23 / 12 / 2024

Binalarda iyi malzeme ve doğru proje, hayat kurtarıyor!

Binalarda iyi malzeme ve doğru proje, hayat kurtarıyor!

Uzmanlar depreme dayanıklı bina inşa ederken mutlaka zemin etüdü yapılması, zemine uygun projenin hazırlanması, projeye uygun temel seçimi ve kaliteli malzemelerin kullanılması konusunda uyarıyor



Uzmanlar depreme dayanıklı bina inşa ederken mutlaka zemin etüdü yapılması, zemine uygun proje hazırlanması, projeye uygun temel seçimi ve kaliteli malzemelerin kullanılması konusunda vatandaşları uyarıyor.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemalettin Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yapı tekniklerine uyulması halinde yüksek katlı binaların depremde yıkılmasının önlenebileceğini söyledi.

İnşaatın başlangıç aşamasında zemin etüdü çalışmasının önem taşıdığını belirten Yılmaz, "Yumuşak bir zeminse yeteri kadar hafriyat alıp, temeli aşağı indirmeniz lazım. Proje simetrik, düzgün ve anlaşılabilir olmalı. Taşıyıcı sistemde özelikle perde ve kolon boyutları yeterli olacak. Binanın zemini ve projesine uygun temel tipi seçilmeli. Temel aşamasında su yalıtımı ve korozyon önemli. Betonarmede en önemli problemlerden birisi demirin paslanmasıdır. Demir korozyona uğrayınca demirle beton arasındaki ilişki kayboluyor. Demir paslanıp kesit kaybına uğruyor, genleşerek betonu çatlatıyor ve iki malzemenin birbirine bağlanması ortadan kalkıyor. Neticede betonarmenin yekpare davranışı ortadan kalkarak, küçük bir etki altında bina yıkılabiliyor" dedi.

Temeli uzun süre nem altında kalan binalarda meydana gelen korozyonun yıkılmaya neden olan etkenlerin başında geldiğine dikkati çeken Yılmaz, bina temelinin su basma seviyesinin üstüne kadar su yalıtım katmanlarıyla sarılması gerektiğini ifade etti.

Vandaki depremde yıkılan binaların betonlarının kurabiye gibi ufalandığına işaret eden Yılmaz, "Kiriş deforme olmadan betonlar dağılmış, halbuki kirişin deforme olması lazım. Deprem esnasında betonun direnç göstermesi ve bu mücadeleye katkı sağlaması lazımdı. Aynen birliğin savaşa katılmadan teslim olması gibi. Beton kalitesi bir süreç. Hem betonu satın alırken C30un altına
 beton kullanmamak, hem betonu kalıba yerleştirirken ve sıkıştırırken kurallara uygun şekilde hareket etmek gerekiyor. Ayrıca, betonu en az bir hafta süreyle ıslak tutmak gerekiyor" diye konuştu.

KENDİLİĞİNDEN YERLEYŞEN BETON TERCİH EDİLMELİ

Binalarda kullanılan betonun kalitesinin depremden korunmak için alınacak önlemlerin başında geldiğini ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: "Beton kullanırken en az C30 standardında beton kullanılması lazım. Proje çok zorsa, donatı yoğunluğu fazla, kalıp darsa, narin kesitli bir projeyse o zaman kendinden yerleşen beton çeşidi kullanılmalı. Hiçbir vibratör kullanılmadan, beton kendi ağırlığıyla yayıp yerleşiyor. Günümüzde bu teknoloji artık üretilebiliyor. Bütün beton santralleri bu betonu üretebiliyor. Bu betonun  normal betondan farkı daha akıcı, içine daha fazla çimento, ince toz mineral katkılar ve akışkanlaştırıcı kimyasallar katılıyor. Biraz daha ince bir beton, bu betonu kullandığınızda kalıbın içinde beton kendi ağırlığıyla yayılıyor, boşluksuz bir şekilde kalıbı dolduruyor. Dolayısıyla yerleştirmeye bağlı kusurlar ortadan kalkıyor. Betonda boşluk, hata oldu, bunlar yok artık. Kendiliğinden
 yerleşen betonlar diğer betonlardan maksimum yüzde 30 daha pahalı."

Depreme dayanıklı bina inşa edilmesinin önemli unsurlarından birinin de yeterli denetim yapılması olduğunu kaydeden Yılmaz, yapı denetim sisteminin olması gereken seviyeye ulaşamadığını savundu. Yapı denetim elemanlarının inşaata başlangıç ve bitiş olmak üzere iki kez gittiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: "Sadece numune almakla yetiniliyor. Numune almakla yetinilmemesi
 gerekiyor. Numune sadece satın alınan betonun kalitesini sorgular, yapıdaki beton kalitesini sorgulamaz. Yapıdaki beton kalitesinin alınan numuneye eş değer olabilmesi için, betonlama sürecinde yapı denetim mühendisinin işin başından
 sonuna kadar, süreci takip etmesi gerekiyor. Binada en önemli taşıyıcı eleman, kolon ve perdelerdir. Ondan sonra temel, kiriş ve döşeme gelir. Kolon, insanın ayakları gibidir. Ayağınız kırılırsa ayakta kalamazsınız ama kolunuz kırılırsa yürümeye devam edersiniz. Depremde en önemli şey kolon ve perdedir"

Depremin ardından hasar görmeyen binaların da güçlendirilmeleri gerektiğine işaret eden Yılmaz, "1999 depreminden sonra Adapazarındaki hasarlı veya hasarsız bina stokumuzun tamamını güçlendirmemiz gerekirdi. Hasar görüp de güçlendirilen bir bina hiç hasar görmeyen bir binaya göre olası depremde daha şanslı. Hasar görmüş ama güçlendirilmiş bir bina düşünün. Bir de hiç hasar görmemiş bir bina düşünün. Bu iki binanın bir sonraki depremdeki pozisyonuna baktığımızda güçlendirilmiş binanın daha avantajlı ve daha sağlam ve dirençli olacağını düşünebiliriz" şeklinde konuştu.

AA


Geri Dön