04 / 10 / 2024

Andrew Finkel: İstanbul nostaljinin katili!

Andrew Finkel: İstanbul nostaljinin katili!

İstanbul'u 'Avrupa'nın yeni parti başkenti' olarak yorumlayan gazeteci Andrew Finkel, şehrin atardamarının 'değişim' olduğunu söylüyor. Ancak bu kentin büyüsünün sadece gençler için çekici olduğunu söyleyerek ekliyor; ihtiyarlara ve engellilere yaşam yok




The New York Times gazetesinin internet sitesinde okuyucuların en çok gitmek istedikleri yerler anketinde İstanbul birinci sırada. İngiliz The Observer gazetesinde yayımlanan ve İstanbul"u tanıtan makaleniz de büyük ses getirdi. Son dönemdeki İstanbul merakı sizce nereden kaynaklanıyor

Bilmiyorum, çoğunlukla benim yazdığım makalelerdir herhalde. Bunun dışına düşünecek olursak, İstanbul 200O"li yılların başında büyük bir ekonomik badire atlattı. Özellikle 2001 yılında bir yabancının bakış açısıyla burası tam bir yengeç sepetiydi; McDonald"s mönülerinin fiyatlarının bir ayda ne kadar değiştiği konusunda bir makale yazmıştım hatta. şžimdi yurtdışında yatırımcılar œTürk Lirası alın diyebiliyor. Böylesine büyük bir değişimi bu kadar kısa bir zamanda yakalamak kolay değil. Bunun dışında Bienal ve turistik nedenlerle İstanbul"u ziyaret edenler, şehrin -aslında bence şehir değil, bir ülke- dinamizminden etkileniyorlar. çünkü burada bir gördüğünüzü bir daha yakalamanız neredeyse imkansız.

İstanbul"da 1989 yılından beri gazetecilik yapıyorsunuz ama ilk seyahatiniz çok daha eskiye dayanıyor. Kentin geçirdiği süreci nasıl yorumluyorsunuz

İstanbul"a ilk olarak 1967 yılında ailemle geldik. O zamanki nüfus, bir milyon civarındaydı, şimdi ise 15 milyonlar telaffuz ediliyor. çok basit bir örnek; ailemle ilk yerleştiğimiz Ortaköy"deki evimizin yerinde şu an Boğaziçi Köprüsü"nün ayağı var. Ayrıca çevremiz gecekondularla doluydu; şimdi burası kentin en nezih semtlerinden biri, fiyatlar astronomik. Bir dönem oturduğum Cihangir de büyük bir değişimden geçti. Zamanında salaş kahvelerde oturuyorduk, şimdi orada pizza ya da sushi bulabilirsiniz, ama manav bulmakta zorlanırsınız. Philedelphia"daki doğduğum eve gittiğimde, çevrede hiçbir şeyin değişmediğini görüyorum. Açıkçası sürreal bir durum. Burada ise penceremden her baktığımda neredeyse her seferinde manzaram değişiyor. Yazdığım bir makalede, ˜İstanbul: Nostajinin katili" demiştim. Bu terimi kullanmayı seviyorum açıkçası. Ama bunu negatif anlamda da yorumlamayalım; ilk geldiğimizde tek tip ˜Blendax" diye bir şampuan vardı, doğru düzgün tuvalet kağıdı bulmakta bile zorlanıyorduk. Kızımıza gidecek okul bulamadığımız için İngiltere"de yatılı okula yolladık. Ama şimdi global bir merkezden bahsediyorum.

