24 / 11 / 2024

Antalya'nın kentsel dönüşüm ana planı hazırlanmalı!

Antalya'nın kentsel dönüşüm ana planı hazırlanmalı!

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD), İnşaat Sektörü Toplantısı gerçekleşti. Toplantıda konuşan Anntalya İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mustafa Balcı, ''Antalya'da “kentsel dönüşüm ana planı” hazırlanmasına ihtiyaç vardır” diye konuştu.




Anntalya İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mustafa Balcı, “2 bin yılı öncesinde yapılan yapıların olası şiddetli bir depremde nasıl davranış göstereceğinin 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında, “kentsel dönüşüm ana planı” hazırlanmasına ihtiyaç vardır” dedi. 


Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD), İnşaat Sektörü Toplantısı’nın konuğu, İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı ve Mimarlar Odası 2’nci Başkanı, Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Kemal Reha Kavas oldu. Antalya’nın deprem riski ve kent estetiği üzerine gerçekleştirilen toplantıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, Yönetim Kurulu Üyeleri, ANSİAD İnşaat Sektörü Başkanı Nail Karataş ve sektör üyeleri ile ANSİAD üyesi iş insanları katıldı. “Antalya’nın Deprem Riski” sunumuyla başlayan toplantıda, deprem şiddeti ve enerjisi üzerine konuşan İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı, deprem ve magnitüd değerlerini tanımlayarak, “Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü depremin şiddetini, depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin ölçüsü ise magnitüd değeridir” dedi.  


ANTALYA DEPREMLE YAŞAMAYI BİLMELİ

Depremlerde magnitüd değeri yüksek olmasına rağmen şiddet değerinin düşük olabileceğini kaydeden Balcı, “Esasında 5 ya da 6 olan bir depremin büyüklüğü 6 ya da 7 şiddetinde olması gerekiyor fakat biz bunu 5-6 şiddetinde deprem olarak algılıyoruz. Antalya ve çevresinde de şiddeti 6’yı geçmeyen depremler oluyor” diye konuştu. Antalya’yı deprem riski açısından değerlendiren Balcı, “Plansız yapılaştığımızın farkındayız diye düşünüyorum ve Antalya’nın Kaleiçi şeklinde yapılaşmasını dilerdim” dedi. 1900’den günümüze Türkiye ve çevresinde meydana gelen depremleri inceleyen Balcı, “4 üzeri büyüklükte depremlerin Akdeniz çanağında yoğunlaştığını görebiliyoruz. 1900 yılında ilk modern sismografların kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, magnitüdü 5 üzeri olan depremlerin Akdeniz çanağında yaşandığını kaydedebiliriz. Dolayısıyla Antalya, depremle yaşamayı bilmek ve becermek durumunda” dedi.  


AKDENİZ BÖLGESİNDE 3 ÖNEMLİ FAY MEVCUT

2011 yılı deprem haritasındaki deprem aktivitesine değerlendiren Balcı, “Genellikle baktığımızda Akdeniz bölgesinde 4 ila 6 arasında deprem söz konusu. Akdeniz Bölgesi’nde deprem odaklarına baktığımızda buradaki deprem yığılma noktalarını görebilirsiniz. Antalyada 3 büyük deprem hattı mevcut, ilki Fethiye- Burdur fayzonu, ikincisi Aksu Fay hattı ve son olarak Antalya fayzonu. Antalya 4. Derece deprem bölgesiyken 2. Derece deprem bölgesine düşürülmüştür” dedi. 1900’den günümüze kadar ististikleri çıkartılmış binden fazla depremin söz konusu olduğunu dile getiren Mustafa Balcı, “Doğa afetlere baktığımız zaman en fazla can kaybının yüzde 61 oranla depremlerden dolayı yaşandığını söyleyebiliriz. Türkiyenin yüzde 60ı fay hattı üzerinde” dedi. Akdeniz Bölgesi’nde bulunan Fethiye- Burdur fayzonunda 7.2 büyüklüğünde yaşanan bir deprem kaydı olduğuna dikkat çeken Balcı, “Bu, Fehiye- Burdur fayzonun 6 üzerinde büyklükte deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu gösterir. Antalya ve çevresinde belli başlı depremler olmuş ve ölçülemeyen 2 büyük deprem mevcut” diye konuştu. 


HEYELAN RİSKİ MEVCUT

Antalya Bölgesi’nin, Hellenik ve Kıbrıs yayı kuzeyinde, sismik olarak aktif fayların içerisinde yer aldığını belirten Balcı, “Gerek karada gerekse denizde uzantıları olan fayların bazıları aletsel dönemde 5’ten büyük depremler üretmiştir. Antalya il merkezi 2’nci derecede tehlikeli deprem bölgesinde olup bölge genelde denizde oluşan depremlerin tesirindedir” dedi. Antalya fayzonları hakkında bilgiler veren Balcı sözlerini şöyle sürdürdü; “Fethiye- Burdur fayzonu, bölgede, 6 ve üzerinde büyüklükte deprem üretme potansiyeli en yüksek faydır.


