Ayaydın Grup, İstanbul'a alışveriş köyü kuracak!
Emre Arolat"a, Ağa Han Mimarlık Ödülü"nü kazandıran İpekyol"un Edirne"deki fabrikası sanat galerisine benziyor. Camlarla kaplı, çalışana günü gösteren" fabrikadaki 450 kişiden 340"ı kadın...
Kadın hazır giyim markası İpekyol"un çalışanlara günü gösteren" şeffaf fabrikası dünyanın en önemli mimarlık ödüllerinden Ağa Han ödülüne layık görüldü. Her tarafı camlarla kaplı, çalışırken gökyüzünün, karın, yağmurun göründüğü fabrika, tasarımıyla Emre Arolat"a 11"inci Ağa Han Mimarlık Ödülü"nü kazandırdı. Fabrika, İpekyol yanısıra gruba ait Twist ve tasarımlarını Dice Kayek"in yaptığı Machka markaları için de üretim yapıyor.
450 kişinin çalıştığı fabrika"nın 340 işçisi kadın. Duvarlar yerine cam tasarımı ile dikkat çeken fabrika adeta bir sanat galerisi görümünde. Kadın hazır giyiminin ilk entegre hücresel üretim tekniğiyle çalışan fabrikada, teknoloji en üst düzeyde kullanılmış. Ancak beni, yüksek teknolojiden çok her türlü insani ayrıntının düşünüldüğü iç düzenleme etkiledi. Fabrikada açılan kreş özellikle kadın çalışanların motivasyonunu artırıyormuş.
Sınıfsal ayrımlara son
Fabrikayı Mimar Emre Arolat ve Ayaydın Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın"la birlikte gezdim. Karanlık ve havasız bir ortam yerine, cam malzemenin kullanıldığı fabrikada, sürekli gün ışığı alan ve taze hava dolaşımının sağlandığı yüksek tavanlar yapılmış. Yönetim birimleri de cam malzemeyle yapıldığından hiyerarşik düzen ve sınıfsal ayrımlar! hissedilmiyor. Mavi yakalılarla, beyaz yakalılar aynı ortamda yemek yiyor. İşçiler, molalarda fabrikanın etrafındaki bahçelerde dinleniyor.
Marka üretimden geçer
Ayaydın, fabrika turumuzda, marka olmanın ilk şartının kendi üretim tesislerine sahip olmaktan geçtiğini söylüyor.
Ayaydın, Marka olmak herşeyden önce üretimde standardı yakalamaktır. 100 adetlik siparişi de, bin adetlik siparişi de aynı kalite çizgisinde üretebiliyoruz artık. 4 yıldır faaliyette olan bu fabrikada seri hatta, Butik üretime geçtik adeta. Binanın kimlikli bir yer olmasını istiyorduk. Emre Arolat"a gittik. Emre Arolat bize, Doğru yere geldiğinizden emin misiniz" diye sordu. Hapishane yapmam" dedi. Maliyeti hiç düşünmedik. Kimlikli bir binanın sahibi olduk. 40 bin metrekarelik alan üzerine kurulu fabrikada günlük ortalama 2.500 parça üretiliyor. Tesislerin su arıtma ve buhar üretme sistemi de var.
Arolat, önce işçilerle konuştu İlk kez bir fabrika tasarımı yapan Aralot işe girişmeden önce, fabrikaları incelemiş. çalışanlarla konuşmuş. Tekstil zor bir iş, hepimizin işi çok berbat işler diyen Aralot şunları anlatıyor: Tekstil sektörünün yüzde 80"ni merdiven altı fason üretim. İpekyol, Avrupa ve dünya standartlarında bir üretim hedeflemiş, bunun için gerekenleri yapmış. Binayı da bu kıstaslarla yapmak isteyince anlaşmamız zor olmadı. Yalçın Bey"e gördüğüm fabrikaların neredeyse tamamının, içinde üretim yapılan cezaevlerine benzediğini söyledim. Yalçın Bey, O halde, çalışanların içinde mutlu olabileceği bir fabrika tasarla" dedi
Araştırmaların, fabrika dizaynlarının verimliliği sanılandan daha çok etkilediğini ortaya koyduğunu söyleyen Aralot ilginç şeyler anlatıyor:
İnsanın dünya görüşüne aykırı şeyleri yapmaması lazım, benim için cezaevi olabilecek en kötü proje konusudur. Kadınlarla erkeklerin ayrı yüzdüğü bir otelin projesine başladım, 3 gün sonra yapamayacağım diyerek bıraktım. Ama denedim bünyem kaldırmadı, erotik gelmedi en sonunda yapamadım.
