26 / 11 / 2024

Ali Ağaoğlu: Hızlı yaşarım hızlı proje yaparım!

Ali Ağaoğlu: Hızlı yaşarım hızlı proje yaparım!

Lüks bir dünya, saklanmadan yaşanan bir özel hayat ve hep gündem yaratacak inşaat projeleri. Çok uzaktan bize ‘zengin Karadeniz uşağı’ gibi görünen bu isim, hayatımda tanıdığım en eğlenceli ve doğal karakterlerin liste başı olmayı başarıyor...




Siz doğuştan zenginsiniz, öyle bir aileden geliyorsunuz...

Evet, babam 1946’da Trabzon’dan İstanbul’a gelmiş ve son derece başarılı olmuş bir iş adamı. Benim de çocukluğum onun varlığı içinde geçti, doğrudur. Babam başarılı bir tüccar, inşaatçı ve kablo üreten bir sanayiciydi. Ben kolejde okudum.

Ama bize son 10-15 yıl içinde birden türemiş ‘müteahhit’ gibi geldiniz hep...

Hayır değil, ben Kabataş Erkek Lisesi’nde okurken babam rahatsızlık geçirdi ve işlerin başına geçmek durumunda kaldım. Birlikte çalışmaya başladık. Hatta bak o zamanlar babam ve büyük amcam ortaklar; amcam babamdan büyük, ama ona rağmen işin başına ben koyuldum. 2 sene birlikte çalıştık; ama o zaman da atağım, aldığım işleri 3’e katlayabiliyor, büyütüyorum ve risk almayı seviyorum.

Cesur ve tam Karadeniz dikbaşlılığı... Siz babanızın yanına sığamadınız zahir!

E tabii, babam daha muhafazakar biriydi, ben risk almayı seven cesur bir karakterim. Bir süre sonra başladı “Onu yapma, bunu yapma” demeye. Davul benim boynumda, tokmak başkasında... Hayatta böyle bir şey kabul etmem. Karadenizliliğin verdiği dikbaşlılık da var tabii.

Vayy, hesaplar ayrılıyor... Büyük cesaret, az sonraki sahnede parasız kalacaksınız, hayatta ilk ve son sanırım!

Çıkardık hesapları, koyduk ortaya... O yıllarda da altımda o zamanın en son model Mercedes ve BMV’si vardı, onun anahtarlarını da... Ne varsa bıraktım. İtalya’dan giyinirdim, elbiselerimi bile bıraktım Canan. Hatta cebimde 5 kuruş vardı; onu babama verdim ve ayrıldım. 15 gün cebimde simit parası bile yoktu. Arkadaşlarıma gidiyordum, öğlen vaktine denk getirip karnımı doyuruyordum.

‘Sonradan görme Laz müteahhit’ algısı yalan; terk ettiklerinize bakılırsa. Nasıl bir risk bu?

Ben ilk helikopterimi 88’de aldım. Herhalde projelerim görünür olmaya başlayınca insanlara öyle geldi. Ama değil. Cesaret, en büyük iş yapabilme yeteneğidir bence. Babamdan ayrıldım ama; babamdan aldığım en büyük servet bana iş yapabilme yeteneğini kazandırması. Bu paradan daha kıymetli. Kafasızlık ettim

Çok kimse bilmez ama; siz o dönemde tuğla fabrikası sahibisiniz bir de!

Her çeşit ticari aktivite mevcut. Evet! Özal dönemi, yine binlerce konut yapıyorum. İnşaatlara tuğla bulamıyoruz, ilerlemiyor şantiye. Ben de tuttum tuğla fabrikası aldım.

Nasıl pratik kafadır bu Allah’ım!

Hayır tam tersi! Kafasızlık biliyor musun! Bak bunu da ilk kez söylüyorum; o zaman Acarkent’in olduğu arazi Fuat Mısırlıoğlu’nun, hem arkadaşım hem de ağabeyim... Pazarlığını yaptık 200 milyona, o araziyi alacağım. Ama bunun yerine gittim 180 milyona tuğla fabrikası satın aldım.

Pişmanlık?

E tabii, şimdi Acarkent’in olduğu arazi 1000 tane fabrika yapar ama benim işimi yürütmem gerekiyordu, tuğla karaborsaydı. Ben hiçbir işi yarım sevmem, tam olacak her şey. Bunu başardığında para da arkasından geliyor.

