Avni Çelik 2017'de mesleği bırakacağını açıkladı!
Gayrimenkul başta olmak üzere 34 şirketi çatısı altında toplayan Sinpaş Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik, ‘Bugüne kadar en büyük servetim, itibar sermayem oldu’ dedi. Çelik ayrıca, 2017 yılında profesyonel olarak mesleği bırakacağını da açıkladı…
Gayrimenkul sektörü son 10 yılda inanılmaz bir büyüme gösterdi. Bugün sektörde yüzlerce, hatta binlerce markanın ismini telaffuz etmek mümkün… Fakat bazı markalar var ki, sektörün en eskileri arasında yerini alır… Yeni jenerasyondan değil, babalarımızdan bile duyarız bu markaları. Türkiye’de markalı konut denilince akla ilk gelen isim olan Sinpaş’ı ve kurucusu olan Avni Çelik’i bu hafta Patron Katı’na misafir aldık. Tam 43 yıldır bu mesleği yapıyor Avni Çelik… Sektörün ilk markalı konutunu inşa etmiş, onlarca projeyi hayata geçirmiş biri... 80 bin kişi Sinpaş sayesinde ev sahibi olmuş. Avni Çelik bugün 34 şirketi çatısı altında toplayan Sinpaş Holding’işn dümeninde duruyor. Holding; gayrimenkul, enerji, sanayi ve finans sektöründe faaliyet gösteriyor. Ropörtajımız sırasında sektörün duayeni olarak ‘bugünleri hayal etmiş miydiniz’ diye sorduğumda ‘evet’ cevabını aldım. Ancak ‘itibar sermayesi benim en büyük servetim oldu’ dedi…
En baştan başlayalım hikayenize, bu mesleği tercih etmeniz nereden geliyor?
Sektörün içinde doğdum dersem yersiz olmaz… Çocuktum, babamın bana koyduğu hedef ve benim isteğim, okulu bitirip sonra mühendis olmaktı. 1963’ün bir bahar sabahı, babamı kaybettim. Ben o zaman 14 yaşındaydım. Üniversite okuyup, babamın mesleğiyle büyük işler yapma planım suya düştü. Endüstri meslek liseleri sınavlarına girdim ve kazandım. Ardından üniversiteyi kazandım. Suya düştüğünü düşündüğüm hayalim ile yıllar sonra karşılaştım. Mühendis olarak üniversiteden mezun oldum ve hayata atıldım.
Sinpaş’ın kuruluşu nasıl oldu peki?
1970’li yıllarda küçük projeler yapan şirketler vardı. 12-20-24 dairelik işler yapan butik şirketler. Biz ilk işe girdiğimizde 154 dairelik bir projeye imza attık. O dönemde genç bir girişimci olarak inşaat projelerinin en büyüğüne soyunduk. Olacak şey değildi. Hiç peşinatsız ev sattık. Yer gök yıkıldı. Bugünlerin temeli öyle atıldı.
Ticarette riske girerek büyüdünüz, öyle mi?
Biz ilk markalı konutları yaptık diyebiliriz. Türkiye’de kurumların temel sorunu sürdürülebilir olmayışları. Bir kişiye bağlılar, o kişiyi çektiniz zaman çadır çöküyor. Biz Sinpaş’ı organize ederken, bir kurum kültürüyle büyüsün ve sürdürülebilir olsun istedik. Cenabı hak da lütfetti tabi ki.
Bu günleri hayal etmiş miydiniz?
Evet başladığımızda hedeflerimiz büyüktü, biz en iyi olmalıydık, en büyük olmalıydık, en yararlı olmalıydık… Türkiye’de ve dünyadaki şirket örneklerine bakalım. ‘İyi’ olmadan büyüyebilirsiniz. ‘Yararlı’ olmadan da büyüyebilirsiniz. Ancak bu sürdürülebilir olmaz. Öncelikle ‘yararlı’ olmanız lazım. Bizim bu günlere gelmemizdeki en büyük etken ‘iyi’ ve ‘yararlı’ olabilmeyi başarabilmemiz. Ülkesine yararlı, faydalı bir şirket olabildiğimizi düşünüyorum.
