26 / 11 / 2024

Atatürk Kültür Merkezi ne olacak?

Atatürk Kültür Merkezi ne olacak?

Radikal Gazetesi yazarı Funda Özkan bugünkü yazısında Atatürk Kültür Merkezi'nın yıkılmasıyla ilgili görüşlerini belirtti




Dün bu köşede AKM'nin mimarı Hayati Tabanlıoğlu'nun oğlu Murat Tabanlıoğlu, her biri mimarlık dünyasının üstadı olan Mete Tapan, İhsan Bilgin ve Doğan Tekeli'nin `AKM Nasıl, Kimin İçin ve Hangi Yöntemlerle Korunmalı' başlıklı paneldeki sözlerini sizlere aktarmıştım.
Son yerel seçimlerde AKP`nin İstanbul Kadıköy Belediye Başkanı adayı, bu kısa siyasi yaşamının ötesinde AKP değil ama İstanbul için büyük bir kayıp olduğuna inandığım yüksek mimar Dr. Sinan Genim'in AKM ile ilgili görüşlerine yer vermeden edemedim.
Malum bir dönem AKM yıkılacak diye büyük korku yaşamıştık. Yıkılacak ve yerine alışveriş merkezi hatta cami yapılacak korkusuydu bu.
Sinan Genim de bakın şunları söylüyor:
"Eğer gerçekten bu yapı yıkılırsa, buraya cami yapılır, alışveriş merkezi inşa edilir, otel yapılır gibi korkuların esiri olarak ne olursa olsun yıktırmayalım, öyle veya böyle kıyısında köşesinden bir şeyler yaparak zaman kazanalım gibi bir düşüncenin esiri olarak ortalarda dolaşıyorsak, gerçekten Atatürk'ün bu ülkeyi emanet ettiği gençliğe önemli bir görev düşüyor."
Gönderdiği yazıda şunları vurguluyor Sinan Genim:
"Atatürk Kültür Merkezi'nin ilk tasarımı, İkinci Dünya Savaşı öncesi yıllarına uzanmaktadır. 1930'lu yıllar, dünyada faşizmin etkili olduğu yıllardır. Aynı tarihlerde yapılan veya yapımına başlanan, neredeyse tüm anıtsal yapılarda, insanı ezen, onun varlığını küçülten ağır mimari baskıyı görürüz. İlk yapı, İstanbul Opera Binası da aynı düşünceyle yapılmış ve eleştiri almıştır.
Daha yapıldığı dönemde, faşist Alman etkisi taşıyan bu yapı, daha sonraki tüm yenileme çalışmalarında da aynı etkiden kurtulamamıştır. Taksim Meydanı gibi İstanbul'un Cumhuriyet değerlerini aksettiren bir meydanda insanı ezen, görünüşüyle korkutucu, tüm çabalara karşı itici bir yapının tekrar tekrar onarılıp gündeme getirilmeye çalışılmasının ne şehrimize, ne de insanımıza hiç bir faydası yoktur.
Yaklaşık 70 yıldır bu yapıya, bitmez tükenmez kaynak ayrılmış, inanılması güç oranda para sarf edilmiştir. Bir kere daha aynı hataya düşülmesi gerçekten affedilemez bir hata olacaktır. Gelecek kuşaklar `utanmadan Cumhuriyet Dönemi yapısı olarak bize miras bıraktığınız bu çağdışı, insanı görmezden gelen yapı mı' diyeceklerdir.
Son günlerde yapılan konuşmalar da, insanı görmezden gelen bu mimariyi herkesin teşhis ettiğini görmekten mutluyum. Ancak bu yapıyı 24 saat kullanılacak hale getireceğiz, Marmara Cafe'ye alternatif mekânlar yaratacağız gibi sözlere katılmam mümkün değil, eğer bu yapının mimarisine o kadar büyük oranda müdahale edilecekse, korumanın ne anlamı kalıyor. Yeniden, ikinci bir cephe giydirmenin anlamı ne?"

Uluslararası yarışma olmalı
Kimileri artık her şey için çok geç olacağı savunabilir, yüksek mimar Sinan Genim yine de şu öneriyi dile getiriyor: "Kişisel olarak, uluslararası bir yarışma sonrası bu alana çağdaş bir opera ve konser salonu yapılmasını isterim. Çağın ilerisinde bir yapı, tüm dünyanın merak ve beğenisini sağlayacak bir yapı, insanımızın iftihar edeceği bir bina. Taksim Meydanı'nı şenlendirecek, onunla birlikte yaşayacak ve şehrimizi dünyanın gündemine taşıyacak bir yapı. Önce projeleri hazırlanır, onaylanır daha sonra da yapımı yıllar süren, yıllarca da önümüzü tıkayan bu çirkin yapı yıkılır."
Şunları da söylüyor:
"Şehrimiz İstanbul'un da Cumhuriyet Dönemi'nin bir yapısı ile dünya gündeminde yer almaya hakkı vardır. Küçük endişeler, kısır birliktelikler yeni atılımlarımızın önünü tıkamamalıdır. Kaynaklarımızı bazı kişilerin korkuları bastırmak için ziyan etmemeliyiz."
Funda ÖZKAN/Radikal


Geri Dön