Ankara'daki doğal vadiler imar planlarıyla yapaylaşıyor mu?
Gökçek’in 2016 projeleri arasında bulunan “Ankara’ya boğaz getirme” planında, İmrahor deresinin de dahil olduğu dere yataklarının değiştirilerek Eymir ve Mogan göllerine bağlanmasıyla oluşturulacak 43 kilometrelik bir kanal yapılması öngörülüyor.
Ancak İmrahor deresinin, büyükşehir imar planlarında, herhangi bir sel ya da bir başka doğal afet halinde Ankara’nın “boşaltım alanı” olarak belirlenen bölge olduğu ortaya çıkınca Ankara vadileri konusundaki tartışmalar yeniden alevlendi. Peyzaj Mimarları Odası Genel Sekreteri Redife Kolçak, yapılacak olan bir plan değişikliğinin çevre felaketi ve doğa katliamıyla sonuçlanacağını söylerken, Mimarlar Odası ise vadilerin, rant yaratmak için yok edilmek istendiğini iddia etti.
Eleştirilerin odağında, imar planlarında “çeperden merkeze doğru rant örüldüğü” iddiaları yer alırken, bu durumun Başkent açısından tehlikeli bir süreç olduğu belirtildi.
Vadilerin Ankara’nın soluk merkezleri olduğu ve imara açılmasının uzun vadeli değil, günlük politikalara dayandığı yönündeki eleştirilere göre ortaya çıkan tablo şöyle:
Sinpaş'ın konut yaptığı alan için Bakanlar Kurulu'nun Afet Maruz bölgesi kararı bulunuyor. Ancak bu karar kaldırılmak isteniyor. Altınoran’da faaliyetlerini sürdüren Sinpaş’ın bu bölgede ağaçlandırılacak alan, su toplama havzası alanı ve köy gelişme alanı kararlarının iptali için girişimde bulunduğu öne sürülüyor.
İmrahor vadisi, Mavi Göl ile birleşen Kıbrıs Köy vadisi alanları da tehdit altında. Mavi Göl'ün bulunduğu Mamak bölgesinde yapılan plan değişikliğinin sonucunda alınan konut ve ticaret kararı 442 hektarlık alanı kapsıyor. Bu bölgede 54 bin kişinin ikamet edeceği bir plan öngörülüyor. Proje ilerledikçe İmrahor vadisini bütünüyle tehdit edecek.
Büyük Esat vadisinde, Gaziosmanpaşa'nın hemen arkasından İmrahor vadisini kesen alanda yapılan İlbank'ın Mesa konutlarının planı 36 kat üzerine planlanmış durumda. Sinpaş'ın Büyük Esat Vadisi'ni kesen noktadaki projesi ise 52 katlı. İddialara göre bu yapıların gittiği noktada İmrahor vadisi kuşatılacak ve Büyükesat vadisini ortadan kaldıran bir süreç söz konusu olacak.
Nitekim İmrahor vadisinde doğal gölet alanlarına molozların döküldüğü ve göletlerin yok edilmek istendiği yönündeki ihbarlar, sürecin hızlı ilerleyeceğinin işareti olarak kabul ediliyor.
Flora ve fauna yok olacak
1’inci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak görülen Kıbrıs Köyü vadisi de taş ocakları ile birlikte florasını ve faunasını kaybetme tehlikesi yaşıyor. Bu bölgede kalker kırma tesisleri açıldığına dikkat çekiyor. Büyük Esat vadisinde, İmrahor vadisinde ve Kıbrıs Köyü vadisindeki uygulamaların durdurulması için davalar açılıyor. Özellikle Çankaya bölgesinin kente yakın olması nedeniyle ciddi bir rant aracı olmaya başladığını ifade eden odalara göre nefes aldıran her yer yapılaşmaya ve ranta açılıyor.
Aynı çevreler, Ankara’nın örnek kent olması gerekirken sürekli plan değişiklikleri ile yapay vadiler ile baş başa bırakıldığı dile getiriyor. Projelerin meslek odaları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri sürece dahil edilmeden hazırlandığına dikkat çekilen eleştirilerde, “Oysa Ankara ne bir kültür ne bir üretim şehri. Günlük çözümler, günü kurtarmak, ilerde daha büyük sıkıntılara yol açar, bu sürecin bir sürdürülebilirliği yok” görüşü dile getiriliyor.
İmar planlarına karşı çıkan çevreler şu tespitte bulunuyor:
"Ankara’nın örnek bir şehir olması ve doğal vadilerin korunması gerekirken, sürekli plan değişiklikleri ile yapay vadiler elde ediliyor. Meslek odaları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri sürece dahil edilmeden projelerin toplumdan yana uygulanabilirliği olmadan projeler hayata geçiriliyor. Ankara ne bir kültür, ne bir üretim şehri. Günlük çözümler, günü kurtarmak ilerde daha büyük sıkıntılara yol açar, bu sürecin bir sürdürülebilirliği yok."
Yedigün Gazetesi