150 el değdi, 250 TL"ye gitti
Tüm görev tanımlarının makinelere aktarıldığı fabrikayı gezerken, 250 TL fiyatla satılan bir ceketin oluşum öyküsünü de izledim. Üretim aşamasında 150 elin değdiği ceket kesimden başlayarak, tam otomasyon ağı içinde dikilip, boyutlarına uygun bir poşete girdikten sonra raylı sistem üzerinden depoya gitti. Ceket her aşamada askılara asılıp raylı bir sistemle bir sonraki aşamaya aktarıldı. Fabrikadaki bütün ürünler depo ya da TIR"lara da bu sistem sayesinde askılı bir şekilde aktarılıyor. Üretim yolculuğunu izlediğimiz ceketin tıra yüklenecek şekilde hazır hale gelmesi sadece 50 dakikayı aldı.
Milliyet/SONGÜL HATISARU
Ayaydın Grup, İstanbul"un en büyük outlet AVM"sini yapacak
Ayaydın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, 200 milyon dolarlık yatırımla İstanbul"un Avrupa yakasına büyük bir outlet alışveriş merkezi yapacaklarını belirterek İstanbul"a farklı bir köy kuracağız dedi
200 milyon dolar yatıracak İstanbul"un Avrupa yakasında büyük alışveriş köyü kuracak
DÜNYANIN en prestijli mimarlık ödüllerinden biri olan ve üç yılda bir verilen 11"nci Ağa Han Mimarlık Ödülü"nü kazanan İpekyol Tekstil Fabrikası, Kalebodur"un sponsor olduğu ARKİV Buluşmaları"nın onuncusu kapsamında kapılarını açtı. Mimar Emre Arolat ve Ayaydın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın"ın katılımıyla gerçekleşen buluşmada, tesisin ayrıntıları paylaşıldı. Burada yeni yatırımları hakkında bilgi veren Yalçın Ayaydın, Avrupa yakasının en büyük outlet projesini hayata geçirmeye hazırlandıklarını açıkladı. Ayaydın, İstanbul"a bir köy kuracağım, çok farklı bir proje olacak dedi.
200 milyon dolar yatırım
şu anda lüks otelciliğin en önemli temsilcilerinden Rixos Grubu ile ve İpek-çakırkaya Ortak Girişim grubu ile Bomonti"de, Rixos Residences Bomonty projesini hayata geçiren Ayaydın Grup, İstanbul"un Avrupa Yakası"nda toplam 200 milyon dolarlık yatırım ile İstanbul"un en büyük outlet AVM"sini açmaya hazırlanıyor. Yalçın Ayaydın, ellerindeki arazileri bundan sonraki dönemlerde de değerlendirmeye devam edeceklerini belirterek, bundan sonraki yatırımlarının da yine İstanbul Avrupa yakasında olacağının işaretini verdi. Ayaydın, İstanbul"a bir köy kuracağım, çok farklı bir proje olacak. İstanbul"un tek başına en büyük outlet projesi olacak dedi. Ayaydın, projenin önümüzdeki günlerde tanıtılacağını da ifade etti.
3 yılda 1000 kişi olacak
İpekyol"un Edirne"deki 17 bin metrekarelik ödüllü tesisinde 500 kişinin çalıştığını ancak toplam kapasitenin 1000 kişiye kadar çıkabileceğini ifade eden Yalçın Ayaydın, Bizim tek üretim tesisimiz burada. Büyüme performansımızı da düşünerek, tesisi 1000 kişinin çalışabileceği kapasitede hazırladık. Yaklaşık 3 yıl içinde elde edeceğimiz rakamlarla bu kapasiteyi dolduracağız. şu anda aylık üretim kapasitemiz 45 bin adet, her bir ürüne ortalama 150 işçi katkı sağlıyor diye konuştu. İpekyol"un 2010 performansını da değerlendiren Ayaydın, şu anda 100 mağaza ile faaliyet gösterdiklerini, yılı yüzde 25"lik büyüme ile kapatacaklarını söyledi.
