Amplio Grubu Elazığ'da otel ve AVM yatırımı yapacak
Hilton Garden'leri açan Amplio Grubu geçen hafta otel ve alışveriş merkezi için Elazığ'da temaslarda bulundu
Anadolu yakasında nihayet iki tane organik pazarın açılmış olması benim için son dönemlerin en mutlu olayı.
Organik bakliyat, meyve, sebze derken yumurta ve tavuk da listeye eklendi.
Yumurtada denediğim en son marka olan "Flotty"nin üreticisini yakından tanıyan bir arkadaşım "Organik yumurta çiftliğine gidiyoruz" deyince hiç üşünmeden hayatımda ilk kez Elazığ'ın yolunu tuttum.
Daha ziyade "Öküzgözü" ve "Boğazkere üzümlerinden bildiğim Elazığ, "kabuğunu kırmaya" çalışan şehirlerimizden.
Hemen yanı başındaki Malatya'nın kayısı sayesinde ekonomisini nasıl büyüttüğünü gıptayla izliyor ve kendisine çıkış yolları arıyor.
Bu artık üzümle mi olur? Mermerle mi? Yoksa turizmle mi? Zaman gösterecek.
"Organik yumurtaya" dönersek, bugün Migros, Tansaş, Real, Makro gibi marketlerde bulabileceğiniz "Flotty" markasının üreticisi aynı zamanda Umut Yumurtacılık Şirketi'nin sahibi Cengiz Gülmez.
Bizi Elazığ'daki modern "konvansiyonel" yumurta çiftliğinde ağırlayan Gülmez 30 yıldan beri bu sektörde ve bölgenin en büyüğü.
YUMURTA NASIL ORGANİK OLUR?
Çiftliğinde 250 bin kadar tavuk var, 2009 yılı cirosu 5.7 milyon lira.
"Organik yumurta" serüveni ise yaklaşık 2.5 yıl önce başlamış.
Cengiz Gülmez, ABD'de öğrenim gördükten sonra Hollanda'da çalışmaya başlayan büyük oğlunun yönlendirmesiyle Hollanda ve Almanya'da bazı "organik yumurta" çiftliklerini gezip, yatırım kararı almış.
Kolesterol filan bir yana hayatımızın vazgeçilmezlerden yumurta nasıl organik olur?
Kafamdaki soruyu çiftlikteki öğle yemeğinde Gülmez'e yönelttim.
Öncelikle yeminin organik olması gerekiyormuş.
Gülmez "Yemleri sertifikalı organik soya, organik mısır ve organik buğdaydan oluşuyor" diye anlatıyor.
Organik buğdayı kendisini yetiştiriyormuş.
Yumurtanın organik olması için ikinci şart şu:
Tavuklar öyle tıkış tıkış kafesler yerine ferah alanlarda barındırılıyor ve dilediklerinde dışarı bahçeye çıkıp geziniyorlar.
Yani serbestçe dolaşabiliyorlar.
Gülmez'in verdiği bilgiye göre, esasında 20 bin tavuğun sığabileceği alanda sadece 3 bin tavuk var.
İKİ YILDA YÜZDE 400 BÜYÜDÜ
Hem yemler, hem yumurtalar "organik" sertifikası veren Alman kökenli Ecocert ve İMO tarafından kontrol ediliyormuş.
"Biz bu denetimlerden haberdar olmayız. Tarım İl Müdürlüğü de dönem dönem denetler" diyor.
"Flotty" markası için yumurta üreten tavukların adedi 12 bin ve 2010 yılı için hedef bunlara 3 bin tane daha ilave etmek.
Yakında Almanya'ya ihracata hazırlanan Cengiz Gülmez, Avrupa'nın bu sektörle ilgili kararlarını aktarıyor.
"2012 yılında Avrupa'da `kafes tavukçuluğu' (yani tavukların tıkış tıkış olma durumları) bitiyor ve `yer tavukçuluğu' başlıyor. Bu geçiş sürecinde Avrupa'da yumurta üretme kapasitesi yarı yarıya düşebilir."
Bu durumda Avrupa daha çok yumurta ithalatı yapmak zorunda kalacak.
Dolayısıyla Türkiye'den hem konvansiyonel, hem organik
yumurta büyük bir boşluk doldurabilecek.
"Organik yumurtanın" maliyeti normal yumurtaya göre 2.5 misli fazla.
Elbet bu maliyet aynı şekilde fiyatlara da yansıyor.
"Flotty" markasının 2 yılda yüzde 400 büyüdüğünü göz önüne aldığınızda "organik yumurta" sektörünün giderek büyüyen bir pazara hitap ettiği ortaya çıkıyor.
Ekonominin geleceği üzümde
GÜLMEZ'in konvansiyonel ve organik yumurta çiftliklerinden sonra ikinci durak Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası.
Genel Sekreter Mehmet Karabulut'un verilerine göre Elazığ'ın mermer, ferrokrom, gıda ihracatı 126 milyon dolar.
Bu rakamın Elazığ için yeterli olmadığını Karabulut'un "Gaziantep'in yıllık ihracatı 2 milyar 400 milyon lira" demesinden anlıyorum.
Karabulut gelecek vaat eden sektörler arasında sağlık ve eğitimi sayıyor.
Turizm sektöründe yatırım beklentisi var.
Örneğin Hilton Garden'leri açan Amplio Grubu geçen hafta otel ve alışveriş merkezi için Elazığ'da temaslarda bulunmuş.
Türkiye'nin en iddialı turizm yatırımları arasında gösterilen "Misland" Projesi'nin henüz dörtte biri tamamlanmış.
Elazığ Üzüm Üreticileri Birliği Başkanı Dr. Hüsamettin Kaya ise şehrin ekonomik geleceğini üzümde görenlerden.
NEDEN TOSKANA GİBİ OLMASIN?
7 bin 800 bağcının kayıtlı olduğu Elazığ'ı "Anadolu'nun üzüm ambarı" diye tanımlayan Kaya "Boğazkere" ve "Öküzgözü" gibi meşhur üzüm cinsleri için coğrafi işaretleme belgesini almayı başarmış.
Ama üzüm cinslerinin yanına menşei belirtmeyen büyük şarap üreticilerinden şikâyetçi.
Tabii böylesine kıymetli üzümün gerçek değerini bulmamasından da.
"2008 yılında 100 bin ton üzüm çürüdü gitti" diyor.
Elazığ'ın 2009 üzüm rekoltesi 129 bin ton.
"10 tane şarap fabrikası kuracak kapasitede üzümümüz var" diyen Dr. Kaya'nın AB fonlarından yararlanmak üzere Ticaret ve Sanayi Odası'yla geliştirdiği 2 milyon 600 bin Euro'luk entegre tesis projesi Sanayi Bakanlığı'na takılmış.
"Üzüm eşittir şarap zihniyeti önümüzü tıkıyor" diyor.
Devletten bir destek görmeyince Üzüm Üreticileri Birliği iki şirket kurma kararı almış.
Biri şarapcılıkla uğraşacak, diğeri ise üzüm suyu, sirke, üzüm çekirdeğinden kozmetik ürün gibi şeylerle.
İlk kez gittiğim Elazığ doğasıyla gerçekten çok güzel.
Bağlarıyla, kaliteli üzümleriyle dünyada herkesin ayılıp bayıldığı İtalya'nın Toskana'sı gibi bir yer neden olmasın ileride?
Gila Benmayor / Hürriyet