Antalya'da turistleri otel dışına çıkarak yatırımlar yapılacak
Antalya'da turizmin başladığı yıllarda otellerin önünde asılı duran "boş odamız vardır" tabelaları artık geride kaldı
25 yılda geldiğimiz noktanın ardından şimdi sırada turistleri otel dışına çıkaracak yatırımlar ile turizmde ikinci atılımı yapmak var
Boş odamız vardır'. Bu cümle 1980'li yılların başlarında Side, Alanya ve Kemer gibi turizmin yeni başladığı bölgelerde pansiyon ya da 2-3 yıldızlı otellerin önlerinde sıkça rastlanan tabelalardan biriydi. Türkiye'nin 80'li yıllarda dışa açılma politikalarıyla birlikte başlayan ve Özal dönemine denk gelen turizm atılımı kamunun özel sektörü teşvik süreci ile başladı. Tekstilden inşaata kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren işadamları kendilerini birden turizm sektörünün içinde buldu. Önce 2-3 yıldızlı oteller ve pansiyonlarla başlayan süreç yerini dev yatırımlara yerini bıraktı. Ancak tek ikna edilmesi gerekenler yerli yatırımcılar değil yabancı yatırımcılardı. Çünkü turizm yatırımlarıyla en önemli hedef bu otelleri doldurabilecek yabancı turisti ülkeye getirmekti. Önce oda satmak ile başlayan bu süreç daha sonra oda-kahvaltı ardından yarım pansiyon, 90'lı yıllara gelindiğinde ise Türkiye'nin hâlâ tartıştığı herşey dahil sistemi ile devam etti. Türkiye'nin turizm stratejisi 80'li yıllarından başından itibaren kitle turizm olarak tabir edilen deniz-kum ve güneş üçgenindeki yaz turizmine odaklanmıştı. Yatırımlarının başladığı 1985'e gelindiğinde Türkiye'nin turist sayısı 2 milyonu bulmuştu. Bırakın Akdeniz Çanağı'ndaki ülkeler ile yarışmayı Türkiye turizmi Girit Adası ile karşılaştırılıyordu.
2008 EN İYİ YIL OLDU
Bu süreçte TUİ gibi Avrupa'nın en büyük seyahat acentalarının Türkiye'ye girmesinin de önemli bir rolü oldu. 1969 yılından kurulan Öger Tur gibi şirketler ise 80'li yılların sonralarına doğru Almanya, Avusturya Hollanda gibi yerlere yaşayan Türklerin kurduğu seyahat acentalarının kurulmasında öncü rol oynadı. Bugün bu firmalar Avrupa devleri ile yarışır hale geldiler. Turizmin gelişme sürecinde kamu tarafından yapılan arazi tahsislerinin de önemli bir rolü oldu. Yerli ve yabancı turizm tesisleri bu tahsisler ve turizmde sağlanan teşvikler sayesinde kuruldu. 1980'li yıllarda yılda ortalama 3 tahsis yapılırken bugün bu sayı yılda 5'e kadar düştü. 1990'lı yıllara gelindiğinde ise Türk turizmi herşey dahil sistemi ile tanıştı. Bu dönem artık yerli turistin de turizm kavramı ile entegre olduğu yıllar olarak tarih geçti. Hem turizmciler hem de sektördeki otoritelerin herşey dahil ssiteminin Türk turizmini kalitesizleştirdiği yorumları ise hâlâ tartışılmaya devam ediliyor. Ancak bugün Antalya'daki otellerin yüzde 90'dan fazlasının bu sistemle çalıştığı dikkate alındığında herşeyden dahilden geri dönüş mümkün görülmüyor. Turizminin Antalya üzerinde odaklanmasından rahatsız olan bazı turizmciler ise artık daha fazla gelir getiren alternatif turizm çeşitlerini devreye koymanın zamanının geldiğini düşünüyor. Antalya'nın kapasitesinin dolmasıyla birlikte "Boş oda vardır" tabelalı günler çok uzakta kaldı. Şimdi sırada odaları doldur boşalt yapmak yerine turisti otel dışına çıkarabilecek yatırımlarla kişi başı harcama miktarını artıran alternatif turizm çeşitlerini devreye koymanını zamanı geldi.
TÜRKİYE DÜNYADA İLK 7 ÜLKE İÇİNDE
Turizmde Akdeniz Çanağı'ndaki İspanya, Yunanistan gibi rakipler turizmde yüzde 3-5 arasında düşüşler yaşarken Türkiye 2009'da turist sayısını 2008'e göre 1 milyon turist artışı ile 27 milyona çıkardı. Diğer taraftan ise turizm gelirinde 22 milyar dolardan 21 milyar dolara düştü. Dünya turizmi ortalama yüzde 4-5 oranında büyürken Türk turizminin yüzde 10 seviyeleridne büyüyerek buğün dünyadaki ilk 7 ülkeden biri haline geldi.
30 MİLYON TURİST YETERLİ DEĞİL, 2. HAMLE ZAMANI GELDİ
2008 yılında en iyi sezonunu geçiren turizmde 2009 yılı ise krizin gölgesinde geçti. Buna rağmen Akdeniz Çanağı'ndaki ülkelerden daha az düşüşle yılı kapattı. 2010 yılında ise Türkiye 30 milyon turist ve 25 milyar dolar turizm geliri elde etmeyi hedefliyor. Ancak bazı turizmciler 30 milyon rakamına ulaşılmasının hedeflere ulaşmak anlamına gelmediğini söyleyerek 25 yılın ardından artık turizmde ikinci atılım hamlesinin zamanını gelip geçmekte olduğunu düşünüyor.
Dilek Taş / Sabah