Sektörel

Aşçıoğlu Marka Şehirler Zirvesi'nde konuştu!

Türkiye, konumu itibarıyla çok önemli bir noktada yer alıyor; Avrupa ile Asya’yı bağlayan, doğu ile batıyı kültürel olarak birleştiren ve bu birleşimi yaşayan bir ülke. İstanbul da bu ülkenin vizyon başkenti.

Türkiye, konumu itibarıyla çok önemli bir noktada yer alıyor; Avrupa ile Asya’yı bağlayan, doğu ile batıyı kültürel olarak birleştiren ve bu birleşimi yaşayan bir ülke. İstanbul da bu ülkenin vizyon başkenti.


Dolaysıyla, Türkiye marka olma konusunda sıralamalara bakıldığında 19’uncu ya da 29’uncu sırada gösteriliyor. Türkiye’nin olması gereken sıra ilk 5’tir. Bu noktada bizlere birçok görev düşüyor, çok çalışmamız ve çok iş yapmamız lazım.


İstanbul büyüleyici havasıyla, romantizmi ve tarihi birikimiyle öne çıkıyor. Yalnızca trafik adına Hindistan’ın ardından en keşmekeş yaşanılan şehir olarak anılıyor.


Baktığımız zaman İstanbul; ortasından deniz geçen ve geçmişten gelen tarihiyle çok önemli bir şehir. Bu şehri markalaştırmak adına ciddi bir çaba harcıyor olmalıyız.


New York denilince enerji, Washington denilince güç öne çıkıyor. İstanbul denilince de kültür – tarihin yanı sıra başka özellikler de sayılabilmeli. Bu çerçevede de turizm, ticaret, yatırım, girişim gibi özellikleri öne çıkarmalıyız.


Marka şehir; yaşam biçiminden, kültüründen, ticaret hacminden ve yapılarından belli olur. Halen daha tarihimizi istediğimiz gibi tanıtamayabiliyoruz. Çünkü tanıtım, bir algı yönetimi konusu. Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelen birikimimizi iyi bir algı yönetim çalışmasıyla tanıtmalıyız.


Bilimsel araştırmalara göre 50 – 100 yıl içinde ABD’nin liderliği sona ereceği dile getiriliyor. Bu zaman zarfında Çin ve Hindistan’ın ardından Türkiye, dünya lideri olmaya en büyük aday olarak gösteriliyor. Bunun için sektör olarak yapı kalitesini artırmamız gerekiyor. Şehir mobilyalarından okullara, kamu binalarından sanayi yapılarına kadar her şeyi bu sektör yapıyor. Yapı kalitesi adına dünya ile yarışan bir ülke olmalıyız.


Yabancı bir şehre gittiğinizde o şehirdeki yapıların kalitesine bakarsınız. Trafiği, sosyal yaşamı, ticaret hayatı iyiyse o şehir hem yatırımcı çeker hem de kalkınmış bir bölge olarak anılır. Bu noktada algıyı yönetmek adına neler yapılıyor; turizm bakanlığı Londra’daki otobüslere reklamlar veriyor, yabacı ülkelerde ilan çalışmalarıyla algı yönetilmeye çalışılıyor. Her ülkenin algı biçimi farklıdır. Türkiye, yalnızca deniz ve kum değil. Tarihimizi iyi lanse edememiş oluyoruz.


Bu çerçevede kamu nezdinden adı “Prestij Bakanlığı” ya da “İmaj Bakanlığı” olabilecek bir yapı kurulmalı. Tüm kurumların bağlı olabileceği böyle bir bakanlık oluşturmalı. Nasıl şirketlerin algısını yöneten profesyoneller varsa ülkelerin de olmalı. Bu konu araştırılmalı, çalıştay yapılmalı. İsme takılmadan bu oluşum hızlıca kurulmalı. Çünkü Körfez Geçişi, Kanal İstanbul ya da 3. Havalimanı gibi birbirinden büyük projeler inşa ediliyor. Bu projeleri gerçekleştirecek ekip hazırken bu fırsat değerlendirilmeli.


İş adamları olarak bizler, böyle bir oluşuma destek vermeye hazırız. Yapı sektörü olarak dünyanın ikinci büyük ülkesiyiz. Diyorum ki gelin kurulacak bu yeni bakanlık, diğer bakanlıkları yurtdışına algı yönetimi noktasına uyarıp yönlendirsin.


İstanbul, tarih boyunca marka bir şehir oldu. Tarihe baktığımız zaman her şehrin bir simgesi vardır. Bu çerçevede tarihe altın harflerle yazılacak yapılara imza atalım. İstanbul’un yanı sıra diğer bölgelerimizde de marka olacak şehirlerimiz var. Kurulabilecek bu yeni bakanlık, bu şehirleri olmaları gereken yerlere taşıyabileceğine inanıyorum.


Sektörümüzün bu noktada böyle bir oluşuma katkı sunmaya hazır olduğunu biliyorum. Gelin hep birlikte büyük projelerle Türkiye’nin önünü açalım. Bu noktada bürokrasiye de görev düşüyor, süreçleri kolaylaştırmalı ve girişimcileri moralini yüksek tutmalı.


Kentsel Dönüşümde de ada bazında ilerlemeli, bina bazında ilerlersek ne yeşil alanlar ne de sosyal alanlarımız olur. Dolaysıyla Kentsel Dönüşüm de marka olan İstanbul’a yakışır bir şekilde ilerlemeli. 


Star