300 kilometre uzunluğunda 90 kilometre genişliğindedir. Aksu fayzonu, Karmaşık bir fay sisteminin bir parçasıdır. Bölgede, aletsel dönem içerisinde 5-6 arasında büyüklüğe sahip depremler üretmiştir. Bu fayzonların heyelan oluşmasına büyük katkıları var, Kemer fayzonu Antalya’nın doğusuna uzanmakta ve orta ölçekli depremlerde bile ciddi anlamda bir heyelan söz konusu.”


‘ÇILGIN PROJELER’ YÜZÜNDE HAYATİ PROJELERE YER KALMIYOR

Topraklarımızın tamamına yakınının deprem tehlikesi altında olduğunu belirten Balcı, “1996 yılında revize edilen haritadan sonra Antalya 4. derecede deprem bölgesinden 2. derecede deprem bölgesine alınmıştır. Antalya Bölgesi’nde 1998 yılı deprem riskleri açısında bir milat olmuştu. Fakat 1998 yılından önce projelendirilen yapıların, 6 dan büyük depremlerde bu binaların durumu ne olacak nasıl davranış gösterecek bilemiyoruz. Ve bu nedenle Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin deprem master planı hazırlaması gerekmekte” dedi. Balcı; “Özellikle 2 bin yılı öncesi yapıların olası şiddetli bir depremde nasıl davranış göstereceğinin 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında, yapılacak bilimsel çalışmaların sonuçlarına göre bir “doğal afet senaryosu” ve nazım imar planları ile bütünleşik “kentsel dönüşüm ana planı” hazırlanmasına ihtiyaç vardır” diye konuştu. “Çılgın projelerle” uğraşmaktan hayati konulardaki projelere yer kalmadığını dile getiren Balcı, “Bunu değişik platformlarda Büyükşehir Belediye Başkanımıza da ilettim ve eğer bunu yaparsanız seçim kaybedebilirsiniz belki ama efsane başkan olarak tarihe geçebilirsiniz dedim” ifadelerine yer verdi.  


ÇAĞDAŞ KENTLEŞME İSTİYORUZ

Yapı denetim sektöründe kendisini denetleyecek olan denetim firmasını yine kendisinin seçmesi büyük bir handikap olduğunu belirten Balcı, “Yeni yapılar 3194 sayılı İmar Kanunu ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamında projelendirilmekte, inşa edilmekte ve denetlenmektedir. Ancak meslek odalarımız proje ve yapı denetim sürecinden dışlanmıştır. Bu nedenle endişeliyiz” dedi. İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak, çağdaş kentleşmeyi dilediklerini kaydeden Balcı, “Tarım alanlarını yok etmeden, yeşili tüketmeden, denizi kirletmeden, tarihi kaybetmeden, geçmiş afetlerden, büyük depremlerden ders alarak, güvenli yapılarla, sağlıklı yaşam çevrelerinin oluşturulmasıyla çağdaş kentleşme gerçekleştirilebilir diyoruz” diye konuştu. 


AKLIMIZA ‘ÇILGIN’ SORULAR GELİYOR

Aklımıza, son zamanların gündemdeki tabiriyle  “çılgın” sorular geliyor diyen Mustafa Balcı, “Ülkemizi, kentlerimizi, yapılarımızı depreme karşı hazırlamanın iki temel yolu bulunmaktadır. İlki mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi, güçlendirilmesidir. İkincisi ise yapı üretim sürecinin denetlenmesidir. İlki, mevcut olumsuzluğu azaltmayı amaçlamaktadır. İkincisi ise geleceği kazanmakla ilgilidir. Parsel bazında yapılan dönüşümler kentsel dönüşüm değildir, rantsal dönüşümdür” dedi. Balcı, uyarılarının dikkate alınması gerektiğinin altını çizerek, “Olası büyük bir depremde sadece geç kalanlar değil, hepimiz bu enkazın altında kalırız diye uyarıyoruz” dedi. 


‘PATLICAN KENT ESTETİĞİ YARATMAZ’

‘Kent Estetiği’ sunumunu gerçekleştiren Mimarlar Odası 2’nci Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Kemal Reha Kavas, estetiği daha kolay anlamak adına, ‘ne olmadığına’ bakmamız gerektiğini kaydederek, “Bütün duyularımızın açık bir şekilde olması ve algı düzeyimizin yüksek olması estetik demektir. Bütün bir çevreyi algılamaktır kent estetiği” dedi. Kent estetiği oluşturmak adına kötü planlanmış bir kentin kavşaklarına ışıklı fıskiyeli havuz koyulduğunu belirten Kavas, “Bu kent estetiği üretmez, aynı şekilde bir kentimizde portakal, patlıcan yetişiyor olabilir bu kentimizin göbeğine dev patlıcan heykelleri yerleştirmek kent estetiği üretmez” dedi. Hedeflenmesi gereken kent estetiğinin algı oluşturmakla ilgili olduğunu kaydeden Kavas, “Antalya gibi kentlerimizde tarihin bütün katmanlara yayılması kent estetiği için önemli bir adım olabilir. Mesela ben bir Antalyalı olarak bazı mekanlarda fiziken bulunmaktan haz duyuyorum. Çünkü çok farklı tarihsel dönemlerde o mekanlar kullanılmış, önemli tarihsel olaylara şahit olmuş. Dolayısıyla orada bulunmak bende bir haz oluşturuyor” dedi. Konuklar, yapılan sunumların ardından iş insanlarının sorularını yanıtladı. 


 


Antaya Bugün 


Geri Dön