23 / 12 / 2024

Almanya'da başkonsolosluklar için yeni arsalar temin ediliyor!

Almanya'da başkonsolosluklar için yeni arsalar temin ediliyor!

Ahmet Davutoğlu, Almanya ziyaretinde ülkede görevli Türkiye'nin başkonsoloslarıyla bir araya geldi. Davutoğlu, yeni bina yapımı, restorasyon ve yeni arsalar temin edilerek fiziki mekanların geliştirilmesine, güzelleştirilmesine devam ettiklerini bildirdi.



Başbakan Ahmet Davutoğlu, bütçeye bir kuruş dahi katkıda bulunan, vergi ödeyen bir vatandaşın, en yüksek dereceli memurun amiri konumunda bulunduğunu belirterek, "Vergi ödüyorsa herkesten, siyasilerden de hesap sorar, memurdan da. Sizlerden en önemli beklentimiz herhangi bir vatandaşımızın sıkıntısı olduğunda, derdi olduğunda, başvurmak istediği birisini aradığında ilk önce aklına başkonsolos gelmeli" dedi.


Davutoğlu, Almanya ziyareti kapsamında bu ülkede görevli Türkiye'nin başkonsoloslarıyla bir araya geldi. Burada konuşan Davutoğlu, beraberinde Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş ve Tuğrul Türkeş, AB Bakanı Beril Dedeoğlu ile Almanya'ya ziyaret gerçekleştirdiğini belirterek, her Almanya ziyaretinde başkonsoloslarla buluşmaya özen gösterdiğini ifade etti.


Büyük milletlerin, tarihte iz bırakan milletlerin ortak özelliğinin çok hareketli, sabit ve bir coğrafyaya bağlı kalan milletler olmadıklarını belirterek, bu hareketliliğin bazen büyük göçler, bazen bir devletin genişlemesi bazen de bir devletin küçülmesi şeklinde yaşandığını dile getiren Davutoğlu, devletlerin küçülürken bir dönem egemenlikleri altında tuttukları yerlerde izlerini bırakabileceğine işaret etti.


Davutoğlu, birkaç gün önce Birleşmiş Milletler toplantılarında Yemenli bir diplomatın yanına yaklaşarak "Ben Yemenliyim, ama aslen Türküm" diyerek buna bir örnek verdiğini anlattı. 


Milletlerin bazen de ekonomik nedenlerle göç ettiğini, yakın dönemde de Türk milletinin ekonomik gerekçelerle 1960'larda önce Almanya, sonra bütün Avrupa ve daha sonra da ABD, Kanada ve Avustralya'ya göç ettiğini belirten Davutoğlu şöyle devam etti:


"İlk gelişlerinde misafir işçi statüsündeydiler, ama sonra yerleştiler. İkinci, üçüncü, dördüncü nesil derken Avrupa'nın her yerinde siyasi sistemde, ekonomik sisteme ağırlık koyacak güç de kazandılar. Birtakım farklılaşmalar da ortaya çıktı, çok ihtiyaç içinde olan, her türlü saldırıya, bazen ırkçı saldırılara bazen değişik amaçlı yapılan kötü muameleye maruz kalanlar olduğu gibi, bugün olduğu gibi Almanya'da Federal Meclis'te, 37 eyalet meclisinde çok yoğun bir siyasi katılımın da olduğu başarı hikayeleri var. Bu tür durumlarda bizim bütün bu vatandaşlarımızın asli yurdunun ve nihai sığınağı, tecelligahı ve dahi devlet anlamında da onların hamisi olarak gördükleri bir devletin vatandaşları olarak bizim üzerimize düşen çok görev var. O da vatandaşlarımız hangi şartlarda olursa olsunlar onlara her yerde sahip çıkacak gücü, kuvveti, şefkati göstermek.


Böyle sorumluluk söz konusu olduğunda iki hususiyet öne çıkıyor. Birincisi, o vatandaşlarınıza göstereceğiniz şefkatinizin yüreğinizden gelmesi ve aşkla bu görevin yapılması, duygu boyutudur. Bu olmadığı zaman ne kadar güçlü olursa olsun, devletler o şefkat boyutu yoksa başkonsolosluk binaları, büyükelçilik binaları bir duvar gibi vatandaşların karşısına durur. Ne kadar büyük ve tahkim edilmiş duvar olursa olsun. Eğer şefkat, aşk var da devletin gücü, kudreti yoksa başkonsoloslar, büyük elçiler sadece ah çekerler, sızlanırlar, ıztırap duyarlar, ama yardım edecek kudretleri olmaz." 


Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin 2001 krizi sonrasında Dışişleri Bakanlığında dahi temel ihtiyaçların karşılanamadığı bir dönemde başkonsoloslukların, büyükelçiliklerin ne durumda olduğunun tahayyül edebildiğini ifade ederek, bir dairede kağıt tükendiği için başka bir daireden ödünç kağıtların alındığı, personelin fotokopi masrafını kendisinin ödediği günlerden geçildiğini kaydetti. 


"Bir daha Allah o dönemleri göstermesin. Son 12 yılda hem şefkati hem de kudreti olan bir devletin yurt dışındaki temsilcilerisiniz, bunu hiç unutmayacaksınız" diyen Davutoğlu, şefkatin ve itibarın ilk göründüğü yerin büyükelçilik ve başkonsolosluk binaları, fiziki mekanları olduğunu, bu mekanların dizaynının bir zihniyeti yansıttığını söyledi. Türkiye'nin şu an da 228 dış temsilciliğe sahip bir ülke olarak, dünyada dış temsilcilikleri en fazla olan yedinci ülke olduğunu, Türkiye'nin dış temsilciliklerinin mekansal olarak da güzelleştirilmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, "Yoldan geçen bir vatandaş, başkonsolosluk binasına baktığında 'ben bu devletin vatandaşıyım, bu devlet benim nihai himayesine sığındığım güçlü, kudretli, şefkatli devlet' diyebileceği görüntüde olması lazım başkonsoloslukların" diye konuştu. 


Davutoğlu, ciddi bir kampanyayla başkonsoloslukların fiziki mekanlarının güzelleştirilmesi için proje yürüttüklerini belirterek, yeni bina yapımı, restorasyon ve yeni arsalar temin edilerek fiziki mekanların geliştirilmesine, güzelleştirilmesine devam ettiklerini bildirdi. 


Başkonsolosluklardan bir talebi olduğunu ifade eden Davutoğlu, "İster bina alımı, ister alımı üzerine bina yapımı olsun, yaptığımız her binada Türkiye'den bir iz olacak ve binalar tadilatlar esnasında da en iyi şekilde donatılacak. Bir Alman dostumuz geldiğinde güçlü ve itibarlı bir devletin başkonsolosluğuna geldiğini fark edecekler, vatandaşlarımız geldiğinde gurur duyacaklar. Bu konuda artık küçük hesaplar yapmanın çok ötesinde güce sahip bir devletin başkonsolosunuz. İhtiyacınız neyse karşılanacak, ama hiçbir başkonsoloslukta fiziki mekan düzenlemesi bağlamında zafiyet, zayıflık, düzensizlik görmek istemiyorum" dedi. 


Berlin Büyükelçilik binasıyla gurur duyduklarını, binanın Almanya'daki en iyi binalardan biri olduğunu vurgulayan Davutoğlu, iktidara geldiklerinde binanın halini gördüklerinde dönemin başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "bir an önce bize yakışır bir bina olması gerekir" dediğini anımsattı. Davutoğlu, daha sonra yapılan çalışmalarla binanın düzenlendiğini ve şimdi turistlik ziyarete gelinen bir bina olduğunu söyledi. 


Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'nun mimarlık öğrencilerinin binayı görmeye geldiklerini söylemesi üzerine Davutoğlu, "Mimarlık öğrencileri de gelecek, sonra insanlık dersi almak isteyenler de geleceklerdir. Mültecilere nasıl davranılması gerektiği konusunda ve diğer konularda. Önemli olan bizim mekanlarımızın açık olması. Hem fiziki, mimari olarak güzel olması hem de sohbete açık olması, kapısının açık olması. Zırhların arkasına sığınmış görüntüsü içinde bir güç gösterisi değil, herkese gönlünü açan bir yapıda olması" diye konuştu. 


Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri için hazırladığı seçim beyannamesi hazırlıklarında, 2023 sözleşmesini kaleme alırken "millet amirdir, devlet memurdur" tabirini kullandığını anımsatarak, "Nihai olarak sizler başkonsolosluğun önünden geçen belki de cebinde yeterli avrosu olmayan, geliri olmayan ihtiyaç sahibi bir vatandaşımızın memurusunuz, bizler de öyle. O amirdir. Eskiden şuydu; maalesef bize gelen şikayetlerde 'ulaşamıyoruz' deniliyordu. Şimdi bütçeye bir kuruş dahi katkıda bulunan, vergi ödeyen bir vatandaş, en yüksek dereceli memurun amiridir. Vergi ödüyorsa herkesten, siyasilerden de hesap sorar, memurdan da. Sizlerden en önemli beklentimiz herhangi bir vatandaşımızın sıkıntısı olduğunda, derdi olduğunda, başvurmak istediği birisini aradığında ilk önce aklına başkonsolos gelmeli" değerlendirmesinde bulundu. 


AA


Geri Dön