“Tarih, hayal edenleri değil; gerçekleştirenleri yazar.” Bunlar büyük laflar, siz kendinizi seviyorsunuz! Dönüp bakınca olduğunuz yere dair ne var Ali Bey’de?

Tabii ki insan önce hayal edecek, sonra gerçekleştirecek. Bu lafın altına imzamı atarım. Hedefi olmayan insan zaten boş çuvaldır; boş çuval ayakta durmaz. Önce hayal edecek, hedeflerini koyacaksın, sonra var gücünle ve dürüst çalışacaksın. Ben dürüstlüğümün 1 lira zararını gördüysem, 100 lira karını görmüşümdür. Hedefe giderken, her yol mübah filan değil.

Siz Türkiye’nin en zengin 8. insanısınız.

Yanılmıyorsam; dünyanın ilk 600’ü içindesiniz. Bu başarı yalnız büyük çalışmanın ürünü mü? Yani herkes batıp biterken ibre sizde nasıl hep yukarı gösterdi? 

Başarı hiçbir zaman tesadüf değildir. Şansın da olacak ama onu da insan kendi yaratır. Param yoktu ama öngörüm ve önsezilerim vardı.

Bugün bir proje yapılacaksa, orada ciddi araştırma yapar; ona göre projeyi başlatırım. Şehrin ne tarafa doğru genişleyeceğini ve insanların ne istediğini iyi biliyoruz. Siz görmüyorsunuz, ben hep ön plandayım gibi ama ciddi bir ekibim var. Bunlar bir araya gelince başarı oluyor.

“Ben artist değilim, doğal bir adamım”

Veee çok doğal birisiniz. En son Sakıp Sabancı’da bıraktığımız bir şeydi. Hoop yeniden bulduk, hoş bulduk! Sevilmekteki silahınız bu mu?

Doğallık insanlara tuhaf geliyor. Bence insan öyle olmalı zaten. Samimiyet sanki bir meziyetmiş gibi sunuluyor, ben de bunu acayip buluyorum. Ben oyuncu da değilim artist de değilim.

Ve magazin tabii! Bence siz seviyorsunuz sizden bahsedilmesini ve görünmeyi...

Aaa Sakıp Sabancı benden daha magazinsel biriydi. Cannes’da falan 5 kızı arabaya doldururdu. Ayrıca kendisi iş hayatımda babamdan sonra örnek aldığım insandır. Rahmetle anıyorum, ama 5 kızı doldurup gezerdi. Ne var yani ne olmuş ben yapınca!

Magazine de sıcak birisiniz, öyle ya da böyle galiba reklamın iyisi kötüsü olmaz diye düşünenlerdensiniz!

Benim saklım gizlim yok ki! Stratejistlerin, çizdiği bir şey değil benimki. Danıştığım kimse de yok. Hatta Ali Atıf Bir, “Ne kadar ‘yapma!’ dediğimiz şey varsa, Ali Bey yapar; başarılı da olur” diyor.

Araba ve saat hobim de öyle. Benim bir hobim günde 16-17 saat çalışmak, bir diğeri de otomobil kullanmak. Ben başkaları gibi Monako’da kumar oynamıyorum, Paris’e sevgilimle kahvaltıya gitmiyorum; otomobil kullanıyorum. Yeri geliyor trafikte, şoförümün yerine ben geçiyorum.

“5 yetmez 10 çocuk yapmalıyım!”

Saklanmıyorsunuz da Ali Bey...

Yani haddim değil ama, şeytan bu ya dürtüyor... Evlisiniz, nikahınız ilk eşinizde ama ilişkilerinizi de biliyoruz. Yani nasıl desem? Para, istediğiniz hayatı da rahatça yaşama lüksünü mü veriyor? Çok çalışayım da şu hayatı yaşayayım yok bende. O noktaya gelmekle, çok da kolaylaşmıyor onu da sana söyleyeyim. Bugün belki Boğaz’da evim var, ama keyfini evde çalışanlar daha çok sürüyor.

Soruma gelsek? Yani özel hayatınızı da çok rahat yaşıyorsunuz. Çocuğunuz Ali Ege, nefis bir mucize bu arada!

