Retreat, git gide yükselen bir bayırın tam tepesinde Devon manzarasına hakim bir noktada. Zumthor, tamamen sessizliğe, sükunete, dinlenceye adanmış bir mekân yaratmış. Tıpkı bir manastır gibi...
İn Center Life/Zeynep Erekli


Geri Dön