Artan konut fiyatları dar gelirleri zorluyor!
Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Deniz Sipahi bugün kaleme aldığı yazısında konut fiyatlarını değerlendirdi.
Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Deniz Sipahi, "Berlin örneğini unutmayalım" başlıklı kaleme aldığı yazısında konut fiyatlarını kaleme aldı. "Almanya’da seçimler yapıldı, şimdi koalisyon görüşmeleri başlayacak. Dikkatinizi çekmiştir, seçmenin önüne bir başka sandık daha geldi." diyerek yazısına başlayan Sipahi devamında şunları kaleme aldı.
Almanya’da federal seçimlerle birlikte Berlinlilerin şehirde gayrimenkul şirketleri tarafından yönetilen ve kiraya verilen yüz binlerce konutun kamulaştırılması için de bir referandum yapıldı.
Oy verenlerin yüzde 54.6’sı evet oyu kullandı.
Berlin sakinlerinin yüzde 80-85’i kirada oturuyormuş.
Almanya’da yaşayan dostlarımdan özellikle Berlin’de artan emlak fiyatlarından rahatsız olduklarını duyuyordum.
Her ne kadar fiyatlar Londra ya da Paris gibi diğer Avrupa başkentlerinden daha düşük olsa da 2009 ile 2019 yılları arasında fiyatların ikiye katlanması kentte tartışmalara neden oluyordu.
Şimdi referandum sonrası yeni kurulacak senatodan bir yasa hazırlanarak şehirde 3 binden fazla daireye sahip konut bloklarının kamulaştırması istenecek.
Hayata geçirilmesi halinde 240 binden fazla daire bir devlet kurumu tarafından yönetilecek. Bu adımla fahiş kira artışlarının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Peki Berlin buraya nasıl geldi?
1990’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra kentte 200 binden fazla konut yatırım fonlarına ya da özel sermaye şirketlerine satıldı.
Almanya’nın dev emlak şirketi “Deutsche Wohnen” kentteki 110 binden fazla konutun sahibi durumunda.
Euronews’te okudum.
Referandum kampanyasında kamulaştırmayı savunanlar tek sorunun artan konut fiyatlarının düşük gelirlileri zorlaması olmadığına dikkat çekiyor. Kalle Kunkel Euronews’a konuşmuş.
Diyor ki;
“Bu durum şehrin sosyal dokusunu da tehdit ediyor. Berlin diğer kentlerden farklı olarak ekonomik olarak bölünmüş bir kent değil. Bu nedenle farklı sosyal kesimlerden insanlar bir arada kent kimliğinin bir parçası olarak yaşıyor ve kent bu nedenle çok özel. Yeni bina inşası kentin gelişim hızına yetişemiyor, bu konut sayısında sıkıntıya yol açıyor. Bu durum da ev sahiplerinin ya da emlak şirketlerinin elini güçlendiriyor.”
Neden bu konuyu yazdım.
Avrupa’da Berlin gibi kısa zamanda popüler ve çekim merkezi olan kentlerde benzer sorunlar yaşandı.
Örneğin Barselona’da da bu konular son yıllarda tartışılıyor.
Türkiye’de de İzmir ve Ege kıyıları pandeminin de etkisiyle cazip hale geldi.
O yüzden planlama ve kentsel dönüşümde hatalar yapmamak lazım.
Berlin, Barselona örneklerini unutmayalım.