Dikdörtgen bina istemedik
YALçIN Ayaydın, Edirne"deki İpekyol fabrikasının öyküsünü şöyle anlattı: Bu fabrika, İpekyol tüketicisinin bizden kaliteli ürün istemesine dayanıyor. Bunun için üretim tesisini kurma kararı aldık. Kararımızın ardından ilk olarak Emre Arolat"la görüştük. Dikdörtgen bir bina yapmaması için onu seçtik. O da, benden hapishane istemeyeceksin değil mi" diye sordu. Tek bir alternatif çizdi ve biz de onu kabul ettik. Yatırım maliyetini hiş düşünmedik. Bizim bu tesisteki amacımız 100 yıl sonra bu binanın klasik olması.
Cezaevine benzemeyen fabrika yapmayı seçtim
2010 Ağa Han Mimarlık ödülüne layık görülen Emre Arolat, İpekyol Fabrikası"nın tekstil oluşumunun biraz daha dışında kaldığını belirterek, tesisi şöyle anlattı: Burası kavranması çok zor olmayan bir proje, kafa karıştırmayan bir yer gibi geliyor bana. Tekstil fabrikası denilen oluşumun biraz daha dışında, lanet olsun" dedirtmeyen bir dünya olsun istedik. Tekstil zor bir iş, hepimizin işi çok berbat işler. İnsanlar çok çalışıyorlar, ama ürettiği şeyden keyif almak, bir şeyin işe yarar olduğunu görmek bence önemli.
En kötü proje konusu
Emre Arolat, Yalçın Ayaydın"a sorduğu benden hapishane istemeyeceksiniz değil mi" sözleri üzerine bir cezaevi tasarlamayacağını anlattı. Arolat, Her şeyi yapabilirim belki ama cezaevi yapmam. Benim için cezaevi olabilecek en kötü proje konusudur. Kadınlarla erkeklerin ayrı yüzdüğü bir otelin projesi bile denedim, ama yapamadım. 3 gün sonra yapamayacağım diyerek bıraktım. Bünyem kaldırmadı, erotik gelmedi, yapamadım. Cezaevini hiç düşünmeden reddederim. Yapanın iyi yapmasını isterim ama cezaevi yerine cezaevine benzemeyen bir fabrika yapmayı tercih ederim diye konuştu.
Hürriyet/Meltem KARA
Tam 150 işçinin eli değiyor ama mağazada 250 TL"ye satmayı başarıyor
Edirne"ye gidip fabrikayı görmesem inanmazdım. İpekyol, Machka ve Twist markaları için üretim yapan Ağa Han mimari ödüllü İpekyol Tekstil Fabrikası"nda kelimenin tam anlamı ile özel terzi" mantığı ile yürüyen bir üretim var.
Mağazada 250 TL"ye satılan bir kadın ceketinin üzerinde, Edirne"de çalışan 150 kişinin her birinin ayrı ayrı el emeği göz nuru olduğunu görmek, inanın son ütüden çıkmış cekete bakışınızı değiştiriyor. Ayaydın Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın"la ödüllü fabrikayı gezerken soruyorum.
Burası daha önce gördüğüm tekstil fabrikalarına hiç mi hiç benzemiyor, Nişantaşı"nda çok özel butik iş yapan küçük bir moda evi mantığı hakim. Tailor made" titizliği var ama seri üretim yapıyorsunuz, ekonomik olmasını nasıl sağlıyorsunuz
Burada sadece 80 tane diktiğimiz ürün var. Hiçbir fabrika bu adetleri dikmez. Dikerse batar. Burada öyle ince işler yapılıyor ki bunları hiçbir fason atölyede de diktiremezsiniz. Ancak İtalyan danışmanların da desteği ile kurduğumuz cellular" yani hücresel sistem ile çok özel ürünleri seri olarak üretebiliyoruz.