Para kazanmaktan daha önemli olan konular var sizin için…
Bu işe başlarken koyduğumuz temel ilkelerimizden birisi de itibar sermayemizdi. Kayıtlı bir sermayemiz var, artı iyi bir insan kaynağımız var. Bu da bilançomuzda var olmayan sermaye. Ama bunların ikisinin toplamı kadar da itibar sermayemize önem verdik. Bu sene 43 yıl oldu. Biz 43 yıldır işbirliği yaptığımız insanlarla ihtilafa düşmedik. Geçtiğimiz yol posu deldirdik. Bir adanalı aile ile ortaklık yaptık. Adanalı aile 5 kardeş birbiri ile kavga ettiler olay bize sıçradı. Eğer bunu bir kenara bırakırsak, 43 yıldır işbirliği yaptığımız hiçbir sözleşmeyle adliye önünde gözükmedik.
İnşaat sektörü nereye gidiyor?
Sektör kabuk değiştiriyor. Artık ‘sat-yap’ dönemi bitiyor. ‘Yap-sat’ dönemi başlıyor. Bütün dünyada ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, binayı bitirip satma dönemi gelecek. sektör oraya gidiyor. Eliyle tutarak, görerek, müşterinin alması bakımından sektörde böyle bir değişiklik olacağını düşünüyorum. Sermayesi ve ekonomik gücü yerinde olan şirketler bu süreçte ayakta kalabilecekler. Umarım kimse kapısına kilit vurmaz.
15 Temmuz süreci sonrasında gayrimenkulde güç birliği arttı. GYODER üyeleri bir kampanyaya başladı. Neler yaşandı?
1994’te o 5 Nisan kararlarından evvel piyasalar çok durgundu. Dolar 10 liradan bir gecede 40 liraya yükseldi. Biz o dönemde de bir kampanyaya başladık. Gazetelere tam sayfa ilanlar girdik. Projelerimizi kapalı gişe sattık. 15 Temmuz’dan sonrada bir temkin dönemi vardı. Onu kırmak için başlattık. GYODER’in üyeleri bu kampanyaya destek verdi.
MECLİS ONARIMI MART AYINDA BİTİYOR
‘Meclis’i biz onaracağız’ dediniz, çalışmalar nasıl gidiyor?
Milletin meclisini millet yapar dedik, bu tahribatı biz onaracağız dedik, coşkuyla hepsi iştirak etti. Şimdi Meclis toparlanıyor elhamdülillah. Çok kısa bir sürede bitecek inşallah Mart ayına belki sarkarız. Tahribatlar bitti ahşap pencerelerde bombanın etkisiyle bir tahribat var. Sonra da yenilemeler var biz ona da destek veririz. Kampanyaya çok destek verildi. Neredeyse bitmek üzere. Mart ayı gibi tamamen eski haline getireceğiz.
Pek boş vaktim olmuyor. İşim en büyük hobim. İyi yüzdüğüm söyleniyor. Denize ilgim sadece hobi olarak değil, biz maden yatırımlarımız dolayısıyla da denizciyiz. İki tane gemimizle dünyanın her tarafına ihracat yapıyoruz.
2017’de mesleği bırakıyorum
Bir röportajınızda 2017’de profesyonel olarak işi bırakacağınızı söylemişsiniz, planlarda değişiklik var mı?
Hayır yok, 2017 sonunda aktif çalışma hayatımı bırakacağım. Valizimi toplayacağım başka bir yolculuğa çıkacağız. Cenabı hak gidince soracak; ömrünüzü nasıl geçirdiniz, verdiğim nefesle neler yaptınız. Verdiğim nimetleri nerede kullandın, servetinizi nereye harcadınız. Orada da elimde bir hazırlık olmalı ki açıp bakabileyim. Bu ülkeye yararlı olmak insanlığa yararlı olmak adına neler yapabilirim diye bakacağım. Tabi holding çatısı altında 34 şirket var. Belki onlarda bir ikisine bakarım. Ama bugün ki gibi bir sorumluluğum olmayacak.
15 Temmuz çok sinsi bir darbe girişimiydi
15 Temmuz’u nasıl değerlendiriyorsunuz?
15 Temmuz milli meseleydi. 15 Temmuz darbe girişimi kesinlikle kabul edilemez bir şekilde milletçe reddedildi. O nedenle ki 240’tan fazla şehidimizi o gece orada bıraktık. Melun bir darbe idi, çok sinsi bir darbe idi. Bu darbe, bundan evvel gördüğümüz 27 Mayıs, 12 Eylül gibi bir darbe değildi. Patrona Halil İsyanı gibi değil, çok büyük bir farkı vardı. Eğer bunu gerçekleştirmiş olsalardı, bugün devletimizin birliği ve sınırları tartışılabilirdi… Allah sayın Cumhurbaşkanımıza sağlık ve ömür versin. O gece milletin sokağa çağrılması bu işin önemli bir kısmıydı. Cenabı hak bir daha göstermesin bize.
Star