İstanbul"la ilgili çalışmalarınıza geri dönelim; ˜İstanbul Avrupa"nın yeni parti merkezi olacak" başlıklı makaleniz yayımlandıktan sonra ne gibi tepkiler aldınız

Açıkçası İstanbul"u bir parti merkezi olarak göstermiyor makalem; onun için Facebook"ta gençlerden aldığım tepkiler sonucu çok şaşırdım! Yazımda ağırlıklı olarak bankacılık sistemindeki gelişmelerden ya da Trump Towers ve Zorlu Binası gibi gökdelenlerden, yabancıların ne kadar yatırım yapmaya hevesli olduğundan bahsediyorum. Ve yabancı markaların sektöre girme iştahından¦ Ama bu dinamik şehrin bir eğlence hayatı olduğu da reddedilemez bir gerçek. Özellikle yabancı gençler için mükemmel bir kaçış noktası burası; üniversiteyi bitirmiş, ancak kariyerine henüz başlamak istemeyen, yeni şeyler yaşamak isteyen maceraperestler için ideal. Farklı şeyler denersiniz. Ayrıca Avrupa"daki diğer şehirlerle kıyasla iş bulma şansı çok daha fazla. Hep söylüyorum, İstanbul"da aç kalmak için gerçekten aptal olmak lazım. Londra, Paris ya da Milano"da bir şans yakalamak mümkün değil; orada oturmuş ve hatta eskimiş bir anlayış var.

İşsizlik oranının yüzde 20"leri bulduğu (yaklaşık 4.5 milyon) bir yerde bu biraz iyimser bir görüş değil mi

Hayır; Türkiye"nin nüfusunun yaş ortalaması 29. Ayrıca İstanbul"un sadece gençler için yaşanası bir kent olduğunu, insanların yaşlandıkları zaman daha hesaplı sayfiye yerlerine taşındıklarını da göz önüne alırsak, şehrin yaş ortalaması daha da düşük. Ama bu popülasyon, her ne kadar üniversite eğitimde artış olsa da, yeterli kalitede işgücü sağlayacak seviyede değil. Özel üniversitelere onun için bu kadar çok yatırım yapılıyor, ama onların eğitim seviyesi de yurtdışıyla kıyaslanacak düzeyde değil. Onun için devletin bu konuda acil çözümler üretmesi ve millet olarak da bir ortak bilinç oluşturulması lazım.

İstanbul Avrupa"nın yeni parti başkenti başlıklı bir yazıya imza atan biri olarak, kentin eğlence anlayışını nasıl tanımlarsınız

Geçtiğimiz yıllarda Ulus 29 hakkında bir yazı yazmıştım; fahiş bir hesap ödemiştik, ama yediğimiz yemeğin kalitesi içler acısıydı. Gelenler ise bu durumu hiç sorun etmiyorlardı, zira sadece ˜görülmeye" gelmişlerdi, eğlenmeye ya da yemeğin keyfini çıkarmaya değil. Ancak geçen hafta yeniden gittik, gerçekten yemek çok lezzetliydi. Demek ki insanlar artık ödedikleri fiyatın karşılığını bekliyorlar. Daha önce öylece dikiliyorlardı ve kötü hizmete servet ödemekten çekinmiyorlardı. Haliyle işletme sahipleri bu konuda bir şeyler yapma ihtiyacı hissetmiyorlardı.

Yani gece kulüplerinde öylece dikilme ve piyasa yapma diye tabir ettiğimiz durumun sonuna mı geldik

Bahsettiğiniz dikilme durumu her yerde olur. Los Angeles"ın en gözde gece kulübüne gidin, bundan daha farklı bir manzara görmezsiniz. İnsanların ünlü olma şehveti ya da en azından çevreye kendisini öyle hissettirme çabası her yerde aynıdır. Ama en azından alınan hizmette bir artış, seviyede yükselme var. şžu günlerde bakacak olursak, tüm gençler şarap bağı sahibi olmak için uğraşıyor ya da gurme olmaya çalışıyor. Bu seçkin bir şey haline geldi. O bağlarda üretilen şarapların yarısından fazlası çöpe gidecek. Ama birkaç kaliteli marka da çıkabilir.