Banttan çıkan bir kadın ceketini gördüm. Konfeksiyon Müdürü Merdan Yüce bu ceketin üzerinde tam 150 işçinin emeği olduğunu vurguladı.
Doğrudur kesimden finish"e yaklaşık 150 ayrı dokunuş yapılıyor bu cekete. Sadece 90 kişi dikim aşamasında cekete dokunuyor, emeğini becerisini ekliyor. Tek tek terzi mantığı ile ortaya çıkıyor bu ürünler.
O takdirde fabrikanızdaki çalışanların her biri terzi olmalı. Düz konfeksiyon işçisi ile bu başarılabilir mi
Eğitimlerle elemanlarımız hangi üründe ne yapacağını, ne kadar sürede yapacağını biliyor. Hepsi bir sistematik içinde yürüyor. A elemanına gelen bir parçanın belli bir süre içinde ondan çıkıp B elemanına ulaşması lazım. Üstelik bizde sürekli modeller de değişiyor. Yani bir elemanımız uzun süre aynı işi de yapmıyor ancak yoğun eğitim programları ile hücresel yalın üretimde mükemmeli yakalıyoruz. 150 işçinin elinin değdiği bir ürünü bu yüzden 250 TL gibi bir fiyata nihai tüketiciye satabiliyoruz.
Kaç kişi çalışıyor Edirne"deki fabrikada
450 kişi istihdam ediyoruz. Yüzde 80"e yakını kadın. Fabrikamız övünerek söylüyorum ki hiçbir tekstil fabrikasına benzemez. Her yer şeffaf ve yalındır. Burada dikkat ederseniz bütün ürünler raylı sistemle havada yürür. Ütüye çok fazla iş düşmesin, ürün basılıp ezilmesin diye. Son derece modern makinalarımız var. Mesela kollar bir cekette en hassas dikkat edilmesi gereken yerdir. Kol oturmazsa ceket vücutta doğru durmaz. Burada kol dikimini bilgisayarlı sistemle yapar elemanlarımız. Böyle bir sistemin Türkiye"de başka bir tesiste olduğunu sanmıyorum.
Fabrikada üretilen ancak fabrikasyon olmayan bir ürün yaklaşık kaç dakikada ortaya çıkıyor
Modeline göre tek bir ürünün ortaya çıkışı 50 dakika ile 120 dakika arasında süreyi kapsıyor.
çalışanın Lanet olsun" demeyeceği bir fabrika tasarlamak istedim
DÜNYANIN en prestijli mimarlık ödüllerinden biri olan ve üç yılda bir verilen 11"nci Ağa Han Mimarlık Ödülü"nü kazanan İpekyol Tekstil Fabrikası"nı Emre Arolat projelendirmişti. Edirne"deki fabrika turumuzda Emre Arolat da vardı ve mimari öneride bulunurken geçen süreci şöyle anlattı:
çalışanların içinde lanet olsun demeden iş yapacağı bir yer tasarlamak istedim. Ayrıca çok araştırdım. Malum tekstil Türkiye"de ne yazık ki kayıtdışının en çok olduğu, merdiven altı tabir edilen bir sektör. İpekyol ise bu anlamda çok farklı bir anlayışa sahipti. Primlerini düzenli ödeyen ve bu yüzden sürekli SGK"dan ödül alan son derece şeffaf işletmeye oldukça transparan bir binanın yakışacağını düşündüm. Ben mimari önerimi sundum. Sunarken de Yalçın Ayaydın"a sordum. Cezaevi gibi bir yer mi istiyorsun" dedim. O da bana Hayır ben Avrupa"nın en iyisi olsun istiyorum" diye cevap verince doğum sancısı gibi bir süreç başladı. Mimari önerimiz işi veren tarafından kabul edildi ve proje haline geldi.
Arolat ileride bir gün cezaevi projesi tasarlayıp tasarlamayacağı sorulunca Kesinlikle hayır" derken başka bir durumu da aktardı: Kadınlarla erkeklerin ayrı ayrı yüzdüğü bir otel projesine başladım. Ancak 3 gün sonra çizemeyeceğimi anladım. Denedim bünyem kaldırmadı. Erotik gelmedi ve sonunda yapamadım.
Vatan/Ercan İnan