A evet! Çocuk en güzel şey, daha 5’teyim ama daha çok çalışıp 10 yapmam gerekiyor. Nikahı bitirmeyi düşünmedim. Yani beni bilen bilir. Saklayacak değilim, benim her şeyim görünür. Anlaşamayıp ayrılmak da en az evlenmek, beraber olmak kadar doğal.

Nikahlı olup yanınızdaki kadını saklamamak da marifet!

Bir restorandan ben arka kapıdan o ön kapıdan çıkıyorsa; bu yanımdaki kadına hakaret, haksızlıktır bence. Nasıl seni kolundan tuttum hızlıca şehirden kaçırmak istedim az önce, ben hep öyleyim. Hızlı proje yapar, hızlı yaşar, hızlıca kolundan tutarım. Saklamam.

Bu anlaşamamak sizden mi, ayrıldığınız hanımefendilerden mi oldu?

Kim sizi bırakmak ister ki! Bunu sana ilk kez itiraf edeyim, ilişkilerim benim yüzümden bitmiştir. Ben çok yoğun bir adamım, ihmal ettim hayatımdaki insanları. Sorun bendeydi, kadınlarda değil. Kabahatin çoğu bende. Bu bir gerçek. Ama çocuklarımın anneleriyle, özellikle ayrıldıktan sonra daha iyi bir diyalog kurduk. Benim hayatımdaki kadınlar haklı. Hayatımda her zaman işimi ön planda tuttum. “Nikahlanmak önemli değil”

Ben nikah mevzuna takıldım, yani nikah önemli değil mi? Olay bir imza mı yani? İmza o kadar önemli değil ki! İmza atsan ne olur atmasan ne olur?

Berabersen, berabersindir zaten.

Bu hep ‘siz’ olduğunuz için mi daha kolay oldu? Mesela limitsiz kredi kartları var mı hayatınıza giren kadınların? Hepsine eşit derecede mi mesafeniz?

Benim bile limitsiz kredi kartım yok! Hiçbirinde de yok! Ben harcamayı severim ama israfı değil. O yüzden ben de dahil aile bireylerimin hiçbirinde limitsiz harcama yok. Ama hepsinin bir hayat standardı var elbette. Hepsine eşitim elbette.

Ve benim soracağım özel bir nokta var: Haydi buyrun sordum! Kudret arttırıcı bir şey kullanıyor musunuz? Sonuçta genç bir sevgiliniz var! (Arkada bal kavanozları filan var, önümde fındıklar, sormayayım da ne yapayım!)

Hayır kullanmıyorum! Allah’a çok şükür sağlıklıyım. Onlar bal! Hediye geldi. Her şeyim sağlıklı, ben Aspirin bile kullanmam.

“Sosyeteden benimle olmak isteyen kadına 30 Şubat için randevu verdim!”

Çok güçlü hissediyorsunuz değil mi kendinizi? Para ve kadınlar!

Doğaya da baktığında dişi, kendisi için en güçlü erkeği seçiyor çiftleşmek için. Neslini güçlü bir erkek ile devam ettirmek istiyor. Karizma var, güç var, zeka var, yakışıklılık var. Türkiye’nin 2. yakışıklı erkeği seçildim; 1. diğer tüm erkekler!

Ego tavan! Çok mail, telefon geliyor mu? Birlikte olmak isteyenlerden?

Evet mail de geliyor telefon da. İsim vermeyeceğim ama magazin sayfalarından tanıdığımız sosyetik bir kadın çok arayıp ısrar etti telefonda. Ben de 30 Şubat’a yemek sözü verdim. Kadın çok mutlu oldu. Sonra herhalde aklı başına geldi; yeniden arayıp “30 Şubat diye bir tarih yok ki” dedi! Ben de “Hah işte, yemek de yok” dedim.

Kadında neyi affetmezsiniz? Petek Hanım diyelim, ne yaparsa silinir gözünüzden?

Yalanı ve riyakarlığı asla affetmem. Arada ayrı olduğunuz zamanlar vardı Dur kaçmayın, oldu mu o arada çapkınlık! Herhalde! Yatakta yalnız yatacak, yastığa sarılacak değilim ya! Elbette oldu! Aaaa!

Neyle kandırırsınız kadını? Neyle etkilersiniz?

Yaptığım işi iyi yaparım! Ev olur, araba olur... Her ne kadar kazma gibi görünsem de ben duygusal bir adamım. Balık burcuyum, duygusalım. Her şeyi satın alabilirim, sürprizler yaparım.