Son yıllardaki Tünel"in eğlence sektöründeki çıkışını nasıl yorumluyorsunuz
O çevreye baktığınızda ağırlıklı olarak yabancıların oturduğunu görürsünüz. İstanbul"da oturan genç turist kesim, kendi alternatif dünyasını yarattı. Sürekli eski İstanbul"da, Kapalıçarşı"da ya da Sultanahmet"te gezecek halleri yoktu. Fatih gibi mahalle kontrolü daha yüksek olan merkezlerde de barınmaları zordu. Böylelikle Tünel, Galata gibi semtlerde varlık göstermeye başladılar. Tamam, Beyoğlu eski dönemin en seçkin ve popüler merkezlerinden biriydi. Hatta Markiz pastanesine gidip ailemle otururdum. Aradan uzun yıllar geçti, 80"lerin başında Türkiye"ye geri döndüm. Orada servis yapan kadın, annemin nasıl olduğunu sorduğunda kente aitmişim, İstanbul benimmiş gibi hissedip sevinmiştim. Ama bu kentin hayat damarını oluşturan değişim, Markiz"i de barındırmadı; kapandı, sonra yanlış hatırlamıyorsam bir dükkana dönüştü. Dediğim gibi Beyoğlu bir dönem revaçtaydı, ama 80"lerde yankesicilerin cirit attığı bir yer oldu, gece gezmeye korkardınız. şžimdi eski günlerine geri dönmüş değil, sadece biçim değiştirdi o kadar.

İstanbul"un sürekli değişmesi, büyümesi, kabuk değiştirmesinin tüm sonuçları olumlu mu

Hayır; öncelikle altyapıya baktığınızda çok ciddi sıkıntılar var. Özellikle ulaşım yönünde A ve B noktası için ulaşım sorunları hallediliyor ama A"dan C"ye gitmek oldukça zor. Metro ve metrobüsle bir durak ilerlersiniz, ama indiğinizde yola devam etmek bir hayli güç. Maslak"ı Manhattan"a çevirmek için bir sürü gökdelen yapıldı, ama doğru düzgün ulaşım yok. İki sene önce bacağımı incittim ve bir süre topallayarak yürümek zorunda kaldım. Algıda seçicilik herhalde, yolda sakatlık yaşayanların nasıl yürüdüklerini incelemeye çalıştım. Uğraşım kısa sürdü, çünkü ortalıkta engelliler için bir hayat alanı yok. Yaşlılar için de aynı durum geçerli. Bu şehirde ne yaşlıya, ne de engelliye hayat var, sadece gençler için güzel. Ayrıca üçüncü köprü yapmak için de büyük bir uğraş var. Açık söylüyorum, bu projenin hayata geçmesi, İstanbul"un sonu olacak. çünkü sadece çarpık kentleşmeyi değil, kentin doğal bitki örtüsünü, dolayısıyla iklimini mahvedecek. İstanbul artık bu kadarını kaldıramaz. Kentin kaderinin Karayolları Müdürlüğü"nün elinde olması da ayrıca düşündürücü ve acı. Yapıldıktan sonra hasar raporu çıkaracaklar, ama her şey olup bittikten sonra ne anlamı kaldı

Andrew Louis Finkel kimdir

Andrew Finkel, 1989 yılından beri Türkiye"de gazetecilik yapıyor. Bu süre boyunca The Daily Telegraph, The Times, The Economist, Time, The Guardian, ve CNN gibi çeşitli basın yayın kuruluşlarının temsilciliğini yürüttü. Aynı zamanda The Washington Post, Cornucopia Magazine ve Le Monde Diplomatique gibi yayınlara katkıda bulundu. 2002-2003 yılları arasında Michigan Üniversitesi"nde Karsten Prager bursu ve 2005"te Washington Demokrasi için Ulusal Yardım kuruluşundan Reagen Fascell Demokrasi bursu aldı. Today"s Zaman"da köşe yazarlığına devam ediyor. Finkel"ın yeni kitabı ˜Turkey: What everyone needs to know" yaz aylarında piyasada olacak.
Radikal


Geri Dön