Fanteziler var mıdır? Yatak odası arabaya, helikoptere filan taşınır mı?

Sakıncası yoksa; sordum gitti! Tabii, gayet olabilir. Her gün aynı yer olmaz ki!

‘Görgüsüz demelerine kızmıyorum’

Size görgüsüz diyen oluyor değil mi? Nasıl tepki veriyorsunuz bu gözle bakanlara? Size de bazen bazı hareketleriniz acayip gelmiyor mu?

Hayır hiç kızmıyorum, kırılmıyorum. Hatta bazı şeylere gülüyorum bile. Eğer şu ne der, bu ne der diye hareket edersen, sen sen olmazsın! Ben Ali Ağaoğlu’yum, kendimi başkasının lafı ile değiştirmem.

Akıl hocası kimdir? Her insan gibi ben de gece yatağa yatayım; ister alkollü ister alkolsüz...

Birkaç saniye bir vicdan muhasebesi yapıyorum. Hiç kimsenin kötülüğünü istemem, bildiğim kadarıyla düşmanım da yok.

Neyde cimrilik yaparsınız?

Ben iyi para kazanan ama iyi harcamayı becerebilen biri değilim. Otomobillerime ve kıyafetlerime iyi para harcarım o kadar. Cimrilik yapmam; sevdiysem alırım. Bir araziye kafam yatarsa, milyon dolarlık bile olsa 10 dakikada alırım.

“Sıradan Ali olsaydım keşke” geçer mi aklınızdan?

Yoo, ben kendimi böyle seviyorum. Keşke dediğim bir şey vardır; o da sigara. Ona da kadınlar yüzünden başladım. Lisedeyken kızlar bizi büyüdü sansın diye içmeye başladım. Şimdi bırakamıyorum!

 “Ben aslında tek eşli bir erkeğim!”

Siz hep hızlı mı yaşarsınız? İş, hayat, aşk?

Evet, bir kere tezcanlıyım. Bir işin hemen olmasını isterim. Benim çocukların hemen hepsi 7 aylık. Ben çocuk için bile 9 ay sabredemem. Birinden etkilendiysem hemen söylerim, hızlıyımdır; elinden tutarım.

Çok eşli misiniz? Yani hayatınızda biri varsa düzenli, araya kaçamaklar girer mi?

Yok, ben tek eşliyim. Eğer mutluysam onunla devam ederim. Araya kaçamak girmez. Hızlı aşk hayatım yok. Öyle bir algı var; ama rahatsızlık duymuyorum. Ben beraberliği cinsellik olarak görmüyorsam, elektrik almıyorsam eğer, olmam.

Tek gecelik ilişkiler var mı?

Yok hayır, benim tek gecelik ilişkilerim hiç olmaz Canan. Bir şeyleri paylaşıyor olmam gerek.

Kime aşık olur ‘Ali Ağaoğlu’?

Tabii ki de başta güzel olacak. Güzel olunca bakarım, Allah yaratmış niye bakmayayım? Ama sadece bu yetmez bana. Onunla başka şeyler de paylaşmalıyım. Zeki kadın severim. Her şeyime ‘tamam’ diyen kadın çekilmez.

Bu varlığın içinde, nasıl emin olur ki insan paraya değil de kendine geldiğine kadınların?

Anlarsın, onu hissedersin Canan. Tarif edemem ama sohbetinde, başka şeylerinde anlarsın. Talibi en çok olan erkeğim ben bu aralar... Ama bu da doğal yahu!

Sizin farklı bir aura’nız var değil mi?

Ben hissediyorum bunu, var var! Ya bu Allah vergisi, sokağa çıkayım; her fotoğraf çektirenden 50 lira alayım inşaattan kazandığımdan daha çok kazanırım. İnsanların ilgisi var. Zengin algısı bizde değişikti, eski Türk filmlerini hatırla.

Bende Allah’tan bu yok. En kapalı ortama gireyim, el sıkışmayacak kadın el sıkışıp fotoğraf çektirir, hem fotoğrafı çeken de eşidir. Allah sevilmeyi nasip etmiş. Samimiyetimi 7’den 77’ye herkes seviyor.


Posta/Canan DANYILDIZ


Geri Dön